17 Kasım 2015

, ,

Sosyalist Gilan Cumhuriyeti


Gilan Cumhuriyeti, İran tarihinde ideolojik ve örgütsel yakınlaşmanın ilk örneğidir. Cumhuriyetin ömrü iki yıl sürmüş, hem Marksist hem de Müslüman olan birçok lideri ya katledilmiş ya da hapse atılmıştır. Liderlik kadrosu, “Cengelî Hareketi”[1] adındaki bir harekete mensup Müslümanların ve İran Komünist Partisi’ni kuran Marksistlerin oluşturduğu bir koalisyondan oluşuyordu.

İngiltere ve Fransa üzerinden İran’da yapılan ani bir değişiklikle bu işbirliğine cevap geliştirildi. Yirmiler ve otuzlar boyunca batı düşüncesinin gerçekleştirdiği modernleşme, İranlılar ve İranlı politik eylemciler için gerekli politik söylemi belirledi.

Müslümanların başında 1906 Anayasa Devrimi’nden beri Tahran’daki merkezî hükümetle süren mücadeleye katılmış, önemli bir isim olan Mirza Küçük Han bulunuyordu. İlk başlarda “Fırkaye Demokratik” (Demokratik Fırka) isimli bir grubun içinden çıkan Marksistlerin liderliğini ise Haydar Han (Haydar Emmioğlu) ve Sultanzade yapıyordu. Bu, örgütlü politik-askerî güç olarak Marksistlerle Müslümanlar arasında kurulan ilk işbirliğiydi. Yirmilerin sonunda “Sosyalist Gilan Cumhuriyeti” olarak bilinen bu hareket, Kızıl Ordu’nun desteği ve 1.500 gerillası ile bağımsızlığını ilân etti, sonrasında ise Tahran’daki merkezî hükümeti ele geçireceğini duyurdu. Her iki hareket, 1917 Rus Devrimi’nden önce de aktifti.

Her ne kadar Marksistler ve Müslüman örgütlerinin hedefleri birbirine pek benzemese de merkezî hükümetin askerî yoldan ele geçirilmesi hedefi ortak kabul gören hedefti. Bu eşi benzeri görülmeyen ittifakın ömrü yaklaşık iki yıl sürdü. Cumhuriyetin yaşadığı yenilginin muhtemel nedeni, Katuzyan’a göre, askerî yenilgiden çok yeni İran hükümeti ile yeni doğan Sovyetler Birliği arasında imzalanan politik anlaşma ve iç çatışma süreciydi.[2] Bu görüşe göre yenilginin sorumlusu, merkezî hükümetle işbirliği kuran Müslümanlardı. Oysa Rus araştırmacı Moises Persits’in de ifade ettiği biçimiyle, Müslümanlarla Marksistler arasında açığa çıkan savaşın nedeni, Sovyetler’in yanlış komünistlere destek sunmasıydı. Sovyetler, Sultanzade yerine Emmioğlu’na destek sunsa muhtemelen cumhuriyet yenilmeyecekti.[3]

Müslümanlarla Marksistler arasındaki çatışmanın ardındaki sebepleri incelemeden önce işbirliğine yol açan olayları ve ortak noktaları inceleyeceğiz. Bu ortak faaliyeti derinlemesine incelemek çok önemlidir, zira bu, Marksistlerle Müslümanlar arasındaki yakınlaşmayı mümkün kılan tarihsel açıdan ilk sosyalist olaydır. Böylesi bir yakın ilişkiye katkı sunan ana faktör, ABD veya Britanya gibi bir yabancı gücün varlığı ve hükümetin yabancı işgalcileri desteklemesidir.

Kuzey’deki şehirlerin Rusya, Güney’dekilerinse Britanya tarafından işgal edilmiş olması kitle gösterilerine katkı sunan en önemli faktördür.[4] Bazı yazarlara göre, çelişkinin kökleri derindir ve bu çelişki yabancıların işgaline itiraz eden milliyetçi bir hareketten bağımsız olarak ortaya çıkmıştır. Bu yazarların iddiasına göre, asıl mesele 1906 Anayasa Devrimi’nin yenilgisidir.[5]

Kaçar Hanedanı’na mensup Muhammed Ali Şah’ın başında bulunduğu merkezî hükümete dönük hoşnutsuzluk ve hükümetin başarısızlıkları Britanya ve Rusya’nın ülkeyi işgal etmesine neden oldu. Bu işgal, kitle gösterilerini yoğunlaştırdı, bilhassa ülkenin kuzeyinde Hazar Denizi kıyısında bulunan Gilan bölgesi, en yoğun kitle gösterilerine tanık oldu. Halkın burada Rus askerleriyle girdiği çatışmalarda yüzlerce insan öldü ve yaralandı. Cengelî Hareketi’ne mensup gerillalar Rus güçlerini büyük bir bataklığın içine çektiler. Hareket, çoğunlukla küçük toprak sahiplerinden oluşuyordu. Hareketin başında ise toprak sahibi Mirza Küçük Han vardı.

1917 Rus Devrimi sonrası birçok gönüllü Cengelî Hareketi’ne katıldı. Bu gönüllüler, Rusları askerî manada geri çekilmeye zorlamayı umuyorlardı. Rus güçlerinin geçici geri çekilmesi ile birlikte Britanya kuzeydeki ana güç hâline geldi. Bu dönemde Müslüman olmayan örgütler ve bireyler kavgaya katıldılar. Rusya’daki devrimin cesaret verdiği Marksistler sürece daha fazla katkı sundular, hatta daha iyi bir örgütlenme gerçekleştirdiler. Cengelî Hareketi ile işbirliği kurmalarındaki ana faktör, Marksistlerin Britanya ve İran merkezî hükümetine karşı duydukları hoşnutsuzluktu. Sonrasında Komünist Parti’yi kuran Marksist hareketten birçok lider, doğrudan Bolşeviklerin etkisi altındaydı. Hareketin liderleri Sultanzade, Gaffarzade, Cevadzade ve Haydar Han’dı.[6] Ermeni olan Sultanzade, politik hayatının önemli bir kısmını Rus Azerbaycan’ındaki Bolşevik yeraltı örgütünde geçirmişti.

Eskiden beri devrimci faaliyet içerisinde olan Gaffarzade, Rus Komünist Partisi yayın organı Iskra’nın sorumlusuydu ve gazetenin Avrupa’dan getirilip İran’da dağıtılması işini yürütüyordu. İran Azerbaycanı’nda doğan Cevadzade (Pişevari), Azerbaycan’ın başkenti Bakû’de öğretmenlik yapıyordu. Bakû’de iken Bolşeviklerle doğrudan temas kuran Cevadzade, Hürriyet isimli solcu gazetenin genel yayın yönetmeni oldu.

Bir de tabii Haydar Han’dan bahsetmek gerek. Haydar Han, Anayasa Devrimi sonrası son Kaçar kralı Muhammed Ali Şah’ı meşru kabul etmediği için yeraltına çekilmiş bir Marksistti. Diğer üç liderden oldukça farklı Marksist eğilimlere sahip olan Haydar Han, hükümete karşı muhalefetini sürdürdü. Bu dört lider, sonrasında zayıf merkezî hükümeti ele geçirmek umuduyla İran Komünist Partisi’ni kurdu.

1920’nin sonunda Sosyalist Gilan Cumhuriyeti, merkezî hükümeti tehdit eden bir güç hâline geldi. Koalisyon, hem Britanya güçleriyle hem de merkezî hükümetle savaşabilmekteydi. John Foran’ın tespitiyle:

“Başında Haydar Han Emmioğlu’nun bulunduğu İran Komünist Partisi ile liderliğini Mirza Küçük Han’ın yaptığı Cengelî Hareketi, bir sosyalist şura cumhuriyeti inşa etmek için ittifak oluşturdu. Bunun yanında, Lenin’e ‘bizi ve tüm mazlumları İranlı ve İngiliz zalimlerin zincirlerinden kurtaracak yardımı göndermenizi rica ediyoruz’ diyen bir mektup gönderdiler. Ayrıca Tahran’a gönderdikleri mektupla da monarşik hükümetin gayrimeşru olduğunu ilân ettiler.”[7]

Görünüşe göre Gilan, bir süre ülkenin geri kalanı için bir model şehir olarak iş gördüğü için halktan ve politik kesimlerden epey destek aldı. Bu çok önemli bir husus, zira ideolojik açıdan zıt iki bakış açısı güçlerini birleştirmiş ve stratejik bir demokrasi görüşüne vurgu yapmıştır. Ancak aralarında Marksist ve Müslüman liderlerinin de bulunduğu Gilan halkının arzularına rağmen, hayaller hızla suya düştü.

İki örgüt, politik ve ekonomik hedefler konusunda ortaklaşıyor, gelgelelim, kültürel kimi meselelerde ayrışıyordu. Kadınların örtünmesi, İslam ahlakı ve İslamî ilkeler ayrışmaya sebep olan meselelerdi, ama öte yandan, toprak reformu ve merkezî hükümete yönelik hoşnutsuzluk birleşmeye katkı sunan ana hususlardı.[8]

Ama Mirza Küçük Han’ın İslamî kültürel inançları İranlı Marksistlerle ve Sovyetler’le mevcut güçleri birleştirme politikasına mani değildi. Ona göre, ülkede kimsenin hoş karşılamadığı işgalci güç olarak Britanya’yı yenmek veya zayıflatmak daha önemliydi. Küçük Han, Sovyetler’le neden işbirliği kurduğunu şu şekilde izah ediyordu:

“Rusya’da Çar hükümetinin devrilmesinden ve Sovyet Cumhuriyeti’nin kurulmasından sonra İranlı devrimciler, ağırlıklı olarak Rus sosyalistlerinin dostane dayanışmalarına bel bağladılar. […] Hepimizin tek düşü (Çar Rusya’sından sonra) en kötü düşmandan, yani Britanya’dan kurtulmaktı. […] Ben Bolşeviklerle, onlar zaferlerini taçlandırmak için İran Azerbaycanı’na girmeden çok önce temas kurmak istiyordum. Bu nedenle Bolşeviklerle temas kurmaları için arkadaşlarımı gönderdim.”

19 Mayıs 1920’de üst düzey Sovyet subayı Abukof, Sovyet savaş gemilerinin demirlediği ünlü liman kenti Enzeli halkına şunları söylüyordu:

“Sovyet ordusunun Enzeli’ye girmesinin sebeplerinden birisi de İranlı devrimci Mirza Küçük Han’ın yaptığı davettir.”[9]

Haziran 1920’de Küçük Han 8.000 asker topladı, bunların 5.000’i Sovyet askeriydi.[10] Britanya limanda düşük düzeyde bir direniş sergiledi ve sonrasında kenti terk etti. Britanya’nın yenilgisini Moskova’daki Lenin’e aktaran Bolşevikler, Sovyet ordusunun meseleye dönük politik bir ilgi göstermemesini, dikkat çekmeyecek şekilde hareket etmesini söyledi. Persits’e göre, Sovyet ordusuna Trotskiy’nin doğrudan gönderdiği emirde şunlar ifade ediliyordu:

“Radyodan yayınlanan haberler üzerinden Enzeli’nin Küçük Han ve askerî birlikleri tarafından fethedildiğini, bizim kentte kalmamızı isteyenin ve buna izin verenin o olduğunu duyurmalısınız.”[11]

Sovyetler’in barışçıl bir tarzda kentte varoluşunu güvence altına almak amacıyla Trotskiy şu isteğini dillendirdi:

“İlk olarak, Sovyet bayrağı taşıyan Sovyet askerî birlikler hiçbir çatışma içine girmemelidirler. İran’ın iç meselelerine müdahale etmediğimiz konusunda ısrarcı olun. İkinci olarak, Küçük Han’a tüm gönüllülerimiz, uzmanlarımız, paramızla yardım etmeliyiz ve onun askerlerinin işgal ettiğimiz topraklara taşınmasına izin vermeliyiz. Üçüncü olarak, Küçük Han ileride savaşın seyri itibarıyla savaş gemilerine ihtiyaç duyacaktır. Bu gemiler Azerbaycan Cumhuriyeti bayrağını çeksinler, Küçük Han’a yönelik destek genel manada bu cumhuriyet aracılığıyla sunulmalıdır.”[12]

Bu konumlanış, Küçük Han’ın ve Cengelî Hareketi’nin Sovyetler’le yürütülen işler dâhilinde elini rahatlattı. Sovyetler’den gelen yardımla birlikte Küçük Han, programını tüm kamuoyuna duyurma imkânı buldu. İlk kez bu duyuru dâhilinde Devrimci Savaş Komitesi’nin kurulduğunu ilân etti. Ardından Britanya’nın kovulacağını söyleyerek, ilerleyip Tahran’ı aldıktan sonra toprakların köylüler arasında dağıtılacağı vaadini aktardı. Sonrasında Tahran ele geçirilir geçilmez ülkenin adını İran Sosyalist Cumhuriyeti olarak değiştireceklerini söyledi.

Persists’e göre İranlılar, Sovyet modelini takip etseler bile o dönemde saflarında tek bir komünist bile yoktu. Cumhuriyetin programı ile Kral’a ve Britanya’ya karşı süren silâhlı mücadelenin ana talebi “özel toprak mülkiyeti ve İslam’a destek sunmak, tüm insanlığa katkı yapmak ve yabancı güçlerin İran’a dayattığı tüm anlaşmaları yırtıp atmak”tı.[13] Bu minvalde kırk kilometre karelik Gilan’da Gilan Demokratik Cumhuriyeti ilân edildi.

Temmuz 1921’de Sovyetler askerlerini İran’dan çıkartmaya karar verir; tüm askerlerin çıkartılması aynı yılın Aralık ayına dek sürdü. Persits’e göre, esas olarak Gilan Cumhuriyeti başka bir sovyet cumhuriyeti olmayı reddettiği için yenilmişti.[14] Sovyetler’in İran’dan çekildiği dönemde Küçük Han’ın İranlı komünistlere yönelik güvensizliği de arttı. Bu iki gelişme, Gilan Cumhuriyeti’nin çöküş sürecinin ilk aşamaları ardındaki temel nedendi. Persits’in tespitine göre, Küçük Han birçok sebepten ötürü “komünistlerin liderliği ele geçirmesinden” korkuyordu.[15] Sonuçta süreç içerisinde en önemli liderlerden biri hâline gelmiş olan Haydar Han Emmioğlu’dan kurtulmaya karar verdi.

Küçük Han’ın askerleri Komünist Parti merkezine saldırıp Emmioğlu’yu tutukladılar. Marksistlerin vereceği tepkiden korkan Küçük Han ve Cengelî Hareketi, onlar hamle yapmazdan önce bu gücü yok etmeye karar verdi. Sovyetler’le uzlaşmayan politikalarına karşın Haydar Han, Küçük Han’ın askerlerince katledildi.

Çatışmalar, 23 Ekim 1921’ye dek devam etti. Küçük Han, küçük bir destekçi grubu ile orduya karşı artık direnemeyeceğini anladı. Hükümet güçlerinden kaçan Küçük Han, Gilan dağlarında donarak öldü. Cesedi bulundu, başı kesilerek, Gilan Cumhuriyeti’nin sona erdiğinin bir ispatı olarak Tahran’a getirildi.[16] Her iki örgütteki önemli liderlerin ölümü, koalisyonun dağılmasına ve İran’daki ilk sosyalist-Müslüman hareketin aniden bitmesine neden oldu. Birbirinden farklı iki düşünce okulu arasındaki bu fikrî yakınlaşmaya 1979 Devrimi’ne dek tanık olunmadı.

İran konusunda uzman İki Sovyet tarihçisi M. Pavloviç ve Teria S. Iranski’ye göre, 26 Şubat 1921’de Sovyetler, İran hükümeti ile bir anlaşma imzaladı. Anlaşma, Sovyetler’in İran’dan çekilmesini öngörüyordu.[17]

Sovyetler’in pratikte İranlılara yardım etmek için mi yoksa Cengelî Hareketi ile İran Komünist Partisi’nin bir halk cumhuriyeti kurmasına yardım etmek için mi bu ülkede olduğu konusunda ihtilaf söz konusudur. Pavloviç ve Iranski, Sovyetler’in niyetinin hem İran’ı işgal hem de terk etmekle ilgili olduğunu net bir dille ifade ediyor. 1921 Anlaşması’na göre, Sovyetler askerlerini Britanya İran’a yönelik müdahalelerinden vazgeçip ülkeden çekilmesi kaydıyla çekecekti.

Gilan Cumhuriyeti’nde Marksist-Müslüman işbirliğinin ortaya koyduğu deneyimin izleri varlığını uzun süre muhafaza etti. Bu melez görüşün en önemli etkisi, Reştli seküler bir Müslüman’da görülmektedir.

Muhammed Nahşab, politik kariyerine gençlik yıllarında başladı. Hüdaperver Sosyalist Hareketi (nehzat-e hodaperastan-e sosyalist) isminde, sosyalist eğilimleri olan bir Müslüman örgüt kurar. Bu örgüt, ilk başta Milli Cephe’yi meydana getiren altı örgütten birisiydi. Nahşab, ayrıca Kurtuluş Hareketi’nin dört liderinden biriydi. İbrahim Yezdi, Mustafa Çamran ve Abbas Emir İntizam diğer isimlerdi.[18]

Bir Müslüman olan Nahşab, aynı zamanda sosyalist görüşlere dayanan seküler bir hükümetin kurulmasını istiyordu. Söz konusu örgütteki en yaşlı isimdi. 1944’te lise öğrencisi iken milliyetçi muhalefet grubu İran Partisi’ne (hizb-e İran) katılarak politika alanına adım atmıştı.[19] Kurulmasından kısa bir süre sonra İran Partisi’nin birçok üyesi Tude Partisi’ne katılma önerisi getirdi. İran Partisi’nin Tude’ye katılmasını protesto eden Nahşab, kendi örgütünü kurdu. İlkin Hüdaperver Sosyalist Hareketi’ni (conbeş-e hoodaparastan-e sosyalist) ardından da İran Halk Partisi’ni (hizb-e merdum-e İran) örgütledi. Abrahamyan’ın dile getirdiği biçimiyle, iki örgüt da politik alanda yeterli güce sahip olamadı.[20] Ancak Nahşab, Şii İslam’ı ile Avrupa sosyalizmini bir araya getirmek için çabalayan ilk İranlıydı.

İlginç bir not olarak ifade etmek gerek. Ali Şeriati’nin babası da Hüdaperver Sosyalist Hareketi’nin sempatizanlarından biriydi. Babasının eğilimlerini benimseyen ve Nahşab’ın görüşlerinin nüfuzu altında olan Şeriati, seküler İslam’a dair benzer görüşler savunuyordu. Esasında Şeriati, Nahşab, Talegani[21] ve Bezirrgan[22] ile çıkış alan aynı ilkeleri mükemmelleştirmişti.[23] Bu, Pazar’a mensup geleneksel tüccarları veya İslam’a inanan İranlı kitleleri rahatsız etmeyecek seküler dinî bir inançtı. Söz konusu yaklaşım, yeni solcu birçok aydını milliyetçilik ve sekülerizm bayrağı altında topladı. Sonrasında ortaya çıkacak olan milliyetçi hareketi koşulladı. Hareketin liderlerinin İslamî eğilimleri bulunmasına karşın pratikte seküler bir ajandayı yürürlüğe koydu. Bu tür milliyetçi örgütler arasında Milli Cephe (cephe-ye milli) ve Kurtuluş Hareketi (nehzat-e azadi) gibi örgütler bulunuyordu.

Abdurrahim Cevadzade

[Kaynak: Marxists into Muslims: The Iranian Irony, Doktora Tezi, Florida International University, 2007, s. 130-139.]

Dipnotlar:
[1] “Orman” ya da “Cangıl” anlamına gelen “Cengel”, bu örgüte bağlı savaşçıların yaşadıkları yerdir. Grubun üyeleri “Cengeliye” olarak bilinir. 1900’lerin başında da aynı isimle bir direniş hareketi kurulmuştur. Bunlar, toprak reformu için Gilan’da savaşan Müslümanlardır.

[2] Houmayoon Katouzian, 1987, Eghtesad-e Siasi modern dar Iran: Estebdad va Shebh-e Modernism, 1305-1357 (“Modern İran’ın Politik Ekonomisi: Despotizm ve Sahte Modernizm, 1926-1979), Tahran: Pariroos.

[3] Moises Persits, 1999, A Shame faced Intervention: The Soviet Intervention in Iran, 1920-1921, Russian Center for Strategic Researches and International Studies, Moskova.

[4] Ervand Abrahamian, 1982, Iran between Two Revolutions, Princeton, NJ: University Press, s. 137.

[5] A.g.e., s. 118.

[6] Abrahamian, s. 145.

[7] John Foran, 1999, Fragile Resistance: Social Transformation in Iran from 1500 to the Revolution, Çev.: Ahmad Tadayyon. Tahran: Rasa Cultural Services, s. 298.

[8] A.g.e.

[9] Persits, s. 28.

[10] A.g.e.

[11] A.g.e., s. 29.

[12] A.g.e., s. 32.

[13] A.g.e.

[14] A.g.e., s. 36.

[15] A.g.e., s. 99.

[16] A.g.e.

[17] A.g.e., s. 10.

[18] M. Pavlovich ve T.S. Iranski, 1939, enghelab-e Iran va risheha-ye ejtemaee va eghtesadi-e an (“İran Anayasa Devrimi: Toplumsal ve Ekonomik Kökleri”), Çeviren ve İran’da Yayınlayan: M. Hooshyar (1940). s. 207.

[19] Abrahamian, s. 569. İran Partisi 1941’de kuruldu. Kuran örgüt, kendisine “Mühendisler Komitesi” adını veriyordu. Sosyalizme ve modernizme yandaş olan örgüt, yabancıların hâkimiyetine karşıydı, ayrıca bazı Müslümanları ve milliyetçileri kendisine çekmişti.

[20] Abrahamian, s. 569.

[21] Bezirgan, 1962’de kurulan Kurtuluş Hareketi’nin kurucularından birisiydi. 1979 Devrimi’nin ilk başbakanıdır.

[22] Talegani, devrim öncesinde ve esnasında halkın en çok sevdiği, en önemli radikal mollalardan birisidir. Talegani, Müslüman din adamları ile değil milliyetçilerle ve bazı Marksistlerle birlikte de çalışmıştır.

[23] A.g.e., s. 575.

0 Yorum: