29 Mart 2015

,

Likud-Cumhuriyetçi İttifakının Arkasında Ne Var?


Dünya petrol ve gazla dolu. Fiyatlar yere çakılıyor. Kanada-ABD arasında uzanan Keystone XL boru hattı çöktü. Hidrolik kırılmaya ve katranlı kuma yapılan yatırımlardan trilyonlarca dolar toplama rüyası dağıldı. Continental Resources’un başındaki petrol kodamanı Harry Hamm altı ay içinde 9,6 milyar dolar kaybetti. En büyük petrol sahası hizmet şirketi Schlumberger, Ocak ayında 9.000 işçiyi işten attı.

Hiç varolmayan bir bomba programına dönük herhangi bir korku içermeyen bu olgular, ABD ile İran arasındaki nükleer müzakereleri konusunda Cumhuriyetçi kanun yapıcılarının neden ümitsiz olduğunu izah ediyor. Geçen yaz Gazze’de 514 Filistinli çocuğu katletmiş olan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, yardım konusunda gayet hevesli. Irkçı İsrail devleti, mevcut haklar üzerinden Filistin halkına ait olan denizaşırı gaz sahalarını sömürmek istiyor.

13 Mart’ta Washington Post’un manşeti Cumhuriyetçilerin ve Netanyahu’nun Likud partisinin gerçek gündemini ele veriyor: “İran’la Savaş Önümüzdeki En iyi Seçenektir”. Yazıyı yazan, International Security Affairs [“Uluslararası Güvenlik Meseleleri”] dergisinden Joshua Muravchik. Washington Post ise temelde Pentagon’un yayın organı.

9 Mart’ta 47 Cumhuriyetçi senatör “İran İslam Cumhuriyeti liderlerine bir açık mektup yazdı.” Görünüşe göre bu senatörler, İran’ın dinî lideri Ali Hameney’in veya seçilmiş Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin isimlerini ya bilmiyor ya da ağızlarına almak istemiyorlardı. Kibirli ve küçümseyici bir dile sahip mektup, İranlı liderlere ABD anayasası hakkında vaaz veriyordu. Ama mektup, Cumhuriyetçi Parti, ABD ile İran arasındaki her türden anlaşmanın altını oyacağını söylediğinde, o bahsini ettikleri anayasayı ihlal etmiş oluyordu.

John McCain, Lindsay Graham ve Rand Paul gibi isimler bu mektubun imzacıları arasında bulunuyor ve bu kişiler, Senato’daki multimilyonerler kulübünde en berbat ırkçılar, cinsiyetçiler ve işçi düşmanları olarak biliniyorlar. Söz konusu kişiler, ayrıca petrol ve gaz endüstrisinden en büyük bağışları alıyorlar. Mektubu kaleme alan Tom Cotton, Senato’ya girebilmek için geçmişte enerji şirketlerinden 540.000 dolar almıştı. McCain ise kariyeri boyunca diğer tüm senato üyelerinden daha fazla petrol parasını cebine indirmiş bir isim.

Altı gün önce 299 Cumhuriyetçi kongre üyesi, ABD-İran müzakerelerini kınadığı konuşmasını dinlemek için Netanyahu’nun konuştuğu Kongre binasını tıka basa doldurdu. Kongre sözcüsü John Boehner, Başkan Obama’ya bile iletmeden, İsrail başbakanını konuşması için Kongre’ye davet etti. Obama, başkan yardımcısı Joe Biden ve Kongre’deki siyahlar oturumu boykot ettiler. Cumhuriyetçiler Kongre’ye gelmekle kalmadılar, ayrıca Gazze Kasabı’nı 29 kez ayakta alkışladılar.

Aralarında Senato’daki azınlık lideri Harry Reid gibi isimlerin bulunduğu birçok Demokrat isim de Netanyahu’yu alkışlamak için Kongre’ye geldi. Şurası açık: Demokratlar barışın partisi değil. İsrail’in savaş makinesi, tutsak Gazzeli Filistinlilerin üzerine fosfor bombaları, misket bombaları, havada yanıp patlayan patlayıcılar, yoğun ağırlaştırılmış metal patlayıcılar ve diğer ABD yapımı kitlesel imha silâhları yağdırdığında, Beyaz Saray ve Kongre’nin Demokrat üyeleri bunların masraflarını gayet mutlu bir biçimde karşılamışlardı. Beyaz Saray ise, ırkçı devletin Pentagon’dan kendi topçu mermilerini ikmal etmesine izin vermişti.

Ama İran’la savaş başka bir mesele. Gazze’nin çocuklarının elinde ABD uçak gemilerini vuracak füzeler yok. Savaşa başladıklarında Cumhuriyetçilerin bir sonraki seçimi kazanacağını Demokratlar da biliyor.

ABD’nin Petrol Arzını Sınırlamak İçin Yürüttüğü Savaş

Kongre’deki koridorun iki yanı da 2003’te Bush rejiminin Irak’ı işgal etmesini destekledi. O savaş, Irak’ın devletin elindeki petrol endüstrisini imha etti. Dört yıl içerisinde petrolün varil fiyatı 30 dolardan 147 dolara çıktı. Petrol şirketlerinin kârları yaklaşık yüzde 300 yükseldi. Savaş, hidrolik kırılmadaki patlamayı epey kârlı hâle getirdi, bu da ABD’yi dünyanın en büyük petrol ve gaz üreticisi hâline getirdi.

Ama kapitalistler gene aynı şeyi yapacaklar. Kârlar ve fiyatlar tavan yaptığında, kapitalistler “piyasanın kaldırabileceğinden daha fazlası”nı üretirler. 2008’in üçüncü çeyreğinde küresel kapitalist ekonomik krize ve petrol fiyatlarının düşmesine neden olan budur.

Önceki Bush rejimi gibi Obama yönetimi de bağımsız üreticileri eleştirdi. Libya’nın 2011’de bombalanması, Suriye ve Ukrayna’da ABD’nin finanse ettiği savaşlar, Venezuela’nın istikrarsız kılınması ve İran ile Rusya’ya karşı yürürlüğe konulan yaptırımlar düşüşü yavaşlattı ama kesinlikle terse çevirmedi.

Geçen Eylül ayında Rusya ve Çin, dünyanın en büyük boru hattı olması planlanan projenin açılışını yaptı. Boru hattı Çin’e Sibirya doğal gazını temin edecek.

ABD petrol fiyatlarındaki düşüşü, İran, Rusya, Venezuela, Ekvador ve diğer birçok ülkenin ekonomilerine karşı bir tür ekonomik enkaz güllesi olarak kullanıyor. Cumhuriyetçi Parti görece daha fazla savaş yanlısı ama her iki kapitalist parti de ABD’deki tekelci sermayenin dünya ekonomisinin merkezini hızla kemiren konumunu muhafaza etmeye çalışıyor. Bu ise ancak daha fazla sayıda yıkıcı savaşla mümkün.

Ayrıca buradaki işçi sınıfının en mazlum kesimlerine karşı yürütülen ırkçı savaş, daha fazla sayıda siyah ve esmer insanın polis eliyle katledilmesine yol açıyor.

Patronların saldırısını ancak kitlesel ve militan bir halk hareketi durdurabilir. 21 Mart’ta ABD’nin Irak’ı işgalinin 12. yıldönümünde, birçok şehirde savaş karşıtı gösteriler yapılacak.

Yağmacı tekelci kapitalizmin ülke içinde ve dışında yol açtığı savaşları durdurun!

Bill Dores
18 Mart 2015
Kaynak

0 Yorum: