17 Şubat 2023

, ,

Tude ve Sovyetler

Eldeki kanıtlar, Tude (Kitle) partisinin Sovyet devleti eliyle kurulduğunu ortaya koyuyor. Bu kuruluşta Kızıl Ordu’nun da dâhli var. Dolayısıyla, partinin İran’ı işgal altında tutan Müttefik Kuvvetler’in gidişi sonrası Rıza Şah’ın serbest bıraktığı ilerici unsurlar eliyle, bağımsız bir çalışma sonucu kurulduğu tezinin gerçekte bir karşılığı yok. Ama bu değerlendirmelerin yanında, partinin, ülkenin kaderinde belirleyici olmasa da önemli bir rol oynayacak ilerici bir politik partiye öncülük etmek isteyen bir dizi politik tutsağın hakiki arzularını ustalıkla yansıttığını ve kullandığını söylemek gerekiyor.

Eldeki belgeler, Sovyetler’in Tude’yi ta başından itibaren, kendi ulusal çıkarları doğrultusunda kullandığını ortaya koyuyor. S. M. İskenderi ile kurulan ilk temastan, Dimitrov ve Stalin liderliğindeki Komintern’in parti programına onay verdiği güne dek uzanan süreci incelediğimizde, Tude’ye Sovyetler’in yön verdiğini, bu noktada onun çıkarlarına hizmet ettiğini görüyoruz.

Partinin kuruluşunda başvurulan usul ve yöntem, esasında partinin İran’ın ulusal politikası içerisinde savunacağı siyaseti, genişleme imkânları ve nihai kaderi konusunda çok şey söylüyor.

Dolayısıyla, ülke Rıza Şah diktatörlüğü altında yirmi yıl boyunca inim inim inlemiş olmasına rağmen, parti, kurulduğu dönemden sonra beklenen ölçüde büyümüyor. 1941-1942’de Hitler’in ordusu Sovyet topraklarında ilerliyor, ama Ocak 1943’teki Stalingrad zaferi sonrası geriliyor.[1]

Bu süreçte komünist oyun yazarı Nuşin gibi isimler, komünistlerin İran’a dönmesini istiyorlar, ama bu isimler dönmüyorlar, bazıları idam ediliyor, tasfiye sürecinden kurtulanlar, içişleri bakanlığına bağlı kamplarda yaşamaya devam ediyorlar. Bu tasfiyenin sebebinin, Dimitrov’un Stalin’in ilettiği biçimiyle, “sekter bir dizi komünist”in dağılan İKP içinden çıkıp Sovyetler’i İran toplumunda, böylesine önemli bir dönemde yalnızlaştırmasından korkulması. Ama asıl sebebi, başka bir yerde, Sovyetler’in rehberliğine rağmen IKP’nin yirmi yıl boyunca takip ettiği bağımsız hatta aramak gerekiyor.

Aslında şurası açık: Hitler gibi oldukça tehlikeli olan bir düşmana karşı verilen ölüm-kalım mücadelesinde Batılı güçlerle ittifak kuran Sovyetler, bu gerçeklik karşısında, böylesine önemli bir momentte, İran’da geçmişte Sovyetler’in siyaseti için önemli olmuş olan komünistlere zaten hassas olan politik sahayı teslim etmek istemiyor. Gerçekte varolan komünist cennetin meyvelerinin tadına varmış önemli bir dizi komünistin Sovyetler’in çıkarlarını uzun vadede tehdit etmesi istenmiyor.

Esasen çocukça bir yaklaşım içerisinde olan, Sovyetler’le işbirliğine giden Tude’nin genç liderleri yanında Dr. Taki Arani’in öğrencileri[2] 1937’de tutuklanıp hapse atılıyor. İran’da politik baskıların sürdüğü koşullarda İKP’nin tarihinden de Sovyet deneyiminden de bihaber olan bu insanlar, gerçeği göremiyorlar, dolayısıyla, diktatörlükten ve sömürgeci kapitalizmden kurtulma sevdasıyla yürüdükleri yolda tuzağa düşüyorlar.

Sonrasında Tude liderleri, (1944 güzünde Kaftradze’nin başında olduğu heyet aracılığıyla) Sovyetler’in İran’ın petrol konusunda taviz vermesini istemesi[3] üzerine büyük bir güçlükle yüzleşiyorlar. Bu talep neticesinde Tude, halktaki desteğini riske atma pahasına, İran’daki gerici güçlere değil, yurtsever ve demokrat bir isim olan başbakan Muhammed Musaddık’ın önerisine karşı çıkıyor.

Parti, Azerbaycan ve Kürd özerk bölge hükümetlerinin kuruluşu konusunda da (1945-1946) büyük bir hata yapıyor. Bu hata neticesinde halk, partiyi Sovyetler’in genişlemeci politikasının İran’daki uzantısı olarak görmeye başlıyor.[4] 1948’de muhaliflere yönelik demokratik olmayan tutum sebebiyle yaşanan ayrışma da kamuoyunda oluşmuş olan imajı düzeltmiyor.[5]

Şubat 1949’da şahın hayatın kastedeceği[6] bahanesiyle kapatılan Tude, gücünü petrolü millileştirme hareketinin ortaya çıktığı güne kadar korumayı biliyor. O dönemde parti, önemli bir güçlükle yüzleşiyor. Musaddık’ın yüzyılın başından beri İngilizlerin elinde olan İran’daki petrol endüstrisini millileştirmeyi öngören milli demokratik hareketine karşı çıkıyor. Millileştirme politikasına yönelik bu sert itirazı ve Musaddık’ı “Amerika’nın piyonu” olarak nitelemesi, esasen Sovyetler’in önerileri ve telkinleri neticesinde gündeme geliyor. Sovyetler’in İran’daki çıkarlarıyla birlikte ele alınmaya başlanan parti, bu hamlesiyle büyük bir bedel ödüyor. O günden sonra eski Tude üyesi aydınlar da dâhil birçok İranlı, partiyi 1953’teki İngiliz-Amerikan darbesinin başarısına katkı sunmakla suçluyor.[7]

Genel kanaatin aksine, parti ve askeri kanadı, 1953 darbesi sonrası CIA desteğiyle kurulan askeri hükümetin saldırısı sonucu değil, önde gelen kadrolarının ve üyelerinin Musaddık’a yönelik muhalefet üzerinden partiyi sürükledikleri öğreti ve program temelli kriz sebebiyle yok oluyor. Bu kriz neticesinde ülke içerisinde kısmen yeraltında, kısmen de sürgündeki liderleri üzerinden Moskova’da dingin bir hâlde yaşamını sürdüren partiye güven ortadan kalkıyor.[8] Şah’a bağlı istihbarat kuruluşu, SAVAK’a sadece Musaddık’ın yurtsever ve demokratik itirazı üzerinden dağılmış olan teşkilâta ait parçaları ezmek kalıyor.

Parti lider kadrosu, 1957 yılında Hruşçev döneminde yeniden toparlanıyor. Partinin dördüncü genel kurulunda liderler özeleştiri veriyorlar.[9] Ama bu hamle, partinin imajını düzeltmiyor, eski kadrolardaki eleştirileri ortadan kaldırmıyor. Hatta Çin yanlılarının hamlesiyle 1964 yılında parti yeniden bölünüyor.

Söz konusu süreçte Tude, yetmişlerde ülke içerisinde faal olan gerilla örgütlerine karşı yürütülen mücadelede belirli bir rol üstleniyor. Aynı dönemde şahın yaptığı reformlara genel sekreter İraç İskenderi üzerinden destek sunuluyor. Buna paralel olarak, Sovyetler’in Tahran’la ilişkileri gelişme kaydediyor. Sonrasında genel sekreter İskenderi, görevden alınıyor, devrimin arifesinde, Ocak 1979’da yerine Nureddin Kiyanuri getiriliyor.[10] Kiyanuri döneminde Humeyni’ye destek veriliyor.[11] Liderleri Sovyet devletinin ve partisinin hep arkasında duruyor.

Tüm bunlar, Tude’nin Sovyetler’in İran’daki çıkarlarına tümüyle teslim olduğunun kanıtı olarak alınabilir. Çelişkili bir biçimde, partinin ömrü, Sovyetler’in çöküşüyle değil, 1985 Mayıs’ı öncesinde İraç İskenderi’nin ölümü sonrası partiden ayrılmaya zorlanan ve demokratik ideallere hâlen daha bağlı olan kesimden kalanların partiden ayrılmasıyla sona eriyor.

Hüsrev Şakiri

[Kaynak: Cahiers du Monde russe, Sayı 40/3, Temmuz-Eylül 1999, s. 523-526.

Dipnotlar:
[1] Semenov, 1944’te düzenlenen ilk kongresinde Tude’nin üye sayısının 25.000 olduğunu söylüyor (N. N. Semionoff, Trente-cinquième anniversaire du Parti Toudeh d.Iran, s. 2). Ama bu, sayı abartılı. Öte yandan partinin üye sayısı Sovyetler’in Stalingrad’da elde ettiği zaferi takip eden yıl içerisinde birkaç kat artıyor. Savaşın sona ermesiyle üyesi sayısı hızla artıyor. 1944 yazında düzenlenen ilk kongresine katılan bir delegenin aktardığına göre, partinin toplam üyesinin yüzde sekseni eski işçi üyelerden, yüzde yirmisi yeni üyelerden oluşuyor. 26 Ağustos 1944 tarihli İngiliz Büyükelçiliği Raporu, Dışişleri Bakanlığı (FO)s, 371/40187.

[2] Arani (1902-1940) eğitim gördüğü Berlin’de Marksizmle tanıştı, Will Münzenberg gibi Alman komünist hareketinin liderleriyle tanışma imkânı buldu, sonra 1929 yılında İran’a döndü ve 1934’te bağımsız Marksist eleştiri dergisi Dünya’yı çıkartmaya başladı. 1935’te bir Komintern ajanıyla kurduğu temas sonrası gizli çalışma yürüten aydın çevresi eski İKP’nin dağılması sonrası Komintern tarafından kurulmakta olan yeni İKP’ye dâhil oldu. Bu yeni örgütü polis tespit etti. İki Komintern ajanı tutuklandı. Bunlar başında Arani’nin bulunduğu, yeni bir komünist örgütün var olduğunu söylediler. Arani ve arkadaşları yargılandı ve muhtelif hapis cezalarına çarptırıldılar. Bir tek Arani maruz kaldığı kötü koşullar sebebiyle hapisteyken vefat etti. Arani’nin hayatı ve faaliyetleri ile ilgili bir inceleme için bkz.: Yayına Hz.: C. Chaqueri, Historical documents: The workers., social-democratic and communist movement in Iran, 1905-1985, 23 Cilt, Floransa . Tahran (Farsça) [mikrofilm baskısı: The University of Chicago, J. Regenstein Library]. (1969-1994, Cilt. I) “Introduction” Cilt 14 ve 15); aynı yazar, The tragedy of Iranian dissident Communists, 1926-1938 (yakında yayımlanacak). Arani’nin Tude’nin kurucusu olduğuna dair tüm iddialar ve tespitler yanlış, çünkü Arani hapiste 3 Şubat 1940’ta öldü, oysa parti yaklaşık iki yıl sonra, Aralık 1941’de kuruldu. Parti’yi Arani’nin kurduğunu söyleyen bir çalışma için bkz.: Yayına Hz.: J. Droz, Histoire générale du socialisme, 3: De 1919 à 1945 (Paris: PUF, 1977): s. 635-638.

[3] Sovyetler’in talebi ile ilgili bir değerlendirme için, Dr. Musaddık’ın da müdahil olduğu 14. Meclis’teki (1944-1946) tartışmalara bakılabilir: Yayına Hz.: H. Kay Ostovan, Siasat-e movazeneh-ye manfi, 2 Cilt (Tahran, 1948 ), I: s. 156-234.

[4] Konuyla ilgili olarak bkz.: L. L.Estrange Fawcett, Iran and the Cold War, The Azerbaijan crisis of 1946 (Cambridge, 1992); Ayrıca bu makalenin yazarının eleştirisi için bkz.: MESA Bulletin, s. 1 (Temmuz 1993).

[5] 1948’deki ayrışma için bkz.: J. Al-e Ahmad, Dar khedmat va khianat-e roshanfekran (Tehran, 1997)  s. 420 ve devamı.

[6] Pehlevi rejimi 1949’da şahın hayatına kastedildiğini iddia etti, bu iddianın ardından, Tude yasaklandı, üyelerine baskı uygulanmaya başlandı, ayrıca anayasa şahın otokratik yetkilerini artırmak amacıyla, demokratik olmayan koşullarda tadil edildi. Bu mesele yakından incelendiğinde, arşiv belgeleri üzerinden ayrıntılı bir soruşturmaya tabi tutulduğunda suikast iddiasının yalan olduğu görülüyor. Bu yalanı şahın sarayı yayıyor, amacı ise şahın yeniden otokratik gücüne kavuşmasını sağlamak. Bkz.: C. Chaqueri, The Shah’s first coup d.état, 1949 (yakında yayımlanacak).

[7] Bkz.: B. Amirkhosrowi, 1996, Nazari az daroun be Hezb-e Tudeh-ye Iran, Tahran.

[8] Bkz.: Yayına Hz.: C. Chaqueri, Karnameh-ye Mosaddeq va Hezb-e Tudeh, 2 Cilt, Floransa. (1978-1981).

[9] Bkz.: C. Chaqueri, Yayına Hz.: Historical documents: The workers., social-democratic and communist movement in Iran, 1905-1985, 23 Cilt, Floransa . Tahran (Farsça) [mikrofilm baskısı: The University of Chicago, J. Regenstein Library]. (1969-1994, Cilt. I).

[10] Bkz.: C. Chaqueri, “Iraj Eskandary and the Tudeh Party of Iran”, Central Asian Survey, 7, 4., 1988: s. 113-115).

[11] I. Eskandary, “U turns of Iran.s Tudeh Party: What Eskandary told the CPSU in 1981” Central Asian Survey, s. 1 (1988).

0 Yorum: