Sömürge döneminde Cezayirli komünistlerin bağlı
kaldıkları politik zemin, üç sütun üzerine kuruluydu. Birinci sütun, önce
Komintern’in ardından Kominform’un hâkim olduğu beynelmilel komünist hareketle
ilgiliydi. Tüm üye komünist partilerin siyaseti, buradan belirleniyordu.
Diğer sütun, Fransız Komünist Partisi ile
ilişkilerle ilgiliydi. Ekim 1936’da kendi partilerini kurmadan önce Cezayirli
komünistler, FKP’nin Cezayir seksiyonunda örgütleniyorlardı. Dolayısıyla kardeş
partiyle, işbirliği ve bağlılık üzerine kurulu bir ilişki içerisindeydiler.
Son sütun ise Cezayirli liderlerin ülke içine
dönük slogan ve eylemlerle ilişkileriyle alakalıydı. Ülkedeki militan güçler ve
diğer Cezayir hareketleriyle ilişki, bu noktada önemli bir yere sahipti.
O dönemki yayınları incelendiğinde Cezayirli
komünistlerin Moskova ve Paris’teki siyaset değişikliklerine anında uyum
sağladıkları görülüyor.[1] Yirmilerin ortasından 1934-5’e dek uzanan dönemde FKP’nin
Cezayir seksiyonu, bir-iki yüz militana sahip, üstelik bunların çoğu da
sömürgecilik karşıtı olan ve Cezayir’in bağımsız olmasını isteyen
Avrupalılardan ve Yahudilerden oluşuyordu. Ayrıca FKP’nin, Fransa içindeki kimi
şehirlerde de binlerce Cezayirli göçmen üyesi vardı.
1935-6 sonrası Komintern siyasetini değiştirince
FKP, sömürgecilik karşıtı siyasetini terk edip Halk Cephesi üzerine kurulu
anti-faşist stratejiyi benimsedi. 1936’da kurulan ve çok sayıda insan
örgütleyen Cezayir Komünist Partisi, 1937’de beş bin üyeye ulaştı ki bunların
iki bini Müslümandı. Parti, FKP’deki değişiklik üzerine eşitlik taleplerinin
eşlik ettiği ulusal kurtuluş hedefinden vazgeçip sosyalistlerle ve ülke içindeki
reformist hareketlerle ittifak kurdu, dahası Cezayir milliyetçiliğine karşı
çıktı.
Eylül 1939’da yasaklanması üzerine her şey
değişti. Ayrıca bu dönemde Komintern de Halk Cephesi stratejisini terk etti.
Bunun üzerine Alman-Sovyet anlaşması, baskılar ve gizlilik sebebiyle üye kaybı
yaşamış olmasına karşın üç binin üzerinde üyeye sahip olan CKP, emperyalist
savaşa karşı çıktı ve Kasım 1950 sonrası Cezayir’in ulusal bağımsızlığı
sloganını sahiplenmeye başladı.
Fakat 1941’de Almanya’nın Sovyetler’i işgal etmesi
üzerine CKP, bu sloganı terk etti ve müttefikler yanında savaşa katılma çağrısı
yaptı. Özellikle Kasım, 1942 sonrası FKP’nin söylemi üzerinden Fransız
yurtseverliği söylemini benimsedi.
1943-1946 arası dönemde partide FKP’li liderlerin
nüfuzu açık bir biçimde hissediliyordu. Bu nüfuza bağlı olarak CKP,
milliyetçilere husumet beslemeye başladı ve onları Mayıs-Haziran 1945’te
Fransız ordusunun ve milislerinin Konstantin’de binlerce Cezayirlinin
katledildiği süreci tetiklemekle suçladı.
Yalnız bu Fransız yurtseverliğini esas alan,
milliyetçilik karşıtı hat, Temmuz 1946’da terk edildi. CKP, ulusal kurtuluş
mücadelesi veren milliyetçi bir parti olduğunu, milli hareketin birliği için
çalıştığını açıkladı.
Milliyetçilerle birleşme isteğinin ardında,
Komintern’in 1947 sonrası belirlediği politika vardı. Bunun sonucunda
komünistlerin çıkarttığı Alger Républicain
gazetesinde, sendika faaliyetlerinde ve kitle örgütlerinde baskılara karşı mücadele
edilmeye başlandı. Genel İşçi Konfederasyonu [Confédération générale du travail] altmış bin sendikacıyı bir araya
getirdi ki bunların yarısından fazlası Müslümandı. Bu süreçte Cezayirli
Kadınlar Birliği [Union des femmes d’Algérie],
Cezayir Demokratik Gençlik Birliği [Union
de la jeunesse démocratique algérienne], Barış Savaşçıları [Combattants de la paix] milliyetçilerle
birlikte çalışmalar yürüttüler.
1946-1959 arası dönemde yirmi bin civarında
destekçisi bulunan, bölge ve belediye seçimlerinde Müslüman ve Avrupalı
isimleri seçtirmeyi bilen CKP, sömürge meselesi konusunda FKP ile aynı şeyleri
söylemeye devam etti. Buna göre parti, ayrı bir devletin kurulmasını değil,
Fransız Birliği içinde bir Cezayir hükümetinin oluşmasını istiyordu.
Fakat 1951-2’de parti, FKP’den farklı sloganları
sahiplenmeye başladı. Fransız Birliği yerine Cezayirlilerin vatanından söz
etmeye başlayan CKP, ulusal bağımsızlık savunusu yapmaya başladı, bu da
Müslüman olmayan kesimle ilişkisinin kopmasına neden oldu. Partinin 1954’teki
üye sayısı 12.000’di ve bunların yarısından fazlası ise Müslümandı.
Bu süreçte politik hat, resmi metinler ve parti
liderliği üzerinde duruldu, ama militanlar arasındaki tartışmalar ve çelişkiler
ortadan kaybolmadı. Ayrıca uluslararası komünist hareketin merkeziliği ve
katılığına karşı bu farklılıklar parti içerisinde varolmaya devam etti.
Yirmilerde Komintern, FKP’nin sömürge seksiyonunu
ve Cezayir bölgesindeki militanları sömürgecilik karşıtı mücadele yürütmemekle,
Komintern’in sloganlarını pratiğe dökme gereği duymadan benimsemekle
eleştirirdi. Bu eleştiriler tabanda da karşılık buluyordu. Otuzların başında sömürgecilik
karşı devrimci bir mücadele verilmesi fikrini savunan Müslüman militanlar, Komintern’e
bir mektup yazıp FKP ile Avrupalı militanların sömürge meselesiyle hiç
ilgilenmiyor oluşlarına dair şikâyetlerini aktardılar. Bu mektuba cevaben
Moskova, FKP’den bağımsız bir partinin kurulabileceğini söyledi. Bahsi edilen
devrimci militanlar, Mitica’da inisiyatif geliştirip toplumsal mücadeleyi,
kültürel mücadeleyi ve sömürgecilik karşıtı mücadeleyi harmanlayan, hem yasal
hem gizli bir köylü hareketi meydana getirdiler. Aynı zamanda FKP, Komintern’in
eski bir yürütme komitesi üyesini partinin kuruluş çalışmaları için ülkeye
gönderdi. Yeni parti, sömürgecilik karşıtı mücadele temelinde inşa edilecekti.
Ancak bu kişinin çalışmaları, Komintern’in ve FKP’nin Halk Cephesi stratejisini
benimsemesi üzerine sekteye uğradı. Sonuçta da parti kuruluş çalışmalarını
yürütecek bu kişi, 1936 yazında FKP’den ihraç edildi.[2]
Gizlilik döneminde militanlar, merkezle farklı
ilişkiler geliştirdiler. Askerî mahkeme arşivlerinin ve eski militanların
hatıratlarının da ortaya koyduğu biçimiyle, 1939-1942 arası dönemde Fransız
ordusu içinde örgütlenme, emperyalist savaşa karşı çıkma, sömürgecilikle,
faşizmle mücadele, Cezayir’in Fransız işgaline karşı mücadele veya bağımsızlık
mücadelesi siyaseti gibi farklı siyasetler benimsendi. Farklı ağlar farklı
siyasetlere yöneldiler. 1946 sonrasında ise gençlik hareketleri, sömürgecilik
karşıtı dili CKP liderlerinden daha fazla kullandılar.
Bu farklılığın oluşmasının sebebi ise örgütler
arasında mevcut olan görev dağılımı idi. Komünist liderlere sahip uluslararası
gençlik ve öğrenci örgütleri, söylemlerinde komünist partiden daha devrimciydiler. CKP, Genç Müslümanları örgütlemek için bu yola başvurdu, ama bu radikalizm, süreç içerisinde gençlerle liderler arasında gerilime yol açtı.
CKP liderleri,
milliyetçilerle ilişki kurdukça nispeten radikal olan sloganlara sahip çıkmaya başladılar.
Milliyetçi partilerle cephe kurulacağı vakit (1951-2) CKP, bağımsızlık
sloganını daha sağlam bir zemine oturttu ve Fransız devletine karşı dilini daha
da sertleştirdi. Ama bu sertleşmeyi FKP kabul etmedi. Bunun üzerine FKP
liderleri, seçimleri boykot etme kararını geri alması için CKP merkez
komitesine baskı uyguladı. Bu baskılar sonucu merkez komite kararını geri aldı,
ama CKP’ye bağlı birimler alınan karara göre hareket ettiler.[3]
Pierre-Jean
Le Foll-Luciani
[Kaynak:
Communist Parties in the Middle East: 100
Years of History, Yayına Hazırlayanlar: Laura Feliu ve Ferran Izquierdo-Brichs,
Routledge, 2019, s. 200-202.]
Dipnotlar
[1] Parti çizgisiyle ilgili bilgiler için bkz.
Emmanuel Sivan, Communisme et
nationalisme en Algérie 1920–1962, Paris, Presses de la Fondation nationale
des sciences politiques, 1976 ve Charles-Robert Ageron, ‘Le parti communiste
algérien de 1939 à 1943’, Vingtième
siècle. Revue d’histoire, 12, Ekim–Aralık 1986.
[2] Allison Drew, We Are No Longer in France: Communists in Colonial Algeria, Manchester,
Manchester University Press, 2014: s. 56–80.
[3] Pierre-Jean Le Foll-Luciani, Les juifs algériens dans la lutte
anticoloniale. Trajectoires dissidentes (1934–1965), Rennes, PUR, 2015 : s.
88–93, 249–52 ve 309–11.