28 Eylül 2019

,

Partizan Mitka Grıbçeva


Halk Adına Düşmanlarını Ölüme Mahkûm Eden Bir Kadın:

Partizan Mitka Grıbçeva

 

Mitka ile tanışıklığım on beş yaşında olmuştu. Liseye yeni başlamıştım ve devrimci değerlerle yeni yeni tanışıyordum. Denizlerin, Mahirlerin, İboların devrim kavgası ve yüreğimi yakan hazin sonlarını öğrenmiştim. Ülkemdeki hiçbir sol oluşum arzuladığım kavgayı veremiyordu. Kendi içlerinde parçalanmış, kendilerine muhalefetlik yapmaktan düşmana fırsat gelmiyordu. Ülke adaletsizliğe, eşitsizliğe ve kardeş kavgalarına hızla sürüklenirken, sözde bu devrimci yapılar kılını dahi kıpırdatmadı. Tek yaptıkları, slogan atmak ve flamalar açmak olan bu örgütler beni ülkemdeki devrimci mücadeleden soğutuyordu. “Düşman belli, fikirler belli, daha ne gerek var konuşmaya, bir an evvel işe koyulun” derdim hep işgüzar solculara. İşte bu zamanda tanıştım Mitka ile. Bana tek başına da kavganın verileceğini gösterdi. Diyalektiğin esaretinden, dogmanın bataklığından kurtararak, yalın bir devrimci yaptı beni Mitka, (sevdiğim kadın da son hâlini verdi kavgama.)

1916 yılında Bulgaristan’ın sınır köylerinden biri olan Radomirtsi de dünyaya geldi Mitka. Yoksul, beş çocuklu bir ailenin tek kızıydı. Yedi yaşlarında tarlalarda çalışmaya başladı. Okula gitmek için tuğla fabrikasında ağır şartlar altında çalıştı. Eğitime açtı. Öğrenmek istiyordu. Babası onu başından defetmek için çok uğraştı, evlatlık verdi. Ama Mitka her seferinde anasına geri döndü. Sonunda evi terk etmeye karar verdi. On beş yaşında Sofya’ya gitti. Burada bir tekstil fabrikasında işe girdi.

Şartlar ağırdı, günde on iki saat çalışıyorlardı, verilen yemek karınlarını dahi doyurmuyordu. Burada Mladenka adında kendi yaşlarında olan bir kızla tanıştı. Kısa sürede çok iyi birer dost oldular. Mladenka, bir RMS (Genç İşçi Birliği) üyesiydi. İşte Mitka da hayatını tümden değiştirecek yola böylelikle girmiş oluyordu. Mladenka sayesinde RMS’e girdi. Partinin aldığı kararlara sonuna kadar bağlı kaldı. Fabrika da işçileri örgütledi, deneyimsiz ve bilgisiz olmasına karşın, ateşli bir devrimciydi

Mitka, gözü karaydı. Çok geçmeden fabrika yönetimi Mitka’nın işine son verdi. Yılmadı Mitka, aç kaldı, kimi zaman parklarda yattı ama umutsuzluğa kapılmadı. Biliyordu ki sadece kendisinin değil, kendisi gibi olanların da acılarına ancak devrim son verebilirdi. Bu direnci Komünist Parti’ye üye yaptı kendisini. Sevinçliydi Mitka, doğrudan partiye hizmet edecekti ve böylelikle daha büyük ve ciddiyet isteyen işlerin içerisinde olacaktı.

Faşizmin ayakları altında kıvranıyordu ülke, kralcılar her geçen gün daha da gaddarlaşıyor, halkın çektiği acılar misliyle artıyordu. Dimitır adında RMS komite üyesi bir gençle evlendi. Dimitır, politik ve askerî becerisi yüksek bir devrimciydi. Mutluydu Mitka, bodrum katı bir göz odada yaşamalarına rağmen. Bu bir göz odaları devrim mektebine dönüşmüştü. Yoldaşlarla her gece toplantılar düzenleniyordu. Evliliğin ilk yılını dolduramadan Dimitır tutuklandı. Çalışma kampına gönderildi.

Mitka için yaşam giderek zorlaşıyordu, kirasını ödeyemiyordu, açlık çekiyordu. Doğumuna az bir zaman kala düşük yaptı. Bir başınaydı koca şehirde, yoldaşları ya tutuklanmış ya da dağlara çekilmişti. Yaşadığı zorluklar daha biledi fikirlerini, tehlikeli olmasına rağmen bir yolunu bulup partiyle iletişime geçti. Çok kısa bir süre sonra parti Mitka’nın dağa çıkması emrini verdi. Ve böylelikle Mitka bir partizan olmuştu halk savaşında.

Dağda geçirdiği ilk günlerin zorluğundan fazlasıyla yakındığını itiraf eder Mitka. Silah yoktur, yiyecek azdır. Eğitimler zorludur. Dağlarda aylar geçirir. Şehirde ise durum giderek vahim bir hal alır. Faşist güçleri devrimcileri acımadan katletmektedir. Parti savaş kararı alır. Mitka’nın içinde bulunduğu grup şehre çekilir. Eylemler peş peşe gelir. Devrimci katilleri, ülkesine ve halkına ihanet eden politikacılar infaz edilir.

Almanların en büyük uşağı olan Albay Pantev için parti ölüm emri çıkartır. Bu görev Mitka ve arkadaşlarına verilir. Yoldaşı Veliçko ile Albay’ın kaldığı eve giderler. Sakindir etraf, gizlice içeri sızarlar. Albay ile kapı ağzında karşılaşırlar, Mitka karşısındaki eli kanlı vatan hainine fırsat vermeden basar kurşunu ve oracıkta ölür hain.

Savaşın sonlarına doğru Mitka Vatan Cephesi saflarına çekilir. Kaç zaman olmuştur Dimitır’dan haber almayalı. Kimileri öldüğünü söylediğinde, Mitka içindeki acıyı asla yüzüne yansıtmaz. İkisi de ölümü baştan kabullenmiştir.

Komutan Mitka önderliğinde büyük başarılar elde etti parti. Faşistlere yenilgi üstüne yenilgiler yaşattılar. Devrim ufukta belirmişti. Acı ve sefaleti ebediyete kadar yok etmek için ölümüne mücadele verdi Mitka ve yoldaşları. 9 Eylül 1944’de Vatan Cephesi Faşizmi yenilgiye uğratarak halk devrimini gerçekleştirdi.

Lukovit bölgesinde yönetim, Mitka ve yoldaşlarının eline geçmişti. 17 Eylül günü halk meydanda toplanmış özgürlüklerini kutluyordu. Bir ses duydu Mitka kalabalığın arasında, o tarafa yöneldi. Üç yıl üç ay olmuştu kocasını görmeyeli.

Mitka’nın hikâyesi birkaç sayfa ile anlatılmayacak kadar değerli ve uzundur. Ben sadece iki yol göstericimden biri olan Mitka’yı anmak istedim. Seni Halk Adına Ölüme Mahkûm Ediyorum ve Yaşadım Diyebilmek İçin adlı iki kitap yazmıştır Mitka.

Kendine “devrimci” deyip susan, hiçbir şey yapmayan kişiler ve oluşumlar, ülkemizdeki devrimci mücadelenin geri kalmasında ve yenilgiye uğramasında asıl sebep sizlersiniz. Sizlerin sözde çokbilmişliği, kaypaklığı ve korkaklığıdır. Hepimizin Mitka’dan hâlâ öğreneceğimiz çok şey var.

Can Şahin
28 Eylül 2019

1 Yorum:

Adsız dedi ki...

Uzun yıllar önce bir kitabını okumuş çok etkilenmiştim biyografisini okudum daha büyük hayranlık duydum anılarında kalacak sevgili Mitka gripceva