06 Ağustos 2025

ABD’de Zulüm ve Soylulaştırma

Sermayenin ABD şehir merkezlerinden kaçışını ancak beyaz üstünlükçülüğü ve milliyetçi baskılar bağlamında anlayabiliriz.

Irkçı Jim Crow yasalarının dayattığı koşullardan kurtulmak adına Siyahlar, güneyden kuzeyin kentlerine göç ettiler. Burada düzgün işlere ve ırk ayrımcılığından kurtulmuş bir hayata kavuşmak yerine “bu göçmenler, kapitalist ekonomiye en alt basamaktan dâhil oldular. Yeterli ehliyete sahip olmamanın ve işten çıkartmaların çilesini ilkin Siyahlar çektiler.”[11]. Siyahlar, komünistleri kovmuş olan, beyazların hâkimiyetinde bulunan sendikalara alınmadılar.

Siyahlar, ayrıca İkinci Dünya Savaşı’ndan dönen askerlere ev kredileri sağlayan programlarından da Konut İdaresi’nin hazırladığı programların da dışında tutuldular. Örneğin New York’ta inşa edilen 17.400 evin tamamına beyazlar yerleştirildi.

Bu gerçeklik bize Watts’den Harlem’e dek altmışlarda ve yetmişlerde ABD genelinde yaşanan yüzlerce Siyahların Kurtuluşu isyanının neden kent temelli cereyan ettiği sorusuna cevap sunmaktadır.

Teknolojik devrimin çok sayıda işçiyi işsiz bıraktığı koşullarda sermaye, Siyah mahallelerini ağır işsizlik sorunuyla tanıştırdı. Ekonomik krizler, yetmişlerde resesyona yol açtı. Başka yerlerden getirilen işçiler yüzünden özellikle Siyahi işçiler işten atıldılar.

Siyahlardaki ve diğer ezilen halklardaki huzursuzlukla mücadele etmek adına egemen sınıf, politik ayaklanmaları bastırmak için asayişi esas alan bir yaklaşımı benimsedi. Geliştirdikleri dil, “politik muhalifle suçu eşleştirdi, böylece devletin baskı aygıtlarının oluşturulması için gerekli zemini meydana getirdi.”[12] Bu süreçte Siyahlara ait devrimci örgütler ve Siyahi işçiler hedef alındı, hep birlikte bu işçiler, giderek büyüyen hapishane mekanizmasının çarkları arasına fırlatılıp atıldı.

Yirminci yüzyılın sonlarında başlayan, sıfır toleranslı polislik faaliyetleriyle bugün de devam eden kent merkezlerindeki soylulaştırma süreçleri, esasen kiraların düşmesi ve ırkçı baskılarla ilişkilidir. Bu strateji, 1982’de liberal bir dergide yayınlanan “Kırık Camlar” tezini temel alır. Teoriye göre, “suç oranları, polisin vandalların camları kırması türünden suçlara odaklanmasıyla düşecektir.”[13] Buradaki anlayış, duvar yazısı yazmak veya aylak aylak dolaşmak gibi ufak suçlar kontrol altına alınmazsa, bunların ileride büyük suçlara yol açacağı fikri üzerine kuruludur.

Sıfır toleranslı polislik faaliyetleri, ilkin New York belediye başkanı Giuliani ile emniyet müdürü William Bratton tarafından yürürlüğe kondu. Bratton, “şehri yollarda yürüyen düzgün insanları tehdit eden pisliklerden temizlemekle övünen” biriydi. Suç politikası maskesini yüzüne geçirmiş olan bu polislik pratiği, gerçekte “toplumsal temizlik stratejisi”ne denk düşüyordu.[14] Bu stratejiyi uygulayanların bahsini ettikleri “değerler”, tümüyle ırkçı ve işçi düşmanıydı. Süreç içerisinde ufak ihlaller yüzünden siyahlar ve işçiler gözaltına alındılar. Bugün bu türden politikalar, Yeni Zelanda, Almanya, İrlanda, İspanya ve Brezilya gibi ülkelerde hâlâ yürürlükte.

On yılı aşkın bir zamandır Siyahların Hayatı Önemlidir hareketi protestolar düzenliyor, isyanlar gerçekleştiriyor, ama buna rağmen “durdurup üst arama” gibi sıfır toleranslı polislik faaliyeti halen daha muhafazakârların ve liberallerin en gözde politikası. Demokrat Partili New York Belediye Başkanı Eric Adams, eski bir polis memuru. Ayrıca şehrin ikinci Siyahi belediye başkanı. Bu adam, kampanyası süresince durdurup üst arama işlemi gibi işlemleri yapacak gizli bir polis biriminin kurulacağı vaadinde bulunmuştu. 11 Kasım 2021’de Adams, vaadini yerine getirmek için çalıştığını söyledi.[15] New York Daily Post gazetesinde yayınlanan makalesinde Adams, “durdur, sorgula ve üstünü ara uygulamasının akıllıca kullanıldığında alabildiğine yasal, yerinde ve anayasaya uygun bir araç olduğunu, gerekli bir araç olarak görülmesi gerektiğini” söylüyordu.[16]

Soylulaştırma, barınma sahasında yaşanan istikrarsızlık ve bunlara eşlik eden, giderek artan devlet baskısı, ezilen toplumsal cinsiyetlerin, milletlerin ve engellilerin yüzleştiği zulmü derinleştirdi. Yasmina Mrabet’in ifadesiyle, “Kadınlar, kiracılar içerisinde daha fazla orana sahipler. Evlerden ilkin onlar atılıyorlar. Aileleri olan kadınlar, ailelerin kalacağı evlerin kalmaması sebebiyle güvenli, oturulabilir, ucuz ev bulmakta güçlük yaşıyorlar.”[17] Ulusal Transgender Eşitliği Merkezi’nin tespitine göre, ev ararken transların yüzde yirmisi ayrımcılıkla karşılaşıyor. Yüzde ondan fazlası cinsel kimliği sebebiyle evden atılıyor.[18] 2016-2020 arası dönemde evsiz kalan trans genç sayısı yüzde 88 oranında arttı.[19]

Soylulaştırmayı baskılarla, baskıları da kapitalizmle birlikte ele almalıyız. Bu anlamda soylulaştırma, sadece ırkçı yapıların ve yaklaşımların bir sonucu değil. ABD’de beyaz üstünlükçülüğü ve diğer baskı biçimleri soylulaştırma faaliyetlerini üreten kapitalizme katkı sunuyor.

Soylulaştırmayla Mücadele: Teori, Taktik ve Strateji

Marksist soylulaştırma teorisinin stratejik ve taktiksel sonuçları olduğu görülmeli. Teori, farklı sebeplerle soylulaştırılmış mahallelere taşınma imkânı bulan zengin işçilerin bu sürecin ana itici gücü olmadığını, örgütleme faaliyetlerinin bu kişileri içermeyeceğini söylüyor. Emlakçılar, bankalar, arazi geliştiriciler polisler mücadelemizin hedefini teşkil etmeli. Bizim amacımız, bireyleri değil bir bütün olarak toplumu dönüştürmek, bu anlamda, yeni bir toplumsal varlık türünü meydana getirmek.

Bu analiz, bize etkili bir mücadele için gerekli çıkış noktasını sunuyor. Soylulaştırma gibi sistemli yürütülen işlemle ancak sermayeyi ve uşaklarını karşıya atan işçi örgütleriyle mücadele edilebilir. Bu mücadele, lüks bina geliştirme planlarını bozmayı, sermayenin haklarını sınırlayan kira kontrolü türünden reformlar için mücadeleyi, geliştirilmeden önce terk edilmiş binaların ve boş mekânların işgalini ve mahallelerde aileleri koruyacak tahliyelere karşı savunma eylemlerini içerir.

Şehirde yaşama hakkı işçilerden çalınıyor. Bu amaçla devlet, evsizlerin kaldırımlarda konaklamasını yasaklıyor. Eylemciler, ülke genelinde bu türden yasak kararlarına karşı önemli adımlar attılar. Yiyecek ürünlerinin şehrin belirli kesimlerindeki işçilere dağıtılmasını suç ilan eden kararlara karşı eylemler düzenlediler.

Ülke genelinde tahliyelere karşı halkı savunma ekipleri, evsizlerin kamplara girme hakkından mahrum kalmasın diye uğraşıyorlar. New Hampshire eyaletinin Manchester şehrinde yedi ay içerisinde 11 tahliye işlemine mani olundu. Georgia eyaletinin Atlanta şehrinde eylemciler, emlak zenginlerinin yasa dışı tahliye işlemlerini durdurdular. Rhode Island eyaletinin Providence şehrinde herkese ev verilmesini talep eden eylemciler, hükümet binası önünde kamp kurdular.[20]

İşçiler, bu türden kolektif mücadelelerle belirli bir koruyucu zırha kavuşabilirler, bu mücadelelerde kurulan ilişkiler üzerinden, soylulaştırılmış mahallelerde giderek yaygınlaşan yabancılaşmayla mücadele edebilirler, kolektif eylemin gücünü işçi sınıfına ispatlayabilirler.

En nihayetinde bu mücadeleler, sermayeye karşı mücadelede sınıfı birleştirir. Sermayenin çelişki yüklü, sömürücü niteliği ifşa olur, sosyalist bilinç gelişecek yuvalar bulur. Sınıfın birliği ve sosyalist bilinç, kapitalizm koşullarında barınma imkânını bir meta olmaktan çıkartıp insani bir hakka dönüştürmek suretiyle barınma alanındaki genel soruna ve soylulaştırmaya son verecek olan sosyalist devrimin ana dayanak noktalarıdır.

Engels’in 1872’de ifade ettiği gibi kapitalizm, barınma sorununu asla çözüme kavuşturamaz. Kapitalizm, ancak sorunun etrafından dolanıp durur ve soruna ancak soylulaştırmayla ve insanları yerinden yurdundan edecek adımlarla cevap sunabilir. Çünkü “soylulaştırma ve insanları yerinden yurdundan edecek adımlara sebep olan aynı ekonomik zorunluluk, bir sonraki aşamada da bunlara ihtiyaç duyacaktır.”[21]

Soylulaştırmanın da kapitalizmin de beyaz üstünlükçülüğün de temelinde özel mülkiyet meselesi durur. Bu üçlünün her bir unsuru, tek başına reforma tabi tutulamaz. Dolayısıyla, her bir başlık yeni bir mülkiyet biçimine, kolektif ve müşterek mülkiyete ihtiyaç duyar.

Michal Murawski’nin tespitiyle, “Şehir, sosyalizmin kurulduğu ve yıkıldığı asli alandır. Sosyalist şehir, ancak şehirdeki mülk üzerine kurulu yapı özel ellerden kurtarıldığı vakit kurulur.”[22] Kapitalizmle ve ırkçılıkla mücadelede en önemli mesele, kullanma ve bazı insanları dışarıda bırakma hakkını elinde bulunduran mülkiyet meselesidir.

Dolayısıyla, biz, bugün kira alınmasına son verilmesi, evleri tahliye eden veya onlara el koyan işlemlerin sonlandırılması, ırkçı polis terörüne ve insanların toplu halde hapse tıkılmasına yönelik politikanın yürürlükten kaldırılması için mücadele ediyoruz, bunların kapitalizmde elde edilebilecek sonuçlar olduğunu düşünüyoruz ama bu tedbirlerin yeterli olmadığına inanıyoruz.

Barınma sorununu gerçek manada çözüme kavuşturmak ve soylulaştırma işlemine son vermek için bizim değişim değerleriyle patronlara hizmet eden değil, kullanım değeriyle kitlelere hizmet eden kentleri, kasabaları, evleri, parkları, ulaşım ağlarını ve diğer toplumsal imkânları üretecek bir sosyalist devrime ihtiyacımız var. Soylulaştırma, durağan bir gerçeklik değil, devam eden bir süreç ve onu ancak biz durdurabiliriz.

Joe Tache
6 Ocak 2022
Kaynak

Dipnotlar:
[11] Puryear, Eugene, Shackled and Chained: Mass Incarceration in Capitalist America (San Fransisko: Liberation Media), 2013, s. 46.

[12] A.g.e., s. 66.

[13] A.g.e., s. 108.

[14] Smith, Neil, “Global Social Cleansing: Postliberal Revanchism and the Export of Zero Tolerance.” Social Justice, 2001, Yıl. 28, Sayı. 3: s. 69.

[15] Evans, Dave, “Mayor-elect Dismisses Black Lives Matter Threats of Riots if NYPD Unit Resurrected”, 11 Kasım 2021, ABC7.

[16] Adams, Eric, “How We Make New York City Safe: Mayor-elect Eric Adams Explains Why We Need Stop and Frisk and Proactive Policing.” New York Daily News, 28 Kasım 2021, NYDN.

[17] Mrabet, Yasmina, “Not Just Rich People and Cafes: Toward a Socialist Understanding of Gentrification.” Breaking the Chains, 27 Aralık 2018, BC.

[18] The National Center for Transgender Equality, “Housing & Homelessness”, 2021, NCTE.

[19] National Alliance to End Homelessness, “Transgender Homeless Adults & Unsheltered Homelessness: What the Data Tell Us.” National Alliance to End Homelessness, 24 Temmuz 2020, EH.

[20] Örnekler için bkz.: Liberation Staff, “Manchester, NH: Homeless Community at The Bucket Resists 11th Eviction in Seven Months”, Liberation News, 13 Haziran 2021, LN; ve Ford, Derek, “Indianapolis Movement Defeats Ruling-Class Attack on the Poor”, Liberation News, 19 Kasım 2020, LN; ve Binder, Max, “Protesters Sleep in Tents Outside Rhode Island State House, Demand Housing”, Liberation News, 05 Aralık 2021, LN.

[21] Ford, Derek ve Curry Malott, “Engels on the Housing Question: Wishful Thinking vs. Real Solutions”, Liberation School, 28 Kasım 2020, LS.

[22] Murawski, Michal, “Marxist Morphologies: A Materialist Critique of Brute Materialities, Flat Infrastructures, Fuzzy Property and Complexified Cities”, Focaal: Journal of Global and Historical Anthropology, 2018, Yıl. 82, Sayı. 1: s. 19.

0 Yorum: