20 Ekim 2018

,

Devrim Mücadelesine Doğru Yaklaşım



Siyah kitleler direnişi yanlış ele alıyorlar. Watts’de verdikleri mücadele üzerinden direnişi öğrenmiş olan Doğu Oakland’daki kardeşlerimiz, sokaklara dökülüp dükkânlara taş ve Molotof kokteyli attıklarında, karmaşaya sebebiyet verdiklerinde, Gestapo polisince küçük bir yere istiflenip zalimin elindeki fırtına birliklerinin uyguladığı şiddete maruz kaldılar. Bu tarz direniş, münferit, kısa ömürlü ve maliyetli olmasına karşın, ülke genelinde Siyah milletinin yaşadığı tüm gettolara taşındı.

Molotof kokteylini atan ilk kişiyi kimse tanımıyor ama herkes onun bu eylemini saygıyla yâd ediyor ve taklit etmeye çalışıyor. Aynı şekilde, eğer insanlar bu tür faaliyetlere saygı gösterirse, halk partinin eylemlerini illâki taklit edecektir.

Partinin asli işi, halka liderlik etmektir. Parti, uzun soluklu direnişin doğru stratejik yöntemlerini söz ve eylemle öğretmelidir. İnsanlar, kalabalık hâlinde sokaklara dökülerek direnmenin artık avantajlı olmadığını öğrendiklerinde, gerilla savaşı yöntemi üzerine kurulu faaliyetlerin avantaj sağladığını anladığında, hemen sunulan örneğin peşinden gidecektir.

Fakat önce insanlar, bu mesajı aktaran partiye saygı duymalıdırlar. Öncü örgüt, zalimin elindeki mekanizmayı üçerli-dörderli küçük gruplarla yok ettiğinde, ardından da zalimin kudretinden kurtulduğunda, kitleler bundan etkilenecekler ve muhtemelen bu doğru stratejiye bağlanacaklardır. Kitleler, bir Gestapo polisinin kafede tezgâha yaslanıp kahvesini yudumlarken infaz edildiğini, infazı gerçekleştiren devrimcilerin peşine adam takmadan kaçtığını işittiğinde, kitleler bu türden bir direnişin geçerli ve doğru olduğunu anlayacaklardır. Otuz milyon siyahı ikişerli-üçerli gruplar hâlinde örgütlemek gerekmez, zira önemli olan, partinin halka bir devrimi nasıl gerçekleştirileceğini göstermesidir.

Öğrenmek, üç yoldan gerçekleşir: çalışmak, gözlem ve deneyim. Temelde siyah toplumu eylemcilerden müteşekkil olduğundan, bu toplum, esas olarak bir eyleme katılmak veya bir eylemi gözlemlemek suretiyle bir şeyler öğrenmektedir. Çalışarak öğrenmek iyidir ama deneyim yoluyla öğrenmek daha iyidir. Siyah toplumu okuyan bir toplum olmadığından, asıl önemli olan, öncü örgütün tümüyle eylemcilerden oluşmasıdır. Siyah toplumuna dair bu bilgi olmaksızın, ırkçı Amerika’da siyah devrimini gerçekleştirmek kesinlikle mümkün değildir.

Partinin asli görevi, insanları uyandırmak ve onlara sadece halkın direnişini büyük bir şiddetle ezmeye değil, Siyahları tümden yok etmeye hazırlanan iktidara karşı yürütülecek direnişin stratejik yöntemini öğretmektir. Eğer iktidar, siyahların elinde şu kadar sayıda silâh olduğunu öğrenmişse, bu bilgi yüzünden iktidar silâhlanma yönünde hazırlık içine girmeyecektir, o zaten hazırlıklıdır.

Bu devrimci eğitim, siyahların direnişi ile ilgili olarak olumlu bir sonuca yol açacak, iktidar nezdinde olumsuz sonuçlar doğuracaktır. Bunun sebebi, partinin her daim devrimci başkaldırıyı örnekliyor olmasıdır. Eğer parti, halkı kurtuluşun araçları ve yöntemleri konusunda bilinçlendirmiyorsa, halkı harekete geçirecek yolu da bulamaz.

Öncü parti ile kitleler arasındaki ilişki, tali bir ilişkidir. Asli ilişki, öncü parti üyeleri arasındaki ilişkidir. Eğer parti denilen mekanizma etkili olacaksa, parti üyelerinin birbirleriyle yüz yüze ilişkilerini muhafaza etmeleri şarttır. İşlevsel bir partiyi veya programı bu doğrudan ilişki olmadan bir araya getirmek mümkün değildir. Tom Amca’ya bağlı muhbirlerin ve oportünistlerin yol açtıkları tehlikeleri asgari düzeye çekmek için öncü örgüt, mücadelenin içerisinde sınanmış devrimcilerden oluşmalıdır.

Öncü örgütün ana amacı, kitleleri eğitim programları ve başka türden faaliyetler üzerinden bilinçlendirmek olmalıdır. Uyuyan kitleler, doğru mücadele yaklaşımı ile bombardımana tabi tutulmalı, parti eldeki tüm araçları, bu bilgiyi kitlelere yaymak için kullanmalıdır. Bunların gerçekleşebilmesi için öncelikle kitlelerin partinin varlığından haberdar olmaları gerekir. Öncü parti, başlarda asla yeraltında faal olamaz. Bu durum, onun etkileme imkânlarını daraltacak, eğitim ile ilgili hedefleri bağlamında elini kolunu bağlayacaktır. Halk sizi bilmiyor ve size saygı duymuyorsa, ona bir şey öğretemezsiniz. Parti, aşağılık iktidar izin verdiği sürece açıkta faaliyet yürütmeli, yeraltına çekilmek durumunda kaldığında, mesajı kitleler tarafından zaten benimsenmiş olmalıdır. Öncü partinin açık alanda yürüttüğü faaliyetleri ister istemez kısa ömürlü olacaktır. Dolayısıyla parti, yeraltına çekilmeden önce halka fazlasıyla tesir etmeyi bilmelidir. O andan sonra halk, partinin varolduğunu bilecek, yeraltındaki partinin faaliyetlerini öğrenmeye çalışacaktır.

Kendisine “devrimciyim” diyen birçok insan, şu hatalı görüş üzerinden faaliyet yürütmektedir: öncü parti, gizli bir teşkilât olmalı ve bu teşkilât iktidar tarafından hiç bilinmemeli, kitleler, ara sıra geceleri evlerine getirilip bırakılan mektuplar dışında, ondan haberdar olmamalıdırlar. Yeraltında faal olan partilerin yeraltında gerçekleştirilecek bir mitingi ilân edecek bildiriler dağıtması pek mümkün değildir. Bugün devrimci olduğu iddiasında olanlar, bu türden çelişkileri ve tutarsızlıkları kabul etmemektedirler. Esasında bu insanlar, halkın yüzleşmesini istedikleri tehlikenin kendisinden korkmaktadırlar. Bu güya devrimci olan kişiler, halkın kendilerinin söylemeye korktukları şeyleri söylemesini, yapmaya korktukları şeyleri yapmasını istemektedirler. Bu türden bir devrimci, korkaktır ve riyakârdır. Gerçek bir devrimci, halis duygularla yüzleşeceği ölümün eli kulağında olduğunu bilir. Ağzından çıkan sözler ve tüm yaptıkları, alabildiğine tehlikelidir. Bunu bilmeyen birinin bir devrimci olarak yola koyulmasının bir anlamı yoktur.

Eğer bu sahtekârlar, devrimler tarihini inceleyecek olurlarsa, öncü örgütün her daim açık çalışmayla işe başladığını, iktidarın baskısı sonucu yeraltına çekildiğini görürler. Küba Devrimi buna örnektir: Fidel Castro, yolun başında kasap Batista’ya ve Amerikalı köpeklere karşı koymuş, Havana Üniversitesi kampüsünde insanlara yaptığı konuşmalarla mücadeleye adım attı. Sonrasında süreç onu dağlara yönlendirdi. Mülksüzler üzerinde muazzam bir tesire sahip olan Castro’nun öğretileri büyük bir saygıyla karşılandı. Castro saklanmak zorunda kaldığında Küba halkı, on iki kişilik ekibini ve kendisini arayıp bulmak için dağlara çıktı.

Castro, devrimci mücadele meselesini doğru ele aldı. Çin Devrimi incelendiğinde de komünist partinin kitlelerin desteğini almak için açık çalışma yürüttüğü görülecektir. Doğru yaklaşımı öğrenebileceğimiz bir yığın başarılı devrim mücadelesinden bahsedilebilir: Kenya’daki devrim, Fanon’un Yeryüzünün Lanetlileri’nde tartıştığı Cezayir Devrimi, Rus Devrimi, Başkan Mao Zedung’un çalışmaları vb.

Milyonlarca ezilen, öncü parti üyelerini şahsen tanımayabilir fakat partinin faaliyetlerini ve kurtuluş stratejisini kitle iletişim araçları üzerinden temin edilen dolaylı bilgiler aracılığıyla öğrenebilir. Gelgelelim iktidarın elindeki medyaya asla bel bağlanamaz. Asıl önemli olan, öncü partinin gazete türünden kendi haberleşme araçlarını geliştirmesi, aynı zamanda stratejik öneme sahip devrimci bir sanatı üretmesi, zalimin elindeki mekanizmayı paramparça etmesidir. Örneğin Watts’de zalimin sahip olduğu ekonomi ve mülk öylesine yok edildi ki zalimin Siyah kardeşlerimizin faaliyetlerini örtbas etme yönündeki çabalarının hiçbir anlamı kalmadı, zira tüm siyahlar, yürütülen faaliyetin gerçek niteliğinden ve sebebinden zaten haberdarlardı. Örneğin zalim, Stokely Carmichael Kardeş’in mesajını kendi medyasıyla çarpıtmak, başka yöne çekmekle ilgili ne tür yöntemlere başvurmuş olursa olsun, siyahlar, tüm ülke genelinde o mesajı kusursuz biçimde idrak etmiş ve bağrına basmışlardı.

Son tahlilde Özsavunma İçin Kara Panter Partisi, savunma için gerekli olan tabancaların, el bombalarının, bazukaların ve diğer teçhizatın iktidardan alınması gerektiğini söylüyor. Vietkong gerillalarının da örneklediği biçimiyle, bu silâhlar, zalimden tedarik edilmelidirler. Bu nedenle zalimin kendi adına yürüttüğü askerî hazırlık ne kadar büyükse, siyah toplumunun elindeki silâhların miktarı da o kadar çok olur. Bazı riyakârlar, öncü örgüt halka direnişe hazırlığı öğrettiğinde, bunun sonucunda şiddet ve zorbalığın artacağına inanmaktadırlar; oysa gerçek şu ki, iktidarın zulmü arttıkça devrimci gayret de artar, devrim ateşi harlanır. Dolayısıyla eğer ezilenler için her şey daha kötüye gidiyorsa, devrime ve direnişe daha fazla ihtiyaç duyarlar. Halk devrimi yapar; zora dayalı eylemleri ile zalimler, halkın direnişine sebep olurlar. Öncü parti, sadece doğru direniş yöntemlerini öğretir.

Riyakârlar, Özsavunma İçin Kara Panter Partisi’nin halka giderek daha fazla çile çektiklerini ortaya koymasından şikâyet ediyorlar ve bu tespitin yanlış bir gözleme dayandığını söylüyorlar. Oysa ülke genelinde isyan ateşini körükleyen siyahlar, ırkçı köpek polisin uygulayacağı her türden baskıya asla müsamaha göstermeyeceğini ortaya koyuyorlar. Özünde halk, bugün mücadelesini büyütüp güçlendirmek için bir rehber arıyor. Öncü parti, liderlik yapacak vasıf ve özellikleri kendi bünyesinde barındırıyor.

Huey Newton

[Kaynak: Black Revolutionaries in the United States: Communist Interventions, Cilt II, Communist Research Cluster, 2016, Brooklyn, s. 241-243.]

0 Yorum: