Molotof kokteylini atan ilk kişiyi kimse tanımıyor
ama herkes onun bu eylemini saygıyla yâd ediyor ve taklit etmeye çalışıyor.
Aynı şekilde, eğer insanlar bu tür faaliyetlere saygı gösterirse, halk partinin
eylemlerini illâki taklit edecektir.
Partinin asli işi, halka liderlik etmektir. Parti,
uzun soluklu direnişin doğru stratejik yöntemlerini söz ve eylemle
öğretmelidir. İnsanlar, kalabalık hâlinde sokaklara dökülerek direnmenin artık
avantajlı olmadığını öğrendiklerinde, gerilla savaşı yöntemi üzerine kurulu
faaliyetlerin avantaj sağladığını anladığında, hemen sunulan örneğin peşinden
gidecektir.
Fakat önce insanlar, bu mesajı aktaran partiye
saygı duymalıdırlar. Öncü örgüt, zalimin elindeki mekanizmayı üçerli-dörderli
küçük gruplarla yok ettiğinde, ardından da zalimin kudretinden kurtulduğunda,
kitleler bundan etkilenecekler ve muhtemelen bu doğru stratejiye
bağlanacaklardır. Kitleler, bir Gestapo polisinin kafede tezgâha yaslanıp
kahvesini yudumlarken infaz edildiğini, infazı gerçekleştiren devrimcilerin
peşine adam takmadan kaçtığını işittiğinde, kitleler bu türden bir direnişin
geçerli ve doğru olduğunu anlayacaklardır. Otuz milyon siyahı ikişerli-üçerli
gruplar hâlinde örgütlemek gerekmez, zira önemli olan, partinin halka bir
devrimi nasıl gerçekleştirileceğini göstermesidir.
Öğrenmek, üç yoldan gerçekleşir: çalışmak, gözlem
ve deneyim. Temelde siyah toplumu eylemcilerden müteşekkil olduğundan, bu
toplum, esas olarak bir eyleme katılmak veya bir eylemi gözlemlemek suretiyle
bir şeyler öğrenmektedir. Çalışarak öğrenmek iyidir ama deneyim yoluyla
öğrenmek daha iyidir. Siyah toplumu okuyan bir toplum olmadığından, asıl önemli
olan, öncü örgütün tümüyle eylemcilerden oluşmasıdır. Siyah toplumuna dair bu
bilgi olmaksızın, ırkçı Amerika’da siyah devrimini gerçekleştirmek kesinlikle
mümkün değildir.
Partinin asli görevi, insanları uyandırmak ve
onlara sadece halkın direnişini büyük bir şiddetle ezmeye değil, Siyahları
tümden yok etmeye hazırlanan iktidara karşı yürütülecek direnişin stratejik
yöntemini öğretmektir. Eğer iktidar, siyahların elinde şu kadar sayıda silâh
olduğunu öğrenmişse, bu bilgi yüzünden iktidar silâhlanma yönünde hazırlık
içine girmeyecektir, o zaten hazırlıklıdır.
Bu devrimci eğitim, siyahların direnişi ile ilgili
olarak olumlu bir sonuca yol açacak, iktidar nezdinde olumsuz sonuçlar
doğuracaktır. Bunun sebebi, partinin her daim devrimci başkaldırıyı örnekliyor
olmasıdır. Eğer parti, halkı kurtuluşun araçları ve yöntemleri konusunda
bilinçlendirmiyorsa, halkı harekete geçirecek yolu da bulamaz.
Öncü parti ile kitleler arasındaki ilişki, tali
bir ilişkidir. Asli ilişki, öncü parti üyeleri arasındaki ilişkidir. Eğer parti
denilen mekanizma etkili olacaksa, parti üyelerinin birbirleriyle yüz yüze
ilişkilerini muhafaza etmeleri şarttır. İşlevsel bir partiyi veya programı bu
doğrudan ilişki olmadan bir araya getirmek mümkün değildir. Tom Amca’ya bağlı
muhbirlerin ve oportünistlerin yol açtıkları tehlikeleri asgari düzeye çekmek
için öncü örgüt, mücadelenin içerisinde sınanmış devrimcilerden oluşmalıdır.
Öncü örgütün ana amacı, kitleleri eğitim
programları ve başka türden faaliyetler üzerinden bilinçlendirmek olmalıdır.
Uyuyan kitleler, doğru mücadele yaklaşımı ile bombardımana tabi tutulmalı,
parti eldeki tüm araçları, bu bilgiyi kitlelere yaymak için kullanmalıdır.
Bunların gerçekleşebilmesi için öncelikle kitlelerin partinin varlığından
haberdar olmaları gerekir. Öncü parti, başlarda asla yeraltında faal olamaz. Bu
durum, onun etkileme imkânlarını daraltacak, eğitim ile ilgili hedefleri
bağlamında elini kolunu bağlayacaktır. Halk sizi bilmiyor ve size saygı
duymuyorsa, ona bir şey öğretemezsiniz. Parti, aşağılık iktidar izin verdiği
sürece açıkta faaliyet yürütmeli, yeraltına çekilmek durumunda kaldığında,
mesajı kitleler tarafından zaten benimsenmiş olmalıdır. Öncü partinin açık
alanda yürüttüğü faaliyetleri ister istemez kısa ömürlü olacaktır. Dolayısıyla
parti, yeraltına çekilmeden önce halka fazlasıyla tesir etmeyi bilmelidir. O
andan sonra halk, partinin varolduğunu bilecek, yeraltındaki partinin faaliyetlerini
öğrenmeye çalışacaktır.
Kendisine “devrimciyim” diyen birçok insan, şu
hatalı görüş üzerinden faaliyet yürütmektedir: öncü parti, gizli bir teşkilât
olmalı ve bu teşkilât iktidar tarafından hiç bilinmemeli, kitleler, ara sıra
geceleri evlerine getirilip bırakılan mektuplar dışında, ondan haberdar
olmamalıdırlar. Yeraltında faal olan partilerin yeraltında gerçekleştirilecek
bir mitingi ilân edecek bildiriler dağıtması pek mümkün değildir. Bugün
devrimci olduğu iddiasında olanlar, bu türden çelişkileri ve tutarsızlıkları
kabul etmemektedirler. Esasında bu insanlar, halkın yüzleşmesini istedikleri
tehlikenin kendisinden korkmaktadırlar. Bu güya devrimci olan kişiler, halkın
kendilerinin söylemeye korktukları şeyleri söylemesini, yapmaya korktukları şeyleri
yapmasını istemektedirler. Bu türden bir devrimci, korkaktır ve riyakârdır.
Gerçek bir devrimci, halis duygularla yüzleşeceği ölümün eli kulağında olduğunu
bilir. Ağzından çıkan sözler ve tüm yaptıkları, alabildiğine tehlikelidir. Bunu
bilmeyen birinin bir devrimci olarak yola koyulmasının bir anlamı yoktur.
Eğer bu sahtekârlar, devrimler tarihini
inceleyecek olurlarsa, öncü örgütün her daim açık çalışmayla işe başladığını,
iktidarın baskısı sonucu yeraltına çekildiğini görürler. Küba Devrimi buna örnektir:
Fidel Castro, yolun başında kasap Batista’ya ve Amerikalı köpeklere karşı
koymuş, Havana Üniversitesi kampüsünde insanlara yaptığı konuşmalarla
mücadeleye adım attı. Sonrasında süreç onu dağlara yönlendirdi. Mülksüzler
üzerinde muazzam bir tesire sahip olan Castro’nun öğretileri büyük bir saygıyla
karşılandı. Castro saklanmak zorunda kaldığında Küba halkı, on iki kişilik
ekibini ve kendisini arayıp bulmak için dağlara çıktı.
Castro, devrimci mücadele meselesini doğru ele
aldı. Çin Devrimi incelendiğinde de komünist partinin kitlelerin desteğini
almak için açık çalışma yürüttüğü görülecektir. Doğru yaklaşımı
öğrenebileceğimiz bir yığın başarılı devrim mücadelesinden bahsedilebilir:
Kenya’daki devrim, Fanon’un Yeryüzünün
Lanetlileri’nde tartıştığı Cezayir Devrimi, Rus Devrimi, Başkan Mao
Zedung’un çalışmaları vb.
Milyonlarca ezilen, öncü parti üyelerini şahsen
tanımayabilir fakat partinin faaliyetlerini ve kurtuluş stratejisini kitle
iletişim araçları üzerinden temin edilen dolaylı bilgiler aracılığıyla
öğrenebilir. Gelgelelim iktidarın elindeki medyaya asla bel bağlanamaz. Asıl
önemli olan, öncü partinin gazete türünden kendi haberleşme araçlarını
geliştirmesi, aynı zamanda stratejik öneme sahip devrimci bir sanatı üretmesi,
zalimin elindeki mekanizmayı paramparça etmesidir. Örneğin Watts’de zalimin
sahip olduğu ekonomi ve mülk öylesine yok edildi ki zalimin Siyah
kardeşlerimizin faaliyetlerini örtbas etme yönündeki çabalarının hiçbir anlamı
kalmadı, zira tüm siyahlar, yürütülen faaliyetin gerçek niteliğinden ve
sebebinden zaten haberdarlardı. Örneğin zalim, Stokely Carmichael Kardeş’in
mesajını kendi medyasıyla çarpıtmak, başka yöne çekmekle ilgili ne tür
yöntemlere başvurmuş olursa olsun, siyahlar, tüm ülke genelinde o mesajı
kusursuz biçimde idrak etmiş ve bağrına basmışlardı.
Son tahlilde Özsavunma İçin Kara Panter Partisi,
savunma için gerekli olan tabancaların, el bombalarının, bazukaların ve diğer
teçhizatın iktidardan alınması gerektiğini söylüyor. Vietkong gerillalarının da
örneklediği biçimiyle, bu silâhlar, zalimden tedarik edilmelidirler. Bu nedenle
zalimin kendi adına yürüttüğü askerî hazırlık ne kadar büyükse, siyah
toplumunun elindeki silâhların miktarı da o kadar çok olur. Bazı riyakârlar,
öncü örgüt halka direnişe hazırlığı öğrettiğinde, bunun sonucunda şiddet ve
zorbalığın artacağına inanmaktadırlar; oysa gerçek şu ki, iktidarın zulmü
arttıkça devrimci gayret de artar, devrim ateşi harlanır. Dolayısıyla eğer
ezilenler için her şey daha kötüye gidiyorsa, devrime ve direnişe daha fazla
ihtiyaç duyarlar. Halk devrimi yapar; zora dayalı eylemleri ile zalimler,
halkın direnişine sebep olurlar. Öncü parti, sadece doğru direniş yöntemlerini
öğretir.
Riyakârlar, Özsavunma İçin
Kara Panter Partisi’nin halka giderek daha fazla çile çektiklerini ortaya
koymasından şikâyet ediyorlar ve bu tespitin yanlış bir gözleme dayandığını
söylüyorlar. Oysa ülke genelinde isyan ateşini körükleyen siyahlar, ırkçı köpek
polisin uygulayacağı her türden baskıya asla müsamaha göstermeyeceğini ortaya
koyuyorlar. Özünde halk, bugün mücadelesini büyütüp güçlendirmek için bir
rehber arıyor. Öncü parti, liderlik yapacak vasıf ve özellikleri kendi
bünyesinde barındırıyor.
Huey
Newton
[Kaynak:
Black Revolutionaries in the United
States: Communist Interventions, Cilt II, Communist Research Cluster, 2016,
Brooklyn, s. 241-243.]
0 Yorum:
Yorum Gönder