24 Ekim 2014

, ,

Endonezya Komünist Partisi ve İslam Birliği

Komünistler, İslam Birliği’nden (Sarekat İslam) kovulduktan sonra hangi adımların atılacağına karar vermek için, 4 Mart 1923’te özel bir “Endonezya Komünist Partisi ve Kızıl İslam Birliği Kongresi” topladılar. Toplantı Bandung’da gerçekleşti, bir oturumu da iki gün sonra Sukabumi’de yapıldı; iki bin ila üç bin civarında insanın katıldığı kongredeki delegeler, EKP’nin on beş ayrı şubesinden, yereldeki on üç Kızıl İB komitesinden ve on üç sendikadan geliyordu. EKP yürütme kurulunun temsiliyeti düşüktü: sadece Semaun, Subakat ve Sukarsono vardı, zira partinin mevcut yönetim kurulu üyeleri, Tan Malaka, Bergsma, Harry Dekker, Gondojuwono ve Dengah ya hapishanede ya da sürgündeydiler. Ama bu isimlerin ruhları salonda temsil ediliyorlardı; kongre salonunun kızıl çiçeklerle süslenmiş duvarlarında, Malaka, Bergsma, Sneevliet ve Baars’ın resimleri yan yana asılıydı, bunların yanında, ülkeye yeni dönmüş olan Darsono ile EKP’nin uluslararası kahramanları Marx, Lenin ve Gandhi’nin resimleri bulunuyordu.

Kongredeki hava gergindi, herkeste “Beyaz” İslam Birliği’ne yönelik yoğun bir öfke vardı. Söz konusu öfke, Semaun’un kongrede yaptığı ve Ömer Said Tjokroaminoto ile Merkezî İslam Birliği’yle ilgili ağır sözlerinde de yansıyordu. Bunun üzerine seyirciler arasında bazı kişiler, çok ileri gittiklerini düşündüler. Tabanda bu eleştirilere yönelik kimi şikâyetler yükseldi. Bu tavra tek itiraz eden isim, Bandunglu bir öğrenciydi. O, ileride Endonezya cumhurbaşkanı olacak olan Sukarno’ydu (Ahmed Şükrani). Kongre’de Sukarno, Tjokroaminoto’ya saldırdığı için Hacı Misbah’ı eleştirdi. Bu tavrı onun seyircilerce alkışlanmasına ve Müslüman komünist Hacı Misbah’ın özür dilemesine neden oldu.

Semaun ve Sukendar ise İslam Birliği’nin artık halkın çıkarlarını temsil etmediğini söyledi. Halkın çıkarlarını ancak EKP savunabilir, yabancı kapitalist idaresinden kurtulmak için verilen mücadeleye ve fukara halka ancak o önderlik edebilirdi. Misbah ve Sugono ise, Marksist ve Kur’anî öğretilerin benzerliğine vurgu yaptı. Bu isimlere göre EKP, dinin özgürlüğü için gayret ediyor, Müslüman halkın dini özgürce uygulaması gerektiği fikrini savunuyordu. Darsono ise, EKP’nin Endonezya’nın eski cennet günlerine geri dönmesi için mücadele etmekte olduğunu söyledi. Ona göre, ülkeye yabancı sermaye gelmezden önce halk, refah ve sosyal adaletin hüküm sürdüğü bir hayat yaşıyordu. Partinin geri dönmeyi arzuladığı hâl de buydu.

Kongrede İslam Birliği ile halk nezdinde girilecek mücadelenin zeminini teşkil eden EKP, İslam Birliği’nin kongresinde gündemine aldığı temel meselelere odaklandı. Burada amaç, kitle desteğini kazanmak ve İslam Birliği’ne kıyasla daha güçlü mevziler elde etmekti: parti, bu aşamada devletin son aldığı vergi tedbirlerine ve sözleşmeli hamal sistemine ilişkin kararlar çıkarttı. Devamında ise köylülerin çıkarlarını savunacağını beyan ederek, diğer Endonezyalı politik gruplarla işbirliğine gideceğini açıkladı. Son olarak parti, her ne kadar sovyet temelli bir sosyalist sistemi benimsemiş bir ülke tahayyül etse de, sömürge olan bir ülkede bu hedefe ancak tedricen, parlamento faaliyeti üzerinden ulaşılabileceğini tespit etti. Bu nedenle EKP, politik ajitasyon faaliyetini gerçek bir parlamento oluşturulmasına dönük bir kampanyaya yoğunlaştırdı, bu amaçla, söz konusu reformda çıkarı olan samimi unsurlarla işbirliğine açık olduğunu beyan etti. Kongredeki ifadeyle, İslam Birliği samimi değildi.

Merkezî İslam Birliği, argümanını esas olarak komünistlerin özellikle dinle ilgili yaklaşımına dönük itirazı üzerine temellendirdiğinden, EKP, bu kongre aracılığıyla, İslam’a yönelik desteğini ilân etmeyi, politik tavrı ile dinle ilgili görüşlerini ayırmayı amaçladı. Bu noktada parti, sömürge hükümetinin Hristiyanlığı teşvik eden yaklaşımlarına ve Müslümanların din işlerini düzenleme gayretlerine saldırdı:

“Müslümanlar! Cemaat-i Müslimin! EKP, İslam inancının çıkarlarını temsil edebilir mi? ELBETTE! İşte kanıtı:

OKUYUN!

VI. Karar

EKP kongresi ve Sukabumi İslam Birliği, 6 Mart Salı günü sabah saatlerinde Sukabumi’de bir araya geldi ve şu tespitleri yaptı:

Hint Adaları’nda din eğitimi, Müslümanların dini öğrenmeleri hükümet düzenlemeleri aracılığıyla sınırlanmakta, din öğretmenleri, devletin verdiği dersleri öğretmeye mecbur edilmektedir.

EKP, devletin din işlerine müdahalesini asla kabul etmemekte, bu doğrultuda, EKP yönetimine söz konusu düzenlemenin yürürlükten kaldırılması ve dinin devletten özgürleştirilmesi için gerekli adımları atması yönünde çağrıda bulunulması ile ilgili bir karar almaktadır.”

Kongrede alınan en önemli kararların amacı, hareketin kitle tabanının örgütlenmesidir. Kongre aracılığıyla parti, komünist olmayan İslam Birliği üyelerini kazanmayı kararlaştırdı. Bu amaçla, söz konusu kongre öncesi kongre toplamış olan İslam Birliği’nin muhaliflerine karşı kullandığı üsluba başvurulacak, Beyaz İslam Birliği’nin nerede şubesi varsa, oranın karşısına rakip bir birim açılacaktı. Yereldeki rakiplerinden kendilerini ayırmak için bu faaliyet içerisindeki EKP’liler, kendilerini Sarekat Rakjat (Halkın Birliği) olarak adlandıracaklardı. Öngörüye göre, bu ismin Kızıl İslam Birliği tarafından üstlenileceği umuluyordu. Aynı zamanda parti, Ekim 1921 ayrışması sonrası verdiği kararda belirttiği gibi, niyetinin Merkezî İslam Birliği’ne rakip bir örgüt kurmak olmadığını, kitle birimlerini açıktan ve doğrudan partiye bağlamak olduğunu söyledi.

Ruth T. McVey

[Kaynak: The Rise of Indonesian Communism, Equinox Publishing, 2006, s. 155-157.]

0 Yorum: