22 Kasım 2013

, ,

Beyrut’ta Patlayan Bomba: Suudilerin İran’a Hediyesi


 

Birçok insan, Suudi Arabistan’ın Suriye, Irak ve Lübnan’ı imha etme görevini ifa etme noktasında daha da ileri gideceğini bekliyordu ama Beyrut’taki İran elçiliğinin eşiğine ölüm askerlerini mevzilendirerek, çatışma sürecini yeni bir düzeye bu denli hızlı bir biçimde taşıyacağını kimse ummuyordu.

Bu karanlık krallığın efendileri, 19 Kasım Salı günü yüze yakın insanı sakat bırakan ve onlarcasını katleden intihar bombalarını kınamayı ihmal etmedi. Bugünlerde nadir de olsa Suudi subaylarla görüşme imkânı bulanlar, onlardan bu türden suçlarla ilgili bitmek tükenmek bilmeyen gerekçeler dinleyip duruyorlar.

İran ölçeğinde bir güce karşı intihar eylemleri gibi çirkin taktikleri devreye sokmaya karar vererek Suudilerin politik açıdan intihar etmeyi seçtiğini söylemek mümkün. Geri dönüp tüm tarihe bakmaya gerek yok; bu noktada şu açıklamaları aktarmak gerekli:

Bir: Bu türden bir saldırı, Suriye zemininde yaşanan durumda hiçbir şeyi değiştirmeyecektir. İran ve Hizbullah’ın söz konusu mücadeleye dönük bağlılıklarını değiştirmesi mümkün değildir. Aynı şekilde bu saldırı, Şam, Halep ve bugünlerde Kalamun’da, özetle tüm ana cephelerde Suriye muhalefetinin ciddi kayıp yaşadığı süreci terse de çevirmeyecektir.

İki: Suudiler süreci tırmandırarak, Irak ile Lübnan arasında bir kargaşa ve kaos kuşağı oluşturmak derdindedir. Bu kuşağa Yemen ve Bahreyn de eklenmektedir. Oysa söz konusu girişime yönelik verilebilecek cevaba Suudi krallığının dayanabileceğine kimse inanmamaktadır.

Üç: Lübnan’da bu türden saldırıları küçümseyen ve kendilerince gerekçeler sunan kişiler işlenen cinayetin ortaklarından başka bir şey değildir. Bu türden bir yaklaşım ancak kendilerine “ılımlı” diyenlere zarar verecek ve tekfirci unsurların güçlenmesine yol açacaktır.

Dört: Hizbullah ve Lübnan güvenlik güçlerinin aldığı tedbirler bir dizi saldırının gerçekleşmesini engelleme noktasında başarılı olmuştur. Ancak intihar eylemlerinin devreye sokulması hedefteki partileri önleyici operasyonlar aracılığıyla caydırıcı bir eylemlilik sürecine girmeye zorlamaktadır ki bu, ölmek için deli divane olan meczuplara karşı koymanın yegâne yoludur.

Son eylemiyle Suudilerin sorgulanması gereken davranışı, onların Suriye’de yaşadıkları kötü yenilgiyle ilgilidir. Görünen o ki, Suudiler, Salı günü Beyrut’ta tanık olduğumuz türden bir katliamı bize birkaç kez daha yaşatacaktır.

İbrahim Emin

0 Yorum: