27 Mart 2015

,

Yemen’de Şiddet ve Kaos



Yemen, kanunsuz ABD müdahalesini müteakip olan bitene dair birçok örnekten biridir.

Obama, görev süresince Yemen’e insansız hava araçlarıyla bir savaş gerçekleştirdi. Bu saldırılarda yüzlerce savunmasız insan ayrım gözetilmeksizin katledildi.

Tıpkı Afganistan, Irak, Suriye, Libya ve Filistin gibi Yemen de tümüyle kontrolden çıkma tehlikesi içeren bir şiddet ve istikrarsızlık kazanı.

Ocak’ta Husiler, ABD destekli Ebu Rabu Mansur Hadi rejimini devirdiler ve cumhurbaşkanlığı sarayını ele geçirdiler.

Husiler, kontrol ettikleri alanı ülkenin diğer kısımlarına doğru genişlettiler. Oysa geçen yıl Obama komik bir biçimde Yemen’i başarılı bir hikâye olarak takdir etmişti.

ABD stratejisi, onun tabiriyle, “bizi tehdit eden teröristleri kovup, ön cephedeki ortaklarımızı desteklemektir. Bu strateji yıllardır Yemen’de ve Somali’de başarıyla tatbik edilmiştir.”

ABD’nin müdahaleci stratejisi, tıpkı Washington’ın kanunsuz bir biçimde müdahale ettiği diğer ülkelerde olduğu gibi, her iki ülkede de istikrarsızlığa, şiddete ve kaosa yol açtı.

Başkent Sanâ, (Yemen’in üçüncü en büyük kenti olan) Taiz ve diğer bölgeler Husilerin kontrolünde. Husiler yüzünü Aden’e çevirmiş durumdalar.

Şubat’ta Hadi, Sanâ’dan Aden’e kaçtı ve kendisini cumhurbaşkanı ilân etti.

Gelen haberlere göre Hadi, Husi güçleri Aden’e yaklaşınca, ülkeden kaçtı.

Husiler, Aden’in altmış kilometre uzağındaki Lahic yakınlarında bulunan el-Annad hava üssünü ele geçirdiler. Hadi burayı geçici başkent ilân etmişti.

ABD personeli ülkeden çıkartıldı. Tanıkların ifadesine göre, Hadi’nin Umman Denizi’ne bakan malikânesini bir araç konvoyu terk etti.

Haberlere göre, Hadi, Husilerin ilerlemesi üzerine gemiyle kaçtı. AP’nin bildirdiği kadarıyla Hadi civarındaki yardımcılarıyla birlikte Çarşamba günü yerel saatle gece 3:30’da ağır güvenlikle yüklenmiş iki gemiyle kaçtı.

Varış yeri belirsizdi. Programına göre Mısır’da bu hafta sonu düzenlenecek Arap zirvesine katılacaktı.

AP’nin haberine göre, “Husiler Aden’e yaklaşıyorlar, şehir Çarşamba gün ortasında muhtemelen düşecek.”

Yemen bir iç savaşa sürükleniyor. IŞİD savaşçılarının da dâhil olduğu süreçte ABD’nin vekilleri Washington’ın kontrolü yeniden ele geçirmesine katkı sunuyorlar.

Eğer süreç Afganistan, Irak, Libya ve Suriye’de olduğu gibi terse dönecek olursa, bizi uzun yıllar sürecek bir çatışma süreci bekliyor.

Hadi, BM yetkililerinden dış ülkelerin askerî müdahale yapması için yetki vermesini istedi.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Saud Faysal uyarıda bulunarak, “eğer Husiler sorunları barışçıl yoldan çözmezlerse, Riyad’ın gerekli tedbirleri alacağını” söyledi.

Hadi’nin Körfez’deki müttefikleri Aden’deki diplomatik personelini boşalttılar. Bu ülkeler Sanâ’yı kısa süre önce terk etmişlerdi.

Husiler, geçen Ağustos’ta Yemen’in başkentini ele geçirmişlerdi. Ocak’ta da cumhurbaşkanlığı sarayını ele geçirip Hadi’yi istifaya zorladılar.

Husi lideri Abdulmelik Husi’nin kuzeni Muhammed Ali Husi yeni cumhurbaşkanı ilân edildi.

Hadi ev hapsine mahkûm edildi. Hadi kurtulup Aden’e kaçtı, burada kendisini destekleyen askerî güçleri örgütledi, bugünse bu güçlerle birlikte ülkeyi terk etmiş görünüyor.

Husilerin Yüksek Devrimci Komitesi, güvenlik güçlerine ve sivillere “ülke genelindeki terörist güçler”le savaşmaları çağrısında bulundu.

Yemen’deki kaosun tüm sorumluluğu Obama’ya ait. El-Mecan Köyü’ne yönelik Aralık 2009’da insansız hava aracıyla düzenlenen saldırıdan ötürü sorumluluğu onda bulmak gerekiyor.

Bu saldırıda, aralarında kadınların ve çocukların bulunduğu onlarca sivil katledildi.

BM’nin özel Yemen danışmanı Cemal Binömer video konferans üzerinden Yemen ile ilgili olarak acil toplanan Güvenlik Konseyi’ne hitap etti.

Binömer’e göre, “her şey hızla aşağı doğru ilerleyen bir sarmala kapılmış” durumda.

“Çözüm bulunmadıkça insanlardaki duygular alabildiğine yoğunlaşacak, ülke şiddetli çatışmalarla yüzleşecek.”

“Yemen’deki olaylar, ülkeyi politik çözümden uzaklaştırıyor ve iç savaşın eşiğine getirip bırakıyor.”

İnsanî kriz koşulları halkın yüzde altmışından fazlasını etkiliyor. BM kaynakları Yemen’i “için için kaynayan kan davalarından oluşan bir yamalı bohça” olarak nitelendiriyor.

20 Mart’ta Cuma namazı esnasında intihar bombacıları Sana camilerini hedef almışlardı. Bu saldırılarda en az 126 kişi öldürüldü, çok sayıda insan yaralandı.

Yemen’deki şiddet ve kaos giderek yoğunlaşıyor. Hiçbir anlam ifade etmeyen bir Güvenlik Konseyi bildirisine göre:

“Yemen’deki duruma yönelik çözüm, barışçıl değişim ve anlamlı bir politik, ekonomik ve sosyal reforma dönük Yemenlilerin meşru talep ve arzularını karşılayan, Yemenlilerin öncülüğünde ilerleyecek barışçıl, kapsayıcı, nizamî bir politik geçiş sürecidir.”

Şiddet, yoğunluğu hiç düşmeksizin devam ediyor. Geçen hafta sonu, Suudiler ve diğer Körfez ülkeleri Hadi rejimini destekleyen bir bildiri kaleme aldılar.

Bu ülkeler, Hadi rejimini savunmak için “tüm gayret”i göstermeye niyetli olduklarını ilân ettiler.

Suudi Arabistan, Yemen sınırı boyunca ağır silâhlar konuşlandırdı. İki ülkeyi delik deşik olmuş 1.800 kilometrelik bir sınır ayırıyor.

Mevcut koşullar kaotik niteliğini muhafaza ediyor. Husiler, Aden’i ele geçirdiklerini iddia ediyorlar. Reuters’in haberine göre, Hadi’nin savunma bakanı tutuklandı.

Şu ana kadar Suudi güçleri henüz sınıra yönelmiş değil. Hava saldırıları planlanıyor. Muhtemelen bu saldırılar Washington ile birlikte yürütülecek.

Hadi, Güvenlik Konseyi’nin Husileri saldırganlıktan caydırmak, Yemeni korumak için tüm araç ve tedbirlerin devreye sokulması ile ilgili olarak, meşru bir otoriteye acil destek sunulması amacıyla, gerekli gücün kullanılma yetkisini vermesini istiyor.

Yemen ordu yetkilileri kendilerini dış müdahaleye karşı çıkıyor ve kendilerini Yüksek Silâhlı Güçleri ve Güvenliği Koruma Komitesi olarak adlandırıyor:

“Herhangi bir bahaneyle, herhangi bir biçim dâhilinde, herhangi bir taraftan Yemen’in iç işlerine dışarıdan gerçekleşecek her türden müdahaleye tümüyle ve kat’i surette karşı çıktığımızı ifade ediyoruz.”

“Silâhlı güçlerin ve güvenliğin tüm üyeleri ile bütün bileşenleri ile Yemen’in o mağrur halkının tüm evlatları anavatanın saf toprağına, bağımsızlığına veya egemenliğine halel getirecek ya da ülkenin birliğini, topraksal bütünlüğünü tehdit edecek her türden çabaya tüm güçleri ve yiğitlikleriyle karşı koyacaklardır.”

Geçen ay Husilerin lideri Abdulmelik Husi, Suudi Arabistan’ı Yemen’i mezhepsel açıdan bölmek istemekle suçladı:

“Ağabeyimiz Suudi krallığı Yemenlilere saygı duymuyor, buraya Libya’da yaşanan olayların ve ayrışmanın bir benzerini dayatmak istiyor.”

Suudilerin Yemen’e saldırıp saldırmayacağını göreceğiz. Burada asıl mesele, Obama’nın aklında neyin olduğu.

Bölgenin önemli bir bölümünü çatışma ve kaos içerisine sürükleyen bizatihi Obama’nın kendisi. Muhtemelen Yemen’e müdahale ederek bu süreci daha da şiddetlendirecek.

Stephen Lendman
26 Mart 2015
Kaynak

0 Yorum: