İbrahim, aşağı barbar anahanlıktan kurbanlık koç kesen
orta göçebe barbarlığa ve Kâbe’yi kurup kent tohumunu atan yukarı barbarlığa
kadar bütün komünal toplum biçimlerini 300-500 kişilik aile efradıyla yaşamakla
kalmaz, ilk Irak medeniyeti Sümer kentlerinden kalkıp, Anadolu’ya, savunmalar
eşliğinde bezirgânlık yaparak göçerken, kıtalararası medeniyetleri de tanır.
Aşağı barbar geleneği (tanrılara yakarak çocuk kurban
etme geleneği) İbrahim zamanında kaldırılmaya başlasa da yeniden etkinlik
yollarını bulur:
“Allah
İbrahim’i deneyip ona dedi: Ey İbrahim; şimdi oğlun İshak’ı al ve Moriya
diyarına git ve orada sana söyleyeceğim dağların biri üzerinde yakılan kurban
olarak takdim et.”
İbrahim oğlunu kurban etme yerine, göçebeliğe
geçtiklerinin sembolü olan Koç’u kurban eder. Ancak Kenanlılar neredeyse anahan
geleneklerinde kaynaşmışlardır. Bu İsrailoğullarından ve daha sonra bile
etkilerini göstererek, aynı ilk çocuğu kurban etme geleneklerini yeniden
canlandırır.
Hacer’den olma İsmail’i ve Annesi Hacer’i Güney
Ticaret Yolu üzerindeki Hicaz’da Mekke’nin olduğu yerde arada bir yoklayıp
Kâbe’nin kuruluşuna ön ayak oluyor. Orada karargâhlaşıp zürriyetinin
gelişmesini hedefliyor. (İslam’a göre Hacer’den olma İsmail’i) aşağı barbar
geleneklerine göre kurban etmekten vazgeçme sentezini gösteriyor. Geleneklerin
zincirlerini kırıyor ve elindeki sürüden bir koçu kurban edecek kadar hangi
aşamada bulunduğunu anlıyor ve toplumuna benimsetiyor. (Bap 22)
Besbellidir ki İbrahim; zamanının olaylarını en iyi
değerlendiren ve kendi toplumunu o dar boğazlardan geçirebilen ender bir
liderdir. Anahanlığı da Göçebeliği de Medeniyeti de anlar. Toplumdan ileriye
fırlayışı ve Yahudiler’e de Araplar’a da ata oluşu boşuna değildir.
Göçebelikten geri dönüşü tıkayan başka bir keskin
prensibi de kurban olur. Artık tanrıya insan değil hayvan kurban edilecektir:
(Tekvin, Bap 22)
Burada ilahlar; tarih öncesi geleneksel çoktanrılar,
henüz terkedilmemiştir. Fakat başrolü oynamazlar. İbrahim tektanrıcılığı,
İbrahim’in toplumunu büyük bir tarihsel devrim görevi büyülemediği ölçüde sarıp
sarmalayamaz. İbrahim’in tektanrı sentezi kendi içinde büyür. İbrahim, tektanrı
sentezini dayatmak yerine kendi toplumunu kendi seviyesine çıkarmak üzere
eğitmek aşağı barbar geleneklerini kesip atmak, göçebelik, ticaret, sunaklar,
KURBAN, temizlik, sünnet, derleniş işleriyle uğraşır. Bunları başardıkça tektanrı
sentezini toplumunda sabırla mayalandırır. İbrahim’in tarihi prosesi,
aşamaları, görevleri kavranmadıkça, O’nun tektanrıcı tutumu da toplumundaki
gelişimi de anlaşılamaz.
Ama İbrahim o tektanrı senteziyle, çoktanrı
karmaşasından, zincirlerinden kurtulmuş; yaşadığı olayları daha gerçekçi,
determinist yorumlayarak yaratıcılığını pekiştirmiştir. Kurban olayına kadar
Kenan diyarında tutunuşu, medeniyet ve onların uşağı kentler arasında
yaşayabilmesi büyük bir başarıdır. Tarihsel devrim için toplumunun hazır
olmadığını sezmesi, toplumunu koruması ve göçebelik-ticaret ekonomisinde
ustalaştırışı ve uzun vadeli stratejiye oturtuşu, geliştirmesi o Filistin
hengâmesinde büyük bir strateji ustalığı gerektirir...
Bu yüzden İbrahim’in sunakları sadece göçerliğinden
gelmez; toplumunu eğitirken tektanrı sentezine sığınır; sentezine sığınırken
kendisinden daha ilkel kalmış toplumunu eğitir...
Çünkü tektanrı ana fikri ne geleneklerde ne kutsal
kitaplarda ve de tarihi gidiş içinde birdenbire olmuş gösterilemiyor. Sadece
İbrahim ile birlikte tarihsel aydınlık kazanıyor; veya mitolojik sembollerden,
masal karanlığından kurtuluyor. İbrahim bile kısmen Kurban-Hacer-İsmail-Kâbe
olaylarında Mitolojik kalıyor.
Hikmet Kıvılcımlı
Allah-Peygamber-Kitap isimli çalışmasından
seçki
Hikmet Kıvılcımlı Enstitüsü
0 Yorum:
Yorum Gönder