01 Aralık 2011

, ,

Suriye Neden Önemli?


Eycaz Ahmed Söyleşisi

Prabir Purkayastha

30 Kasım 2011


Suriye neden bir mesele hâline geldi?

Tek bir nedenden ötürü. Suriye, tarihsel açıdan anlaşılageldiği biçimiyle, Arap milliyetçiliğinin artakalan son temsilcisidir. Kendisini sosyalist olarak nitelendirir. Neoliberal reformlar uygulamış olsa da devlet sektörü hâlâ hâkim. En azından sözel manada dini devletten ayırır. Dinî politik partilerin varlığını tanımaz. Çeşitli nedenlere bağlı olarak İsrail’in düşmanıdır. Suriye’yi çıkartırsanız sahneden, İsrail’i kuşatan sağlık kordonu tamamlanmış olacaktır. İsrail’e muhalif tek bir güç kalmayacaktır geriye. Sadece İran kalır, onun da sınırı yok ve Arap dünyasının parçası değil. Suriye giderse İran iyice tecrit olur. Genel algıya göre Hizbullah ve Hamas büyük bir güç kaybedecektir. Bu nedenle Suriye stratejik bir duruma sahiptir. Eskiden sosyalist bloğun safındaydı ve bu yandaşlık hâlâ kısmen devam ediyor.

Seküler ama pek demokratik olmayan bir Arap milliyetçiliğinden söz ediyoruz; seküler, cumhuriyetçi, antisiyonist, kraliyet karşıtı bir milliyetçilik (sosyal ekonomik politikası bağlamında gayet ilerici, bu Arap milliyetçiliği örneğin Mısır’da tüm feodal kalıntıları yok etmeyi bildi.). Suriye bu geleneğin son mirasçısı. Bu nedenle Suudiler, Katarlılar, monarşik Körfez Konseyi, tüm bu insanlar Suriye’den (yani sözü edilen milliyetçilik akımından) ve İran’la birlik olmasından nefret ediyorlar.

Truman Doktrini’nden beri İslam, Ortadoğu’daki bu türden direnişçi (milliyetçi ve komünist) güçlere karşı bir kale duvarı olarak görüldü. Müslüman Kardeşler’in önemli liderlerinden biri ve tüm yönetim kademesi Eisenhower tarafından Beyaz Saray’da ağırlandı. Müslüman Kardeşler ile ilişkinin geçmişi bayağı eski. Aynı süreçte Afganistan’a mücahidler taşındı. İslam, Arap milliyetçiliği ve komünizme karşı mücadele etti. Emperyalistler, bu düşmanlarını ilgili ittifakla bir bir yendi. Suriye bu düşmanlardan biriydi (yani yenilmesi gereken son düşman o).

Bu sebeple ABD Kongresi’nden Suriye Sorumluluk Yasası geçti. O günden beri Suriye hükümetinin rejim değişikliği ile altının oyulması süreci ABD yönetiminin bir hedefi hâline geldi.

Evet, çeşitli nedenlere bağlı olarak Libya ve Suriye’de kimi hoşnutsuz unsurlar mevcut. Ama özellikle Suriye’de bunlar sayıca çok az. Müslüman Kardeşler’in tabanı tarihsel açıdan oldukça küçük. Altmışlarda ve yetmişlerin başında epey güçlülerdi. Ama rejim bunları baskı altında tutmayı bildi. Böylelikle elimizde sadece Suriye’deki Müslüman Kardeşler ve Paris gibi şehirlerde yaşayan sürgündeki aydınlar kalıyor. Amerikalılar ve Batı ta başından beri biliyor ki, Suriye’deki tek şansları tercihen Türkiye sınırında, Bingazi’dekine benzer, sözde bir “kurtarılmış bölge” tesis etmelerine bağlı. Burası muhtemelen bir müdahale alanı olacak. Ülkede Mısır türünden bir halk ayaklanmasının gerçekleşmediğini biliyorlar. Suriye’de Müslüman Kardeşler’den ürken çok kesim var. Suriye genel anlamda gerçek bir seküler ülkedir. Nüfusun %25’i bir dizi azınlıktan oluşur. Bu nedenle ilgili hareketin kullanabileceği herhangi bir zemin bulunmamaktadır. Ta başından beri sadece imal edilmiş alan mevcuttur. Devlet görevlileri uzun süredir öldürülmektedir. Öldürülenlerin sayısı bini aşmıştır.

Bu, Suriye’de yaşanan kayıpların neredeyse %30’u.

Evet, bunları ana akım medyadan duymazsınız. Olayların başından beri bu tip öldürme vakaları yaşanıyor. Tunus, Mısır, Yemen ya da Bahreyn gibi ülkelerde yaşanan halk ayaklanmalarının bu ülkede alan bulması çok zor. Yüz binlerce insanı sokaklara dökemezsiniz burada. Bunun nedeni Esad rejiminin diğerlerine nazaran daha otoriter olması değil. Suriye ile ilgili dezenformasyon görüşümce Libya’dakinden daha büyük.

Reform önerileri meselesine ilişkin bir dizi gelişme yaşanıyor. Bu arada hayli kapsamlı reformlar yapılıyor. Tek mesele, Müslüman Kardeşler ile ilgili olarak bir tür inatçı tavır geliştirmiş olmaları. Türkiye ile görüşmelerin tıkanması da başka bir mesele. Türkiye geçiş dönemi için kurulmuş şemsiye örgütün %50 ilâ 60’ının Müslüman Kardeşler’e tahsis edilmesini istedi. Suriye rejimi de anayasal olarak dinî bir partiye mecliste yere veremeyeceklerini söyledi. Böylelikle reformlar, rejimin değiştirilmesi hedeflendiğinden, reddedildi.

Beşar Esad bu süreçten sağ salim çıkabilecek mi sizce? Şu ân itibarıyla görünen o ki ilk krizi atlattı, Humus ve birkaç nokta dışında ülkeyi kontrol altına aldı. Sizce bu özel aşama geçici mi?

Rejimin kontrolü şüphe götürmez bir gerçeklik artık. Rejim, muhaliflerin biraraya gelip Bingazi gibi bir sığınak kurmasına mani olabildi. Suriye’ye devlet karşıtı unsurların eliyle giren silâhların kalitesi olağanüstü. Devlet bunları “silâhlı çeteler” olarak nitelendiriyor. Hayli gelişkin silâhlar giriyor ülkeye. Bunlar Lübnan üzerinden İsrail’den ve Türkiye’den geliyor. Parasını Suudi Arabistan ve benzeri ülkeler ödüyor. Bu nedenle rejimin muhaliflerin ordunun giremeyeceği bir alan teşkil etmelerine mani olması önemli bir başarı. Bugüne kadar ellerinden gelen bu. Sözkonusu hamlenin ömrünün ne kadar süreceğini ise bilmiyoruz.

Kaynak

0 Yorum: