Haiti etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Haiti etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

05 Şubat 2016

, ,

Haiti’nin 2016 Seçim Krizi Ardındaki Tarih ve Sınıf Mücadelesi


Bir keresinde Karl Marx, “tarih kendisini tekrar eder, ilkinde trajedi ikincisinde komedi olarak.” demişti.

Bugün Haiti’de Cumhurbaşkanı Michel Martelly’nin yaşadığı son günleri kuşatan sınıf dinamiğini incelerken akla bu söz geliyor. Bundan otuz yıl önce Jean-Claude “Çocuk Doktoru” Duvalier’in diktatörlüğü çözülürken de benzer bir süreç yaşanmıştı.

1986 Haiti’sini 2016 Haiti’si ile kıyaslarken ulusun sınıfsal yapısını anlamak gerekiyor.

Kısa Bir Tarihçe

Haiti’nin 1804’te kurulmasından hemen sonra iki yönetici sınıf ortaya çıktı. İlki, sermayesini yabancıların imal ettiği malların ihracatına ve şeker, kahve ve kakao gibi tarım ürünlerinin ihracatına yatıran, onu bu alanlarda yeniden üreten komprador burjuvaziydi. Diğer yönetici grup arazileri elinde bulunduran, kiraya veren veya kontrol eden büyük toprak sahipleri ya da grandonlardı. Yarı feodal yapı dâhilinde dè mwatye (iki yarım) olarak bilinen marabalar mahsullerinin büyük bir kısmını grandonlara veriyordu.

Haiti’nin darbelerle geçen tarihi, bu iki hasım yönetici grup arasında devlet iktidarını, dolayısıyla ekonomik avantajı elde etmek için yaşanan mücadelenin dışavurumudur.

1915’te ABD donanması ülkeyi işgal etti. Bu işgal 1934 yılına dek sürdü. ABD hem ırkçı hem de ekonomik sebeplerle derileri daha açık renkte olduğu için komprador burjuvaziye arka çıktı.

Zorba, eli kanlı, ırkçı ABD rejimine ilk tepki grandonlara dayanan Cumhurbaşkanı Dumarsais Estimé’nin 1946’da ortaya çıkışıdır. Dumarsais Estimé’i General Magloire 1950’de darbe yaparak devirdi. Darbe burjuvazi adına yapılmıştı. Magloire’nin yozlaşmış rejimi 1957’de Dr. François “Doktor Baba” Duvalier’in seçilmesi ile sona erdi. Duvalier Estimé’in Sağlık ve Çalışma Bakanı’ydı ve grandonları destekliyordu.

Burjuvazinin ve (rejimden rahatsız olmasına rağmen onu bir biçimde tolere eden) Washington’ın saldırılarına ve politik baskılarına direnmek amacıyla Duvalier resmi planda Ulusal Güvenlik Gönüllüleri, gayriresmi düzlemde Tonton Macoutes (Çuvallı Amca) olarak bilinen baskıcı ve paramiliter bir güç oluşturdu. Duvalier’in bu birlikleri on binlerce Haitiliyi öldürdü. Katliamlar çoğunlukla “komünizmle mücadele” ve komşu Küba’dan komünizmin yayılmasına karşı koyma adına gerçekleştiriliyordu.

Doktor Baba 1971’de öldü. Yerine oğlu Jean-Claude geçti. Ama Çocuk Doktoru Haiti burjuvazisinin çocuklarıyla okula gitmiş birisiydi, bu nedenle rejim melez bir hâl aldı. Yarısına generaller ve Doktor Baba’nın “dinazorlar” olarak bilinen güçlü adamları diğer yarısına da ya Jean-Claude’un okuldan arkadaşları ya da Washington’ın önerdiği reformcu isimlerden müteşekkil burjuva teknokratlar hâkimdi. Teknokratlar yabancı yatırımını ve kapitalist kalkınmayı destekledi. Doktor Baba’dan sonra Haiti içlerine daha fazla yol yapıldı. 1980’de Jean-Claude bir burjuva prensesi olan Michele Bennett ile evlendi. Bennett’in babası ülkeye otomobil ithal ediyor, kahve ihraç ediyordu.

Jean-Claude döneminde Michele Bennett burjuvazinin nüfuzuna dair bir sembol hâline geldi. Annesi, yani Doktor Baba’nın dul eşi Simone Ovide Duvalier ise Macoute sektörünü temsil ediyordu.

Baskıcı, yozlaşmış, her iki ipte oynayan Doktor Baba’nın rejimi 1986’da bir halk ayaklanması sonucu çöktü. Bu çöküşün bir diğer nedeni de ABD’nin siyaset değiştirip sürekli devrim belasını çağırıp duran, övüngen diktatörler yerine Washington’ın finansal desteğini ve politik gücünü arkasına alan teknokratları ve neoliberalizm yanlısı siyasetçileri getirmeye başlamasıydı.

Martelly ile Birlikte Yeni Duvelyecilik Ülkeye Geri Dönüyor

25 yıl ileri sarıp 2011 yılına gelelim. Washington ülkenin geçici seçim konseyi başkanı Michel Martelly’yi Amerikan Devletleri Örgütü’nün ve o dönemin dışişleri bakanı Hillary Clinton’ın baskısıyla başa getirdi.

Yirmi yıldır Haiti’deki politik sahnenin hâkimi eski kurtuluş teoloğu rahip Jean-Bertrand Aristide ile onun eskiden beri müttefiki olan burjuva tarım uzmanı/fırıncı René Préval’dı. 1991 ve 2004’teki ABD destekli darbeler ve arka arkaya gerçekleşen yabancı güçlerin askerî işgalleri bu iki ismin kurduğu hükümetlerin altını oydu, onları köstekledi, eğilip büküldü.

1990’da Aristide’i iktidara taşıyan kitle hareketi demokratik, Duvalyecilik karşıtı, anti-emperyalist bir ajandaya sahipti. Martelly’nin Washington yardımıyla yaşadığı yükselme sayesinde yeni Duvalyeci rejimin geri dönüşünü ifade ediyordu. Deprem sonrası Haiti’de bu yönelime Macoute kanadı ve burjuva kanadı da destek verdi. Burada amaç halk hareketini zayıflatıp etkisizleştirmekti.

Otuz yıl boyunca Haiti’deki geleneksel tarım ve ihracata dayalı yarı feodal ekonomi büyük ölçüde yok edildi. Hâlen motorlu araçlar, buzdolapları, bilgisayarlar ve parfüm ithal etse de komprador burjuvazi büyük ölçüde ABD pazarı için kıyafet ve elektronik üreten montaj fabrikaları inşa ediyor, bu fabrikaların başına geçip yönetiyor.

Bir vakitler grandonları destekleyen, marabaya dayalı köylü tarımı ABD ve komşu Dominik Cumhuriyeti’nden gelen, bilhassa pirinç gibi yabancı ürünlerin neoliberal manada ucuza akması sebebiyle paramparça olmuş durumda. Zaman içerisinde değişime uğrayan grandon sınıfı, Macoute olduğu günlerin mirası ile yasadışı ticarete yüzünü döndü. Uyuşturucu kaçakçılığı, insan kaçırma, arazi hırsızlığı ve karaborsa onlardan soruluyor. Polis teşkilatında ve 1994’te Aristide’in terhis edip dağıttığı, Martelly’nin yeniden dirilttiği orduda da onlar var.

Martelly yönetiminde burjuvaziyi temsil eden başbakan ve uzun süredir iş ortağı olan Laurent Lamothe. Florida’da eğitim alan Lamothe telekomünikasyon alanında epey zengin oldu.

Duvalyeci kanadı ise Martelly’nin karısı Sophia St. Rémy temsil ediyor. Babası ve ağabeyi uyuşturucu kaçakçısı. Duvalyeci dönemin önde gelen isimlerinden Constantin Mayard-Paul, Claude Raymond, Mme. Max Adolphe ve Adrien Raymond da bu işi yapıyor. Çocuk Doktoru’nun oğlu Nicolas bile Martelly hükümetinde bir işe sahip. Jean-Claude’un eski elçileri Daniel Supplice ve Dr. Pierre Pompée de bu hükümette.

Martelly hükümetinde belirli süre görev alan, gösterişe düşkün uzmanı Stanley Lucas köylü katliamı gerçekleştiren grandon Jean Rabel ailesinin bir oğlu. Bu şahıs Cumhurbaşkanı Aristide’e karşı 2004 tarihinde yapılan darbede Washington’a bağlı Uluslararası Cumhuriyetçi Enstitüsü’nün bir ajanı olarak önemli bir rol oynadı.

Bileşimi ve programı bakımından Martelly/Lamothe hükümeti Jean-Claude rejiminin bir fotokopisi gibiydi. Ekonomiye dair yaklaşımlarında köşe başlarını turizm ve çalışma şartları epey kötü olan işyerleri tutuyordu. Hatta bu hükümet Janklodcuların sloganını atıyordu: “Haiti’nin tüm kapıları iş dünyasına açıktır.”

Ama Çocuk Doktoru gibi Martelly rejimi de aşırı israf, iç çatışma, işlev bozukluğu, yozlaşma ve baskıdan muzdaripti. Tüm bunlar 2014 sonunda iktidarı yıkılmanın eşiğine getiren bir ayaklanmaya yol açtı. Cumhurbaşkanlığını kurtarmak için Martelly başbakanı Lamothe’u feda etti. Oysa Lamothe 2015’te Martelly’nin Kel Kafalı Partisi’nin muhtemel cumhurbaşkanı adayı idi. (Anayasaya göre Haiti’de cumhurbaşkanları iki kez arka arkaya seçilemiyorlar.)

Martelly partinin başına adı pek bilinmeyen bir işadamını getirdi. Jovenel “Neg Banann” Moïse isimli bu kişi vergiden muaf tutulan “Agritranlar” denilen tarım işletmeleri için alt milyon dolar sübvansiyon alan ve esas olarak Avrupa’ya muz ihraç eden bir işadamıydı.

Bu aşamada küçük köylünün mallarına el konuluyor, bunların üzerine ihracat güdümlü tarım işletmeleri kuruluyordu. Jovenel Moïse Haiti’de “Macouto-burjuvazi” ittifakı denilen yapıyı temsil ediyor. Bu ittifak da Martelly ve Çocuk Doktoru’nun rejimini karakterize eden ana unsur.

Birçoklarının tahminine göre bugün Agritan denilen kuruluşlara kiralanan devlet arazileri ileride yabancı maden şirketlerine peşkeş çekilecek. Bu şirketler Haiti’nin kuzeyindeki dağlarda altın madeni arama ve çevreyi tahrip etme faaliyetleri içine girecekler.

Haiti’deki komprador burjuvazinin ve grandonların çocukları ayrıca diğer imtiyazlı küçük burjuva katmanı genelde Avrupa, ABD veya Kanada’da eğitim alıyorlar. Bunlar çoğunlukla doktor, avukat, mühendis oluyorlar ve orta sınıftaki [classe mayonne] yerlerini alıyorlar.

Ekonominin soysuzlaştırılması ile birlikte orta sınıf siyasete akın ediyor, devletten pay almak istiyor. Devletten pay almak son yıllarda ülkedeki en canlı “endüstri”.

Mücadele Devam Ediyor

25 Ocak’ta gerçekleştirilen Haiti’deki cumhurbaşkanlığı yarışının ilk turunda yaptığı hile ile Martelly başa Jovenel’i geçirmek istedi. Jovenel oyların yüzde 33’ünü alarak ikinci tura kaldı (oysa Brezilyalı anket şirketine göre aldığı oy sadece yüzde 6’ydı ve Jovenel dördüncü sıradaydı.) İkinci tur iki kez ertelendi. Geçici Seçim Kurulu başkanı Opont Pierre-Louis dâhil dokuz üye istifa etti.

Seçimde 54 aday yarıştı ama bunların üçü Jovenel ve Martelly’ye rakip. Üç aday da “Sel” anlamına gelen solcu Lavalas Ailesi partisinden.

İlk Lavalas adayı Dr. Maryse Narcisse eski cumhurbaşkanı Jean-Bertrand Aristide’in Lavalas Aile Partisi’nden. Narcisse yüzde 7 oy alarak dördüncü oldu. Üçüncü sırada ise eski senatör, Dessalines Çocukları platformundan Moïse Jean-Charles vardı. Charles yüzde 14 oy aldı.

Üçüncü en önemli aday seçimi yüzde 25 oyla ikinci bitiren Haiti’nin İlerlemesi ve Güçlendirilmesi Alternatif Birliği’nden Jude Célestin’di. Bu hareket Préval’ın Vérité ve Inite’i içeren platformlarına bağlıydı. 2010’da Jude Célestin bu hareketten aday olmuştu.

Washington ve Martelly iki Lavalas akımını marjinalleştirmek ve yarış dışı bırakmak istedi. Bu partilerin liderleri ılımlı bir pozisyon almalarına karşın halk tabanları sokağı boş bırakmadı ve radikallikleri ile tehlikeli olduklarını gösterdi.

Bu nedenle Washington (tıpkı ABD’de olduğu gibi) Haiti’de monolitik bir iki partili sistem istiyor. Sistemin “kabul edilir” oyuncular arasında değişkenliği, tartışma parametrelerini ve politik programları belirlemesi öngörülüyor. ABD’deki Cumhuriyetçi Parti’nin buradaki muadili PHTK iken Demokrat Parti’nin muadili ise LAPEH, Vérité veya Inite’den oluşan mevcut Préval platformu olacakmış gibi görünüyor.

Lamothe’un, şarkıcı Wyclef Jean’ın ve yönetici elitlerin büyük bir kısmının Célestin’i desteklemesi şaşırtıcı değil. Onun Préval’dan daha fazla ABD ile işbirliği kuracağına inanılıyor.

Célestin ve (Aile Partisi hariç) diğer önde gelen yedi cumhurbaşkanı adayı “Sekizli Grup” içerisinde. Bunların birliği gerçek değilse de biçimsel. Devasa gösteriler düzenleyen kitleler ise seçimin iptalini ve Martelly’nin tutuklanmasını istiyorlar. Sekizli Grup ve Aile Partisi bu isteğe pek sıcak bakmıyor. Onlar 25 Ekim sonuçlarının gözden geçirilmesi için “bağımsız bir değerlendirme komisyonu”nun kurulmasında ısrar ediyorlar. Önde gelen adayların hepsi de ilk turu kazandıkları iddiasındalar. Değerlendirme komisyonu ne tür bir sonuca ulaşırsa ulaşsın muhalefet o güçsüz birliği büyük olasılıkla dağılacak.

Bu esnada kitleler Martelly’ye ve onun dört yıllık erteleme sonrası gerçekleştirdiği sıkıntılı seçimlere yönelik öfkelerini ve hayal kırıklıklarını dışa vurmaya devam ediyorlar.

Senato ve Ulusal Meclis Başkanı Jocelerme Privert 7 Şubat’ta Martelly’nin görevi bırakması ve yeni meclisin kalması önerisinde bulundu. Oysa birçok yeni meclis üyesinin seçilme biçimine şiddetle itiraz ediliyor. Sekizli Grup ise hileli seçilen üyelerin meclisten çıkartılması önerisinde bulundu.

Bu devrimci kokteylde eksik olan unsur, kitlelerin radikal taleplerine öncülük edecek ve onları savunacak öncü, devrimci parti. Dessalines Koordinasyonu (KOD), Demokratik Halk Hareketi (MODEP) gibi akımlar konuşmaktan başka bir iş yapmıyorlar, işlevli olabilecek bir birliğe henüz yönelebilmiş değiller.

Eğer tarih bir kılavuz ise Haiti’deki politik kriz ve devrimci potansiyelin birkaç ay daha süreceğini söylemek mümkün. Çocuk Doktoru’nun 1986’da devrilmesi ile açılan kapı dört yıl sonra, Aristide’in ilk seçildiği 16 Aralık 1990’daki politik devrime dek süren halk hareketi ile kapanmıştı.

Seksenleri ve doksanları görmüş birçok kişi toplumsal devrimin daha derinden işlediğinin farkında. Artık Haiti’deki mülkiyet ilişkilerinin, her şeyden önce toprak mülkiyetinin değiştirilmesi hayatta kalma noktasında her ilerici veya devrimci hükümetin ilk atması gereken adım.

Bunun dışında yönetici sınıf da nasıl ileriye doğru bir adım atacağından ve iktidarı elinde nasıl tutacağından pek emin değil, hatta bu hususta bölünmüş durumda. Bu da Haiti’deki ayaklanma için önemli bir fırsat.

Tüm bu faktörler sayesinde, otuz yıl önce Duvalier’i deviren köylüler, işçiler ve kentli işsizler arasındaki anti-emperyalist hareket, onca başarısızlığın ardından, nihayet ilerleme kaydetme imkânı bulacak.

Kim Ives
9 Şubat 2016
Kaynak

29 Ocak 2016

, ,

Haiti: Yeter Artık! Devrim Yapın!


Sokaktaki Haitililere yabancı ve yerli askerlerin sıktıkları mermilerin ve gaz kapsüllerinin üzerine neden yürüdüklerini sorun, bu yabancı işgaline bir son vermek istediklerini söyleyeceklerdir. Haitililer, bir de ailelerini geçindiremediklerini, yaşayamadıklarını, çocuklarını okula gönderemediklerini, yiyecek bir tek lokma, içecek bir damla temiz su bulamadıklarını anlatacaklardır size. Büyük ihtimalle seçim denilen kelimeyi kimsenin ağzından işitmeyeceksiniz.

Evet, 9 Ağustos ve 25 Ekim 2015’te yapılan hileli seçimler halka yapılmış büyük bir hakaretti ama bu insanlar, daha büyük bir bela ile uğraşıyorlar yıllardır. On yılı aşkın bir süredir dünyanın ilk siyah cumhuriyeti yabancılarca idare ediliyor. Başlarında sömürgeci güçlerle uşaklarının teşkil ettiği bir koalisyon var ve gözlerini kırpmadan soykırım yapacak bir güç bu. Haiti’nin o kendisini ferasetli zanneden politikacıları halkın önünde olduklarını sanıyorlar ama halkın iradesinin ne yönde olduğunu görmek için sürekli arkalarına dönüp bakıyorlar.

Haiti’de devam eden devrim, kendisini yeni bir biçim altında ortaya koyuyor. O zalim uluslararası toplum, Haiti konusunda gemiyi ilk terk eden fareler gibi mi yoksa son ana dek ağzından köpükler saçan kuduz köpek gibi mi davranacağına henüz karar vermiş değil.

Bir C17 kargo uçağı günlerdir Port-au-Prince uluslararası havalimanında bekliyor. Haiti muhalefetini kaçırmakla tehdit ediyor, ayrıca bu uçak, adadan kaçan sömürgecileri taşımak için bekliyor. Kana susamış eski paramiliter çete mensubu Guy Philippe ülkeye geri döndü. Halkı korkutmak gibi bir amacı var. Oysa herkes, onun kuyruğunu bacaklarının arasına kıstırıp bir daha kaçacağını söylüyor. Oportünist STK’lar, vergiden muaf ücretlerini korumaya çalışıyorlar. Bugünlerde ağız değiştirip Michel Martelly ve vekili Jovenel Moise’e saldırıyorlar, bu isimlerden bahsederken mişli zaman kipi kullanıyorlar. Oysa bu sözlere artık kimse kanmıyor.

Zira yıllardır Haiti’de insanların toprakları, kuzeyde, sahilde, diğer adalarda ellerinden alınıyor.

Yıllardır çiftçiler, balıkçılar ve çiftlik işçileri kibrit kutusu büyüklüğündeki kulübelere doluşturuluyor. Bunlara saatlik 45 sent ödeniyor.

Yıllardır eğitimli orta sınıf Haitililer kölece çalışacakları zor işler için Brezilya’ya gidiyorlar.

Yıllardır kimliği bilinmeyen çeteler, motosikletleriyle Haitili liderleri ve aydınları sistematik bir biçimde katlediyor.

Yıllardır Haitililer, kendilerini temsil eden bir hükümetten yoksun oldukları için dünya üzerinde birer parya olarak yaşıyorlar.

Çünkü yıllardır Haiti’nin o köle ruhlu siyasetçileri yabancı işgalcilere sadakatlerini arsızca ayan beyan sergiledikleri için hiç rahatsız olmuyorlar ama öte yandan kendi ülkesindeki yurttaşlarını horgörüyorlar.

Yıllardır bu hain siyasetçiler, sadece kârlarından kesinti olur mu diye endişe ediyorlar, öte yandan, uluslararası toplumun Haitililere savaş açmasına seyirci kalıyorlar.

Haiti’deki şehir suyu sistemlerinin söküldüğü günlerde Birleşmiş Milletler Haitililere kolera bulaştırıyor, üstelik bir değil iki kez. İlkinde kolera 2010’da Nepal’den, ikincisinde 2015 yılında Bangladeş’ten getirildi.

Melez domuzların kökü kurutulurken, Clinton’ın sübvanse ettiği Arkansas pirinci Haiti piyasasına akın ediyor. Darı üretimi de sıfırlanıyor. 2015 Kasım’ında darı ekilen tarlalara mantar bulaştırılıyor. Bu sayede kıtlığa sebep olunuyor. Bu insanlar, daha ne kadar bu yükü çekecek? Olan bitenin seçimlerle bir alakası yok.

Haiti, birçokları için iştah açıcı bir lokma gibi duruyor. Burası Florida’ya yakın, Batista’nın Küba’sına benziyor, tropikal iklime sahip, günah ve çürüme gırla. Oysa Haiti Hillary Clinton’ın aday olduğu bu seçim yılında boğazına kadar uluslararası topluma batmış durumda. Tarihî moment bugün aslında. Eğer Haiti Clinton seçimini atlatırsa, kendisine büyük bir iyilik etmiş olur. Bu Davud-Golyat savaşında Davud üzerine bahis oynamak hissî bir yaklaşım olur.

1803’te olduğu gibi bağımsızlık ve ölüm arasında tercihte bulunmak kolay bir yol, zira Haitililerin kaybedecekleri bir şey yok. Eğer paralı askerler gelirse onların efendileri için hayatlarını ne kadar büyük bir şevkle riske atıp atamayacakları da sınanmış olacak. Haitililerse kendi yolunda yürüyecekler. Tek bir sömürgecinin bile Haiti’yi ele geçirmesine, Haitilileri yeniden köleleştirmesine izin verilmeyecek. Daha fazla kargo uçağı getirin, çünkü insanî yardım düşkünü çokça emperyalist, kısa bir süre sonra kaçacak yer arayacak.

Dady Chery
25 Ocak 2016
Kaynak

25 Mayıs 2015

, ,

Fransız Emperyalizmi ve Haiti

12 Mayıs tarihinde Haiti halkı, Fransız Cumhurbaşkanı François Hollande’ı “Yaşasın Dessalines! Kahrolsun Hollande!” sloganları ile karşıladı. Jean-Jacques Dessalines, Fransız köle sahiplerine karşı muzaffer olan Haiti Devrimi’ne uzanan nihai mücadeleye önderlik eden ve 1 Ocak 1804’te Haiti’nin bağımsızlığını ilân eden radikal Haitili generaldir.

Başında Cumhurbaşkanı Michel Martelly ve Başbakan Evans Paul’un bulunduğu mevcut hükümet, başkent Port-au-Prince’teki havalimanında Hollande ile bir araya geldi.

300 kişilik bir heyetle Haiti’ye gelmezden önce Hollande, eskiden Fransızların elinde bulunan Karayip sömürgeleri, Martinik ve Guadeloupe’u da ziyaret etti. Fransız şirketleri için iş fırsatları peşinde koşmak için kısa bir süre Küba’ya gitti. Burada Başkan Raúl Castro ve eski başkan Fidel Castro’yu ziyaret etti.

10 Mayıs’ta Guadeloupe’ta yaptığı konuşmada Hollande, silâhın gücüyle köleliğe son veren ilk ulusun bir temsilcisi olarak Martelly’yi selamladı. 1825’te Fransa’nın Haiti’ye dayattığı ve ülkenin “yitirilen” malların tazminatı olarak 150 milyon altın frankı ödemeye mecbur eden anlaşmayı kınadı. Bu noktada 1804 öncesi sömürgeci ülke eliyle zorbalıkla köleleştirilmiş Haiti halkına atıfta bulundu.

Bu parayı “bağımsızlık fidyesi” olarak adlandıran Hollande, aldığı alkış karşısında “Haiti’ye geldiğimde ülkeye olan borcumuzu ödeyeceğim” dedi. (Haïti Liberté, 13-19 Mayıs)

Bu meblağ hiç de az değil. 2003’te eski Haiti Cumhurbaşkanı Jean-Bertrand Aristide’in hükümeti Fransa’dan bu meblağı faiziyle geri ödemesini istedi. Bu da toplam 21,6 milyar dolar tutuyor. Elbette emperyalist Fransız hükümeti bu isteği geri çevirdi. Bugün söz konusu meblağ faiziyle birlikte yaklaşık 26,7 milyar dolar.

Ancak daha Haiti’ye gelmeden Hollande sözünden döndü. Sadece ülkesinin kölelikle ilgili “ahlakî” borcu olduğunu, Haiti halkından “fidye” alındığını kabul etti. 11 Mayıs’ta David McFadden’ın yazdığı üzere, “Fransız devlet yetkilileri, Hollande’ın finansal değil, ‘ahlakî bir borç’tan bahsettiği üzerinde durdular.” (Associated Press)

İlerici bir Haitili yazar olan Norluck Dorange da bu noktada bir insanın “ahlakî bir borcu” nasıl ödeyeceği sorusunu sordu.

Başkentin Champ de Mars Meydanı’ndaki resmi konuşmalar için kurulan kürsünün önünde binlerce öfkeli gösterici toplandı. Bu insanlar, Hollande’ın gerçek borcu “ahlakî bir borca” çevirmesine çok kızmışlardı. Bedelini halkının kanı ve teriyle ödeyen Haiti, finansal yükümlülüğünü ancak 1947’de tam manasıyla yerine getirebildi.

Göstericilerin öfkeli olmasının bir diğer nedeni de Martelly ve Hollande’ın Nisan 1803’te bir Fransız hapishanesinde ölen Haitili lider Toussaint Louverture’ün anıtına çelenk koyması ama Fransızları yenip Haiti’nin bağımsızlığını ilân etmiş olan Dessalines’in anıtını atlamış olmasıydı.

Bazı üniversite öğrencileri, köleleştirilmiş Haitilerin Fransız sömürge idaresi altında yaşadıkları dönemde olduğu gibi giyinip birbirlerini zincirlediler. Bir kişi tıpkı Dessalines gibi giyinmiş, aynı o büyük lider gibi at binmişti.

Kalabalık, “yaşasın tazminat! Yaşasın istirdat! Kahrolsun işgal!” diye bağırdı. Halk, 2004’ten beri Haiti’nin Birleşmiş Milletler Minustah askerî gücü eliyle işgal altında oluşuna da itiraz etti.

Çekilen videoların da gösterdiği üzere, göstericiler militan kişilerdi, polis tomalar ve göz yaşartıcı gazla saldırana dek asla geri çekilmediler. Polis, göstericileri Hollande gelmeden evvel kürsüden uzaklaştırdı.

Martelly’nin umudu, yaklaşan seçimler için mevcut sicilini temize çıkartmaktı ama umutları halkın direnişi ile suya düştü.

G. Dunkel
21 Mayıs 2015
Kaynak

07 Ocak 2015

, ,

Şarlman Peralte


Şarlman Peralte, 1915’te ülkesinin ABD tarafından işgal edilmesine karşı çıkan Haitili milliyetçi liderdir. Kakolar [Trogon kuşu] ismindeki gerillalara liderlik eden Peralte, ABD güçlerine kafa tutar. Haitili köylüleri ve Haiti’nin egemenliğini savunmak için eline silâh alır.

1919 yazında ABD’liler, Peralte’yi öldürmek için gizli bir çalışma başlatırlar. Kakolar hareketi içerisinden Jean Baptiste Conzé isminde bir teğmeni iki bin dolara satın alırlar ve beyaz Amerikalıların hâkimiyetindeki jandarma komutanlığında üst düzey subay yapma vaadiyle kandırırlar.

31 Ekim 1919 akşamı Conzé, ABD Deniz Kuvvetleri’nden Herman H. Hanneken isimli bir çavuşu ve William R. Button isminde bir onbaşıyı gizlice ülkeye sokar. Hanneken’in başında olduğu operasyonda 18 jandarma Grande Riviere du Nord yakınlarındaki Kako kampına gider ve Peralte’nin bulunduğu kampa saldırır. Hanneken iki kurşunla Peralte’yi sırtından vurur. Peralte anında ölür. Kamptaki 1.200 savaşçı bu baskında makineli tüfek ateşi altında kalır. Ertesi gün Peralte’nin cesedi gömülmezden önce ABD’li yetkililer kapıya bağlanmış cesedin fotoğrafını çekerler. Başının üzeri Haiti bayrağı ile örtülmüştür. Bu fotoğrafın binlerce kopyası tüm ülke genelinde dağıtılır.

Sonuçta yakalanıp idam edilen Şarlman Peralte’nin ölü bedeni bir kapıya çivilenir ve Haiti’nin kuzeyindeki Cap-Haitien’de bir meydanda sergilenir. Burada amaç, silâhlanmalarına mani olmak için Haitililerin gözlerini korkutmaktır. Bu plan kısmen işe yarar ama Haiti direniş hareketi varlığını sürdürür. Kakolar hareketi son bulmuştur ama geride ayaklanıp Haiti halkının iktidarı için mücadele etmiş bir şehit bırakmıştır. Haitililerin çoğunluğu, Peralte’nin ölümünden sonra işgali “vahşiler”in bir projesi olarak görmeye başlamış ve Peralte’yi Haiti’nin egemenliği yolunda düşmüş bir şehit kabul etmiştir.

Cap Haitien mezarlığında bulunan mezar taşında Christian Werleigh’in şu şiiri kazılıdır:

Otuz üçünde öldü,
Tıpkı İsa gibi ihanete uğradı,
Bayrağının altında o çarmıhta
Çırılçıplak teşhir edildi.
Bir gün bize bir vaatte bulundu
Ve milletimiz için kendisini feda etti.
Amerikalılara kafa tuttu
Tek başına haykırdı: ‘Durun’:
Eğin başlarınızı eğin
Şarlman Peralte’nin önünde!”

Khen Gazon