03 Haziran 2018

,

Halka Çağrı

Hangi gizli kayalık korkutuyor yarının devrimini? 

Dünkü devrimin çarpıp parçalandığı kayalık, halk hatipleri kılığına bürünen burjuvaların halkın gözündeki o iğrenç saygınlıkları.

Ledru-Rollin, Louis Blanc, Cremieux, Marie, Lamartine, Gamier-Pagös, Dupont (de l'Eure), Flocon, Albert, Arago, Marrast![1]

Hüzün verici liste! Demokratik Avrupa'nın bütün kaldırımlarına kanlı harflerle yazılan uğursuz isimler!

Devrimi öldüren, geçici hükümettir. Bütün yıkımların, binlerce kurbanın kanlarının sorumluluğu, onun başı üstüne yüklenmelidir.

Gericilik, demokrasiyi boğarak, mesleğinin gereğini yapmıştır. Suç, halkın güvenerek kendine önder olarak seçtiği, onu gericilerin eline bırakan hainlerdedir.

Acınası hükümet! Bağrışmalara, yalvarmalara rağmen 45 santimlik vergiyi koyuyor, umarsız köylüleri ayağa kaldırarak.

Kralcı kurmayları, kralcı yargıçları, kralcı yasaları yerli yerinde tutuyor. Ne ihanet!

Hükümet, 16 Nisan'da Paris işçilerinin üzerine yürüyor. 27 Nisan'da Limoges işçilerini hapislere atıyor, Rouen işçilerini kurşunlatıyor, bütün cellatlarını zincirden boşanmışçasına salıyor ortalara. Bütün içten cumhuriyetçileri aldatıyor, izleyip kovalıyor. İhanet! İhanet!

Devrimi hemen hemen yok etmiş olmanın bütün korkunç yükü, onun, yalnız onun eseridir.

Büyük suçlulardır bunlar! En suçluları da, kürsü söylevleriyle aldatılan halkın “kılıcım da kalkanım da sizsiniz” dediği, geleceği üzerinde tek söz sahibi diye coşkuyla ilân ettiği kimselerdir.

Halkın gelecekte başarıya ulaşacağı gün, yığınların unutkan bağışlayıcılığı, vekillik görevlerine karşı büyük kusurlarda bulunmuş olan bu adamlardan birinin başa geçmesine göz yumarsa eğer, vay halimize! İkinci bir kez devrimin canına okunmuş demektir bu.

İşçiler, bu adamların listesini her an gözlerinin önünde bulundurmalıdırlar. Eğer bunlardan bir tanesi, evet bir tanesi, ayaklanmanın içinden çıkan hükümette görülürse, hep bir ağızdan "İhanet!" diye bağırmalıdırlar.

Söylevler, vaazlar, programlar, aldatmaca, yalan dolandan başka bir şey olmayacaktır. Aynı hokkabazlar yeniden gelirlerse, aynı av çantasıyla aynı oyunu oynamak için geleceklerdir. Daha da azgın bir gericilik zincirinin ilk halkasını oluşturacaklardır. Bir kez daha ortalarda görünmeyi göze alırlarsa eğer, Allah belalarını versin, bin bir belaya çarpılsınlar! Onların ağına düşecek olan avanak halk yığınlarına yazıklar olsun!

Şubat günleri dalaverecilerinin Hôtel de Ville’den bir daha geri dönmemecesine dehlenmeleri yetmez. Yeni hainlere karşı uyanık olmak da gerekir.

Proleterlerin iktidara getirdiği yöneticiler:

1. Burjuva muhafızlarını toptan silahlandırmazlarsa;

2. Bütün işçileri ulusal milis olarak silahlandırıp örgütlenmesini anında sağlamazlarsa, hainlik etmiş olurlar.

Kuşkusuz, gerekli birçok önlem daha var. Ama bunlar, o ilk eylemden çıkacaklardır kendiliğinden, halk için bir ön güvence, tek güvenlik inancası olan eylemden.

Burjuvaların elinde bir tek silah kalmamalıdır. Bunun dışında, kurtuluş diye bir şey yoktur!

Bugün halk yığınlarının sevgisini kendilerinden yana çekmeye çalışan öğretiler, iyilik ve rahatlık doğrultusunda verdikleri sözleri gerçekleştirebilirler, ama asıl avı bırakıp onun gölgesinin peşine düşmemek koşuluyla.

Bu verilmiş sözler, yürekler acısı bir başarısızlığa varabilirler, eğer halk, kuramlara sıkı sıkıya bağlanıp, güvence altına alınan bir tek pratik öğeyi, yani, gücü bir yana atmazsa.

Silaha sarılmak ve örgütlenmek! İşte eylemin kesin öğesi, yoksulluğa son vermenin ciddi yolu! Kimin elinde silah varsa, onun ekmeği de var demektir. Süngüler önünde yerlere kapanıyor insanlar. Silahsız kalabalıklar silinip süpürülüyor. Silahlanmış işçileriyle ayağa kalkıp diklenen Fransa. İşte, sosyalizmin ortaya çıkışı!

Silahlı işçilerin karşısında, engeller, diretmeler, olanaksızlıklar, hepsi, hepsi kalkacaktır ortadan.

Ama sokaklarda gezip eğlenen, özgürlük ağaçları diken, avukatların tumturaklı cümleleriyle vakit geçiren proleterler için, önce boş vaatler sonra küfürler, en sonunda da mitralyözler ve her zaman için yoksulluk olacaktır!

Halk seçsin seçeceğini.

Auguste Blanqui
Belle-Ile-en-Mer Hapishanesi
10 Şubat 1851

[Kaynak: Seçme Yazılar, Çev. Vedat Günyol, Logos Yay., s. 81-84.]

Dipnotlar:
[1] 1848 Devrimi'nin yıldönümü dolayısıyla düzenlenen 25 Şubat 1851 şöleni için Blanqui'nin Londra'da Belle-İle'e istek üzerine yolladığı söylev. Engels, bu söylevin hikâyesini şöyle dile getirmektedir: “Kendine Blankici süsü veren Barthelemy, Blanqui’den şölen için bir söylev ister. Karşılık olarak, Blanqui’den geçici hükümete, Louis-Blanc ve takımına karşı nefis bir saldırı söylevi alır. Şaşkına dönen Barthélemy belgeyi bir yana koyar ve yayınlanmamasına karar verir. Biz söylevi Almancaya çevirdik, Almanya'da ve İngiltere'de çoğaltarak dağıttık.”

[2] 1848 Devrimi başlarında geçici hükümet üyeleri.

0 Yorum: