Geçen yıl üniversite sınavı sonuçları
açıklandığında CHP yayın organları, “en başarılı liseler arasında imam-hatipler
yok, kolejler var” haberlerini parlatarak veriyorlardı ve kolejlere övgüler
düzüyorlardı.
Bugün sosyalisti, komünisti tüm sol, kolejlerden
yana. Birçok sol örgütün şefi çocuğunu koleje yolluyor.
Bu solculardan biri, gençlerin apolitikliğinden,
yozluğundan şikâyet ediyor, sonra bir arkadaşı, “onları biz yetiştirdik ama”
diyor.
Evet, işçi baba, “çocuğum benim çektiklerimi
çeksin, öğrensin hayatı” diyor. Küçük burjuva baba, “benim çektiklerimi
çekmesin” diyerek yetiştiriyor evladını. Sonuçta kolejler, buradan müdafaa
ediliyor.
Esasında sahnedeki Erdoğan’la uğraşmaktan perde
gerisine bakmamak bir alışkanlık hâlini alıyor. Bu teorisizlik, siyasetsizlikle
birlikte, kanıksanıyor.
Muhtemelen perde gerisinde Erdoğan’a ve CHP’ye,
sırasıyla, “sen yoksulları sen de orta sınıf ve üstünü al” diye rol
paylaştırılıyor. Edilen küfürler, sözler karşı tarafı büyütmek için ediliyor.
Sonuçta devlet, baraj altında kalacak parti kurmuyor. Herkes verilen rolü
layıkıyla ifa etme gayretinde.
Bir yanıyla ÖDP trajediyse Haziran komediye denk
düşüyor. Tüm okulların imam-hatip olacağı yaygarasını kopartan “hareket”in
zihninde sınıfsal ayrımlardan eser kalmadığı görülüyor. Erdoğan, kimilerinin
sınırsız-sınıfsız dünyasına ait bir şeytan hâline getiriliyor. Bu, bile başlı
başına sorgulanması gereken, sınıfsal bir durum.
Sınıfsal ayrımlardan eser kalmayınca, doların
çıkışına dair burjuva iktisatçılarına has analizler döşeniyor hemen. Bir yandan
da seçim malzemesi olacak bildiriler kaleme alınıyor aceleyle.
Muharrem İnce doktorları savunurken, Erdoğan’ın
yoksul halktan yana olduğunu da söylemiş oluyor. Doktor, mühendis ve avukat,
devleti temsil ettiği günleri geri istiyor. Birileri de halkı “yeni devlet”
adına yeni temsillere ikna etmeye çalışıyor.
Bir yanıyla laiklik ve ateizm, Hristiyanlık içre
tartışmaların birer sonucu olarak varlık imkânı buluyor. Toprak ve güç sahibi
kilise, baştan beri sahip olduğu, yoksullara dair sorumluluğu toprağa gömmek
istiyor. Tartışmalar, bu bağlamda gerçekleşiyor. Sonuçta yoksulları kontrol ve
disiplin altında tutacak, kilisenin yerini alacak veya kiliseyi dönüştürecek
başka mekanizmalar geliştiriliyor.
Benzer bir durum, neoliberalizmle birlikte, devlet
bahsi için de geçerli. “Devlet don üretir mi, domates eker mi?” tartışmaları
ile birlikte halkın devletle kurduğu ilişki de dönüştürülüyor. Bugün HDP dâhil
tüm liberal pratikler, bu dönüşüm bağlamında anlam ve değer buluyorlar.
Neoliberal döneme kendilerini batıdan
uyarlayanlar, doğalında doktorların, mühendislerin, avukatların dünyasından
bakıyorlar hayata. Yoksul milyonlar hükmünü yitiriyorlar. Esasında küçük
burjuva sol, devletin kendisi gibi, AKP’nin o milyonları kontrol ve disiplin
altında tutmasından memnun. Sadece kendisine batan, kendisini kesen yerlerini
törpülemeye çalışıyor, o kadar.
Devletle cepheden, tam boydan, bodoslama bir
mücadele içerisine giremeyen bir solun AKP’yle de mücadele edebilmesi mümkün
değil. Dolayısıyla sol, eğitim sahasında zengin mahallelerdeki okulların kolej,
yoksul mahallelerdeki okullarınsa imam-hatip olmasındaki sınıfsal-politik
anlamı hâlen daha idrak edemiyor. En fazla, batıya hoş görünmek, yaranmak
adına, uydurma “imam-hatip menşeli Tübitak projeleri” haberleriyle dalga
geçmeyi iş zannediyor. Siyaseti masturbasyona indirgiyor.
Ayrıca Suriyelilere yönelik olarak, “burası aşevi
mi?” diyen birine oy veren sol, buradaki aşa kan bulaştığını, o kana ortak
olduğunu gizlemek zorunda elbette. Suriyeli dedikleri esasen Suriyesiz, asıl
mesele de bu.
Ayrıca sol, evinde kendi şehrindeki fabrikaya
işgücü yetiştiren babaya karşı, evinde Avrupa ve ABD’de çalışacak işgücü
yetiştiren babadan yana tavır alıyor. Dolayısıyla, kendisini yakan köylünün,
işten atılan işçinin haberini yapan sol haber portalları, açıktan yalan
söylüyorlar, çünkü ne işçiyi ne köylüyü ne de yoksul halkı umursuyorlar.
İşçi-köylü iktidarını
küçük burjuvadan başlayarak, o temelde inşa etmek mümkün görünmüyor. Başka
yerlere bakmak gerekiyor.
Eren Balkır
23 Haziran 2018
0 Yorum:
Yorum Gönder