Kimi
çakma komünistler, cumhuriyeti “birinci” ve “ikinci” diye ikiye bölmüşler;
birincisinin canına okunduğunu düşündükleri için pek bir üzülüyorlar.
“Birincisi
kimin cumhuriyetiydi”, “ikincisi kimin cumhuriyeti?” sorularına verdikleri
yanıt; birincinin ilerici, çağdaş, laik, kamucu, anti-emperyalistlerin,
ikincisinin ise yobaz, kara güçlerin cumhuriyeti olduğu yönünde.
Burada
bir komünistin olmazsa olmazı, sınıfsal bir analiz yok.
Sınıfsal
bir analiz yapsalar, cumhuriyetin başından beri tek bir sınıfın, burjuvazinin
cumhuriyeti olduğunu ve bölümlere ayırmanın da saçmalığını görecekler.
Burjuvazi,
politikalarını o günkü ihtiyaçlarına göre belirler ve o politikaların
uygulanmasını kolaylaştıracak ideolojik motifleri topluma dayatır.
Kamuculuk
adına KİT’lerin kurulması, burjuvazi için ucuz hammadde ve enerji ihtiyacını
karşılayan ve sermaye birikimini hızlandıran bir işleve hizmet etti ve ihtiyaç
kalmayınca da birer birer lağvedildiler.
Keza
okumuş, aydın insan birikimine ihtiyacı vardı ve eğitim seferberliği başladı,
bugün ise okumuş aydın kesimden korkulduğu için eğitimde gericileşme
politikaları devreye sokuldu, yani birincisi ile ikincisi ile her şey
burjuvazinin çıkarları doğrultusunda şekillendiriliyor.
Komünistler,
görünüşe değil öze bakarlar ve oraya baktıklarında görecekleri şey, yeni bir
cumhuriyetin ancak burjuva cumhuriyetin alaşağı edilip iktidarın proletaryanın
eline geçtiğinde mümkün olduğudur.
Birinci
cumhuriyet için ah vah eden “komünistler”, burjuvazinin koltuğu altında
politika yapanlardır.
Osman Murathan
29 Ekim 2017
0 Yorum:
Yorum Gönder