13 Mayıs 2009

,

Birlik

“İşçiler bölünmelerden bıkmış durumdalar. İşçiler birlik istiyorlar. İşçiler, kimi zaman huzur bozucu tartışmalar biçimini bile alabilen bölünmelerden nefret ediyorlar […].”

Bu türden, benzer ifadeler bazen işçilerin ağzından da çıkabiliyor.

İşçiler, birliğe gerçekten de muhtaçlar. Hatırda tutulması gereken önemli bir husus, kendilerinden başka kimsenin onlara birlik bahşedemeyeceği, birliğe ulaşma konusunda kimsenin kendilerine yardım edemeyeceği gerçeğidir. Birlik “vaat edilemez”; bu tür bir vaat, sadece nafile bir böbürlenme, kendi kendini aldatmadan ibarettir; birlik, aydın grupları arasında imza edilen “anlaşmalar”dan neşet etmez. Böyle olduğunu zannetmek, son derece hazin, çocuksu ve cahilâne bir hayâldir.

Birlik kazanılmalıdır, bu kazanım, sadece işçiler, sınıf bilinçli işçiler tarafından, inatçı ve ısrarlı bir gayret aracılığıyla temin edilebilir.

Uzun uzun mektuplar yazıp, “birlik” sözcüğünü yazmaktan, onu vaat etmekten ve bir kişiyi birliğin müdafisi olarak “ilân” etmekten daha kolay bir şey yoktur. Ancak gerçekte birlik, yalnızca ileri işçilerin, tüm sınıf bilinçli işçilerin gayretleri ve örgütlenmeleri sayesinde mevzi kazanabilir.

Örgütlenme olmaksızın birlik imkânsızdır. Örgütlenme ise azınlık çoğunluğa teslim olmadıkça mümkün değildir.

Kimi tartışmasız gerçekler vardır. Kimse bunları sorgulayamaz. Yegâne -yegâne!- mesele, bunları yürürlüğe koyma meselesidir. Bu kolay değildir. Tüm sınıf bilinçli işçilerin çabasına, azmine ve dayanışmasına muhtaçtır. Ancak böylesi bir çabanın yokluğunda işçi sınıfının birliğinden söz etmek faydasızdır.

Amsterdam Enternasyonal Kongresi tarafından kabul edilmiş olan karar [1904 Ağustos’unda İkinci Enternasyonal Amsterdam Kongresi’nde kabul edilen “Parti birliği” kararına atıfta bulunuluyor. -ç.n.] tüm ülkelerdeki işçi partilerinin birliği hususunda baskı uygulamaktadır. Bu karar doğrudur. İşçilerin birliğini talep etmektedir, ancak bizimkiler de dâhil bu yöndeki tüm gayretler, bu birliği işçilerin iradesine teslim olmayı reddeden aydın gruplarının birliğiyle ikame etme yönünde cereyan etmektedir!

Bu, hazin değilse de anlamsızdır.

İki buçuk yıl boyunca (1 Ocak 1912’den beri) tüm Rusya genelindeki sınıf bilinçli işçilerin çoğunluğu, esasında Ocak 1912, Şubat 1913 ve 1913 Yaz’ında alınmış Pravdacı kararlar etrafında birleşmiştir. Bunun kanıtı çeşitli gazeteler için hazırlanan koleksiyonlarda ifadesini bulan, işçi gruplarının miktarlarını gösteren kesin rakamlardır. İşçi kitleleri içinde destek bulamayan envai çeşit aydın grubu bu rakamları inkâr edebilir ve bunları sessizlikle geçiştirme yoluna gidebilir, ama sözkonusu rakamları asla ortadan kaldıramazlar. Bu rakamlar, sadece ilgili aydın gruplarının işçi kitlelerinden kopmuş olduklarını ve hakikatten korktuklarını gösterir.

St. Petersburg’da gazeteler için yapılmış koleksiyonlarda ifadesini bulan işçi gruplarının sayısı:

Birçok kez yayımlanmış, asla gözden geçirilmemiş ya da itiraz edilmemiş olan bu rakamlar, tasfiyecilerin sınıf bilinçli işçilerin sadece beşte birinin desteğine mazhar olduklarını gösterir (üstelik bu rakamlar, Kafkasyalılar, troçkistler, bundistler ve Letonlar gibi, onların tüm müttefiklerini de içermektedir. Bugünlerde müttefikleri kendilerinden ayrışıyor; Letonlar çoktan ayrıldılar).

Demek ki işçilerin beşte dördü Pravdacı kararları kendi kararları belliyor, Pravdacılığı onaylıyor ve fiiliyatta Pravdacılığın etrafında toplaşıyor.

İşte bu aydın gruplarının değil, işçilerin gerçek birliği, sadece lafta değil, pratikte birlik, salt bir vaat olmanın ötesinde, tüm Rusya genelinde işçi sınıfı hareketi içinde iki buçuk yıllık bir çabanın sonucu olarak gerçekleşen bir birliktir.

Bu birlik ve işçilerin beşte dörtlük çoğunluğuna teslim olmak için kavga etmeye devam etmek zorundayız. Birliğe uzanan bundan gayrı bir yol yoktur, olamaz. İşçiler, beşte dörtlük çoğunluğun beşte birlik azınlığın ya da hâlihazırda işçi desteğinden mahrum aydınların işçilerin çoğunluğuna ait iradeyi takmamalarına izin vereceğine inanacak kadar çocuk değildirler! Bu fikir, bütünüyle anlamsız ve saçmadır.

Bırakalım bu isimler Pravdacılara küfretsinler ve onlara “gaspçılar” desinler. Bırakalım bu küfür, tasfiyecileri, Plehanof’u, Troçki’yi, Vperyodcuları, Bundcuları ve tenezzül eden diğer tüm isimleri birleştirsin. Bu küfür, kendi iktidarsızlıklarına karşı öfkeli olan küçük iktidarsız gruplardan geliyor. İşçi kitlelerinden kendilerini kopartan bu küçük iktidarsız gruplardan kopan bu “birlik” yaygarası düpedüz ikiyüzlülüktür, zira birliğe halel getirenler ve ayrılıkçı taktikler aracılığıyla çoğunluğun iradesini takmayanlar bu gruplardır.

Bu gruplar nafile uğraşıyorlar. Ettikleri küfür de dikkate değmez. Pravdacı işçiler öfkeli ama iktidarsız aydın gruplarından gelen her türlü küfre rağmen işçilerin birliğini inşa ediyorlar ve bu inşa sürecine devam ediyorlar.

V. I. Lenin
Trudovaya Pravda
, Sayı: 2
30 Mayıs 1914
Collected Works [“Toplu Eserler”]
Cilt: 20, s. 319-21

0 Yorum: