02 Temmuz 2018

, ,

Filler ve Karıncalar


DSİP’li Şenol Karakaş, bir yazısında[1], solun Kürt hareketiyle ve HDP ile ilişkisini “güzel” betimliyor. Solu “karınca”, HDP’yi ve Kürt hareketini “fil”e benzeten Karakaş, Kürt hareketinin “bir fil gibi yıkılmaz bir güce sahip” olduğundan bahsediyor. Buradan, Karakaş’ın Kürt hareketini yıkma amacı güttüğünü çıkartmak mümkün.

Yazı, esasında kendisinin karşı olduğu sol örgütlere vekillik verilmesine, ama kendisine verilmemesine dair bir serzenişten ibaret. Bu serzeniş ise politik bir anlama sahip olan “AKP tabanından oy almalıyız” lafıyla gizlenmeye çalışılıyor. “Oradan ben oy alırım, bana muhtaçsınız” diyen DSİP’in AKP tabanıyla ilişkisiyse ancak Fethullah ve liberaller dolayımı ile gerçekleşebiliyor.

Esasında yazar yazısında, kimi Barzanici çevrelerin dediğini diyor. “Sosyalist örgütlere alan açarak HDP, Kürt tabanından uzaklaşıyor” diyen Barzaniciler, dolaylı olarak, AKP’ye yedekleniyorlar. Esasen Öcalan’ın İmralı Notları’nda sözünü ettiği “200.000 oy gitti AKP’ye” sözünü tersten okumak gerekiyor. Barzaniciler, oylarını geri istiyorlar ve böylelikle HDP’yi sıkıştırmaya çalışıyorlar. Bu tür kalın halatlarla yere yıkılmaya çalışılıyor o fil. Bazen de siyah adamlar dövüyor, beyaz adamlar gelip kurtarıyorlar çukurdan. Yani Karakaş’ın mecazı, gayet kasti!

AKP ise Fethullah aklından ve Müslüman Kürt denilen gövdeden kopmuş, tekleyen bir “kalp bir kâlp” misali. Yaşanan süreçte ekonomik kriz, devletin krizi, Suriye gibi meselelerle yüklü denizde geminin sağ salim ilerlemesi için ona ihtiyaç duyuyorlar. Bu süreci CHP veya bir başkasının atlatması mümkün değil. DSİP, bu düzlemde şekillenen yüksek siyasetin ve onun kitlelere yutturulmasına dönük pratiğin parçası. TKP kadar o da kitleden korkuyor, korktukça ondan nefret ediyor.

Sol örgütlerin vekillik yarışına girişmeleri, bir başka soruna da işaret ediyor. Meclis üzerinden meşruiyet, kabul ve icazet peşine düşenler, pratiğin altını üstünü, önünü arkasını hiç düşünmüyorlar. Hep sağına ve soluna bakıyorlar. Alınan icazet, verilen bir şeyler karşılığında alınıyor. Örneğin meclise giren bir kişi, birden “marksizmi-leninizmi-maoizmi aşıveriyor”.

HDP’ye verilen oylarda Kürt’e dair bir yan da yok aslında. Kürt’e yolda kalmış, biçare kişiye yol parası vermek gibi, kerhen oy vermekten söz ediyorlar. Bu küçümseyici, üsttenci tavır, verilen desteğin coşkusu karşısında görmezden geliniyor. HDP’ye acıyanlar, Kürt’ün varlığını ve mücadelesini de küçümseme, küçültme, etkisizleştirme imkânı buluyorlar. Kürt’ün o oya muhtaç olmadığı görülmüyor, bu gerçek hiç dile dökülmüyor. HDP büyüdükçe küçülüyor.

DSİP’in “AKP tabanından gelecek destek” türküsünü tutturması da burayla alakalı. Çünkü DSİP, hâlâ “çözüm süreci”yle düşünüyor, kendi varlığının orada tanımlı olduğunu biliyor. Bu sebeple “buzdolabına kaldırılmış bir proje” olarak bu pilavın yeniden ısıtılmasını talep ediyor. Aslında DSİP, en az AKP kadar, o fili öldürmek için uğraşıyor. Bu da kendisini karınca görmesi ile alakalı bir durum. Ama karınca, biraz ağustos böceğine de öykünmüyor değil! Söz ve eylemlerini her daim ufak, özel ve güzel kalma derdi belirliyor.

Ortadoğu tarihinde kurulan devletlerin neden yıkıldığına dair bir söz söylenir: “Evi kuran balta eve alınmaz.” Bu söz, en çok Ebu Müslim Horasani gibi isimlerin ve dinamiklerin kurdukları, ama onların bir biçimde tasfiye edildikleri Abbasi tarihi için geçerlidir. Özel örnek dâhilinde bu söz, DSİP için de uygundur.

Şenol Karakaş, ilgili yazıyı kendilerine HDP listelerinde yer verilmediği için yazmışsa, demek ki “evi kuran balta eve alınmaz” kuralına uyulmuştur. HDP’yi (perde gerisinde) yönetenler, DSİP’in nüfuzunu bilmekte, nüfusundan uzak durmaktadırlar. HDP’nin hamuru, DSİP ve benzeri yapıların teknesinde karılmıştır. Demek ki tüm sol yapıların DSİP kıvamına kavuşturulması gerekmektedir. Bu açıdan partinin ölçü kabul ettiği örnek TİP değil, DSİP'tir. Zaten seçilen vekillerin “maaşlarımız partimizindir” dediğine hiç şahit olmuyoruz.

Dolayısıyla parti, filin ölümüne yakın gittiği mezar olarak iş görme riskini bünyesinde barındırmaktadır. Gerçek karıncalarla, yoksulla, ezilenle, emekçiyle doğrudan, gerçek bir ilişki kurmadığı, yüksek siyasetin bir piyonu olduğu sürece mezara yürüyüş de hızlanacaktır.

Eren Balkır
2 Temmuz 2018

Dipnot:
[1] Şenol Karakaş, “HDP’nin Yanlış Seçim Stratejisi ve Parlamentoya Yönelik Solcu Merakı”, 23 Mayıs 2018, Marksist.org.

0 Yorum: