İran ve Arap halklarının kurtuluş mücadeleleri
arasında, sadece gerici rejim ile emperyalizmin uşakları olan bağımlı
komprador-burjuvaziye karşı devrimci mücadeleler ile dolu bir geçmişe sahiptir.
Bunun yanında, milliyetçi ve ırkçı boyunduruğuna karşı mücadelelerde yer
almaktadır. Milliyetçi ve ırkçı boyunduruk, kralcı şah-rejimi barbarlığı
altında yaşayan bütün uluslardan halk kitlelerine karşı milli baskı ve sınıf
baskısı demektir.
Sömürgeci güçlerin, İran'ın sayısız doğal
zenginliklerine ve stratejik pozisyonuna göz dikmeleri sonucu İran halkları,
ulusal mücadeleler ve sınıf savaşımları ile dolu uzun tarihlerinde çok sayıda
kurban vermişlerdir. Günümüzde İran, özellikle Amerikan emperyalizminin
dikkatini üzerinde toplamaktadır. Gerici rejimin sağlamlaştırılması için
emperyalist güçler hiçbir yardımı esirgememektedirler; çünkü gerici rejim,
emperyalist tekellerin ülke zenginliklerini sömürebilmeleri için bekçilik
görevini üstlenmekte ve tüm Orta Doğu, Basra Körfezi ve diğer Arap
ülkelerindeki kurtuluş mücadelelerini bastırabilmek için araç olarak vazife
görmektedir. İran halklarının mücadelesi bu açıdan sadece vatan mücadelesi
olmak kapsamını aşmıştır. İran halkları, sömürgecilik ve yabancı müdahalelere
karşı mücadelelerle tarihsel bağlara sahip değilmiş gibi görünmektedir. Bu
mücadeleler arasında bağlar kurmak, ulusal kurtuluş hareketlerinin
enternasyonal görevidir. Bu bağlar bölgede, ilerici demokrasi ve özgür bir
geleceğin sağlam temellerini, tek ortak düşman olan Amerikan emperyalizmi ile
onun gerici, siyonist ve ırkçı üslerine karşı kurtuluş mücadelesi veren kardeş
halkların birliğini oluşturur.
İran halklarının -ve özellikle devrimci
öncülerinin- mücadelesi bu açıdan, geleceğimizi tayin edecek bu savaşın
bütünleşmiş ve dayanışma içinde olan bir stratejisi düzeyine ulaşmıştır. Şah
rejiminin, ülkemiz Filistin'deki siyonist saldırganların sistemi ve gerici Arap
rejimleri ile kurduğu en gerici birlik göz önüne alınırsa, bizim birliğimiz de
en doğal bir şeydir. Fakat bizim devrimci ilişkilerimiz, emperyalizm ve gerici
birliğe karşı mücadelede halklarımız arasında kurulan ilerici bir birliğin
oluşturulması içindir.
Dayanışmamız genel olarak halkımızla İran halkları
arasında olmakla beraber, özelde dikkatlerimizi İran halklarının mücadelesinin
bu dönemde gerektirdiği ve en net şekilde fark edilebilen devrimci öncü
örgütlerden biri olan Halkın Fedaileri Gerilla Örgütü'ne çevirmiş durumdayız.
Onun fedakârlıklarla dolu yiğitçe mücadelesine, İran halklarının mücadelesi ile
genelde Arap halkının ve özelde Filistin halkının mücadelesi arasındaki
dayanışmayı kuvvetlendiren rolüne hayranlığımızı belirtiriz.
Elimizdeki kitaba ve öldürülmüş olan yiğit yazarı
yoldaş Emir Perviz Puyan'a gelince, burada tüm ulusal kurtuluş savaşlarının çok
önemli bir sorunu konu olarak alınmaktadır: En gaddar baskı ve diktatörlüğe
karşı silahlı mücadele ile yoldaşın “hayatta kalma teorisi” diye adlandırdığı
görüş arasında yapılması gereken seçim.
Bu kitap, “hayatta·kalma teorisi”ni reddederken,
ilerici teorik, bilimsel ve deneysel bir düzeyden yola çıkarak, savaşçı öncünün
oluşmasının en esaslı temellerini hazırlamaktadır. O, halk kitlelerinin korku
ve çekingenliğinden oluşan engelleri bertaraf etmenin, kitleleri halkın devrimci
örgütüne veya devrimci partisine, yani işçi sınıfının partisine doğru harekete
geçirmenin öncülüğünü yapmaktadır.
Dikkatleri “hayatta kalma teorisi”nin reddine ve
bu koşullarda savaşçı öncünün tarihi gerekliliğine çeken bu kitap, İran’daki
ideolojik tartışmayı dile getirmektedir. Savaşçı öncü örgütün gelişmesi ve
devrimci partiye geçiş sorununa da aynı ilgi ile eğilinmelidir.
Yoldaşın devrimcilere has bir şekilde ölümü ile bu
konudaki tartışmaların duraklamaya uğradığı, şüphesiz bir gerçektir. İşte burada
diğer yoldaşlara düşen görev, kanla yazılmış bu mirasın ışığı altında yeni
tecrübeler kazanmak, mücadeleyi İran halklarının, işçi sınıfının ve savaşçı
öncülerinin kazandıkları deneylerin temeli üzerinde Marksist-Leninist bilinçle
sonuna dek götürmektir.
Kitaba eklenen bu kısa önsözün sonunda kendi
adıma, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi ve savaşan Filistin halkı adına, İran
halklarının gerici, şovenist rejimine ve bu rejimin sırtını dayadığı her
emperyalist güce karşı muzaffer olacağına bütün kalbimizle inandığımızı
söylemekten sevinç duyarız. Tıpkı halkımızın emperyalist, siyonist ve gerici
düşmana karşı zaferinden emin olduğumuz gibi.
Bugün hepimiz, tüm Basra
Körfezi bölgesinin özgürlüğü, demokratik ve ilerici bir gelecek, barış ve
gerçek kardeşlik için savaşıyoruz. Bu bölge, sömürü ve hegemonyanın ortadan
kalktığı özgür bir dünyanın bir parçası olacaktır. Adalet, barış ve sosyalizmin
egemen olduğu bir dünyanın.
Dr. Corc Habeş
Filistin Halk Kurtuluş Cephesi Birinci Sekreteri
0 Yorum:
Yorum Gönder