Kardeşlerim, ortak rüyamızın yoldaşları!
Kayıtsız bir tonda ve sanki sizin muazzam devriminizin
bana ve benim gibi milyonlarca müslümana ve gayrimüslime doğrudan ve hayatî
etkileri yokmuş gibi yazmanın zamanı artık geride kaldı.
Artık müslüman kardeşler, kırılgan bir gezegenin
kaderini paylaşan insanlar, bizi kendi tarihimizi düzenleme arayışımızda
afallatan kolonyal ve postkolonyal dünyanın şedit ve kalıcı yaralarından
derinden etkilenen halk olarak, oturup ruberu konuşabilmeliyiz.
Size bir akademisyen, bir düşünür ya da işe yaramaz
bir gözlemci olarak yazmıyorum. Size bir İranlı, bir müslüman, insanlığın bir
üyesi ve sizin dünya-tarihsel devriminizle derinden ve sürekli bir irtibat
kuran bir insan olarak yazıyorum. Ben sizden biriyim. Bugün yaptıklarınız
nesiller boyu çocuklarımızı, çocuklarımızın kim ve ne olduğunu etkileyecek.
Beni fahri bir Mısırlı olarak düşünün ve tekrar eden
misafirperverliğinizin, nezaketinizin, dostluğunuzun ve dayanışmanızın
cömertliği ile onurlandırdığınız bana, merhametli varlığınızın yüce
gönüllülüğünü lütfedin.
Beni en ileri dimağlarınızın gölgelerinin bir uzantısı
olarak düşünün: tıpkı merhûm Nasr Hamid Ebu Zeyd gibi filozoflar, merhûm Yusuf
Şahin ya da Yusri Nasrallah gibi sinemacılar, Sunullah İbrahim ya da Ehdaf
Suyif gibi romancılar, Samia Mehrez ya da Mustafa Labbad gibi akademisyenler,
Samah Selim, Nuha Rıdvan ya da Feryal Kazul gibi eleştirmenler, Hani Şükrullah,
Mona Enis ya da Raşa Saed gibi gazeteciler ya da Samir Ferid gibi film
eleştirmenleri gibi.
Beni merhûm dostum, meslektaşım ve yoldaşım Magda
Nuveyhi’nin İranlı hâli olarak düşünün.
Beni ve benim gibi milyonları sizden farklı bir
kıyafete bürünmüş, ama sizin devriminizin kaderine sıkı sıkıya bağlı Mısırlılar
olarak kabul edin.
Bugün hepimiz Mısırlıyız!
Yerkürenin her tarafındaki milyonlar gibi ben de sizin
muazzam devriminizi şaşkınlıkla, umutla ve kalıcı bir hayranlığın bitmek
tükenmek bilmez duygusuyla izlemiştim!
Bunu hepimiz için gerçekleştirdiniz -insanlık,
Araplar, İranlılar, Türkler, Afganlar, ..., müslümanlar, gayrimüslimler,
kadınlar, erkekler, gençler, yaşlılar, sindirilmişler ve tüm ümitvarlar için.
Bununla beraber bölünmeniz, Mursi taraftarları ve
Mursi karşıtları, dindar ve seküler gibi keskin, yaralayıcı ve sahte ayrımlara
düşmeniz, dünya-tarihsel devriminizin lekelenmesi tehdidine yol açıyor. İşte
her iki tarafın da haklı olduğu bir durum çıktı ortaya: bir yanda Mursi’ye
karşı cesurca sokakları doldurup gösteri yapan milyonlar, diğer yanda, halkının
demokratik iradesinin bir göstergesi olarak ona koltuğunda kalıp makamının
saygınlığı ile uyumlu bir şekilde görev süresini bitirmesi imkânı tanınması
için İslamî fikriyatıyla ya da demokrasiye dair görüşleriyle direnenler! Makul
biri için bu iki konumdan birini diğeri hilafına tercih etmek mümkün değil. Bu
seçimi reddetmeliyiz, reddetmelisiniz.
Bu ayrım, sizin devriminizin tarihsel kaderi; bunun
acıları ise gelecek kuşakların, daha iyi bir dünyanın, anne ve babalarımızın
rüyası olan bir dünyanın doğum sancılarıdır. Bu ayrım, biz kendi kolonyal
tarihimizin acımasız ve makûs talihini yenmeye yazgılıyken, tarihsel bir dönüm
noktasıdır.
Bunun üstesinde müslümanlar ve gayrimüslimler,
Mısırlılar ve diğer halklar, yani hepimiz için gelin! Kadın ve erkek, genç ve
yaşlı, müslüman ve gayrimüslim, kahraman omuzlarınıza tarihimizin yüklediği
muazzam sorumluluğun farkına varın!
Görkemli devriminiz tehlikededir.
Yozlaşmış ve işbirlikçi politikacılar, bölgenin jeopolitikasına
boğazına kadar köle olmuş bir ordu, bu ordunun yapısal olarak Amerikan
emperyalizmi ile sarmaş dolaş olan gerçekliği, sadece kendi çıkarlarını düşünen
bölgesel güçler, devriminizi sizden çalmak istiyor! Onlar, çalınan devrimin
sizin ve bizim için, genel olarak bölge için, bütün araplar ve müslümanlar
için, Asya’dan Afrika’ya, Latin Amerika’ya ve hatta Avrupa ve Kuzey Amerika’ya,
bütün insanlık için sahip olduğu anlamı zerre umursamıyorlar.
Geleceğinize hep birlikte karar verin, anayasa
taslağınızı her birlikte hazırlayın. Müslüman ya da liberal, islamcı ya da
seküler, Sünni ya da Şii, Kıpti ya da diğerleri gibi sahte kimliklere bakmadan,
en iyilerinizden, size nasıl bir Mısır hayal ettiklerini anlatmalarını isteyin.
Mısır’ı Mısırlı kadınlar için güvenli kılın. Onların
güvenliği, emniyeti ve saygınlığı, hayallerinizin ayrılmaz bir parçası olsun.
Kız kardeşleriniz, ablalarınız, anneleriniz, kızlarınız ve karılarınız, devriminizin
ölçüsü onlardır. Eğer tarihinizi yazdığınız sokaklar, caddeler ve meydanlar
onlar için güvenli değilse, hiçbir ülkünüz, özleminiz ya da hayaliniz de
güvende değil demektir.
Devriminizin kaderinin işbirlikçi ellere geçmesine
izin vermeyin! Bu tarihî görevde en son güvenebileceğiniz insanlar, politikacılar
ve subaylardır. Kendi kaderinizi kendi ellerinize alın!
Mursi’ye karşı ayaklanmış olanlar, askerî bir darbenin
kendi hesaplarına yazılmasına izin vermemeli. Şimdi vakit karanlıkta kalkıp Mursi
lehine düzenlenen gösterilere katılanların ellerini arayıp bulmanın vaktidir.
Ayrımın karşı tarafındaki kardeşlerinizi arayıp bulun. Evlerine, mahallelerine,
camilerine gidin. O evler sizin evlerinizdir, o camiler sizin camilerinizdir, o
mahalleler sizin mahallelerinizdir. Barış, barış, barış… Beyaz bayraklar, açık
kalpler ve birbirine uzanmış eller!
Şehit düşmüş kahraman Mursi taraftarlarının tamamı
için ulusal yas günü ilân edin. Onlar, devrimin, aynı zamanda hem onların hem
de sizin olan devrimin şehitleridir. Anılarını onurlandırın, ailelerini teselli
edin, onları destekleyin, onları kardeşiniz addedin ve onlara öyle seslenin!
Ocak devriminizin en zor ve en önemli günlerinde, daha birbirinizi
birbirinizden ayıramadığınız, etle tırnak olduğunuz, Tahrir Meydanı’nda
beraberce geçirdiğiniz günleri ve geceleri hatırlayın!
Mursi için gösterilere katılmış olanlar, ona karşı
sokağa dökülenleri düşmanları olarak görmemeli. Öyle değiller, tıpkı sizin gibi
Mısırlı ve çoğu müslüman. Sizinle aynı kaderi ve hayali, özgür ve demokratik
bir gelecek rüyasını paylaşıyorlar. Bir askerî darbe peşinde değiller. Sadece
demokratik haklarını kullanıyorlar.
Sömürgeciliğin dayattığı o aşağılık dindar/seküler
ayrımının ve bunun aynı derecede tehlikeli Sünni/Şii, Müslüman/Gayrimüslim
ayrımlarını, Kıpti, Yahudi, agnostik veya ateist türü etiketlemeleri reddedin!
Bunlar, sahte ayrımlardır. Birbirimizin gözlerinin içine bakın. Orada
kardeşlerinizi görün, ister sakalı olsun ya da olmasın, ister nikabı olsun ya
da olmasın. Ortak kampanyalar hazırlayın ve birbirinizin elini tutun. Sizler
birbirinizin düşmanı değilsiniz. Düşmanınız insan postunda değil. Düşmanınız bu
dünyaya yapısal olarak içkindir ve sizin döşediğiniz yolla onu hep beraber alt
etme imkânı kazanıyoruz.
Sizin muazzam devriminiz, bu kalıcı yaraları nasıl
iyileştireceğimizi gösterdi bize. Size milyar dolarlar vermeye gelenler, çözümün
bir parçası değil, sorunun bir parçasıdırlar. Mısır’ın sadakaya ihtiyacı
yoktur, Mısırlıların cömertlik edebiyatına karnı toktur. Sizin devriminiz,
cömertliğin bizatihi tanımıdır. Sanayiinizle, çalışkanlığınızla, maharetinizle
Mısır’ı dünyanın geri kalanının gıpta ettiği ve öykündüğü bir model hâline
getireceksiniz.
Önemli olan, Mursi ya da başka bir politikacı değil,
Mursi ya da başka bir cumhurbaşkanı da değil. Önemli olan, Mısır’ın
geleceğidir, milyonlarca insanın kaderidir, Mısır’ı izleyen, ona dair ümitleri,
hayalleri olan, onu merak eden diğer milyonların umutlarıdır.
Dünya, hangi yöne gideceğinizi korku ve umutla takip
ediyor: Acaba sahte ayrımlar umutlarınızı, umutlarımızı yok edecek mi yoksa
yeni bir düşünme biçiminin, dayanışmanın ve amaçlılığın şafağı sizi ve bizleri
daha iyi günlere mi götürecek?
Aklın kudreti, aklıselimin ışığı, kolektif iradenizin
inayeti sizinle olsun ve sizi yönlendirsin!
Dayanışma duyguları ile dolu gerçek kardeşiniz!
Hamid Dabaşi
16 Temmuz 2013
Kaynak
0 Yorum:
Yorum Gönder