26 Kasım 2010

, ,

Emel Meslusi

“Bulimik hastaları misali, Joan Baez, Bob Dylan, Şeyh İmam ve Marsel Halife gibi onlarca müzisyeni bir arada dinleyerek büyüdüm.” Tunuslu şarkıcı Emel Meslusi, müzikal oburluğunu bu şekilde izah ediyor. “Demek ki hayatımın en güç dönemi bu dönemmiş” diye devam ediyor, Egypt Daily News’e verdiği mülâkatta.

Geçen Perşembe gecesi Geneina, Azhar Park Salonu’nda verdiği konsere Tunus kokusu yüklü bir şarkı olan El Bab Darik [“Kapındayım”] ile çıktı. Şarkıcının ayakları çıplaktı ve üzerinde kırmızı bir elbise vardı. Sesi ciğerden, güçlü ve açıktı. Müzik yolunu aldıkça o da keman, bas ve vurmalılar eşliğinde tüm salona hükmetmeyi bildi.

Kimi şarkılarını gitarla çaldı. Meslusi, üniversitede üyesi olduğu Idiom isimli grupta farklı bir yol tutturmuş.

“O günlerde gitar çalıyor, keşfettiğim müzisyenlerin şarkılarını gitar eşliğinde söylüyordum. Bu Tunus için gayet yeni bir durumdu. Büyüyüp gelişmemde çok sayıda insanın katkısı olduğunu düşünmemin sebebi budur.”

2004’te Meslusi, kendi Tunus ağzı ile şarkılar yapmaya başlıyor. 2006’da da Paris’e taşınıyor.

Şarkıları yüreği sarsan notalarla örülü. Müziği heavy metal ile hard rock arasında salınıyor ama bu müzik türlerinin daha hazin örneklerini andırıyor. Anavatanlarından mahrum Filistinliler için dillendirdiği ağıt Naci en Palestine [“Filistin’de Doğdum”] bunlardan biri.

“(Bu şarkı) Çingeneleri anlatıyor, onların hikâyesinden bahsediyor.” Esasında şarkı Naci en Alamo isimli başka bir şarkıdan uyarlama. Meslusi, Çingenelerin de vatansız olmaları üzerinden, Alamo [“Aşk”] kelimesi yerine Filistin’i koyuyor ve şarkıyı mahrumiyetin ağıtına dönüştürüyor.

Ancak öte yandan ona göre, burada müstehzi bir durum söz konusu, zira “belki de vatansızlık Çingeneler için bir tercih meselesi iken, Filistinliler için değil.”

“Özgün şarkı gayet güzel ama gene de ona özel bir şeyler eklemem gerektiğini düşündüm. Birkaç Arapça kelime ile daha hoş olacaktı. Çünkü Arapça güzel bir dil.”

Naci en Alamo, ilk kez, Çingene yönetmen Tony Gatlif’in çektiği Vengo isimli filmde kullanıldı. Meslusi, bu türden film müzikleri seslendirmeyi sürdürdü.

“Sinemayı seviyorum. Çok film izliyorum, bu sayede de ilginç müzikler keşfediyorum.”

Bu türden film müzikleri arasında Fatih Akın’ın Cennetin Kıyısında filminden aldığı Ben Seni Sevdiğumi isimli Karadeniz türküsü de var. Emir Kusturica’nın Çingeneler Zamanı’nda kullanılan Ederlezi şarkısı da repertuarında yer alıyor.

Bu şarkıların önemli bir bölümü vatansız insanlara ait ya da onlarla ilgili. “Belki de benim hassasiyetim de bu yönde” diyor Meslusi ve ekliyor: “Çünkü bu şarkılar çok derin. Şarkıları söyleyen ya da yazan insanların ıstırabı beni söylemeye mecbur ediyor.”

Filistin davası, şarkıcının kalbinde çok özel bir yere sahip. İsrail’in Gazze’yi bombalaması sonrası Meslusi, Malkit [“Bulamadım”] isimli şarkısını bestelemiş: “Tek kelime bulamadım” diye başlıyor şarkının sözleri ve şöyle devam ediyor:

Gözlerimi kapayacak bir yer bulamadım
Bana cevap verecek bir dost bulamadım
Beni alıp götürecek bir dalga bulamadım
Endişemi dile dökecek bir tek söz bulamadım
İnsandaki nefreti söküp atacak tek bir ezgi bulamadım
Halkımı bulamadım, ailemi, mutluluğumu, yolumu
Bulamadım
Hislerimi tutuşturacak bir köz
Bulamadım.

Meslusi’yi etkileyen isimler arasında en alışılmadık isim galiba Feyruz. Üzerindeki etkisine rağmen şarkıcı, bu hususta şu tespiti yapıyor: “Feyruz, bana nazaran daha romantik, ben ise ondan daha devrimciyim.”

“Üniversitede, gündelik hayatımda, dolayısıyla müziğimde hep isyankâr bir yan mevcut olmuştur. Güçlü politik konumlar almak niyetinde değilim, herkese bendeki aslî duyguyu anlatmaya çalışıyorum sadece: özgürlük.”

“Arzum, Şeyh İmam’ın da ötesine geçebilmek ama bu noktada Ahmed Fuad Necim gibi, güçlü değilse de görece daha dolaysız kelimeler bulabilen birisine ihtiyacım var.”

Geneina’daki konserinde, gitarıyla, birkaç Şeyh İmam-Ahmed Fuad şarkısı da seslendirdi. Böylelikle, hâlâ (Ahmed Fuad şiirinde önemli bir tema olan) fellahların (köylülerin) ülkesi olduğunu ve mücadelenin henüz bitmediğini anımsattı tüm Mısır’a.

Meslusi’nin şarkıları milliyetçi değil. Ona göre şarkıları “mantıklı”.

"Kâğıda samimi kelimeler dökebilmenin en iyi yolu, meseleye kendinden başlamaktır.”

Seyirciler şarkılarında Tunus’u duyuyorlar bir miktar.

“Tunus neyse diğer ülkeler de o benim için. Bu gayet iyi bir durum bize göre, çünkü oralarda kendimden söz edebiliyorum ve aynı yoldan başka insanlar hakkında konuşabiliyorum.”

”Bu, bir şarkı dinleyip onu kendinizce benimsediğinizde olan şeyle aynıdır. Şarkının hangi ülkeye ait olduğunun bir önemi yok bence.”

Tunuslu şarkıcı, beş dil konuşuyor, bu dillerde şarkı söylemeyi seviyor. “Kendime ait bir bohçam var ama gene de başka sesleri keşfetmeyi seviyorum. Başka müzikleri hep merak etmişimdir.”

Müziğe olan iştahını tarif ederken söyledikleri muhtemelen kendi müziğini de izah ediyor: “Bilirsin, bir yiyecek bulmak, o yiyeceğin farklı ve gayet iyi olması gibi bir şey bu.”

Chitra Kalyani
2009
Kaynak

* * *

Mülâkat

Etkileyici sesiyle Kürtçe Ahmedo parçasını seslendiren Tunuslu sanatçı Emel Meslusi, anadil ve kimliklere verdiği önemi şarkılarında dile getiriyor. Meslusi, anadil yasağının verdiği acıyı hayal bile edemediğini belirterek, “bu nedenle Kürt halkının mücadelesi benim varlığımı en derinden altüst ediyor” diyor.

Tunuslu sanatçı Emel Meslusi, 27 yaşında ve Tunus müziğine yeni bir ses katıyor. Daha 7 yaşındayken koreografi, skeçler ve şarkılarla sokak gösterileri organize etmeye başlayan sanatçı, 16-17 yaşlarına geldiğinde şarkı söylemek tüm hayatına hükmediyor. 25 yaşına kadar Tunus’ta yaşayan ve bugün Fransa’da ikamet eden Meslusi, müziğe ilk başladığı yılları anlatırken, “müziği meslek hâline getirmemden korktukları için ailem üzerimde biraz sansür uyguladı ama şimdi beni anlıyorlar ve inanıyorum ki benimle gurur duyuyorlar” diyor.

Tunuslu sanatçı Meslusi ile müzik yaşamı, şarkıları, farklı diller ve kimliklere olan ilgisi, müzikte anadilin önemi ve Kürtçe ile nasıl tanıştığına ilişkin söyleştik. Meslusi, müzik hayatındaki dönüm noktasının beste yapmaya başladığı ân olduğunu söylüyor: “Müzik yaşamımın en önemli dönüm noktası, 2004’ten itibaren kendi şarkılarımı yazıp bestelemeye başladığım zamandı. Bir renk, özgün bir dil oluşturmaya başlıyordum artık.”

Lübnanlı sanatçı Marsel Halife’nin şarkıları ile tanışması da müziğinde önemli bir ilham kaynağı oluyor. Meslusi, Halife ile hiç karşılaşmamış ama ondan etkilendiğini şu sözlerle anlatıyor: “Marsel Halife ile hiç karşılaşmadım ama onun şarkılarını, melodilerini ve şarkılarının sözlerini keşfetmek benim için bir ilham kaynağı idi, müziğe bakış açımda önemli bir gelişmeye neden oldu. Güçlü mesajlar içeren alternatif bir Arap müziğinin var olabileceğine inanıyordum, hiç düşünmeden bu yolu takip etmek istiyordum.”

Herkesin anadilinde kendisini ifade etmesi ve kimliğine sahip çıkmasının önemini müziğiyle de ifade eden Tunuslu sanatçı, etkileyici sesiyle Kürtçe, Türkçe, Ermenice ve Romanca da şarkılar seslendiriyor. Bugüne kadar iki albüm çıkardı; biri Aralık 2006’da Khaief, diğeri de Eylül 2008’de Helma. Bir sonraki albümünü 2009’un sonunda tamamlamayı umuyor.

Çok dilli bir müzik yapan Meslusi’ye bugüne kadar kaç dilde şarkı söylediğini sorduğumuzda, “Esas olarak Tunus Arapçası ile yazıyorum ve biraz Arap literatüründen, bazen de Fransızcadan faydalanıyorum. Kimi zaman da beni etkileyen, Kürtçe, Türkçe, Ermenice, Romanca (Çingene), İspanyolca, İngilizce ve Korsika dilinde şarkılar da söylüyorum.” diyor.

Meslusi, şarkılarında özgürlükten, aldatılmadan, hayal kırıklığından, umuttan, boyun eğme, başkaldırı, güzellik ve farklı renklerden bahsediyor.

Peki, neden herkesin kendisini anadilinde ifade etmesini ve kimliğine sahip çıkmasını bu kadar önemsiyor, hiç kendi ülkesinde bu tür sorunlarla karşılaştı mı? Meslusi bu soruya şöyle cevap veriyor:

“Aslında büyürken ve çok sayıda soru sormaya başladığım yaşa ulaştığımda, kimlik sorunu beni yakaladı. Evet, biz karma bir kuşağız… Dilimizde çok sayıda Fransızca kelime var, yabancı televizyon kanallarını seyrediyoruz, Amerikan müziği dinliyoruz… Tüm bunlarla birlikte dünyada yerimizi doğal olarak bulmamız kolay olmuyor.”

Meslusi, “Bunun içindir ki sesimin bu dilde etkileyici ve rahat olduğunu ortaya çıkaran ilk tecrübemden bu yana şarkı söylemeye ve bununla ilgili olarak Tunus dilinde yazmaya devam ettim” diyerek, insanın kendisini en rahat hissettiği dilin anadili olduğunu şöyle ifade ediyor:

“Hangi dilde kendimizi rahat hissediyorsak o dilde en etkileyici olduğumuzu düşünüyorum ve hiçbir şey insanı kendi anadilinden daha rahat kılamaz.”

Kendi yaşamında dillere bu kadar önem atfetmesinin nedenini ise şu sözlerle anlatıyor: “Diller, yolculuktur, çeşitlilik, alışveriş, zenginlik, gizem, hayaldir…”

Kürtçe Ahmedo parçasını seslendiren Emel Meslusi, 7 Kasım günü 17. Hüseyin Çelebi Edebiyat Ödülleri etkinliğine de katılmıştı. Kazım Koyuncu’nun da seslendirdiği “Ben Seni Sevdiğimi” şarkısını seslendiren sanatçının ayrıca Arapça “Che Guevara” şarkısı da büyük ilgiyle dinleniyor.

Meslusi, Ahmedo parçası ve Kürtçe ile nasıl tanıştığını şöyle dile getiriyor: “Bir internet sayfasında tesadüfen Aynur Doğan’ın seslendirdiği şarkılarla karşılaştım, bu ses ve ezgiler beni alıp götürmüştü… Ahmedo, en özel ve etkileyici olanıydı. Uzun süre bir gün bu şarkıyı seslendirmeyi hayal ettim… Bu kolay değildi.”

Meslusi, bir şarkıyı seçerken nelere dikkat ettiğini de, “şarkının sizi kendi bilinmezliğinize götürebilmesi, en derin trans hâline sokabilmesi gerekiyor" sözleri ile ifade ediyor.

Meslusi, Kürtler gibi müziği ve dilinden dolayı yasaklarla, zorluklarla karşılaşmadı. İnsanın anadilinde konuşmasının yasaklanmasının verdiği acıyı hayal bile edemediğini söyleyen sanatçı, Kürtlerin verdiği mücadelenin kendisinin derinden etkilediğini belirtiyor. Meslusi, bir dilin yasaklı olması karşısındaki duygularını ve Kürtlerle olan bağını şöyle dile getiriyor:

“İnsanın kendi dilinde konuşmasına ve kendisini ifade etmesine getirilen yasağın yol açtığı acıyı hayal bile edemiyorum, artık insanın kendisi olmaması gibi bir şey bu… Çok zordur, bu nedenle Kürt halkının mücadelesi benim varlığımı en derinden altüst ediyor.”

Tiji Roj

Sözüm Hür (Kelmti Hurra)

Ben, hür olan ve asla korkmayan.
Ben, hiç ölmeyen.
Ben, teslim olmayanların sesi.
Ben, kıyametin ortasındaki mana.

Ben bu köpeklerce,
Halkın rızkını çalanlar,
Fikirlerin yüzüne kapıyı çarpanlarca satılan
Mazlumun hakkı.

Ben, hür ve asla korkmayan.
Ben asla ölmeyecek olan esrar.
Ben, teslim olmayanların sesi.
Ben hürüm, sözüm hür.

Ben hürüm, sözüm hür.
Unutma, ekmeğin fiyatını.
Unutma, sefaletin sebebini.
Unutma ihtiyaç olduğunda bize ihanet edeni.

Ben, hür ve asla korkmayan.
Ben, asla ölmeyecek olan esrar.
Ben, teslim olmayanların sesi.
Ben, kızıl gülün sırrı
Rengi yıllarca sevilen
Kokusunu nehirlerin örttüğü.
Hür olanlara seslenip duran.

Ben, karanlıkta parıldayan bir yıldız.
Ben, zalimin boğazındaki diken.
Ben, ateşin değdiği rüzgâr.
Ben, unutulmayanların ruhu.
Ben, ölmeyenlerin sesi.

Çıkarıyorum çeliği balçıktan
Yeni bir aşk yaratıyorum onunla.
O çelik kuş oluyor
Vatan oluyor
Rüzgâr oluyor, yağmur oluyor.

Ben, dünyanın birleşen tüm hür insanları
Mermi gibiyim gayrı.
Ben, dünyanın birleşen tüm hür insanları
Mermi gibiyim gayrı.

Söz: Emin Guzzi
Müzik: Emel Meslusi

Zalim (Dhalem)

Katlet beni… Bir şarkı yazıyorum.
İncit beni... Bir hikâye anlatacağım.
Daha fazla işkence et bana ki kışımı ısıtayım.

Gözyaşlarımı kurutacak ezgiler yağacak sonra
Zaman seni alıp götürecek, ezgilerimse ebedi kalacak.

Katlet beni… Bir şarkı yazıyorum.
Hapse at beni… Bir hikâye anlatacağım.
Daha fazla işkence et bana ki kışımı ısıtayım.

Gözyaşlarımı kurutacak ezgiler yağacak sonra
Zaman seni alıp götürecek, ezgilerimse ebedi kalacak.

Ah zalim!.. Sen de göreceksin kurban olacağın günü.

Katlet beni… Bir şarkı yazıyorum.
Katlet beni... Bir şarkı yazıyorum.

Söz-Müzik: Emel Meslusi

0 Yorum: