10 Ekim 2011

,

Müslüman Komünist Hacı Misbah

Hacı Misbah’ın Endonezya tarihinde özgül bir yeri vardır. Onun ismi Semaun, Tan Malaka ve diğer solcuların yanında anılır. İslamî hareket onun ismini hiç anmaz, zira o, zihniyet olarak komünisttir. İslam ve komünizmi rakip birer unsur olarak görmeyen Misbah’a göre, İslam dini zulme ve adaletsizliğe karşı mücadelenin bir parçası olmalıdır.

Misbah, 1876’da Kauman, Surakarta’da dünyaya geldi. Bir batik tüccarının oğluydu. Küçükken ismi Ahmed olan Hacı Misbah evlendikten sonra Darmodiprono ismini aldı. Hac vazifesini ifa ettikten sonra ise Hacı Muhammed Misbah olarak tanınmaya başladı.

Misbah’ın doğduğu yer olan Kauman, Surakarta’da Kasunanan sarayının önündeki meydanın kuzey batısına düşen bir köydü. Burada eski bir hanedanlık olan Sunan ailesine bağlı din adamları ikamet ediyordu. Misbah’ın ailesi bu din adamları sınıfına mensuptu. İçinde olduğu dinî ortam sebebiyle okulda sosyal derslerden çok dinî derslere ağırlık verdi.

Gençlik yıllarında babasının izinden giderek, batik ticaretine girdi. İşinde başarılı oldu ve batik atölyesi açtı. 1912’de Surakarta’da İslam Birliği’ne (Sarekat İslam) katıldı. Etrafında âdil, eşitlikçi ve saygın bir kişi olarak tanındı. Hac sonrası türban kullanmaya başladı. 1914’te Cava’da olduğu dönemde harekete aktif olarak katıldı. Bir süre Endonezya Gazeteciler Birliği’nde çalıştı. 1915’te Kuzey Sumatra’nın başkenti Medan’da, 15 Ocak 1915 Müslüman Medan ismiyle bir gazete çıkarttı. 1917’de çıkartacağı gazetenin ismi ise İslamî Hareket’ti. Gazeteler, hareketin medya ayağını hayli güçlendirdi ve Surakarta ile civar bölgelerde yaygın bir okuyucu kitlesine ulaştı.

Kartodikromo Marco, Misbah hakkında şunları söylüyor:

“Görüntü itibariyle Misbah, Araplar gibi yüzünü kapatan, Cavalılar gibi türban takan, bazen de Türk usulü fes kullanan sıradan birisiydi. Bu kılığı kıyafeti ile halk ona hacı derdi.”

Marco’nun yazdıklarında Misbah ile ilgili halka ait kanaatler yansımaktadır.

Ticarî faaliyet yürüten bir hacı olarak Misbah, Hollanda’nın sömürgeci zulmünün farkındaydı ve o günlerde Doğu Hint Adaları’nın kıyılarını da dövmeye başlayan devrimci fikirlere ilgi duyuyordu.

Süreç içinde Misbah, taban örgütlenmesinin içinde aktif olarak çalışmaya başladı. Grevler ve yürüyüşlerin örgütlenmesinde aktif olarak yer aldı. Bulan şehrinde minberleri kapitalizme karşı mücadelenin birer kürsüsü olarak kullandı. 1919’da çiftçilerin eylemine önderlik etmesi sebebiyle, Surakarta’da tutuklandı.

16 Mayıs 1920’de bir kez daha hapse atıldı. Pekalongan’da 2 yıl 3 ay hapis yattı. 22 Ağustos 1922’de Kauman’a geri döndü. 1923’te Endonezya Komünist Partisi ile İslam Birliği-Kızıl'ın bir propagandisti olarak faaliyetlerine kaldığı yerden devam etti. O, komünist ve İslamî fikriyatın birliğinden dem vuruyordu. Temmuz 1924’te tutuklanıp Manokvari’ye sürgüne gönderildi. Suçu, Surakarta ve civarında grevlere önderlik etmek ve terör/sabotaj faaliyetlerinde bulunmaktı.

Kyoto Üniversitesi’nde profesör olan Takaşi Şiraişi’ye göre, Yogyakarta ve Surakarta’da İslam farklı sosyal dinamiklere yaslanıyordu. Muhammediye hareketinin lideri Ahmed Dahlen ve ortodoks, mütedeyyin bir Müslüman olan Misbah, Surakarta’da yaşayan önemli isimlerdi.

1912’de Yogyakarta’da kurulan Muhammediye hareketi, dindar Müslümanları kısa sürede örgütledi. İslam’ın yenilenip saflaştırılması ve ülkenin Hollanda sömürgesi olmaktan çıkması gerekliliğine inanan Dahlen, önemli bir güç elde etti. Şiraişi’ye göre, din o dönemde dinî bürokrasi için salt bir araçtan ibaretti. Derin bir bilgiye sahip değillerdi. Köylülük, devlete buradan bağlanmıştı. Hacı olup dinî çalışmasını pekiştiren Dahlen, henüz köylüler üzerinde etkili değildi.

Gene de Muhammediye hareketi, Müslümanları birleştirme konusunda başarılı oldu. Tebliğ çalışmalarında Kur’an’dan alıntılar yaparak sure ve ayetlerin anlamlarını açıklıyorlardı. Bu hususta ülkede faaliyet yürüten Hristiyan misyonerlerine epey güçlükler çıkarttılar.

Ancak hareketin Surakarta’da pek gücü yoktu. Bunun nedeni, şehrin ülkenin ilk modern din okuluna ev sahipliği yapıyor olmasıydı. İlim Medresesi ve Sarekat İslam, İslamî hareketin iki ayrı tartışma platformu olarak faaliyet yürütüyordu. Surakarta’da ise ilerici din adamları ve batik tüccarları hâkimdi. “Müslüman Medan” çatısı altında birleşen ve kendisine “Genç Müslümanlar” ismini veren grup, diğerleri ile kimi fikir ayrılıklarına düştü.

İslamî hareket, Surakarta’da ve Yogyakarta’da iki farklı kanaldan akıyordu. Surakarta’daki hareket, modernist ve reformist iken, Yogyakarta’daki hareket modernist değilse de reformistti. Buralardaki gençlik, önemli ölçüde Arfah ve Adnan gibi isimlerin önderliğindeki ilerici ve ortodoks hareketin etkisi altındaydı. Ortodoksi geri plana çekilince hareket 1918’de ikiye bölündü.

Hareketteki ayrılığı, Martodharsono tarafından kaleme alınan bir yazı tetikledi. Yazı Surakarta’daki gazetede çıktığında, İslam’ın bu türden tacizlere karşı savunulması gerektiğini söyleyen, Tjokroaminoto imzalı başka bir yazı yayımlandı. Bu çağrıya Surakarta’daki İslamî gençlik cevap verdi. Misbah, ayrılan grubun kurduğu Hz. Muhammed’in Ordusu isimli örgütün vaizi oldu.

Zamanla Muhammediye hareketi, Yogya şehrindeki dinî cemaat içinde stratejik bir konuma kavuştu. Din adamlarının kendilerine ihanet ettiğini düşünen dindar halk, hareketle birleşti. Halka göre din adamları, kapitalist gayrımüslimlerin oyuncağı olmuştu. Militan bir tarz edinen hareket, kendisine katılımın hakiki Müslüman olmanın bir aracı olduğuna inandırdı halkı. Hareketin gücünün kaynağı, İslamî inancın eyleme dökülmesine dönük arzu ve kararlılıktı. Hareketin gözünde onun eylemlerine ihanet etmiş bir kişi sahte Müslüman mertebesindeydi.

Dindar elitlere ve otoritelere saldıran hareket, hakiki İslam çağrısı yaptı. Misbah, “İslam’ı eyleme geçirdi.” Misbah’ın önemli bir isim olarak faaliyetlerine katıldığı hareket, çeşitli yerlerde gazeteler çıkarttı, okullar kurdu, israfa, her türden sömürüye ve zulme karşı mücadele etti.

“Korkmayın, Endişelenmeyin!”

Antikapitalist olan Misbah, yazılarında bu yola girmiş olanları halkın gözünde kötü duruma düşürecek noktalara temas ediyordu. İslamî örgütlerde aktif olması hiç sorun değildi. Ona göre, Hollanda ile imzalanan barış anlaşması tehlikeliydi ve bu anlaşmaya şiddetle karşı çıkılmalıydı. Politik çalışmaları ve grevleri engelleyen her şey adaletin tecellisini geciktiriyordu.

20 Nisan 1919’da Misbah, gazete için bir karikatür çizdi. Karikatürde Hollandalı kapitalistler köylünün kanını emiyor, ona çok az ücret veriyor, vergi yükü ile onu eziyordu. Karikatürün altındaki yazı ile Misbah köylülere şu şekilde seslendi: “Korkmayın, endişelenmeyin!” Bu cümle köylülere cesaret verdi ve onların greve çıkmalarını sağladı. Bu gelişme üzerine Misbah, 7 Mayıs 1919’da tutuklandı. Köylüler onun için çok sayıda eylem yaptılar. 22 Ekim’de serbest bırakıldı, bu, Sarekat İslam için büyük bir zaferdi.

Misbah, esasında bu sözleri ile köylülere “cezalandırılmaktan, sürülmekten ya da asılmaktan korkmayın, zira Hz. Muhammed’in yolu güçlüklerle doludur” diyordu. Kapitalizme karşı mücadele veren Misbah komünistlere de bağlıydı. Karl Marx’a duyduğu hayranlıkla, sürgünde “İslamcılık ve Komünizm” isimli makalesini yazdı. Onun gözünde Marx, fukaranın övgüye değer müdafisiydi. O, kapitalizmi insanî değerlerin yıkımına sebep olan bir sistem olduğu için mahkûm etmiş kişiydi. Din, kapitalizm tarafından yozlaştırılmış olduğundan, kapitalizmin karşısına tarihsel materyalizm çıkartılmalıydı.

Misbah, dinî kurumların foyasını meydana çıkartarak onların fukarayı ve mazlumu asla savunmadıklarını gösterdi. Ona göre kapitalizme karşı mücadele, İslam’ı bir kenara itmeyi gerektirmiyordu. Çünkü kapitalistlere ve onların yandaşlarına karşı mücadele şeytana karşı mücadeleydi.

Misbah, hem İslam Birliği-Merkez’den kopan EKP/İslam Birliği-Kızıl üyesiydi hem de Endonezya Komünist Partisi’nin bir parçasıydı. Hatta o, Surakarta’daki komünist faaliyetin de önemli bir kurucu unsuruydu.

Cava’da tertiplenen bir terör faaliyeti ardından Misbah, eylemin beyni olduğu düşünülerek, tutuklandı. Aleyhindeki delillere rağmen suçlu bulundu ve Manokvari’ye sürgüne gönderildi. Yanına karısı ve üç çocuğunu aldı. Ziyaretine gelenler her seferinde engellendiler. Sadece Kur’an okumasına izin verildi. Bu süre zarfında “İslamcılık ve Komünizm” başlıklı bir dizi makale kaleme aldı.

Medan gazetesi makaleleri yayımladı:

“Dinin temeli eşitliktir. Yüce Allah, sosyal hayatta tüm insanlara eşit olma hakkı bahşetmiştir. İnsanın soylu ya da soysuz olması insanlığın terbiyesine tabidir.”

O zor koşullarda Misbah sıtmaya yakalandı ve 24 Mayıs 1926’da vefat etti. Naaşı Penindi, Manokvari’de, karısının mezarının yanına gömüldü.

Kaynak: Liberation V / Th II / Şubat 2003
Katkı Sunanlar: Liberation Yayın Kurulu, Ocak 2004
İnternet versiyonu: indomarxist.net, 3 Şubat 2004

0 Yorum: