03 Eylül 2014

IŞİD ve El-Kaide


IŞİD ve El-Kaide: Benzerlikler ve Farklılıklar

 

Suudiler, Irak-Şam İslam Devleti denilen olguyu tecrit etmek ve onu günümüz Arap politik kültüründeki unsurlarla (ya da Amerikan dış siyasetinin konuyla ilgili mirasıyla) ilişkisiz bir gerçeklik olarak sunmak için hararetli bir gayret içerisindeler.

Suudi prenslerine bağlı tüm propagandacılara (özellikle İngilizce) yazılar yazmaları ve (“Arap ruhu”, politik Arap halkı”, “Arap kültürü”, “Suriye ve İran rejimleri”, “Hizbullah’ın silâhları” ya da “Arap zihniyeti” gibi) muhtelif konularda IŞİD denilen olguyu suçlamaları yönünde kesin talimatlar veriliyor. Ancak bu çaba boşuna. Zira IŞİD de El-Kaide gibi Vehhabi Suudi ideolojisinin bir ürünü. Dünyayı kasıp kavuran muhtelif cihadî terörist örgütlerin arkasında bu ideoloji var. Ama ABD hükümeti bu bağlamda hiç suçlanmıyor: Cihadî canavarın doğumuna yol açan, Suudi Arabistan’ın Vehhabi ideolojisi ve onunla Soğuk Savaş (sonrasında da Irak’taki mezhebçi komplo) süresince kesişen ABD doktrini.

IŞİD ve El-Kaide, Suudi krallık ailesiyle aynı ideolojiyi paylaşıyor ama dış siyaset konusunda aileyle anlaşamıyor. Bin Ladin’in hikâyesi herkesçe biliniyor: Ladin, Irak’ın ABD tarafından işgal edilmesine ve Suudi krallık ailesinin ABD’yi bölgedeki muhtelif ülkeleri işgale davet etmesine dek tüm Suudi prensleriyle arası iyi olan bir isimdi. Onun öncesinde Bin Ladin, Suudi Arabistan’daki politik yapının üst düzey üyelerinden biriydi. Bugün IŞİD’in kontrolündeki bölgelerde Suudi okullarında kullanılan aynı Vehhabi edebiyatına başvuruluyor. Katı hükümler içeren ama öte yandan şüpheli kabul edilen Hadislerden ve bu Hadislerin Muhammed ibn-i Abdulvahab tarafından yapılan yorumlarından oluşan Kitabu't Tevhid, IŞİD, El-Kaide ve Suudi Sarayı için bir tür “kutsal kitap”.

IŞİD ve El-Kaide, birbirine benziyor ama kimi yönlerden iki örgüt arasında belirli farklılıklar var. Aşağıdaki liste, bu farklılıkları ve benzerlikleri veriyor:

1) El-Kaide, hitabeti güçlü, karizmatik bir lidere sahipti. Bu lider, dost fanatikleri ve genç Arapları teşvik etme noktasında becerikliydi. Diğer yandan IŞİD ise karizmatik bir lidere sahip değil; halifesi, ilk televizyon konuşmasında çuvalladı mesela.

2) El-Kaide’nin merkezî idaresi Bin Ladin’in ve vekillerinin elindeydi, IŞİD’de ise, görüldüğü kadarıyla, kolektif liderliğe dayalı bir örgütlenme tarzı var.

3 Maurice Duverger’in politik partilerle ilgili yaptığı ayrıma sadık kalırsak; El-Kaide, gerçek müminleri arayan elit bir küçük örgütlenme, IŞİD ise (ki tehlike de buradan kaynaklanıyor) ülkeleri yönetmek isteyen bir kitle partisi/ordu.

4) El-Kaide, batılı hedeflere çarpıcı saldırılar düzenleme konusunda uzmanlaşmıştı, IŞİD ise korku salmak ve askerî zaferler elde etmek için korkunç görüntüler vermek istiyor. Suriye ve Irak’ta düşmanlarının kalplerine düşürdüğü korkuyu küçümsememek gerek.

5) IŞİD, kendi yurdunda savaş vermeye odaklanırken, Bin Ladin, ABD ve Batı ile mücadeleye odaklanıyordu.

6) Her iki örgüt de Vehhabi ideolojisini paylaşıyor.

7) İkisi de El-Ezher ve Riyad’daki dinî kurumlardan nefret ediyor.

8) İkisi de Müslümanları katletmeyi kolayca meşrulaştırabiliyor.

9) İkisi de internet (veya TV) üzerinden yürüttükleri propaganda faaliyetlerinde gençleri hedef alıyorlar.

10) El-Kaide eski tarz medyaya, IŞİD ise yeni medyaya bel bağlıyor.

11) IŞİD, gençler arasında kampanya yürütmeyi esas alıyor.

12) IŞİD, Bin Ladin’in gidip saklanması, sonrasında da öldürülmesi ardından, El-Kaide’nin yaşadığı kaderi yaşamaktan kaçınmak için, bir dizi ayrı bölgesel örgüt kuruyor.

13) IŞİD, sosyal medyada basit bir dil kullanırken, Bin Ladin, eski tarz Arapça hitabete başvuruyordu (11 Eylül sonrası yaptığı konuşma istisnadır, o konuşma Arap kamuoyunda lehte sonuç vermiştir.)

14) IŞİD ilkesel olarak El-Kaide’de değil, El-Kaide’nin mevcut liderlerini suçlamaktadır (bu noktada Ebu Muhammed Adnanî’nin Eymen Zevahirî’ye yazdığı mektuba bakılabilir). El-Kaide bugün ilkesel planda IŞİD’i suçlamaktadır.

15) El-Kaide, Suudi istihbaratının desteğiyle (ve Soğuk Savaş süresince, ABD’nin rızasıyla) kuruldu, IŞİD ise Suudi yönetimine muhalif (Suudi muhalif Bedrî İbrahim’in çalışmalarına bakılabilir.).

16) IŞİD, devleti ele geçirmek (ve onu kendi hilafetiyle bütünleştirmek), El-Kaide ise devleti nihai bir hedef olmaksızın yıkmak istiyor.

17) IŞİD şeriatı dayatmak, El-Kaide ise askerî cihad faaliyetlerine odaklanmak istiyor.

18) IŞİD, “İslam çözümdür” şiarına sarılıyor, El-Kaide ise, bombalamaların çözüm olduğuna inanıyor.

19) IŞİD’de bir finansal beyin var, El-Kaide ise Bin Ladin’in bağışlarına tabiydi.

20) IŞİD kontrolü altındaki yurttaşlara hitap ediyorken, El-Kaide ümmete hitap ediyor.

21) IŞİD ve El-Kaide insanları tekfir etme konusunda acul.

22) El-Kaide, cihadî gruplar arasında ittifaklar kurmaya çalışırdı, IŞİD ise dost cihadî grupları kendinden uzaklaştırmaya meraklı.

23) El-Kaide dış siyasete odaklanırdı, IŞİD ise iç siyasete odaklanıyor.

24) El-Kaide ve IŞİD, İsrail ile çatışmaya girme konusunda pek hevesli değil.

25) El-Kaide kısa erimli bir bölgesel tehditti, IŞİD ise görünüşe göre, uzun erimli bir bölgesel tehdit.

26) Her iki örgüt de Batı’nın (ilkin Afganistan’da, ardından Suriye’de) İslamcı şiddeti ve terörizmi cazip hâle getirmesi bağlamında oluştu.

27) İki örgüt de enternasyonalist.

28) El-Kaide’nin yazıları, IŞİD’e kıyasla, Suudi Sarayı’na görece daha az düşmandı, Ebu Muhammed Adnanî, Zevahirî’ye yazdığı o ünlü mektupta bu hususa işaret ediyor.

29) IŞİD, yazılarındaki iddialara karşın, adam toplama konusunda daha pragmatik: lider kadrolarının önemli bir bölümünü “eski” Baasçılar” oluşturuyor.

30) IŞİD ve El-Kaide, Körfez parasından dolaylı ve dolaysız olarak istifade ediyor.

Esad Ebu Halil
5 Eylül 2014
Kaynak

0 Yorum: