ABD ve İngiltere, Yemen’in El-Kaide’nin yeni faaliyet
alanı hâline geldiğini ve bu örgütün askerî eylemlere hazırlandığını duyurdu.
Bu uyarının ardından İngiltere, tüm Yemen halkına uçuş yasağı getirdi.
1839’dan beri Süveyş Kanalı’nın giriş kapısında olması
sebebiyle güney Yemen, İngiliz emperyalizmi için önemli bir jeopolitik
sömürgeydi. Bugünse “terörle mücadele” bahanesi ile İngiltere ve ABD, Arap
yarımadası üzerinde bir kez daha etki sahibi olabilmek amacıyla, müdahale
koşulları oluşturmak için çırpınıyor.
25 Aralık 2009 tarihli “İç Çamaşırı Bombacısı” isimli
başarısız saldırı, ABD’nin Yemen cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih’i müteakip
saldırılara ve (2002’de zaten başlamış olan) teftişlere izin vermeye
zorlamasına, ordunun emperyalistlerce finanse edilmesine, ABD’li ve İngiliz askerî
danışmanların ülkeye akınlar düzenlemesine imkân verdi. Böylesi bir askerî
müdahalenin tüm ülkenin işgaline yol açması muhtemel.
Ağustos 2009’dan beri Yemen hükümeti, Husiler olarak
bilinen Şiî-Zeydî Müslümanlara karşı “Yakılmış Arazi” isimli askerî bir
operasyon düzenliyor. Aralık 2009’da, muhtemelen ya ABD ya da Suudî jetlerince
kuzey Yemen’de düzenlenen hava saldırısı sonucu 120 Husi katledildi. 17
Aralık’ta Yemen hükümeti, başkent Sana’nın kuzey bölgesine saldırdı ve
iddiasına göre 34 El-Kaide militanını öldürdü. Ancak yereldeki makamlar, 23’ü
çocuk 49 sivilin öldürüldüğünü bildirdiler. Toplam kaybın ne kadar olduğu
medyadaki karatma sebebiyle bilinmiyor, ama ölü sayısının yüzleri, yaralıların
sayısının binleri bulduğu tahmin ediliyor. Bu manevralar üzerindeki ABD, İngiltere
ve Suudî etkisi aşikâr bir hâl alıyor ve giderek yoğunlaşıyor.
Suudî Arabistan, Yemen’deki en önemli yabancı güç; bu
ülke, bütçeye iki milyar destek sağlıyor. Suudîler, kuzey Yemen’e yönelik
saldırılarda beyaz fosfor bombaları kullanıyorlar. Husilerin kuzey Yemen’deki
mücadelesi, Lübnan’daki Hizbullah’a ve Gazze’deki Hamas’a benziyor; Husiler,
yönetici otorite ile ABD ve İsrail arasındaki gizli anlaşmaların yırtılıp
atılmalarını talep ediyorlar. Suudî Arabistan’daki Vehhabî nizamının Salih
hükümetinin kuzeydeki ayaklanmaya yönelik saldırılarına maddî destek
sunmalarının önemli nedenlerinden biri, Suudîlerin Şiî Müslümanlara yönelik
nefreti ve düşmanlığı.
1990’da Yemen Irak’a karşı başlatılan savaşa katılmayı
reddetmiş, sonuç olarak Suudî Arabistan ülkesindeki iki milyon Yemenli işçinin
sekiz yüz elli binini ülkeden kovmuştu.
İngiltere’nin 25 Aralık’ta gerçekleştirdiği başarısız
hava saldırısı öncesinde ülkede askerî eğitim verdiğinin, bu eğitimin SAS
komandolarının saldırı ve sorgu tekniklerini de kapsadığının açığa çıkması
sonrası, geçen ay “terörizm”le mücadele için ABD’nin ülkeye özel kuvvetler
göndereceği ilân edilmişti. ABD, Cibuti yakınlarındaki üsleri kullanarak,
insansız uçaklarla Yemen’deki “terörist” evlerine gizli operasyonlar düzenledi;
Arhab, Abyan ve Şabva eyaletlerindeki üç hava saldırısı için istihbaratı ve
gerekli füzeleri ABD temin etti.
ABD istihbaratı, ülkede iki yüz El-Kaide üyesi
olduğunu tahmin etmesine karşın 1 Ocak 2010’da ABD, Yemen’e yönelik 67 milyon
dolarlık güvenlik yardımını 2009’da 140 milyona çıkardı. İşçi Partili Başbakan
Gordon Brown, yakınlarda ABD ve İngiltere’nin Yemen’de terörizm karşıtı
mücadelede polis teşkilâtının eğitilmesi ve mali açıdan desteklenmesi için
anlaştıklarını ilân etti.
Aynı zamanda İngiltere, Yemen’in sahil güvenlik
operasyonlarını destekliyor, zira Aden ve Yemen, Avrupa’yı Ortadoğu’ya ve Doğu
Asya’ya bağlayan, emperyalizm için stratejik açıdan en önemli nakliye rotası.
Yemen, günümüzde bitmek üzere olan petrol rezervlerine
bağımlı durumda. Resmî kaynaklara göre, Yemen halkı Arap yarımadasının en
fakiri; halkın yüzde otuz beşi işsiz. Ülkedeki ortalama su kullanımı, Dünya
Sağlık Örgütü’nün tespit ettiği su kullanım miktarının beşte biri. Halkın yüzde
kırk beşi ise günlük iki doların altında bir gelire mecburlar. UNICEF’in
raporlarına göre son çatışmalar sonrası yurtsuzlaşan insan sayısı 175.000’i
buldu. Bunların yarısı çocuk.
Günümüzde ABD ve İngiltere, halk desteği olmayan,
çürümüş bir hükümeti desteklemek suretiyle Afganistan’dakine benzer bir
güçlükle karşı karşıyalar. Mesele El-Kaide’nin güçlü olması değil, onun
hükümetin güçsüzleşmesi ile birlikte sempati toplamaya başlaması.
ABD tarafından Guantanamo’da tutulan tutsakların
önemli bir bölümü Yemenli ve ABD bunların Yemen’e dönmelerini istemiyor, zira
onların El-Kaide’ye katılmalarından korkuyor.
Yemen halkı, bir anti-emperyalist mücadele tarihine
sahiptir. O, 1967’de İngiliz işgalcilerini Aden’den kovmayı bilmiş bir halktır.
Giderek tükenen petrol rezervleri ile birlikte Cumhurbaşkanı Salih’in
muhalifleri ve eski dostlarını satın alma kabiliyeti de azalmıştır.
Emperyalistlerin bir kez daha kendilerini bir bataklığın içinde bulacakları
kesindir.
Anthony Bairstow
0 Yorum:
Yorum Gönder