04 Aralık 2012

,

LKP: Boş Ümit


Lübnan Komünist Partisi bugün 88 yaşında. Özellikle son yirmi, otuz yıldır Lübnanlıların hakları için inatla dövüşmüş olan partinin mevcut üyeleri bugün partiyi içeriden felç eden bir ideolojik krizden söz ediyorlar ve şu türden sorular soruyorlar: “Partinin o şaşaalı günleri geçmişte mi kaldı?” veya “Parti hayal kırıklığına uğramış halkla yeniden bağ kurmak için belirli planlara sahip mi?”

“Moskova’da yağmur yağsa, Arap komünistleri şemsiyelerini açarlar.”

Bu, geçmişte Arap komünist partilerinin muhaliflerince sıkça dillendirilen bir sözdü. O günlerde ülkedeki sendikal hareketin öncülüğünü Lübnanlı komünistler yapıyor ama öte yandan da bu komünistler Sovyetler Birliği’nden ideoloji ithal etmekle suçlanıyorlardı.

Bugün ise geniş bir kesim Lübnan Komünist Partisi’nin (LKP) kriz içerisinde olduğuna inanıyor. Muhtemelen bu kriz, tabandan başlayıp piramidin en üstüne tırmanan bir seyre sahip.

Partinin sorunlarına ve bu sorunların nasıl tanımlanması gerektiğine ilişkin bugüne dek çok şey söylendi. Kimileri temel sorununun örgütlenme olduğuna inanırlarken, kimileri de sorunun liderliğin başarısız oluşundan kaynaklandığını düşünüyorlar. Bazıları ise yaşananın ideolojideki ve politik vizyondaki bir kriz olduğu kanaatinde.

Bir LKP merkez komitesi üyesine göre, parti kamuoyundan tecrit edilmiş durumda. Parti bağımsızlığına halel getireceğini ve kendisini diğer hiziplere tabi kılacak bir basınç oluşturacağı düşüncesiyle, halk desteği için gerekli kimi ittifaklara girmeyi beceremedi.

LKP üyesi, konuşmasının devamında, “bu bizim en büyük hatamız” diye ekliyor.

Bu zihniyet, tüm politik sınıfın yozlaşmış olduğuna ilişkin bir görüşle pekiştiriliyor. Dolayısıyla mevcut dönem için açık bir politik söylem formüle etmeksizin bu sınıfla ilişki kurmaktan kaçınıyor.

Bir komünist liderin ifadesiyle, “bizler tepkiler üzerine yaşıyoruz. Bir olayın gerçekleşmesini bekliyor, sonra da tepki veriyoruz.” Bu tepkiler belirli sözcüklerle yorumlanıyorlar ve sonra da haber bültenlerinin “en sonunda” yer verilmek üzere, medya kuruluşlarına bildiri niyetine gönderiliyorlar.

Komünistlerin mustarip olduğu diğer bir husus da partinin gelecekte cereyan edecek olaylara ilişkin tahminde bulunamıyor oluşu. Bir LKP üyesi “Arap Baharı bizi şaşkına çevirdi” diyor ve ekliyor: “Bu süreçte politik sınıfın işçi sınıfını ne ölçüde iğdiş ettiğine tanık olmak da bizi epey şoke etti.”

Gerçek dünya ve LKP iki ayrı düzlemde ilerliyor. Bu noktada partinin yapması gereken şey nedir? Lenin’in kitapları parti merkezlerindeki kitaplıkların raflarında toz bağlıyorlar. Eğitim amaçlı dersler koymak, bir seçim çalışması yürütmek kadar güç bir angaryaya dönüşebiliyor.

Üniversitelerde faal olan, önde gelen komünist eylemcilerden birinin kanaatine göre, kendi politik vizyonunu tanıtması amacıyla, partinin halkla doğrudan temas kurması gerek. LKP, bu eylemciye göre, sendikaların ve savunma gruplarının tüm taleplerini benimsemeli ve bu kesimleri politik anlamda birer ilgi odağı hâline dönüşmeye zorlamalı.

Uzun süredir parti üyesi olan bu genç eylemci, LKP’nin 11. Konferans’ının istisnaî bir nitelik arz etmesini ve ikinci konferansıyla eşdeğerde olmasını umut ediyor. Kendisi gibi genç eylemcilerin dışlanmışlık ve marjinalleşmeden uzakta yeni bir eylemcilik modeli geliştirebileceğini, dışlanmışlığın ve marjinalliğin altıncı konferanstan beri parti liderliğinin başını çektiği eylem sürecini çamura sapladığını söylüyor.

Şubat’ta yapılması gereken LKP konferansı muhtemelen ertelenecek. Bir merkez komite üyesine göre bu ertelemenin tek bir sebebi var: LKP, konferansa sunulması gereken politik ve örgütsel evrakı hazırlayacak üyelerini henüz davet etmiş değil.

Bu parti üyesinin tespitine göre, komünistler arasındaki büyük görüş farklılıkları üzerinden söz konusu konferansın zamanında yapılması imkânsız. Bu farklılıklar tüm parti kurumlarını felç etmiş durumda ve muhtemelen ileride daha da derinleşecek.

Komitenin bir diğer üyesine göre ise, partiyi eskisi gibi güçlü kılmak için verilen mücadeleye katılmayanlarla partinin altını oymak isteyenler aynı kişiler. Lübnan Dağı’ndaki Metn bölgesinde ikamet eden bu komite üyesi diğer politik partilerle ortak bir zemin üzerinden ittifaklar kurulması gerektiği üzerinde duruyor.

Komünist partiye ilişkin eleştirel yazılar yazanlar, çoğunlukla beyhude internet tartışmalarına dalıyorlar. Öte yandan gelecek vaat eden isimler olarak takdim edilenlerse en fazla bir iki ay sonra “emekli”ye ayrılıyorlar. Üst düzey bir LKP üyesine göre, “komünist partiye katılmak intihar etmek gibi bir şey.”

Hoşnutsuz ve hayal kırıklığına uğramış kitlelerin içinde hâlâ partiye ve ideolojisine inananlar var. Bu insanlar iç tartışmalar ve LKP toplantılarına ait tutanaklardaki zımnî uzlaşmalar hakkında çok az şey biliyorlar.

Ama partiye ve ideolojisine inanan çoğunluk bir kenara itiliyor. Bu insanlar başkenti sadece özel günlerde ziyaret ediyorlar ve arka arkaya beş politbüro üyesinin ismini sıralamakta zorlanıyorlar.

Bunlar kendilerinin ülkedeki mezhepçiliğe boyun eğmediklerini biliyorlar ve politika baronları ile kıyaslandığında partilerinin mevcut sınırlarını görüyorlar, sonuçta kendileriyle barışık bir pratik sergiliyorlar.

Bilindiği üzere, Lenin Rusya’daki devrimci süreci üç döneme ayırır. Üçüncü dönem, çözünmüşlük, tasfiye ve bocalama dönemidir. Lenin’e göre, bu dönem boyunca hâkim unsur, kendisinin “demokratik formlar dâhilinde çocuk gibi oyunlar oynamak” dediği şeyle bağlantılı olan, “devrimci bürokrasi”dir.

Bu nedenle Bolşevik lider hayatî önemi haiz dördüncü döneme geçebilmek için adım atar ve başarılı olur. Bugün de Lübnan’daki komünistler esasen bu “üçüncü dönem”in zehir dolu kadehini yudumlamaktan kaçınmaya çalışıyorlar.

LKP’nin sembolü olan Kızıl Meşe Ağacı bugün 88 yaşında. Nihayetinde “kimseye herhangi bir imtiyaz vaat etmeyen” parti daha çok çalışmak zorunda. Herkesin malumu olduğu üzere, sadece hiçbir şey yapmayan kişi hata yapmaz. Oysa Lübnanlı komünistlerin yapması gereken daha çok şeyi var.

Elie Hanna

Lübnan Solu ve Suriye

0 Yorum: