1 Mayıs’a üç gün kaldı.
Kazancı Yokuşu’nda gerçekleştirilen anmada sunucu
tarafından sendikaların ve meslek odalarının başkanları konuşma yapması için
tanıtılırken sıra mimar ve mühendisler odasına geldiğinde “TMMOB’un lideri ve
başkanı” diye takdim edildi. Hiç kimseden bir uyarı gelmedi. Demek ki mimar ve
mühendislerin bir lideri varmış(!) Aynı şekilde, KESK eşbaşkanı da var, o da
konuşmasını yaptı.
TTB adına konuşan Şebnem Korur Fincancı, 1 Mayıs 77
katliamının “neoliberal patriyarkal kapitalizmin yollarını döşemek için”
yapılan katliamlardan olduğunu söyledi. Bu söyleme göre “patriyarkal kapitalizm”
kavramının tarihselliği çöküyor. Yaklaşık 50 yıllık bir geçmişe sahip oluyor.
Söylemin savunucuları bile çelişki yüklü konuşuyor.
Kapitalizm, kapitalizmdir; neoliberalizm ise
kapitalizmin kendini yeniden üretmek için pratiğe döktüğü yeni bir biçimdir, öz
değişmez, emek sömürgenidir. Bir diğer husus da kitlenin ara ara alkış
tutmasıdır.
Kazancı Yokuşu’nda ortaya çıkan tablo, emek
mücadelesinin ne aşamaya getirildiğini daha net gösteriyor. Kapitalizm
çözümlemesinden uzak, cinsiyetler üzerinden sivil toplumculuk mücadelesi veren,
eşbaşkan-lider konumlarıyla sınıflara hedef tayin edemeyen yapısal bir kriz.
Mimar ve mühendislerin “liderlerini” İliç için adalet
mücadelesinde göremezsiniz. Konuşmasında katliamların hesabını soracağını dile
getiriyor. Çorlu’nun, Soma’nın, Ermenek’in, Hatay’da odanızın yönetiminde yer
alan şahsın inşa ettiği çöken rezidansın, depremlerin hesabını sorabildiniz mi?
Öyle bir mimarlık-mühendislik hattı ortaya koyabildiniz mi?
Patriyarkadan bahseden TTB ve KESK, Siyonizm
tarafından katledilen kadınlar için bir miting ve yürüyüş dahi düzenleyemedi.
Bugün halkın hekimliği anlayışına sahip bir TTB yok. Sokakta mesleği, emeği,
halk sağlığı için afiş yapıştıran, mahallelerde gönüllü şekilde ilk yardım ve
çeşitli konularda halka danışmanlık ve koruyuculuk yapan bir TTB de yok. Öyle
olsa halk sizi daha çok benimser, size siper olur. Hekimin beyaz önlüğü bugün
için otoritenin cübbesine dönüşmüş vaziyette.
Kazancı, 29 Nisan’da bir kez daha ziyaret edilecek
fakat 77’de katledilen işçi-emekçi kadınları anmak için! Sendika ve meslek
odalarının feminist oluşumları tarafından. 1 Mayıs’a böyle gidiyoruz. Sendika
ve meslek odalarındaki durum bu.
Öte yandan, 1 Mayıs günü toplanma alanlarının da
duyurusu sendikalar tarafından yapıldı. KESK Beşiktaş’ta toplanıyor; sendika
önlüğü ve şapkasıyla. Olumsuz bir durum yaşanırsa kendi üyesini tanıyıp(!)
olumsuz duruma maruz kalan başka işçi-emekçiyi “bizden değil” diyerek
savunmamak için belki de!
1 Mayıs’a yaklaşırken 2024’ün ilk çeyreği de kapanmış
durumda. Filistin’de mücadele halen sürüyor ve Colombia Üniversitesi ve
İngiltere’de öğrenciler İsrail’le ticari ve askeri anlaşmaların iptal
edilmesine yönelik protestolar gerçekleştiriyor.
Bu süreçte İliç’te işçiler toprak altında kalarak,
Beşiktaş’ta yanarak can verdi. İşçi cinayetleri bu yıl da devam etti çünkü
sömürü son bulmadı.
Adalet ve emek mücadelesi parçalı şekilde de olsa
büyüyor. 27 Nisan'da TBB/avukatlar Ankara’da “savunma” ve adalet mitingi
düzenledi. 20 Mart’ta Ankara’da bir araya gelen ataması yapılmayan öğretmenler
mülakatın kaldırılması için miting düzenledi.
28 Nisan’da yine Ankara’da bir araya gelen öğretmenler,
atanma taleplerini yağmur ve dolu yağışına rağmen dile getirdi. Aynı gün KESK
ise İstanbul’da düzenleyeceği 1 Mayıs öncesi etkinliğini hava şartları
nedeniyle iptal etti. Ataması yapılmayan öğretmenler ve emekliler için CHP
miting düzenleyeceğini iddia ediyor. Yani ortada sendikalar yok çünkü partiler
de sendikalar da meslek odaları da tarihsel görevlerini CHP’ye devrettiler.
1 Mayıs’a bu şekilde gidiyoruz: Sendikaların, sol
çevrelerin ve yayınların, meslek odalarının ve partilerin 1 Mayıs özelinde
emeği ve sınıf mücadelesini tasfiye edişiyle.
Yoksul mahallelerin ve iş yerlerinin durumuna gelince,
bu alanlarda da 1 Mayıs’a yönelik güçlü bir çalışma yok. Kıyıya köşeye
yapıştırılmış birkaç afişi saymazsak.
S. Adalı
28 Nisan 2024
0 Yorum:
Yorum Gönder