Hanzala: “Siyonistlere karşı direnişim ‘terörizm’se, beni de
terör listesine kaydedin!”
“İzâ câ enasrullahi vel feth.”
“Nasr”,
“yardım” ve “zafer” anlamlarıyla birlikte kullanılıyor. Ali Şeriati, “en-nas” kelimesi
yerine “Allah” kelimesi kullanıldığı vakit anlamın değişmeyeceğini söylüyor. “En-nas”,
halkı ifade ediyor. Bu anlamıyla, Halkın Partisi’nin komutanı ve liderinin
ismiyle müsemma olduğunu söylemek gerekiyor. O, ezilen halklara yardıma ve o
halkların zaferine vesile olandır. Biz ondan razıyız. Allah, ezilen halkları
şehitlerin yolundan ayırmasın, kavgayı her daim harrlı kılsın.
* * *
Nasrallah’ın
katledildiği gün Ayşe Hür[1] ve Eren Keskin[2] gibi Amerikan mandası muhibbanının düşman olduğu şey de o halktır. Halka karşı savundukları şey, Batılı bireydir. Bu
birey, kölecidir, işgalcidir, sömürgecidir.
Bu kişiler, kendi liberalizmlerine
uşaklık edecek bir Kürt imal etmenin derdindedirler. Kürt’ü aşağılık gördükleri
için ona “Amerikan mandası veya Siyonizmin uşağı olmak istiyor musun?” sorusunu
soramazlar.
Ayşe
Hür, “sınıf savaşına evet, toprak ve sınır savaşına hayır” demektedir. Aslında bunu
efendilerinin hamiliğini üstlendiği İsrail için dile getirmektedir. Hür gibiler,
İsrail’in toprağını ve sınırını korumak için başka halklara bu tür laflar
ederler. Onların toprak ve sınır için dövüşmesine mani olmak isterler. Ama nedense
sınıf savaşının hiçbir yerinde görünmezler. Görünüyorlarsa bilin ki işçi sınıfının
davasını burjuvalara satmakla meşguldürler.
Eski
TKP’li olduğunu söyleyen Hür, 2000’lerde tekstil zengini olan merkez komite
üyesi şefinin yoluna tabidir. Bu şef, zenginliğini işgal ordusu olarak NATO’ya sattığı
kamuflajlara borçludur.
Bu
tür liberaller, emperyalizmin Batılı birey kurgusunu (tanrısını) aşan,
önemsizleştiren her türden kolektif çıkışa, direnişe ve kavgaya düşmandırlar. Halk
düşmanları, o Batılı birey’i sarı-kırmızı-yeşile boyadıklarında bu gerçeği
örtbas edeceklerini düşünürler. Oysa bu boyama pratiği, ezilen halkın
mücadelesini içeriksiz kılma, içini boşaltma girişiminden başka bir şey
değildir. Bu pratik, İsrail’in zulmünü yeşile, gökkuşağına ve mora boyama
girişimleriyle uyumludur.
Emperyalist
tekellere hizmet eden bu liberaller, tekraren, kölecidir, işgalcidir, sömürgecidir.
Bunların işçi sınıfına, ezilen halklara ve milletlere verebilecekleri bir şey
yoktur. O tekellerin yeni düzeni, kolektifi yok edip kendi birey kurgusunu
hâkim kılma üzerine inşa edilmiştir. Teknolojisi de ardındaki fikir de bu inşa
pratiğine dâhildir. Dolayısıyla, Eren Keskin, emperyalist tekellerin bir mevzi
ve kazanım olarak “beşeriyet”e ve “insan”a dair ne varsa yok etme girişimine
ortaktır.
Nasrallah’ın
ölümüne bakıp kadın, lubun ve Kürt düşmanlığı görmek, emperyalizm uşaklığının bir
neticesidir. İHD başkanına göre, bunlar dışında insan yoktur, hariçtekiler,
insan olmayanlar sürülmeli, köleleştirilmeli veya yok edilmelidir. İHD’nin
ideolojisi, artık budur.
Eren
Keskin, Nasrallah’ın ölümü üzerine TV’de gözyaşı döken Hristiyan kadın spikerin
acısını bilemez, anlayamaz. O, kendi bağlandığı emperyalizmini ve sömürgeciliği
savunmaktan başka bir şey yapamaz. “Kürt”, bu savunu için istismar edilen basit bir araçtan ibarettir.
Liberalizmin
mavi ceketi altına sakladığı faşist kahverengi gömlek, görülmelidir. Bahsi
geçen isimlerin dedikleri, demediklerini gizler. Buradaki kölecilik, işgalcilik
ve sömürgecilik, ifşa edilmelidir.
Brezilya’nın
eski başkanı Bolsanaro, emperyalistlerin tarım politikası neticesinde zulüm
çeken Brezilya köylüsünün eline silâh verir ve bunlara der ki “o yerliler
Amazon içlerinde yan gelip yatıyorlar, sizin olanı tüketiyorlar, gidin
arazilerinizi alın.” Bu emir üzerine onlarca çete kurulur ve Amazon yerlilerine
saldırılır.
Geçmişte
Türk’e ve Fars’a öğütlenen şey, bugün Kürt’ün kulağına fısıldanıyor. Sömürü ve
zulmün asıl müsebbibi olan güçler, başka halklara “siz büyüyeceksiniz,
gelişeceksiniz, ilerleyeceksiniz ama bu Araplar yok mu! Sizin önünüzdeki engel,
sizin Norveç, İsveç olmanıza mani olan şey, Araplardır. Saldırın!” diyorlar. Bu
listeye artık İran da ekleniyor. AKP mensubu paşa ile Ayşe Hür, bugün İran konusunda aynı şeyi söylüyor.
Bu
ülkede ateizm, bir tür Arap düşmanlığı üzerinden içerik ve anlam kazanıyor. Ne
zaman efendiler, Arap coğrafyasına sarkıyor, oraları işgal etmek ya da oraların
kaymağını yemek istiyor, ülkede illaki bir Arap düşmanlığı körükleniyor. İslam
düşmanlığı, Arap düşmanlığının bir türevi olarak cisimleşiyor.
Onca
Arap örgütü Kürt’e destek vermişken, Kürtlere “bize ne Filistin’den! Onlar bize
Rojava’da yardım ettiler mi?” lafı ezberletiliyor. DEM Parti bu düzlemde, ağzına
çalınan bal ve balın sahipleri adına konuşuyor.[3] O sebeple, Kürt’ün iradesine
kırk yıldır edilen lafı Hamas için kullanıyor, “İsrail’in Hamas’ın ekmeğine yağ
sürdüğünü, onun istediği şekilde şiddet sarmalını derinleştirdiğini” söylüyor.
Ardından da emperyalizmin projesi olarak “çift devletli çözüm”e destek sunuyor. DEM’e değil, onu konuşturan vantrologa bakmak gerekiyor. Ondan vekillik bekleyen örgütler, Filistin ve Lübnan konusunda susmak zorunda kalıyorlar.
Bir
videoda vardı. Bir adam, onlarca hindinin karşısına geçip “gulu gulu” diyor,
hemen ardından tüm hindiler “gulu gulu” diye bağırıyorlar. Sosyal medya, birey
sürüsünü hindileştiriyor. Biri bir cümle söylüyor, herkes, içerik üretme
mecburiyeti uyarınca, o cümleyi sürekli tekrar ediyor. Bugün bile hâlâ “bu
domuz bağcılara destek verecek değiliz” diyen cahillere rastlanıyor.
Ayşe
Hür, Eren Keskin gibi hasbara[4] elemanlarına bu hindi sürülerini gütmek için para
veriliyor. Bunların sözlerindeki şifreler kırıldığında, Kürt’e fısıldanan şu söz
açığa çıkıyor: “Ey Kürt, büyüyeceksin, ilerleyeceksin, zengin olacaksın ama
Araplar buna mani!” Hepsi de ideoloji, fikir ve eylem düzeyinde İsrail
devletiyle özdeşlik kuruyor.
Ayşe
Hür, “Bereketli Hilâl” lafını bu nedenle kullanıyor. NATO-Pentagon-CIA’deki efendilerinin
emriyle İran’a yönelik saldırının taşlarını döşüyor. Halkları İran düşmanı kılmak
için uğraşıyor.
O
hain ve alçak bireyler, efendilerin düşmanlaştırdığı Amazon yerlilerine
saldırıyorlar. Yabani, ilkel ve barbar görülen unsurların isimleri değişiyor. İki
yüz yıl önce Avrupa’dan gelen göçmenlere de Kızılderililer konusunda aynı şey
söyleniyor. “Onlar tembel, uyuşuk, toprağı işlemeyi bilmiyorlar, toprak
sizindir!” Efendiler, kendi köleleştirme, işgal ve sömürgecilik faaliyetine
asker yetiştiriyorlar. Sömürü ve zulüm, bu asker bireyler eliyle gizleniyor.
Ayşe
Hür, ezilen halklara “Eski tarz coğrafi imparatorluklar, geri toplumların
muhayyilesini işgal ederken, gelişmiş toplumlar, coğrafyaları aşan ekonomik,
teknolojik, kültürel emperyalizmin nimetlerini yer” diyor. Yani “O nimetler
için emperyalizme asker olun, benim gibi ona uşaklık edin!” buyuruyor. “İsrail, ekonomik ve teknolojik alt
imparatorluk olsun, ama bu savaş işini fazla abartmasın” diyerek, Siyonistlere danışmanlık
hizmeti sunuyor. Ortadoğu’yu beden algısı üzerinden tanımlıyor, İran’ın “kanser”
olduğunu söylüyor. Bu köleci, işgalci ve sömürgeci akıl, liberalizm üzerinden
tüm sola sirayet ediyor.
Sol, emperyalistlerin “gelişme, ilerleme, ittihat,
hürriyet ve terakki” masallarına inanıyor. Bugün köleciliğe, sömürgeciliğe ve
işgalciliğe hizmet eden her türden düşünce ve eylemle mücadele etmek gerekiyor.
O, mücadele ettiği için şehit.
Eren Balkır
29
Eylül 2024
Dipnotlar:
[1] Ayşe Hür, “Metastaz”, 28 Eylül 2024, X.
[2]
Eren Keskin, “Emperyal”, 28 Eylül 2024, X.
[3]
DEM Parti, “İsrail’in Saldırıları Savaş Suçudur”, 21 Eylül 2024, Yeniyaşam.
[4]
Eren Balkır, “Hasbara”, 11 Ekim 2023, İştiraki.