07 Kasım 2024

Eristik İletişim


Günümüz toplum yaşamı kent merkezli olduğundan, insanlar yoğun hıza ayak uydurmak zorunda kalıyorlar. Sömürü düzeni hızla ayakta kalarak kârını artıyor. Bunun sonucunda insanlar arasında iletişim sorunları yaşanıyor. Bugün en çok şikayetçi olduğumuz konuların başında iletişim sorunları geliyor. Düzenin şekil verdiği insan modeli iletişimsizlik üzerine kurulu. Öyle ki sosyal medya yazışmalarında emoji kullanılmazsa niyet aranıp sözün içeriği yanlış anlaşılabiliyor. Bu ve daha fazlası sorunu sadece kendimizin yaşadığını düşünüp sorunu kendimizde arayabiliyoruz. İletişim sorunlarının sonucu olarak ortaya çıkan birtakım iletişimsizlik biçimlerini yakından incelendiğimizde, sorunun toplumsal bir aşamada olduğu görülebilir. Örnekler bize yol gösterici olabilir. Önce bu örneklere bakmak gerekiyor.

Elma

Siz elmanın fiyatının ne kadar zamlandığından bahsederken, muhatabınız “Ben elma yemem ki, elmayı sevmem ki, aman boşver elmayı” dediği anda moraliniz bozulur çünkü sizin asıl anlatmak istediğiniz elmayı sevip ya da sevmeme meselesi değildir. Bu bozucu yanıtın temelinde iletişime dayatılan “ben” öznesidir, muhatabınızın örtük iletisi “Neden beni konuşmuyoruz!” ifadesidir.

5 Dakika

Bugün en insani konulardan ya da herhangi bir konudan beş dakika bahsetmeniz zordur. Muhatabınız ya sıkılır ya da sözünüzü sürekli keser. Sorunun temelinde bireyin alıştırıldığı hız sistemi vardır. Bu da dikkat süresi düşük, aceleci, kaygılı insanı ortaya çıkardığından, stres faktörü ve sıkılma devreye girip iletişimin dinleme esasını devreden çıkarır. Bir diğer neden de sürekli eğlence arayışıdır.

25 Dakika

Dinlemenin devreden çıkarılması noktasında bir diğer düşünülmesi gereken de sürekli kendisinin dinlenmesini talep edenler ya da dayatanlardır. Konuşmaya başladığında göz temasını sizden kaçırmadan aralıksız konuşur. Bu, genelde depresif ruh hâlindekilerde, sürekli güldürmek isteyerek dikkat çekmeyi amaçlayanlarda ve özellikle öğretmenlik yapmayı propagandif faaliyet sanan solcu bireylerde görülen bir durumdur.

İnsan, evrimsel süreçte adaptasyon yetisiyle şartların karşısında ayakta kalabildiğinden bugün bir konuşmada sıramız geldiğinde 5-6 dakikayı geçirmemiz gerekir çünkü hemen hepimizin dikkat süresi aşağı yukarı bu şekildedir, panel ya da söyleşiye katılmadıysak. Solcu birey başta olmak üzere 20-25 dakikacıların da ortak özelliklerinden biri “ben” dayatmasıdır ve uzun konuşmalar yaptığında muhatabını ikna edeceğini düşünür, soru sordurmaz, uzun konuşursa muhatabının sorulmamış sorusuna da yanıtlar içeren bir konuşma yaptığına inanır.

Seri Sorular ve Alakasız Halkalar

Genellikle bir tartışmada muhatabınız size bir soru yönelttiğinde, siz o soruya iki cümle yanıt vermeden sarf ettiğiniz bir ya da birkaç sözcükten yeni bir soru size yöneltilir. Bu kez bu soruyu yanıtlarken size yeni bir soru daha yöneltilir. Süreç bu şekilde devam eder. Tek kişinin çapraz sorgusuyla “ilerleyen” bir “akış” söz konusudur.

Çoğul Sorguç

En az 4-5 kişilik bir ortamda bir kişi size bir soru yönelttiğinde siz onu yanıtlarken, yüzünü üçüncü kişiye dönüp ona başka bir soru sorar, sizi dinlemez. Siz ilginç bir şekilde sözü yarıda bırakırsınız. Söz ve göz teması otuz saniyeyi aşmayan bir muhatap vardır karşınızda.

Çoğul Öğretmen

Küçük grup ortamında siz, birinin sorusunu yanıtlarken ya da birisi sizin bir sorunuzu yanıtlarken, araya üçüncü kişilerin sorusu girerek sizin iletişiminiz kesintiye uğratılır.

Kamikaze

Küçük grup ortamının ikili ya da çoğul kadrolu sohbetinde dışarıdan gelen başka bir arkadaşınız iletişime kamikaze saldırısında bulunarak konuşmacıya yönelen dikkati kendi üstüne çeker ya da bir soruyla bu süreci kesintiye uğratır.

Megafon

Siz olması gereken bir ses seviyesiyle arkadaşınızla ikili iletişim kurarken, tüm topluluk kurallarını hiçe sayan “dobra, samimi, doğal” şahıs, öyle yüksek sesle espriler yaparak, “konuşarak”, ölçüsüz kahkahalar atarak hem dikkatinizi dağıtır hem sesinizin arkadaşınıza ulaşmasını hem de arkadaşınızın size dediklerini duymanızı engeller. Bu kişilere tepki verdiğinizde, geldiği yörede, kültürde veya çevrede herkesin yüksek sesle konuştuğunu, yani bunun doğal kültürel miras olduğu önermesine sığınır.

Takıntılı Onaylatıcılar

İkili iletişimin uzun konuşmacılarının yaptığı diğer bir moral bozucu saldırı da  tamam mı, neden sessiz kalıyorsunuz, ses ver diye dinlendiğini belli etmenizi size dayatan onaylatıcı tepkilerdir. Siz dikkatle dinleseniz de güvensizlik ve “ben” dayatıcı mekanizma gündemdedir. Bu kişiler konuşurken “evet, haa anladım, hayır, hadi ya, öyle mi, yapma ya kötü olmuş” gibi dinlediğinizi belirten ifadeler kullansanız da bu kez onun sözünü kestiğiniz veya dikkatini dağıttığınız gerekçesiyle moral bozucu bir tepkiyle karşılaşabilirsiniz.

Bağlantısızlar

İletişimin akışını bozan diğer hususlar da telefona uzun süre bakanlar, göz teması kurmayanlar, dönüp çevreyi izleyenlerdir. Bu temas kurulmadığında, kendi kendinize konuşuyor algısına kapılmamanız mümkün değildir.

Oyun Hamuru

Siz bir derdinizi anlatırken size “takma ya” diye önermede bulunanlar da moralinizi bozabilir. Belki “takmadığınız” bir konuyu paylaşıyorsunuzdur fakat muhatabınız sizi tam anlamamıştır ya da aşırı rahattır.

Özel Mülkiyetçiler

Bir gün dert edindiğiniz insani bir konuyu arkadaşınızla paylaştığınızda size “Ben de böyle bir yaşadım, bak şöyle oldu” diye kendi derdini ya da anısını paylaşanlar, ya sıkıntınızı hafifletme niyetindedir ya da sohbete “ben” öznesini dayatıyordur. Her iki durumda da canınızın sıkılmasının asıl nedeninin ve duygunuzun tam anlaşılamadığını düşünebilirsiniz.

Rakipler

Özel mülkiyetçilerin bir üst aşamasını “acıda yarışanlar” oluşturur. İçinde yaşadığımız gösteri toplumunun bir özelliği olan “ben” reklâmının bir sonucu olarak siz bir derdinizi arkadaşınızla paylaştığınızda, o size kendi yaşadığı daha “beterini” anlatır. Burada işleyen mekanizma ise acısız olmanın kusur olduğu dayatması ve sosyal öğretme yönteminin harekete geçmesidir.

Ajitatörler

Bir konu tartışırken daha yüksek sesle konuşarak düşüncesini savunmandan öte haklı çıkmayı ve karşıdakinin düşüncesini çürütmeyi amaç edinenler, sizde gereksiz bir gerginliğe neden olurlar.

Niyet Okuyucular

Bilişsel çelişki kapsamına giren iletişim engelleyici diğer bir mekanizma da söylediklerinizin altında niyet arayıp size de bunu kabul ettirmeye çalışanlardır. Sözden çıkarılan aşırı yorumla sizin kendinizi kötü hissetmenize yol açtırılabilir.

Zihin Okuyucular

Niyet okuyucular sözde çağrışım ararken, zihin okuyucular bir üst aşamaya geçip sizin zihninizden geçtiğini iddia eden birtakım düşünce ve niyetleri hiçbir sözcük sarf etmediğiniz hâlde sizi çelişkiye düşürmeyi amaçlayabilir.

Çarpıtıcı İnkâr

Yakın ilişkiniz olan insanla olan sorununuzu ona açtığınızda ya da tepki verdiğinizde, “Sen çok gerginsin ve başka şeylere gerginliğini bana yansıtıyorsun” karşılığını gördüğünüzde, bu kişiye sorunun onunla ilgili olduğunu anlatmanız çok güçtür. Burada karşınızdakinin aşırı yüceltilmiş bir “ben” geliştirmiş olma ihtimali mevcuttur.

Bağlamsızlar-Amacılar

Siz bir kişiyi, çevreyi, topluluğu olumlu bir yönde konuşurken muhatabınız “ama onlar şunu (olumsuz) da yapmıştı” diyerek konuyu “ama” bağlayıcıyla bağlamından soyutlayıp toptancı değerlendirme zeminine çekebilir. Konuşulan ilgili bir yönün etrafına geçmişteki ya da mevcut başka yönleri ekleyerek konunun dağılmasına yol açar. Burada nesnel değil, öznel-duygusal zemin devreye girer.

Açıklatıcılar

İletişimi sekteye uğratan diğer eylemlerden biri de açıklatıcılardır. Dilde tasarruf ilkesi gereği konunun bağlamından dolayı az sayıda sözcük kullandığınızda, muhatabınızın anlayacağını düşünebilirsiniz fakat size her sohbette “şu ne demek” dediğinde onun da bildiğini tekrar ona “şunu şunu demek istedim” diye açıklamaya devam edersiniz.

Balık Hafızalılar

Muhatabınız yakın çevrenizden bir insansa daha önce anlattığı bir olayı, durumu, kişiyi, yaşantıyı ya da anıyı belirli aralıklarla sürekli anlatır size. Her defasında “anlatmıştın” demek sizi yorabilir. Her defasında “anlatmıştın” demek de muhatabınıza saygıdan sizde bir çekince ortaya çıkarabilir.

Sonuç: Beyin Yorgunluğu

Schopenhauer, Eristik Diyalektik kitabında çarpıtmalar kullanılarak bir tartışmanın nasıl kazanılacağının yöntemlerini sıralar. Bugün bu didişme ve iletişememe durumu yaşanıyor. İzah etmeye çalıştığımız insan tiplerinin ve iletişimsizlik durumlarının listesi uzatılabilir fakat buna maruz kalan insan, ya çevreden kopmaya başlar ya da insana olan güvenini yitirir ama her şekilde de ortaya çıkacak durumlar tahammülsüzlük, stres ve özellikle beyin yorgunluğudur. Yeni insanı inşa etme yolunda ideolojik ikna gücümüzü geliştirmeye çalışmanın ilk basamağı, insanın insandan koparıldığı çağda sağlıklı iletişimi kurabilmenin yöntemlerini üretebilmektir.

S. Adalı
7 Kasım 2024

0 Yorum: