Günümüz
toplum yaşamı kent merkezli olduğundan, insanlar yoğun hıza ayak uydurmak
zorunda kalıyorlar. Sömürü düzeni hızla ayakta kalarak kârını artıyor. Bunun
sonucunda insanlar arasında iletişim sorunları yaşanıyor. Bugün en çok
şikayetçi olduğumuz konuların başında iletişim sorunları geliyor. Düzenin şekil
verdiği insan modeli iletişimsizlik üzerine kurulu. Öyle ki sosyal medya
yazışmalarında emoji kullanılmazsa niyet aranıp sözün içeriği yanlış
anlaşılabiliyor. Bu ve daha fazlası sorunu sadece kendimizin yaşadığını düşünüp
sorunu kendimizde arayabiliyoruz. İletişim sorunlarının sonucu olarak ortaya
çıkan birtakım iletişimsizlik biçimlerini yakından incelendiğimizde, sorunun
toplumsal bir aşamada olduğu görülebilir. Örnekler bize yol gösterici olabilir.
Önce bu örneklere bakmak gerekiyor.
Elma
Siz
elmanın fiyatının ne kadar zamlandığından bahsederken, muhatabınız “Ben elma
yemem ki, elmayı sevmem ki, aman boşver elmayı” dediği anda moraliniz bozulur
çünkü sizin asıl anlatmak istediğiniz elmayı sevip ya da sevmeme meselesi
değildir. Bu bozucu yanıtın temelinde iletişime dayatılan “ben” öznesidir,
muhatabınızın örtük iletisi “Neden beni konuşmuyoruz!” ifadesidir.
5
Dakika
Bugün
en insani konulardan ya da herhangi bir konudan beş dakika bahsetmeniz zordur.
Muhatabınız ya sıkılır ya da sözünüzü sürekli keser. Sorunun temelinde bireyin
alıştırıldığı hız sistemi vardır. Bu da dikkat süresi düşük, aceleci, kaygılı
insanı ortaya çıkardığından, stres faktörü ve sıkılma devreye girip iletişimin
dinleme esasını devreden çıkarır. Bir diğer neden de sürekli eğlence
arayışıdır.
25
Dakika
Dinlemenin
devreden çıkarılması noktasında bir diğer düşünülmesi gereken de sürekli
kendisinin dinlenmesini talep edenler ya da dayatanlardır. Konuşmaya
başladığında göz temasını sizden kaçırmadan aralıksız konuşur. Bu, genelde
depresif ruh hâlindekilerde, sürekli güldürmek isteyerek dikkat çekmeyi
amaçlayanlarda ve özellikle öğretmenlik yapmayı propagandif faaliyet sanan
solcu bireylerde görülen bir durumdur.
İnsan,
evrimsel süreçte adaptasyon yetisiyle şartların karşısında ayakta
kalabildiğinden bugün bir konuşmada sıramız geldiğinde 5-6 dakikayı geçirmemiz
gerekir çünkü hemen hepimizin dikkat süresi aşağı yukarı bu şekildedir, panel
ya da söyleşiye katılmadıysak. Solcu birey başta olmak üzere 20-25
dakikacıların da ortak özelliklerinden biri “ben” dayatmasıdır ve uzun
konuşmalar yaptığında muhatabını ikna edeceğini düşünür, soru sordurmaz, uzun
konuşursa muhatabının sorulmamış sorusuna da yanıtlar içeren bir konuşma
yaptığına inanır.
Seri
Sorular ve Alakasız Halkalar
Genellikle
bir tartışmada muhatabınız size bir soru yönelttiğinde, siz o soruya iki cümle
yanıt vermeden sarf ettiğiniz bir ya da birkaç sözcükten yeni bir soru size
yöneltilir. Bu kez bu soruyu yanıtlarken size yeni bir soru daha yöneltilir.
Süreç bu şekilde devam eder. Tek kişinin çapraz sorgusuyla “ilerleyen” bir “akış”
söz konusudur.
Çoğul
Sorguç
En
az 4-5 kişilik bir ortamda bir kişi size bir soru yönelttiğinde siz onu
yanıtlarken, yüzünü üçüncü kişiye dönüp ona başka bir soru sorar, sizi
dinlemez. Siz ilginç bir şekilde sözü yarıda bırakırsınız. Söz ve göz teması
otuz saniyeyi aşmayan bir muhatap vardır karşınızda.
Çoğul Öğretmen
Küçük
grup ortamında siz, birinin sorusunu yanıtlarken ya da birisi sizin bir
sorunuzu yanıtlarken, araya üçüncü kişilerin sorusu girerek sizin iletişiminiz
kesintiye uğratılır.
Kamikaze
Küçük
grup ortamının ikili ya da çoğul kadrolu sohbetinde dışarıdan gelen başka bir
arkadaşınız iletişime kamikaze saldırısında bulunarak konuşmacıya yönelen
dikkati kendi üstüne çeker ya da bir soruyla bu süreci kesintiye uğratır.
Megafon
Siz
olması gereken bir ses seviyesiyle arkadaşınızla ikili iletişim kurarken, tüm
topluluk kurallarını hiçe sayan “dobra, samimi, doğal” şahıs, öyle yüksek sesle
espriler yaparak, “konuşarak”, ölçüsüz kahkahalar atarak hem dikkatinizi
dağıtır hem sesinizin arkadaşınıza ulaşmasını hem de arkadaşınızın size
dediklerini duymanızı engeller. Bu kişilere tepki verdiğinizde, geldiği yörede,
kültürde veya çevrede herkesin yüksek sesle konuştuğunu, yani bunun doğal
kültürel miras olduğu önermesine sığınır.
Takıntılı Onaylatıcılar
İkili
iletişimin uzun konuşmacılarının yaptığı diğer bir moral bozucu saldırı da tamam mı, neden sessiz kalıyorsunuz, ses ver diye
dinlendiğini belli etmenizi size dayatan onaylatıcı tepkilerdir. Siz dikkatle
dinleseniz de güvensizlik ve “ben” dayatıcı mekanizma gündemdedir. Bu kişiler
konuşurken “evet, haa anladım, hayır, hadi ya, öyle mi, yapma ya kötü olmuş”
gibi dinlediğinizi belirten ifadeler kullansanız da bu kez onun sözünü
kestiğiniz veya dikkatini dağıttığınız gerekçesiyle moral bozucu bir tepkiyle
karşılaşabilirsiniz.
Bağlantısızlar
İletişimin
akışını bozan diğer hususlar da telefona uzun süre bakanlar, göz teması
kurmayanlar, dönüp çevreyi izleyenlerdir. Bu temas kurulmadığında, kendi
kendinize konuşuyor algısına kapılmamanız mümkün değildir.
Oyun Hamuru
Siz
bir derdinizi anlatırken size “takma ya” diye önermede bulunanlar da moralinizi
bozabilir. Belki “takmadığınız” bir konuyu paylaşıyorsunuzdur fakat muhatabınız
sizi tam anlamamıştır ya da aşırı rahattır.
Özel Mülkiyetçiler
Bir
gün dert edindiğiniz insani bir konuyu arkadaşınızla paylaştığınızda size “Ben
de böyle bir yaşadım, bak şöyle oldu” diye kendi derdini ya da anısını
paylaşanlar, ya sıkıntınızı hafifletme niyetindedir ya da sohbete “ben”
öznesini dayatıyordur. Her iki durumda da canınızın sıkılmasının asıl nedeninin
ve duygunuzun tam anlaşılamadığını düşünebilirsiniz.
Rakipler
Özel
mülkiyetçilerin bir üst aşamasını “acıda yarışanlar” oluşturur. İçinde
yaşadığımız gösteri toplumunun bir özelliği olan “ben” reklâmının bir sonucu
olarak siz bir derdinizi arkadaşınızla paylaştığınızda, o size kendi yaşadığı
daha “beterini” anlatır. Burada işleyen mekanizma ise acısız olmanın kusur
olduğu dayatması ve sosyal öğretme yönteminin harekete geçmesidir.
Ajitatörler
Bir
konu tartışırken daha yüksek sesle konuşarak düşüncesini savunmandan öte haklı
çıkmayı ve karşıdakinin düşüncesini çürütmeyi amaç edinenler, sizde gereksiz
bir gerginliğe neden olurlar.
Niyet Okuyucular
Bilişsel
çelişki kapsamına giren iletişim engelleyici diğer bir mekanizma da
söylediklerinizin altında niyet arayıp size de bunu kabul ettirmeye
çalışanlardır. Sözden çıkarılan aşırı yorumla sizin kendinizi kötü hissetmenize
yol açtırılabilir.
Zihin Okuyucular
Niyet
okuyucular sözde çağrışım ararken, zihin okuyucular bir üst aşamaya geçip sizin
zihninizden geçtiğini iddia eden birtakım düşünce ve niyetleri hiçbir sözcük
sarf etmediğiniz hâlde sizi çelişkiye düşürmeyi amaçlayabilir.
Çarpıtıcı İnkâr
Yakın
ilişkiniz olan insanla olan sorununuzu ona açtığınızda ya da tepki verdiğinizde,
“Sen çok gerginsin ve başka şeylere gerginliğini bana yansıtıyorsun”
karşılığını gördüğünüzde, bu kişiye sorunun onunla ilgili olduğunu anlatmanız
çok güçtür. Burada karşınızdakinin aşırı yüceltilmiş bir “ben” geliştirmiş olma
ihtimali mevcuttur.
Bağlamsızlar-Amacılar
Siz
bir kişiyi, çevreyi, topluluğu olumlu bir yönde konuşurken muhatabınız “ama
onlar şunu (olumsuz) da yapmıştı” diyerek konuyu “ama” bağlayıcıyla bağlamından
soyutlayıp toptancı değerlendirme zeminine çekebilir. Konuşulan ilgili bir
yönün etrafına geçmişteki ya da mevcut başka yönleri ekleyerek konunun
dağılmasına yol açar. Burada nesnel değil, öznel-duygusal zemin devreye girer.
Açıklatıcılar
İletişimi
sekteye uğratan diğer eylemlerden biri de açıklatıcılardır. Dilde tasarruf
ilkesi gereği konunun bağlamından dolayı az sayıda sözcük kullandığınızda,
muhatabınızın anlayacağını düşünebilirsiniz fakat size her sohbette “şu ne
demek” dediğinde onun da bildiğini tekrar ona “şunu şunu demek istedim” diye
açıklamaya devam edersiniz.
Balık
Hafızalılar
Muhatabınız
yakın çevrenizden bir insansa daha önce anlattığı bir olayı, durumu, kişiyi,
yaşantıyı ya da anıyı belirli aralıklarla sürekli anlatır size. Her defasında “anlatmıştın”
demek sizi yorabilir. Her defasında “anlatmıştın” demek de muhatabınıza
saygıdan sizde bir çekince ortaya çıkarabilir.
Sonuç:
Beyin Yorgunluğu
Schopenhauer,
Eristik Diyalektik kitabında çarpıtmalar kullanılarak bir tartışmanın
nasıl kazanılacağının yöntemlerini sıralar. Bugün bu didişme ve iletişememe
durumu yaşanıyor. İzah etmeye çalıştığımız insan tiplerinin ve iletişimsizlik
durumlarının listesi uzatılabilir fakat buna maruz kalan insan, ya çevreden
kopmaya başlar ya da insana olan güvenini yitirir ama her şekilde de ortaya
çıkacak durumlar tahammülsüzlük, stres ve özellikle beyin yorgunluğudur. Yeni
insanı inşa etme yolunda ideolojik ikna gücümüzü geliştirmeye çalışmanın ilk
basamağı, insanın insandan koparıldığı çağda sağlıklı iletişimi kurabilmenin
yöntemlerini üretebilmektir.
S. Adalı
7 Kasım 2024
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder