30 Ekim 2024

,

Emperyalizmi Aklamak: Batı “Sol”u ve Venezuela


Venezuela’da iktidarda olan Bolivarcı devrim, ne vakit canına kastedecek yeni tehditlerle yüzleşse, ABD gibi yerlerde emperyalizmin ülkeyi kuşatma altında tuttuğu gerçeğini bilen kimi aydınlar, bu gerçeği kasten örtbas eden “solcu” eleştiriler dile getiriyorlar.

İhtilaflara yol açan 28 Temmuz seçimlerinden bu yana ülke, bir kez daha, ABD öncülüğünde yürütülen müdahalelerin, yaptırımların yanında, Maduro hükümeti ile ona müttefik olan halk hareketlerinin savunma amaçlı manevralarının körüklediği, ölümlere yol açan şiddet olaylarına sahne oluyor.

Gabriel Hetland[1] New Left Review, Alejandro Velasco[2] ise Nation için yazdığı yazıda, seçim sonrası oluşan kavgalı ortamı Maduro’nun neoliberal hatta sağcı politikalarının yarattığını, “tasarruf tedbirleri, yolsuzluk, baskılar ve dolarizasyonun süreci tetiklediğini” söylüyorlar, ama yazarlar, nedense ABD eliyle yürütülen melez savaşa hiç değinmiyorlar. Hatta söz konusu isimler, diğer ülkelerin solcularını “Maduro savunusu”na karşı koymaya ve faşistlerin öncülük ettiği muhalefet hareketinin zaferini kabul etmeye çağırıyorlar.

Burada esasen milliyetçilik, oportünist gerekçelerle kullanılan bir olgu. Her iki akademisyen de milliyetçiliğin bu kullanım biçimine yabancı değil. 2017[3] ve 2019[4] yıllarında Trump yönetimi ve yeni sömürgeci müttefikleri de rejimi değiştirmeye yönelik saldırılarını baskıları azami düzeye çekmek için yoğunlaştırmıştı. Aynı şekilde, Kuzey Amerikalıların Latin Amerika Kongresi denilen çalışmanın icra direktörü olarak çalışan Velasco da Hetland’in Maduro hükümetinin “otoriterliği”ni yerden yere vuran makalelerini yayımladı ve bu otoriterliğin krizin asli değilse bile önemli bir sebebi olduğunu söyledi. Steve Ellner, bu yaklaşımı “İkinizin de evine ateş düşsün”[5] yaklaşımı olarak gördüğünü dile getirdi.

Esasen Hetland ve Velasco’nun makaleleri, Vaşington’un hedefe koyduğu, Libya[6], Suriye[7], Lübnan[8], İran[9], Yemen[10], Zimbabve[11], Çin[12], Küba[13], Bolivya[14], Brezilya[15] ve Nikaragua[16] gibi küresel güneydeki hükümetlere dönem dönem saldıran, küresel kuzeydeki iki yüzlü “sol” eleştiri kapsamında ele alınacak çalışmalar.

Nadiren Akla Getirilen Bir Husus Olarak Emperyalizm

Velasco, ABD yaptırımlarının politik ve ekonomik etkilerini küçümseyen tutumunu hiç saklama gereği duymuyor[17]:

“ABD yaptırımları, Venezuela’daki krizi tabii ki derinleştirdi. Ama bu yaptırımlar, krizin sebebi olmadığı gibi, son seçimde 25 yıldır hükümete sadık olan toplum kesimlerinin ona neden yüzünü döndüğünü de izah etmez. Esasında Çavezciliğin tarihsel desteğini Maduro döneminde görülen tasarruf tedbirleri, yolsuzluk, baskı ve dolarizasyon aşındırdı, cumhurbaşkanlığı koltuğu, bu sebeple ilk kez muhalefete geçti.”

Yazar, yaptırımları hafife alıyor, etkisini küçümsüyor, buna karşılık, pek solcu bir isim sayılmayacak, Çavezcilik karşıtı Francisco Rodríguez bile süreci değerlendirirken, yaptırımları hesaba katma gereği duyuyor[18]:

“2012-2020 arası dönemde Venezuela GSYİH’sinin yarı yarıya azalmasının sebebi, ekonomik yaptırımlar, dış kaynaklı paraya erişim imkânının bulunmaması gibi politik sebepler. Bu azalış, Venezuela ekonomisiyle ilişkilerin politik sebeplere bağlı olarak zehirlenmesiyle bağlantılı.”

Üstelik bu muhafazakâr isim, değerlendirmesinde 2014 sonrasında Obama’nın yürürlüğe koyduğu yaptırımların etkisini dikkate almıyor. Venezuela’nın “sıra dışı ve olağan dışı bir tehdit” olarak tanımlandığı gerçeğine bakmıyor. Oysa Rodríguez, o kararları alındıkları dönemde yaptırımların “ülkeye yönelik fiili finansal ambargo” olarak nitelendirmişti[19].

Gabriel Hetland de aynı şekilde, ABD’nin yürüttüğü ekonomik savaşın politik alana galebe çalan yanını soruşturma gereği duymuyor, o da sonrasında sosyal medya hesabında, “yaptırımların bir seçimin özgür ve adil olması ilkesini korkunç bir şekilde ihlal ettiğini belirtmeyi unuttuğunu” söylüyor.[20]

Oysa tam da mesele, emperyalizm ve uyguladığı yaptırımların nadiren akla getiriliyor oluşu. 28 Temmuz günü Venezuelalılar, sandık başına şakaklarına dayanmış emperyalist bir tabanca ile birlikte gittiler. Bu anlamda, Chávez sonrası dönemin tarihini, özelde son seçim sürecini ABD emperyalizminin Bolivarcı devrimin iç çelişkilerini nasıl keskinleştirdiğini ve koşullandırdığını değerlendirmeden ele alan her türden analizin temelde yanlış olduğunu görmek gerekiyor. Velasco ve Hetland, yaptıkları değerlendirmelerde, emperyalizm denilen bağlamı paranteze alıyor, onun seçimle ilişkisini ele alma gereği duymuyor.

Maduro hükümetinin 2018’den beri yabancı yatırımlarını ülkeye çekip enflasyonu düşürmek amacıyla ücretleri dondurma, kredi alımı ve kamusal harcamalar yanında, özel sermayeye sunulan yardımları temel alan, liberalizmin kitabına uygun iktisadi adımlar attığı tabii ki doğru. Bu uygulanan politikalar, ekonominin az çok toparlanmasını sağlayıp enflasyonun aşağı çekilmesini mümkün kılsa da[21] bir yandan da toplumsal eşitsizlikleri derinleştirdi, yolsuzlukla alakalı skandalların patlamasına neden oldu, halkın eski ve yeni zenginlere yönelik öfkesini artırdı.

Maduro hükümetinin iktisadi liberalleşme politikasını benimsemiş olması, ideolojik geri çekilmenin somut ifadesi. Fakat bu geri çekilme, tam da ABD’nin öncülük ettiği melez savaşa tanıklık eden dönemin ardından yaşandı. Bu dönemde medya ayağı dezenformasyonla felç edildi, STK’lar sokaklardaki şiddet olaylarına öncülük etsinler diye paraya boğuldular. Ülkeyi uçuruma sürükleyecek yaptırımlar uygulamaya konuldu. Tüm bu saldırılarda amaç, devrimci ilerlemeyi durdurmak, ülkede önemli bir ağırlığa sahip olan devlet kurumlarını parçalamak, bilhassa hükümetin ve iktidar partisinin farklı ırklara mensup işçiler-emekçiler arasında kök salmasını sağlayan, toplumsal görevler üstlenmiş kurumları ve komün konseylerini çökertmekti.

Şurası açık ki Maduro yönetimi, bu süreçte herkesi cezalandırmak ve ulusal güvenliğin altını oymak için tasarlanmış yaptırımların belirlediği onca “kötü” seçenekten birini seçmek zorunda kaldı, planlama işini sürekli kılacak araçlardan yoksun bir hâlde, bir tür savaş ekonomisi uyguladı. Bu noktada ülkedeki enerji sektörü önemli örnekler sunuyor. Küçük ortak olmasına rağmen ABD’li ulusötesi şirket Chevron, bugün ortak girişimler dâhilinde satış işlemleri ve operasyonlar yürütüyor. Son dönemde yapılan doğal gaz anlaşmaları da aynı şekilde ülkenin pazarlık masasında elinin zayıf olduğunu ortaya koyuyor. Devlete ait petrol şirketi PDVSA, yabancı ortaklarla yaptığı anlaşmalarda yüzleşeceği riskleri görmezden gelip sadece vergi ve işletme paylarını toplamakla yetindi. Bu noktada şu gerçeği görmek gerekiyor: hükümetin uyguladığı ekonomi politikalarını boşlukta üretilmiş şeyler olarak görenler, bu politikaları tayin eden dünya sistemi denilen bağlamı önemsizleştirenler, halkı aldatmanın ötesinde başka görevler ifa ediyorlar.

Faşizm ve Çavezciliğin Kitle Tabanı

Venezuela’da politik ikiyüzlülük, Çavezciliğin ve Venezuela solunun emperyalist rejim değişikliği kampanyasıyla yeniden diriltildiği sözünü söyleyenlerde zirvesine ulaşıyor. Bu sözün sahipleri, esasında Çavezciliği yok etmeyi gündeminin ana maddesi kılmış olan Maria Corina Machado’nun temsil ettiği faşist tehdidi aklıyorlar.[22]

Hetland ve Velasco, seçim sonrasında birçok yerde yapılan gösterilerin “kendiliğindenliğine” vurgu yapıyor, ama nedense 74 yaşındaki Isabel Gil[23] ile 49 yaşındaki Mayauris Silva’nın[24] iki lider olarak katledilmesi, genelde Çavezci eylemcilere yönelik politik şiddet karşısında tek laf etmiyor, sadece 2014 ve 2017’deki sokak eylemlerini anımsatmakla yetiniyor.

Venezuela’daki toplumsal hareketler, bu tehdidi varoluşlarına yönelik bir tehdit olarak değerlendiriyorlar, bu noktada çelişkilerine ve yanlış adımlarına, ayrıca devlet kurumlarıyla aralarındaki gerilimlere bakmaksızın, Maduro hükümetinden yana olmaya devam ediyorlar.

El Panal 2021 Komünü sözcüsünün ifadesiyle seçimler, “sosyalizme geçiş sürecinin temeli olarak halkın özyönetimi ve bölgelere göre tasnif edilmiş üretim ilişkilerinin tesisi için yürütülen kapsamlı mücadelemizdeki taktiksel bir momentten başka bir şey değil.”[25] Bu anlamda Maduro, “komünlerin özgürleşme yolunda mevzi elde etmeleri ve güç biriktirmeleri için önemli olan barışı koruyor.” Çavezciliğin örgütlü kitle zemini açısından bugün ileriye doğru adım atabilmek için devrimi radikal bir yöne yönlendirmek amacıyla bu kitle tabanının imkân ve yeteneklerini geliştirmek gerekiyor. Bu sebeple Venezuela devleti, bugün sağcı bir hükümetin işbaşında olduğu ülkeye kıyasla daha fazla nüfuza sahip olan hareketlerin aşağıdan yukarıya doğru örgütlenip sürece etkide bulundukları, tartışmalarla malul bir saha olma vasfını sürdürüyor.

Son altı yıl içerisinde, toprak konusunda verdiği uzun mücadeleler tarihiyle köylü hareketleri, taşrada önemli kazanımlar elde ettiler. 2018’de gerçekleştirilen “Takdire Şayan Yürüyüş”e[26] yüzlerce çiftçi katıldı, harekete destek olan devrimciler, 400 kilometreden fazla yol yürüyerek, Çavezciliğin kitlesi içerisinde coşkuyla karşılanan, dayanışmayı körükleyen yürüyüş dâhilinde Venezuela devletine bazı talepler ilettiler. Sonuçta Ulusal Toprak Enstitüsü, örgütçülerin küçük köylü kolektifleri adına gündeme getirdikleri arazi ihtilaflarının yüzde 90’dan fazlasına çözüm buldu. Çiftçi hareketi, bu süreçte zirai işletmelere açılmış olan girdilere ve makinelere özel erişim imkânı türünden kimi devlet politikalarını protesto etti. Ayrıca, yakıt tedariki[27] ve küçük ölçekli üreticiler için adil mahsul fiyatları belirlenmesi[28] gibi konularda devletin adım atmasını sağlayacak eylemler gerçekleştirildi.

Halk örgütleri, aynı zamanda politik alanlarını genişletmek adına, olumsuz koşullarla yüzleşmelerine karşın, önemli ilerlemeler kaydettiler. Ángel Prado’nun kısa süre önce Komün Bakanı olarak atanması, bu bağlamda değerlendirilmesi gereken, önemli bir kazanım. Prado, bugüne dek El Maizal Komünü[29] isimli amiral gemisinin kaptanı ve Komünar Birliği’nin[30] başkanı olarak sahip olduğu zengin deneyimiyle komün bakanlığı koltuğuna oturan ilk isim. Ekonomi politikasının oluşturulmasında halk hareketlerinin önemli bir role sahip olması gerektiğini açıktan dile getiren Prado, demokratik yollardan seçilen kişilerin yürüttüğü yerel projelerin devlet eliyle fonlanacağını söyledi. Halk iktidarı, bugün sınırlı bir alanı kullanabiliyor olsa da bu alanda faal olan insanların mevcut güçlükler karşısında ortaya koydukları militanlık düzeyi ve bu güçlüklere dair duru bilinçleri, Chávez’in sosyalist ufkunun yitip gitmediğini ortaya koyuyor.

Beynelmilel Solun Sorumluluğu

ABD emperyalizmine karşı bu gerçekte varolan, halka ait devrimci güçleri desteklemek yerine ABD’de yazıp çizen Hetland ve Velasco gibi akademisyenler, “Maduro’yu savunan sözlere ve tutumlara karşı çıkma” ve “bir vakitler Çavezciliğin özünü teşkil eden halkı savunma” konusunda altı boş ve soyut çağrılar yapıyorlar. Bu yazarlar, Maduro hükümetinin Gil ve Silva gibi Çavezci binlerce örgütçünün hayatını tehlikeye sokma ihtimali bulunan, Çavezciliği yok etmeyi kafasına koymuş, faşistlerin öncülük ettiği muhalefete iktidarı teslim etmesini istiyorlar.

Buna karşılık, söz konusu yazarların ABD imparatorluğundan, Venezuela halkına ve bir bütün olarak küresel güneyin halklarına karşı en fazla şiddet uygulan güçten hiçbir şey talep etmiyorlar. Bu insanlar, Küba, Zimbabwe, Filistin ve İran gibi sistem karşıtı uluslararası aktörlerle stratejik ittifaklar kuran bir devletin kuşatma altındaki liderine düşmanlık ediyorlar. Geriye dönük adımlarından, verdiği tavizlerden, düşmanının daha ne kadar ileri gidebileceğiyle ilgili tartışmadan bağımsız olarak Maduro yönetimi, gene de dünya genelinde emekçi halka karşı işlediği sayısız suçun zirvesini teşkil eden, Gazze’deki sömürgeci soykırıma İsrail’le birlikte imza atan, Vaşington’daki faşist rejimden çok daha demokratik.

Libya, Suriye, bugün Filistin ve Lübnan’da olduğu gibi bugün yok etmeye yönelik saldırıların ve faaliyetlerin hedefinde olan sistem karşıtı devletler ve hareketlerle ABD emperyalizmi arasında seçim yapmak zorundayız. Orta yolculuğun bir anlamı da yok zemini de.

Bu anlamda, beynelmilel solun hangi tarafı seçeceği açık.

Lucas Koerner
Ricardo Vaz

3 Ekim 2024
Kaynak

Dipnotlar:
[1] Gabriel Hetland, “Fraud Foretold?”, 21 Ağustos 2024, NLR.

[2] Alejandro Velasco, “What’s Next for the Left in Venezuela?”, 8 Ağustos 2024, Nation.

[3] Gabriel Hetland, “Why is Venezuela Spiraling Out of Control?”, 28 Nisan 2017, Nacla.

[4] Gabriel Hetland, “Venezuela and the Left”, 5 Şubat 2019, Nacla.

[5] Steve Ellner, “The Venezuelan Dilemma: Progressives and the ‘Plague on Both Your Houses’ Position”, 14 Temmuz 2017, VA.

[6] Jadaliyya Reports, “Democracy Now! Interview with Gilbert Achcar on the Libyan Rebels”, 25 Ağustos 2011, Jadaliyya.

[7] Louis Allday, “Controlling the Narrative on Syria”, 13 Aralık 2016, MR.

[8] Joseph Daher, “Hezbollah Is Increasingly Isolated in the Middle East”, 22 Ekim 2023, Jacobin.

[9] “Leftists worldwide, stand by the protesters in Iran!”, 25 Kasım 2019, Roar.

[10] Daniel Finn, “The US War on Yemen Is an Exercise in Futility”, 2 Mart 2024, Jacobin.

[11] Sam Moyo ve Paris Yeros, “The Zimbabwe Question and the Two Lefts”, Ağustos 2007, Researchgate.

[12] “What Does Critique Do? — On the Critical Predation of China”, 5 Ocak 2024, Qiao.

[13] Hilda Landrove, “With Cubans Speaking Out, How Will the Left Respond?”, 27 Temmuz 2021, Nacla.

[14] Lucas Koerner, “How the Global North’s Left Media Helped Pave the Way for Bolivia’s Right-Wing Coup”, 10 Aralık 2019, Fair.

[15] “How The US Left Failed Brasil”, 12 Aralık 2018, Brasilwire.

[16] William I. Robinson, “Nicaragua: Chronicle of an Election Foretold”, 9 Kasım 2021, Nacla.

[17] “A War Without Bombs”, Eylül 2023, VA.

[18] Francisco R. Rodriguez, “Quantifying Venezuela’s Destructive Conflict”, 14 Ekim 2023, FR.

[19] Pablo Vivanco, “Despite Profit Motive, US Banks and Markets Squeezing Venezuela’s Economy”, 20 Ekim 2016, VA.

[20] Gabriel Hetland, “Sanctions”, 23 Ağustos 2024, X.

[21] Ricardo Vaz, “Venezuela: Gov’t Looks to Preserve Low Inflation as Forex Gap Increases”, 8 Eylül 2024, VA.

[22] Steve Ellner, “What the Mainstream Media Isn’t Saying About Venezuela’s María Corina Machado”, 5 Temmuz 2024, Nacla.

[23] Marianny Aponte S., “Buscan a homicidas de dirigente del Psuv en El Callao”, 13 Ağustos 2024, Primicia.

[24] “Riden homenaje a mujeres víctimas de la violencia política”, 22 Ağustos 2024, Minmujer.

[25] Cira Pascual Marquina, “On Elections and Collective Emancipation: A Conversation with Robert Longa”, 9 Ağustos 2024, VA.

[26] Cira Pascual Marquina, “‘Despotic Patrimonialism’ Emerges in Rural Venezuela: A Conversation with Gerardo Sieveres & Arbonio Ortega”, 8 Kasım 2018, VA.

[27] Andreína Chávez Alava, “Venezuelan Campesinos Denounce Diesel Price Hike, Lack of Gov’t Support”, 28 Ekim 2021, VA.

[28] Ricardo Vaz, “Coffee Producers Stage Protest, Demand Gov’t Action”, 23 Kasım 2022, VA.

[29] Maizal.

[30] Venezuela Analysis, “The Communard Union in a Nutshell”, 29 Nisan 2024, Youtube.

[31] Rev. James Lawson ve Nellie Hester, “The United States is The Greatest Purveyor of Violence in the World Today”, 4 Nisan 2023, DN.

0 Yorum: