19 Ocak 2024

Ahparig

Ölürken bile katiline “oğlum” diyen bir insanın gittiği bir dünyadan umuda, hayale, geleceğe dair herhangi bir şey beklemiyorum.

Öldürüldüğü yıl 11 yaşındaydım ve ters dönmüş ayakkabıların günlerce rüyama girdiğini hatırlıyorum.

Babam “onun zaten ölmesi gereken bir Ermeni dölü” olduğunu beynimin içine kazıdı aylarca. Kendisinin gün boyu alnını secdeden kaldırmayan bir ırk bekçisi olması, ona bu yorumları yapma hakkını veriyordu çünkü. Babam “Ermeni dölü” dedikçe ben “babandır” diyordum, çünkü dedem Van’da doğmuştu. Ermeni olabilme ihtimali Kürd olduğu kadar yüksekti. Babam, her zaman acziyetini, hiçbir zaman Hrant gibi bir adam olamayacağını gözümün içine her 19 Ocak sabahı soktu ve ben de her defasında kapıyı vurup çıktım.

Hiçbir zaman hayırlı bir evlat olamadım babama. Çünkü babalara hayırlı evlat olmak farzdı, ama ben olamadığım için muhtemelen Hrant’ın yanına, yani cehennemin dibine gideceğimdi.

Keşke öyle olsaydı. Eli kalem tuttuğu için haksızca öldürülen her bir cehennemliğin(!) yanına gitmek, dünyayı o güzel adamlara zehir zıkkım eden cennetliklerle yaşamaktan evladır.

Güzel uyu ahparig.

Sümeyye Öztürk
19 Ocak 2020

0 Yorum: