13 Ocak 2024

,

Feodal Kuşatma


Ejderhanın üflediği kendi soluğu
Biz onu alev, ateş sanırız

[Murathan Mungan]

 

Feodalizmin yarattığı insan, bugün kapitalizm tarafından yeniden üretiliyor. Kapitalizm, kültürel olarak gericidir. Feodalizm ile halkın ürettiği değerleri birbirine karıştırmamak gerekir. Feodal kültür, feodal ilişkileri ve ona uygun insanı üretir. Kökeni köylüdür, bu köylülük kentte de devam eder. Bu kişilik yapısıyla mücadele etmek ancak ideolojiyle mümkündür.

Feodal kişilik, kadına değer vermez, gücünü kadınlar, çocuklar ve kendinden zayıf gördüğü insanlar üzerinden tesis eder. Kadını ve çocuğu özel mülkiyeti olarak görür.

Cesaretinin ölçütü güç dengesine göre hareket etmektir. Daha güçlüyle karşılaştığında geriye çekilip ya da sessiz kalırken, daha zayıf gördüğüyle karşılaştığında onu ezmeyi hak olarak görür. Tek kalıp haksızlığa uğradığında cesur olmayı onurun ölçütü olarak algılamaz.

Abartılmış egoya sahiptir. Aile, klan, aşiret ilişkileri onu var eden önemli sosyal yapılardır. Bu yüzden kent yaşamında kendi kan bağı ya da hemşehrilik ilişkileri üzerinden çeteleşmeyi geçer yol olarak sahiplenir. Milliyetçi bir ideolojiye evrilmeye/gönül vermeye müsaittir. Pragma/fayda dengesini gözetir. Mağduriyet her zaman geçerli yoldur. Tüm politikasını buradan şekillendirir. Kanaat önderi bellediği kişi ve yapının sözüne göre hareket eder, sorgulamaz, iradesini teslim etmeye müsaittir.

Disiplin, öz disiplin, kural sevmez. En büyük sorun, disipline olmaktır/edilmektir. Araç sahibiyse son ses müzik dinlemekten hoşlanır, hız yapar. Başkalarını rahatsız etmeyi, var olmanın göstergesi sayar. Denetim yoksa kırmızı ışıkta geçer. Aracını iki şeritli caddede sağa çeker, sonra trafik akmaz ve insanların işleri aksar.

Yemin etmeyi inandırma ve iknanın yöntemi olarak kullanır. Üzerine yemin etmeyeceği hiçbir değer yoktur.

Kendinden olanla birleşip en yakınında kendinden olmayan dost-arkadaş-komşu onun için aidiyet adına feda edilir. Haklı ve haksız olanı ayırmanın yöntemi kan ve kültür bağıdır. Kendinden olan, dünyanın en merkezidir ve en değerlidir. Güçlü olmak onun için haklı olmanın tek ölçütüdür.

Kin tutmayı sever. Kendinden güçlüye karşı kinini yıllarca saklar, gücü elde ettiğinde kinini açığa çıkarır. Eleştiriye kapalıdır, hakaret sayar, eleştirildiğinde sessiz kalıp uzaklara ya da boş boş yüzünüze bakıyorsa bu, onun en tehlikeli anıdır. Bir kadın yanında eleştirilirse bu durum onun için onur meselesidir. Kadınların yanında kendisi gibi davranmaz.

Geri geleneklerini uluslaşma sürecinin bileşeni sayıp aşırı yüceltir. Aynı ulustan olan kadınlara değer verir ve “namus” kavramını onun sorumluluğuna yükler. Erkek üstündür, gücün taşıyıcısıdır, ataerkilliği sürdürür, kadına şiddeti sorun olarak görmez. Başka ulusların kadınlarını daha da değersiz görür.

Eziklik doğasında vardır. Özünde olmadığı yaşam tarzı ve değerleri “beyazlaşmak/Batılılaşmak” için savunur ama doğası bunun tam tersi istikamettedir. Kitap okur ama analiz edemez. Saatlerce anlatır ama çıkarım yapamaz. Eğitimliyse ve feodalizme uygun bir ideolojiyle sahip bir sekülerse farklı sözcükler kullanmayı sever.

Araç, ev, mülkiyet gücün gösterisidir. Sahip olduklarıyla, başka insanların sahip olduklarını kıyaslayıp memnuniyet ve üstünlük duyar. Güçlülerle yakınlık kurmayı ve aracı koymayı işbilirlik kabul eder. Bu yüzden mafyatik özentileri bünyesinde barındırır.

Bir arkadaşına bir şey ısmarladığında, bunu başka bir yerde lütufmuş gibi anlatarak içindeki ezikliği giderir. Patronsa çalıştırdığı işçiye özel mülkü ve kölesi gibi davranır. Bunun sonucunda işçinin emeği karşılığı aldığı ücreti karşılamayı da hayır işlemiş gibi anlatır, şark kurnazıdır. Birlikte yola çıkıldığında ne zaman döneceği kestirilmediğinden güven vermez. Yürüttüğü siyaset de böyle şekillenir. Şekil vermeye gücünün yetmediği şeyin şeklini alır. Herkesle herkes olur, tek başına kalınca. Konum ve yetki sever, çavuşluk yapmak hoşuna gider. Siyasi anlamda kendinden güçsüz olan, ona yakın bile dursa aşağı görüp küçümser.

Yasa, kural, norm bilmez. Yazılı olandan korkar. Uğraşmamak için de cahili oynar. Meseleleri feodal çevresiyle halletmeye alışmıştır, gettolaşma eğilimine sahiptir. Kullanma-kullanılma hayatın olağan akışının gereğidir, bunda bir beis görmez.

Feodal kişilik yapısı, artık solların da insan yetiştirme kültürüne sirayet etti. Bu yüzden en çok zorlandığımız ilişki biçimlerinden biri feodal kişiliklerle olandır. Güven vermez, yola çıkılmaz, eleştiriye kapalıdır, güce tapar, süreç değil sonuç odaklıdır, çevresini çok abartır, kaypaktır, yasal olanla meşru olanı birbirine karıştırır, güruh kültürüne sahiptir.

Feodal kişilik yapısını dönüştürecek tek otorite, diyalektik ve tarihsel materyalizmin ilkelerini, sınıf bilincini ve kültürünü yeniden üretip onun taşıyıcısı olan sınıf hareketi ve partisidir. Bugün en çok da ona ihtiyacımız var.

S. Adalı
11 Ocak 2024

0 Yorum: