“Ejderhanın üflediği kendi soluğu
Biz onu alev, ateş sanırız”
[Murathan Mungan]
Feodalizmin yarattığı insan, bugün kapitalizm
tarafından yeniden üretiliyor. Kapitalizm, kültürel olarak gericidir. Feodalizm
ile halkın ürettiği değerleri birbirine karıştırmamak gerekir. Feodal kültür,
feodal ilişkileri ve ona uygun insanı üretir. Kökeni köylüdür, bu köylülük
kentte de devam eder. Bu kişilik yapısıyla mücadele etmek ancak ideolojiyle
mümkündür.
Feodal kişilik, kadına değer vermez, gücünü kadınlar,
çocuklar ve kendinden zayıf gördüğü insanlar üzerinden tesis eder. Kadını ve
çocuğu özel mülkiyeti olarak görür.
Cesaretinin ölçütü güç dengesine göre hareket
etmektir. Daha güçlüyle karşılaştığında geriye çekilip ya da sessiz kalırken, daha zayıf gördüğüyle karşılaştığında onu ezmeyi hak olarak görür. Tek kalıp
haksızlığa uğradığında cesur olmayı onurun ölçütü olarak algılamaz.
Abartılmış egoya sahiptir. Aile, klan, aşiret
ilişkileri onu var eden önemli sosyal yapılardır. Bu yüzden kent yaşamında
kendi kan bağı ya da hemşehrilik ilişkileri üzerinden çeteleşmeyi geçer yol
olarak sahiplenir. Milliyetçi bir ideolojiye evrilmeye/gönül vermeye müsaittir.
Pragma/fayda dengesini gözetir. Mağduriyet her zaman geçerli yoldur. Tüm
politikasını buradan şekillendirir. Kanaat önderi bellediği kişi ve yapının
sözüne göre hareket eder, sorgulamaz, iradesini teslim etmeye müsaittir.
Disiplin, öz disiplin, kural sevmez. En büyük sorun,
disipline olmaktır/edilmektir. Araç sahibiyse son ses müzik dinlemekten
hoşlanır, hız yapar. Başkalarını rahatsız etmeyi, var olmanın göstergesi sayar.
Denetim yoksa kırmızı ışıkta geçer. Aracını iki şeritli caddede sağa çeker,
sonra trafik akmaz ve insanların işleri aksar.
Yemin etmeyi inandırma ve iknanın yöntemi olarak
kullanır. Üzerine yemin etmeyeceği hiçbir değer yoktur.
Kendinden olanla birleşip en yakınında kendinden
olmayan dost-arkadaş-komşu onun için aidiyet adına feda edilir. Haklı ve haksız
olanı ayırmanın yöntemi kan ve kültür bağıdır. Kendinden olan, dünyanın en
merkezidir ve en değerlidir. Güçlü olmak onun için haklı olmanın tek ölçütüdür.
Kin tutmayı sever. Kendinden güçlüye karşı kinini
yıllarca saklar, gücü elde ettiğinde kinini açığa çıkarır. Eleştiriye
kapalıdır, hakaret sayar, eleştirildiğinde sessiz kalıp uzaklara ya da boş boş
yüzünüze bakıyorsa bu, onun en tehlikeli anıdır. Bir kadın yanında
eleştirilirse bu durum onun için onur meselesidir. Kadınların yanında kendisi
gibi davranmaz.
Geri geleneklerini uluslaşma sürecinin bileşeni sayıp
aşırı yüceltir. Aynı ulustan olan kadınlara değer verir ve “namus” kavramını
onun sorumluluğuna yükler. Erkek üstündür, gücün taşıyıcısıdır, ataerkilliği
sürdürür, kadına şiddeti sorun olarak görmez. Başka ulusların kadınlarını daha
da değersiz görür.
Eziklik doğasında vardır. Özünde olmadığı yaşam tarzı
ve değerleri “beyazlaşmak/Batılılaşmak” için savunur ama doğası bunun tam tersi
istikamettedir. Kitap okur ama analiz edemez. Saatlerce anlatır ama çıkarım
yapamaz. Eğitimliyse ve feodalizme uygun bir ideolojiyle sahip bir sekülerse
farklı sözcükler kullanmayı sever.
Araç, ev, mülkiyet gücün gösterisidir. Sahip
olduklarıyla, başka insanların sahip olduklarını kıyaslayıp memnuniyet ve
üstünlük duyar. Güçlülerle yakınlık kurmayı ve aracı koymayı işbilirlik kabul
eder. Bu yüzden mafyatik özentileri bünyesinde barındırır.
Bir arkadaşına bir şey ısmarladığında, bunu başka bir
yerde lütufmuş gibi anlatarak içindeki ezikliği giderir. Patronsa çalıştırdığı
işçiye özel mülkü ve kölesi gibi davranır. Bunun sonucunda işçinin emeği
karşılığı aldığı ücreti karşılamayı da hayır işlemiş gibi anlatır, şark
kurnazıdır. Birlikte yola çıkıldığında ne zaman döneceği kestirilmediğinden
güven vermez. Yürüttüğü siyaset de böyle şekillenir. Şekil vermeye gücünün
yetmediği şeyin şeklini alır. Herkesle herkes olur, tek başına kalınca. Konum ve
yetki sever, çavuşluk yapmak hoşuna gider. Siyasi anlamda kendinden güçsüz
olan, ona yakın bile dursa aşağı görüp küçümser.
Yasa, kural, norm bilmez. Yazılı olandan korkar.
Uğraşmamak için de cahili oynar. Meseleleri feodal çevresiyle halletmeye
alışmıştır, gettolaşma eğilimine sahiptir. Kullanma-kullanılma hayatın olağan
akışının gereğidir, bunda bir beis görmez.
Feodal kişilik yapısı, artık solların da insan
yetiştirme kültürüne sirayet etti. Bu yüzden en çok zorlandığımız ilişki
biçimlerinden biri feodal kişiliklerle olandır. Güven vermez, yola çıkılmaz,
eleştiriye kapalıdır, güce tapar, süreç değil sonuç odaklıdır, çevresini çok
abartır, kaypaktır, yasal olanla meşru olanı birbirine karıştırır, güruh
kültürüne sahiptir.
Feodal kişilik yapısını dönüştürecek tek otorite, diyalektik ve tarihsel materyalizmin ilkelerini, sınıf bilincini ve kültürünü
yeniden üretip onun taşıyıcısı olan sınıf hareketi ve partisidir. Bugün en çok
da ona ihtiyacımız var.
S. Adalı
11 Ocak 2024
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder