Bu
makale, Yoldaş Mao Zedong tarafından Ekim Devrimi’nin otuz birinci yıldönümü
vesilesiyle, Avrupa Komünist ve İşçi Partileri Enformasyon Bürosu’nun yayın
organı For A Lasting Peace, For A People's Democracy [“Kalıcı Bir
Barış İçin, Halk Demokrasisi İçin”] için kaleme alınmıştır. 1948 yılında
derginin 21. sayısında yayınlanmıştır.
* * *
Gözündeki
perdeyi yırtıp atmış olan işçi sınıfı ile dünyanın tüm gerçek devrimcileri,
Sovyetler Birliği’ni kuran Büyük Ekim Sosyalist Devrimi’nin otuz birinci
yıldönümünü coşkuyla kutlarken aklıma, Stalin’in 1918’de, bu devrimin birinci
yıldönümünde yazdığı o meşhur makale geldi. O makalede Stalin şöyle diyordu:
“Ekim
Devrimi’nin dünya çapındaki büyük önemi, esas olarak şu gerçekle ilgilidir:
1.
Devrim, ulus sorununun kapsamını genişletti, onu Avrupa’daki ulusal baskıya
karşı mücadele gibi özel bir sorun olmaktan çıkartıp, ezilen halkların,
sömürgelerin ve yarı-sömürgelerin emperyalizmden kurtarılmasıyla ilgili genel
bir soruna dönüştürdü;
2.
Devrim, ezilen halkların, sömürgelerin ve yarı-sömürgelerin kurtuluşu için
geniş imkânlar yarattı, doğru yollar açtı, böylelikle, Batı’nın ve Doğu’nun
ezilen halklarının kurtuluş davasının önündeki engelleri büyük ölçüde kaldırdı,
bu halkları emperyalizm karşısında muzaffer olan mücadelenin yol açtığı
müşterek akıntıya kattı;
3.
Böylece sosyalist Batı ile köleleştirilmiş Doğu arasında bir köprü kuran Ekim
Devrimi, dünya emperyalizminin karşısına, Batı’nın proleterlerinden başlayıp Doğu’nun
ezilen halklarına uzanan yeni bir devrim cephesi çıkarttı.”[1]
Tarih,
tam da Stalin’in işaret ettiği yönde gelişmiştir. Ekim Devrimi, dünya
halklarının kurtuluşu için geniş imkânlar yaratmış, bu kurtuluşa giden gerçekçi
yolları açmıştır; devrim üzerinden dünya emperyalizminin karşısına, Batı
proleterlerinden Doğu’nun ezilen halklarına uzanan yeni bir devrim cephesi çıkartmıştır.
Bu devrim cephesi, Lenin’in ve Lenin’in ölümünü müteakip Stalin’in göz
kamaştırıcı rehberliğinde oluşturulup geliştirilmiştir.
Devrim
olacaksa, devrimci bir parti olmalıdır. Devrimci bir parti olmadan,
Marksist-Leninist devrimci teori ve Marksist-Leninist devrimci üslup üzerine
kurulu bir parti olmadan, işçi sınıfına ve geniş halk kitlelerine emperyalizmi
ve onun uşaklarını yenecek mücadelede önderlik edilemez. Marksizmin doğuşundan
bu yana geçen yüz yılı aşkın sürede, Rus Bolşeviklerinin Ekim Devrimi’ne
önderlik etmek, sosyalist inşanın öncülüğünü üstlenmek ve faşist saldırıyı
püskürtmek konusunda ortaya koydukları örneklik sayesinde, dünyada yeni tipte
devrimci partiler kurulup gelişti. Bu tipte devrimci partilerin doğuşuyla dünya
devriminin çehresi değişti. Değişim o kadar büyük oldu ki, eski kuşağa mensup
insanların hayal bile edemeyecekleri dönüşümler, yangınlar ve gök gürültüleri
eşliğinde cereyan ettiler.
Çin
Komünist Partisi, Sovyetler Birliği Komünist Partisi model alınarak inşa
edilmiş ve geliştirilmiş bir partidir. Çin Komünist Partisi’nin doğuşuyla Çin
devriminin çehresi tümüyle yeni bir boyut kazandı. Bu gerçek yeterince açık
değil mi?
Dünya
genelinde teşkil edilmiş, Sovyetler Birliği’nin başını çektiği devrimci
birleşik cephe, faşist Almanya’yı, İtalya’yı ve Japonya’yı yendi. Bu yenilgi,
Ekim Devrimi’nin bir sonucuydu. Ekim Devrimi, Sovyetler Birliği Komünist
Partisi, Sovyetler Birliği’nin kendisi, Batı’da ve Doğu’da Sovyetler Birliği
önderliğinde yürüyen anti-emperyalist devrimci birleşik cephe olmasaydı, faşist
Almanya, İtalya, Japonya ve onların yandaşlarına karşı elde edilecek bir zaferi
akla getirmek mümkün olabilir miydi?
Ekim
Devrimi, işçi sınıfının ve dünya ezilen halklarının kurtuluşu için geniş imkânlar
yaratıp gerçekçi yollar açtıysa, faşizme karşı verilen İkinci Dünya Savaşı’nın
zaferi de işçi sınıfının ve dünya ezilen halklarının kurtuluşu için daha da
geniş imkânlar yaratıp gerçekçi yollar açmıştır. İkinci Dünya Savaşı’nın
zaferinin önemini küçümsemek, çok büyük bir hata olacaktır.
İkinci
Dünya Savaşı’nın zaferle sonuçlanmasından bu yana, ABD emperyalizmi ve çeşitli
ülkelerdeki yandaşları, faşist Almanya, İtalya ve Japonya’nın yerini almışlardır.
Bugün büyük bir telaşla yeni bir dünya savaşı için hazırlık yürüten bu güçler, tüm
dünyayı tehdit ediyorlar. Bu çaba, kapitalist dünyanın mutlak çöküşünün ve
yaklaşan kıyamete dair korkusunun yansımasıdır. Düşman hâlâ güçlü; bu nedenle,
her ülkede tüm devrimci güçler birleşmeli, tüm ülkelerin devrimci güçleri de
aynı şekilde birleşmeli, Sovyetler Birliği’nin önderliğinde anti-emperyalist
bir birleşik cephe oluşturmalı, doğru politikalar izlemelidir. Aksi takdirde
zafer imkânsızdır. Bu düşmanın zayıf ve kırılgan bir temeli var, kend içinde
dağılan düşman, halktan kopmuş durumda, içinden çıkılmaz ekonomik krizlerle
karşı karşıya, dolayısıyla, yenilme ihtimali mevcut. Bu anlamda, düşmanın
gücünü abartıp devrimci güçlerin gücünü küçümsemek, çok büyük bir hata
olacaktır.
Çin
Komünist Partisi önderliğinde, ABD emperyalizminin Çin’e yönelik saldırganlığına
ve Çin halkını iç savaşla katleden hain, diktatör ve gerici Kuomintang
hükümetine karşı yürütülen büyük Çin halk demokratik devriminde muazzam
zaferler kazanıldı. Temmuz 1946’dan Haziran 1948’e kadar geçen iki yıl boyunca,
Çin Komünist Partisi önderliğindeki Halk Kurtuluş Ordusu, gerici Kuomintang
hükümetinin 4.300.000 askerinin saldırılarını püskürttü, savunmadan saldırıya
geçti. Bu iki yıllık savaş sırasında (Temmuz 1948’den bu yana yaşananlar
hariç), Halk Kurtuluş Ordusu 2.640.000 Kuomintang askerini ele geçirdi ve yok
etti. Çin’deki kurtarılmış bölgeler, şu anda 2.350.000 kilometrekareyi kapsıyor,
bu anlamda, 9.597.000 kilometrekareyi bulan ülke yüzölçümünün %24,5’ini
oluşturuyor; bölgelerdeki nüfus 168 milyonu buluyor, yani ülkenin 475 milyonluk
nüfusunun %35,3’üne sahip. Ayrıca buralarda toplam 586 şehir ve kasaba
bulunuyor, yani tüm ülkedeki 2.009 şehrin %29’u bu bölgelerde.
Partimiz,
köylüleri toprak sisteminin reformunu gerçekleştirmeye kararlılıkla
yönlendirdiği için, yaklaşık 100 milyonluk nüfusa sahip bölgelerde toprak
sorunu tümüyle çözülmüş, toprak ağalarının ve eski tip zengin köylülerin
toprakları köylüler arasında, özellikle de yoksul köylüler ve tarım işçileri
arasında aşağı yukarı eşit bir şekilde dağıtılmıştır.
Çin
Komünist Partisi’nin üye sayısı 1945’te 1.210.000 iken bugün 3.000.000’e
yükselmiştir. Çin Komünist Partisi’nin görevi, ABD emperyalizminin saldırgan
güçlerini kovmak, gerici Kuomintang yönetimini devirmek ve birleşik, demokratik
bir halk cumhuriyeti kurmak için tüm ülkenin devrimci güçlerini
birleştirmektir. Önümüzde hâlâ birçok zorluk olduğunu biliyoruz. Ama biz, bu
zorluklardan korkmuyoruz. Zorlukların aşılması gerektiğine ve aşılabileceğine
inanıyoruz.
Ekim
Devrimi, ışığıyla bizi aydınlatıyor. Uzun süredir acı çeken Çin halkı, kurtuluşunu
dövüşerek kazanmalıdır. Halkımız, bunu başarabileceğine kesinlikle inanıyor.
Geçmişte hep yalnız bırakılmış olan Çin’in devrimci mücadelesi, Ekim Devrimi’nin
zaferinden bu yana kendisini artık yalnız hissetmiyor. Komünist partilerin ve
dünya işçi sınıfının desteğine sahibiz. Bu destek meselesi, Çin devriminin
öncüsü ve emperyalizme karşı Sovyetler Birliği ile ittifak politikasını
benimseyen Dr. Sun Yat-sen tarafından idrak edilmiş bir husustu. Sun Yat-sen, ölüm
döşeğinde, vasiyetinin bir parçası olarak, Sovyetler Birliği’ne bir mektup
yazmıştı. Bugün Kuomintang’ın başındaki Çan Kay-şek haydut çetesi, Sun Yat-sen’in
politikasına ihanet ediyor, emperyalist karşı-devrimci cephenin yanında yer alıyor,
kendi halkına karşı çıkıyor. Ancak çok geçmeden insanlar, Çin halkının gerici
Kuomintang rejimini tümüyle yıktığına tanıklık edecekler. Çin halkı cesurdur,
Çin Komünist Partisi de öyle. Parti, tüm Çin’i özgürleştirmeye kararlıdır.
Mao Zedong
Kasım
1948
Kaynak
Dipnot:
[1] “The October Revolution and the National Question”, III. Bölüm, “The
World-wide Significance of the October Revolution”, J. V. Stalin, Works,
Moskova, 1953, Cilt. IV, s. 169-70.


0 Yorum:
Yorum Gönder