07 Kasım 2025

, ,

Dünyanın Devrimci Güçleri Birleşin, Emperyalist Saldırıya Karşı Mücadele Edin!

Bu makale, Yoldaş Mao Zedong tarafından Ekim Devrimi’nin otuz birinci yıldönümü vesilesiyle, Avrupa Komünist ve İşçi Partileri Enformasyon Bürosu’nun yayın organı For A Lasting Peace, For A People's Democracy [“Kalıcı Bir Barış İçin, Halk Demokrasisi İçin”] için kaleme alınmıştır. 1948 yılında derginin 21. sayısında yayınlanmıştır.

* * *


Gözündeki perdeyi yırtıp atmış olan işçi sınıfı ile dünyanın tüm gerçek devrimcileri, Sovyetler Birliği’ni kuran Büyük Ekim Sosyalist Devrimi’nin otuz birinci yıldönümünü coşkuyla kutlarken aklıma, Stalin’in 1918’de, bu devrimin birinci yıldönümünde yazdığı o meşhur makale geldi. O makalede Stalin şöyle diyordu:

“Ekim Devrimi’nin dünya çapındaki büyük önemi, esas olarak şu gerçekle ilgilidir:

1. Devrim, ulus sorununun kapsamını genişletti, onu Avrupa’daki ulusal baskıya karşı mücadele gibi özel bir sorun olmaktan çıkartıp, ezilen halkların, sömürgelerin ve yarı-sömürgelerin emperyalizmden kurtarılmasıyla ilgili genel bir soruna dönüştürdü;

2. Devrim, ezilen halkların, sömürgelerin ve yarı-sömürgelerin kurtuluşu için geniş imkânlar yarattı, doğru yollar açtı, böylelikle, Batı’nın ve Doğu’nun ezilen halklarının kurtuluş davasının önündeki engelleri büyük ölçüde kaldırdı, bu halkları emperyalizm karşısında muzaffer olan mücadelenin yol açtığı müşterek akıntıya kattı;

3. Böylece sosyalist Batı ile köleleştirilmiş Doğu arasında bir köprü kuran Ekim Devrimi, dünya emperyalizminin karşısına, Batı’nın proleterlerinden başlayıp Doğu’nun ezilen halklarına uzanan yeni bir devrim cephesi çıkarttı.”[1]

Tarih, tam da Stalin’in işaret ettiği yönde gelişmiştir. Ekim Devrimi, dünya halklarının kurtuluşu için geniş imkânlar yaratmış, bu kurtuluşa giden gerçekçi yolları açmıştır; devrim üzerinden dünya emperyalizminin karşısına, Batı proleterlerinden Doğu’nun ezilen halklarına uzanan yeni bir devrim cephesi çıkartmıştır. Bu devrim cephesi, Lenin’in ve Lenin’in ölümünü müteakip Stalin’in göz kamaştırıcı rehberliğinde oluşturulup geliştirilmiştir.

Devrim olacaksa, devrimci bir parti olmalıdır. Devrimci bir parti olmadan, Marksist-Leninist devrimci teori ve Marksist-Leninist devrimci üslup üzerine kurulu bir parti olmadan, işçi sınıfına ve geniş halk kitlelerine emperyalizmi ve onun uşaklarını yenecek mücadelede önderlik edilemez. Marksizmin doğuşundan bu yana geçen yüz yılı aşkın sürede, Rus Bolşeviklerinin Ekim Devrimi’ne önderlik etmek, sosyalist inşanın öncülüğünü üstlenmek ve faşist saldırıyı püskürtmek konusunda ortaya koydukları örneklik sayesinde, dünyada yeni tipte devrimci partiler kurulup gelişti. Bu tipte devrimci partilerin doğuşuyla dünya devriminin çehresi değişti. Değişim o kadar büyük oldu ki, eski kuşağa mensup insanların hayal bile edemeyecekleri dönüşümler, yangınlar ve gök gürültüleri eşliğinde cereyan ettiler.

Çin Komünist Partisi, Sovyetler Birliği Komünist Partisi model alınarak inşa edilmiş ve geliştirilmiş bir partidir. Çin Komünist Partisi’nin doğuşuyla Çin devriminin çehresi tümüyle yeni bir boyut kazandı. Bu gerçek yeterince açık değil mi?

Dünya genelinde teşkil edilmiş, Sovyetler Birliği’nin başını çektiği devrimci birleşik cephe, faşist Almanya’yı, İtalya’yı ve Japonya’yı yendi. Bu yenilgi, Ekim Devrimi’nin bir sonucuydu. Ekim Devrimi, Sovyetler Birliği Komünist Partisi, Sovyetler Birliği’nin kendisi, Batı’da ve Doğu’da Sovyetler Birliği önderliğinde yürüyen anti-emperyalist devrimci birleşik cephe olmasaydı, faşist Almanya, İtalya, Japonya ve onların yandaşlarına karşı elde edilecek bir zaferi akla getirmek mümkün olabilir miydi?

Ekim Devrimi, işçi sınıfının ve dünya ezilen halklarının kurtuluşu için geniş imkânlar yaratıp gerçekçi yollar açtıysa, faşizme karşı verilen İkinci Dünya Savaşı’nın zaferi de işçi sınıfının ve dünya ezilen halklarının kurtuluşu için daha da geniş imkânlar yaratıp gerçekçi yollar açmıştır. İkinci Dünya Savaşı’nın zaferinin önemini küçümsemek, çok büyük bir hata olacaktır.

İkinci Dünya Savaşı’nın zaferle sonuçlanmasından bu yana, ABD emperyalizmi ve çeşitli ülkelerdeki yandaşları, faşist Almanya, İtalya ve Japonya’nın yerini almışlardır. Bugün büyük bir telaşla yeni bir dünya savaşı için hazırlık yürüten bu güçler, tüm dünyayı tehdit ediyorlar. Bu çaba, kapitalist dünyanın mutlak çöküşünün ve yaklaşan kıyamete dair korkusunun yansımasıdır. Düşman hâlâ güçlü; bu nedenle, her ülkede tüm devrimci güçler birleşmeli, tüm ülkelerin devrimci güçleri de aynı şekilde birleşmeli, Sovyetler Birliği’nin önderliğinde anti-emperyalist bir birleşik cephe oluşturmalı, doğru politikalar izlemelidir. Aksi takdirde zafer imkânsızdır. Bu düşmanın zayıf ve kırılgan bir temeli var, kend içinde dağılan düşman, halktan kopmuş durumda, içinden çıkılmaz ekonomik krizlerle karşı karşıya, dolayısıyla, yenilme ihtimali mevcut. Bu anlamda, düşmanın gücünü abartıp devrimci güçlerin gücünü küçümsemek, çok büyük bir hata olacaktır.

Çin Komünist Partisi önderliğinde, ABD emperyalizminin Çin’e yönelik saldırganlığına ve Çin halkını iç savaşla katleden hain, diktatör ve gerici Kuomintang hükümetine karşı yürütülen büyük Çin halk demokratik devriminde muazzam zaferler kazanıldı. Temmuz 1946’dan Haziran 1948’e kadar geçen iki yıl boyunca, Çin Komünist Partisi önderliğindeki Halk Kurtuluş Ordusu, gerici Kuomintang hükümetinin 4.300.000 askerinin saldırılarını püskürttü, savunmadan saldırıya geçti. Bu iki yıllık savaş sırasında (Temmuz 1948’den bu yana yaşananlar hariç), Halk Kurtuluş Ordusu 2.640.000 Kuomintang askerini ele geçirdi ve yok etti. Çin’deki kurtarılmış bölgeler, şu anda 2.350.000 kilometrekareyi kapsıyor, bu anlamda, 9.597.000 kilometrekareyi bulan ülke yüzölçümünün %24,5’ini oluşturuyor; bölgelerdeki nüfus 168 milyonu buluyor, yani ülkenin 475 milyonluk nüfusunun %35,3’üne sahip. Ayrıca buralarda toplam 586 şehir ve kasaba bulunuyor, yani tüm ülkedeki 2.009 şehrin %29’u bu bölgelerde.

Partimiz, köylüleri toprak sisteminin reformunu gerçekleştirmeye kararlılıkla yönlendirdiği için, yaklaşık 100 milyonluk nüfusa sahip bölgelerde toprak sorunu tümüyle çözülmüş, toprak ağalarının ve eski tip zengin köylülerin toprakları köylüler arasında, özellikle de yoksul köylüler ve tarım işçileri arasında aşağı yukarı eşit bir şekilde dağıtılmıştır.

Çin Komünist Partisi’nin üye sayısı 1945’te 1.210.000 iken bugün 3.000.000’e yükselmiştir. Çin Komünist Partisi’nin görevi, ABD emperyalizminin saldırgan güçlerini kovmak, gerici Kuomintang yönetimini devirmek ve birleşik, demokratik bir halk cumhuriyeti kurmak için tüm ülkenin devrimci güçlerini birleştirmektir. Önümüzde hâlâ birçok zorluk olduğunu biliyoruz. Ama biz, bu zorluklardan korkmuyoruz. Zorlukların aşılması gerektiğine ve aşılabileceğine inanıyoruz.

Ekim Devrimi, ışığıyla bizi aydınlatıyor. Uzun süredir acı çeken Çin halkı, kurtuluşunu dövüşerek kazanmalıdır. Halkımız, bunu başarabileceğine kesinlikle inanıyor. Geçmişte hep yalnız bırakılmış olan Çin’in devrimci mücadelesi, Ekim Devrimi’nin zaferinden bu yana kendisini artık yalnız hissetmiyor. Komünist partilerin ve dünya işçi sınıfının desteğine sahibiz. Bu destek meselesi, Çin devriminin öncüsü ve emperyalizme karşı Sovyetler Birliği ile ittifak politikasını benimseyen Dr. Sun Yat-sen tarafından idrak edilmiş bir husustu. Sun Yat-sen, ölüm döşeğinde, vasiyetinin bir parçası olarak, Sovyetler Birliği’ne bir mektup yazmıştı. Bugün Kuomintang’ın başındaki Çan Kay-şek haydut çetesi, Sun Yat-sen’in politikasına ihanet ediyor, emperyalist karşı-devrimci cephenin yanında yer alıyor, kendi halkına karşı çıkıyor. Ancak çok geçmeden insanlar, Çin halkının gerici Kuomintang rejimini tümüyle yıktığına tanıklık edecekler. Çin halkı cesurdur, Çin Komünist Partisi de öyle. Parti, tüm Çin’i özgürleştirmeye kararlıdır.

Mao Zedong
Kasım 1948
Kaynak

Dipnot:
[1] “The October Revolution and the National Question”, III. Bölüm, “The World-wide Significance of the October Revolution”, J. V. Stalin, Works, Moskova, 1953, Cilt. IV, s. 169-70.

0 Yorum: