01 Temmuz 2024

, ,

Ali Arcam: Hiç Sönmeyen Meşale

Mücadele et ve öğren, hiçbir şey öğrenmeden mücadele edilemez.” Bu söz, sömürgecilik karşıtı mücadeleyi en tutarlı şekilde vermiş olan Ali Arcam’ın Boven Digoel (Papua) toplama kampında dilinden hiç eksik etmediği slogandı.

Özgürlükten uzak, hatta baskı altında bile olsa Ali Arcam, öğrenmeye devam etti ve Marksist teoride derinleşti. Pek çok yabancı dil öğrendi. Gazeteler aracılığıyla gelişmeleri izlemeye devam etti. Onun bu hâli, muhtemelen Sloven felsefeci Slavoj Žižek’in “Hareket özgürlüğünün yokluğu düşünce özgürlüğünü sınırlamaz” tezini doğruluyor.

Endonezya Komünist Partisi’nin (PKI) 1959 yılında kurduğu eğitim kurumunun adının “Ali Arcam Sosyal Bilimler Akademisi” olmasına hiç şaşmamak gerek. Ne yazık ki 1 Ekim 1965 günü yaşanan darbe girişiminin ardından bu akademi kapatıldı.

Mücadele Yoluna Revan Oluyor

Ali Arcam, 1901 yılında Orta Cava’daki Pati bölgesinde doğdu. Babası Müslüman bir dinî liderdi. Dolayısıyla, Ali Arcam da Müslüman çocuklarının gittiği bir yatılı okulda eğitim gördü.

Ayrıca, ailesinin sosyal statüsünden dolayı Ali Arcam, Hollanda sömürge idaresine ait seküler bir okulda da (Hollandsch-Inlandsche School: “Hollanda Yurtiçi Eğitim Kurumu”-HIS) temel eğitim aldı. Akıllı ve zeki bir çocuktu.

Genç Ali Arcam, Saminizm ile ilgili çok şey öğrendi. Blora’da bir çiftçi olan Samin Soerantiko tarafından yayılan Saminizm, insanların eşitliğini vurgulayan, ülkeye has bir öğretiydi. Saminizm öğretisi, baskıya ve sömürüye karşı olmanın yanında, karşılıklı işbirliğini de savunan bir görüştü.

Ali Arcam Sinar Hindia [“Hint Işınları” sonrasında PKI’ye bağlandı ve Api (“Ateş”) ismini aldı], Hint Adaları Sosyal Demokrat Derneği’nin yayın organı Suara Rakyat [“Halkın Sesi”] ve milliyetçi bir parti olan Hint Adaları Partisi’nin yayın organı De Express’i takip ediyordu. Bunlar, Ali Arcam’ın direnişe kaynaklık eden teorileri, bilhassa Marksizmi öğrendiği temel kaynaklardı. Ardından Arcam, Sarekat Islam’ın [“İslam Birliği”nin] Salatiga şubesine üye oldu.

Kasım 1917’de, radikal siyasal eylemlerinden dolayı Hollanda kökenli Endonezyalı Komünist Sneevliet, sömürge mahkemesi tarafından yargılandı. Sneevliet, mahkemede 366 sayfalık bir savunma yaptı. Savunma, Endonezya’nın (Hollanda’ya ait Doğu Hint Adaları’nın) durumunu analiz ediyor, Hollanda emperyalizmini yargılıyordu. Ali Arcam, Sneevliet’in konuşmasından çok etkilendi. 1920’de devrimci hareketlerin yükselişte olduğu bir dönemde, Purworejo’daki (Orta Cava) yüksek öğretmen okuluna (Hogere Kweekschool -HKS) giren Ali Arcam, 1921 yılında resmen Endonezya Komünist Partisi üyesi oldu.

Radikal eylemleri ve itaatsiz tutumu nedeniyle 1922 yılında öğretmen okulundan atılsa da bundan çok pişmanlık duymadı. O artık hayatına yön verecek ana tercihi net bir biçimde yapmıştı: Sömürgeciliğe karşı halkın mücadelesine iştirak edecekti!

Batı Sumatra’dan PKI üyesi Cemaleddin Tamin’in anlattığına göre, Ali Arcam partiye katılır katılmaz kitlelere Marksizmi öğretmeye girişti. Tarihçi Ruth T. McVey, The Emergence of Indonesian Communism [“Endonezya Komünizminin Doğuşu”] adlı kitabında onu “gayretkeş bir teorisyen” olarak tanımlıyor.

O dönemdeki PKI önderi, Sarekat Islam’ın Semarang şubesinin eski başkanı Semaun’du. Oldukça devrimci bir dönemden geçilmekteydi. An Age in Motion: Popular Radicalism in Java, 1912-1926 [“Hareket Hâlindeki Çağ: 1912-1926 Arası Dönemde Cava’da Halk Radikalizmi”] isimli kitabın yazarı Takaşi Şiraişi, PKI’nin yükselişinin damgaladığı o dönemi parti çağı olarak adlandırıyor. Bu süreçte PKI’nin yaşadığı yükselişe, ülkenin çeşitli bölgelerinde başlayan direnişler ve grevler de eşlik etti.

1923’te Bandung’ta (Batı Cava) Endonezya Komünist Partisi ve İslam Birliği ortak konferans düzenledi. Ali Arcam da kongrede yer aldı. Sarekat Islam’ın “Kızıl” kanadı (Sarekat Islam-Merah) bu kongrede adını “Halkın Birliği” (Sarekat Rakyat -SR) olarak değiştirdi. Ali Arcam Sosyal Bilimler Akademisinin 1964’te yayımladığı Ali Arcam: Hayatı ve Mücadelesi isimli kitapta Sarekat Rakyat’ın isim babasının Ali Arcam olduğunu öğreniyoruz.

Ali Arcam’ı, fikrini ve eylemini yaşadığı dönem biçimlendirdi. Doğrudan çağın devrimci ruhunun içine daldı. Grev dalgası ülkenin her yanını sarmıştı. Bombalı eylemler de gerçekleştiriliyordu. Sömürge idaresi, bombalamaların ardında PKI’nin Surakarta şubesinden Hacı Misbah’ın (Kızıl Hacı) olduğunu düşünüyordu. Aynı zamanda Halkın Birliği (SR), her tarafta yoğun bir propaganda başlattı. Ali Arcam, büyük bir propagandacı hâline gelmişti. 1923 yılında Semarang’taki bir SR toplantısında sömürge yöneticilerini ağır biçimde eleştirince “saldırgan konuşma” suçlamasıyla tutuklandı ve altı ay cezaevinde kaldı.

1924’te hapisten çıktı ve tekrar eylemler dünyasının ortasına daldı. Bu sırada Batavia’da PKI’nin ikinci kongresi vardı. Kongre Winanta’yı başkan, Budisucitro’yu da sekreter olarak seçti. Kongrenin ardından Ali Arcam, yoldaşı, SR eylemcisi Sukimah ile evlendi. Kongreden sadece beş ay sonra Winanta tutuklandı. Sonuçta, örgütün tekerleğini döndürebilmek için PKI, Yogyakarta’da yeni bir kongre tertipledi. Burada Ali Arcam’ın rolü gittikçe belirgin hâle geldi. Taki Şiraişi’nin kitabında dile getirdiği biçimiyle, Ali Arcam, PKI’nin merkez yöneticilerine, küçük burjuvazinin SR’den elenmesi, PKI hücre yapılanması oluşturulması, örgütlenmenin emek sektöründe yoğunlaştırılması gibi pek çok öneri sundu.

Ruth T. McVey’e göre, Arcam’ın strateji anlayışı “proletarya” üzerine kuruluydu. Ali Arcam’a göre SR, büyük bir üye kitlesine sahip olsa da devrimci düzeyi çok düşüktü. Nedeni, çoğu SR üyesinin “küçük burjuva” kategorisinde yer alan çiftçilerden oluşuyor olmasıydı.

Ali Arcam, PKI’nin ciddi olarak devrimci bir sendika inşa etmesini teklif etti. Kota Gede’deki toplantıda dile getirdiği ana slogan şuydu: “Kendinizi tüm gücünüzle işçi hareketine adayın!” Ardından, Surabaya (Doğu Cava) merkezli bir işçi hareketinin oluşturulmasına karar verildi; Ali Arcam da hareketin başkanlığına getirildi.

Kasım 1925’te, Endonezya’da kitlesel bir grev dalgası başladı. Grevlerin çoğu PKI tarafından organize ediliyordu. Hareketin genişlemesinden ürken müstemleke idaresi, grevleri şiddetle bastırdı ve önderlerini tutukladı. Aralık 1925’te Ali Arcam ve çok sayıda PKI önderi tutuklan. 24 Aralık 1925 günü Ali Arcam ve yoldaşı Merdcihan Papua’ya sürgün edildi.

Sonuna Kadar Sadık Bir Arkadaş

10 Ocak 1926 günü Ali Arcam, Makassar, Buton, Raha, Amboina, Saparua, Pirun, Banda, Bula, Wahai, Kokas, Fak-Fak, Kaimana, Kei Eilanden ve Dobu üzerinden Merauke’ye ulaştı. Orada bile Cava’daki arkadaşlarına mektuplar gönderecek vakti buldu.

Merauke’den sonra 127 km uzaklıktaki Okaba’ya nakledildi. Orada bir buçuk yıl kaldı. 1926-1927’deki başarısız kalkışmasının ardından diğer sürgün PKI üyeleriyle birlikte Boven Digoel (Tanah Merah) toplama kampına gönderildi.

Başarısız PKI kalkışmasına rağmen Ali Arcam görüşlerinde gayet ısrarcıydı:

“Bir devrim yenilse de hâlâ geçerli ve doğrudur. Kabul ediyoruz: düşman bizden daha güçlü olduğu için yenildik. Biz, bu sürgün cezasını mücadele neticesinde yaşanılan yenilginin yol açtığı bir risk olarak görüyoruz. Biz yanlış yapmadık, çünkü sömürgeciliğe karşı mücadele ediyoruz. Suçlu olan, müstemleke idaresidir. Sürgünde dahi onunla mücadele etmeliyiz. Birliğimizi her şekilde korumalıyız. Bu boş zamanı Marksizm bilgisini ve genel bilgimizi artırmak için kullanmalıyız.”

Sürgün günlerinde Ali Arcam sadık bir arkadaştı. Mas Marco’nun Pergaulan Orang Buangan di Boven Digoel (“Boven Digoel’deki Sürgünler Birliği”] isimli kitabında dile getirdiği biçimiyle, şehirde müstemleke idaresine çalışan çok sayıda ajan ve fitneci mevcuttu. Hatta bunlardan bazısı sürgünler arasından çıkıyordu. Ali Arcam, arkadaşlarını korumak için bir savunma örgütü kurdu.

Boven Digoel’de çoğu sürgün, devrimin başarısız olmasının yarattığı hayal kırıklığıyla, PKI önderliğinden (Hoofdbestuur) hesap sormanın bir yolunu bulmaya çalıştı. Bunlardan biri de eski PKI Bandung şubesinden Sanoesi idi. Sanoesi, bu iş için “Soruşturma Komitesi” adını verdiği bir yargılama komitesi bile kurmuştu. Komitenin adı daha sonra “Büyük Komite” (CK) olarak değiştirilecekti.

Sanoesi’nin ve CK’nin propagandası, Boven Digoel’deki sürgünlerin birliğini tehlikeye düşürdü. Ali Arcam, CK’nin kaba propagandasından da Sanoesi taraftarlarından da rahatsızdı. Bir gün aralarında kavga çıktı. Sanoesi’nin suratına sert bir yumruk indirdi. Kavgayı aktaran Mas Marco, konuyla ilgili şunu söylüyor:Ne yazık ki Sanoesi, kavgaya cesaret edemedi. Cesaret etmiş olsaydı ya mezarda olurdu ya da en iyi ihtimal hastaneye kaldırılırdı.”

Sürgündeyken Ali Arcam, mücadeleci ruhunu hiç yitirmedi. Sürgün yerinde de 1 Mayıs’ı ve Rus Devrimi’nin zafer gününü (7 Kasım) kutlamayı sürdürdü.

Boven Digoel’deki kötü hayat koşulları Ali Arcam’ın sağlığını bozdu. Akciğer rahatsızlığından mustaripti. Nihayet 1 Temmuz 1933 günü muayeneye giderken yolda son nefesini verdi. Öldüğünde 32 yaşındaydı. Sade bir törenle Boven Digoel’de toprağa verildi. Mezar taşına Hollandalı komünist şair Henriette Roland Holst’un bir şiiri yazıldı:

Siz ki
İz bırakmadan
Çekip gidenlerden değilsiniz
Biz buna inandık.
Sizin çağınızın büyüttüğü ellerimiz
Hayatınız boyunca yaptığınız
O büyük işe devam ediyor
Biz o asil kelimelere hâlâ bağlıyız
Hayat umut dolu
Geceyi bir meşale aydınlatıyor
O meşale yürüdükçe biz de yola devam ediyoruz.

Ira Kusumah
17 Kasım 2012
Kaynak

0 Yorum: