04 Temmuz 2024

,

Mültecilerle Değil Küresel Sistemle Mücadele Edelim


1 Temmuz 2024 tarihinde yayılan yalan bir haber sebebiyle Türkiye’de yaşayan Suriyeli mültecilere yönelik geniş kapsamlı saldırılar gerçekleştirildi. Bu saldırılar sonucunda Antalya’nın Serik ilçesinde yaşayan Ahmet Handan Naif isimli 17 yaşındaki Suriyeli bir genç, gündüz vakti sokak ortasında bıçaklanarak acımasızca katledildi.

Türkiye’de uzun süredir Suriyeli mültecilere yönelik bir nefret dalgası inşa edilmektedir. İki halk birbirine düşman kılınmak istenmektedir. Oysa asıl çelişki, esas çıkar çatışması halklar arasında değildir. Ortak düşmanımız küresel kapitalist hegemonyadır. Doğrudan ya da dolaylı yollarla varımızı yoğumuzu çalıp kapitalist merkez ülkelerde istifleyen sömürgeciliktir. İtiraz ettiğimizde boğazımıza sarılan küresel emperyalist dünya düzenidir. İsrail’e karşı yürüttüğümüz mücadele, bizatihi bu hegemonyadan ve bu kontrol mekanizmasından özgürleşme mücadelemizdir.

Suriyeli mülteciler, bugün Türkiye’de kendilerine uygulanan baskıyla, kimliklerinden utandırılmaya, itilip kakılmaya ve sindirilmeye çalışılmaktadır. “Gönüllü” olarak geri dönmeye “ikna” edilmek için en ufak vesilelerle geri gönderme merkezlerine alınmakta, her türlü işkence ve kötü muameleyle yüzleşmekte, kendilerine karşı işlenen suçlar cezasız bırakılmaktadır. Toplumsal hayattan dışlanmakta, düşük ücretlerle ağır koşullarda çalıştırılmakta, sürekli ayrımcılık ve ötekileştirmeyle muhatap kılınmaktadır. Kimi mültecilerce işlenen suçlar, suçun şahsiliği ilkesine bakılmaksızın genel bir nefret söylemine kolaylıkla çekilmektedir. Bugün Türkçede “Suriyeli” kelimesi bir hakaret ve aşağılama sözcüğüne dönüştürülmektedir. Suriyeli mülteciler, evlerinin basıldığı, dükkânlarının yakıldığı, arabalarının ters çevrildiği yetmezmiş gibi sokak ortasında yaralanmakta ve hatta acımasızca katledilmektedir.

İsrail’e karşı direnmemizi gerektiren tam da aynı ilke ve amaçlar bizleri Suriyeli mültecilerle dayanışmaya mecbur kılıyor. Bir halkın ezilmesine karşı mücadele edenler, başka bir halkın ezilmesine nasıl göz yumabilir? Filistinlilere yönelik sömürgeciliğe karşı direnenler, başka bir halka yönelmiş sömürgeciliği nasıl onaylayabilir? Filistin’de İsrail rejiminin istikbar ve istiğnasına karşı savaşanlar, Türkiye’de tekebbüre, büyüklenmeye ve bir halkın topyekûn aşağılanmasına nasıl göz yumabilir?

Bizler, Filistin Direnişi’nin ilkelerinden ve mücadelemizin temel değerlerinden hareketle, bütün halkımızı mülteci düşmanlığına ve ırkçı nefrete karşı dayanışma içinde olmaya çağırıyoruz. Tüm dostlarımızı Suriyeli komşularıyla, çalışma arkadaşlarıyla, mahallesindeki Suriyeli esnafla, camideki Suriyeli cemaatiyle konuşarak kendilerine dayanışma mesajlarını iletmeye davet ediyoruz. Irkçılığın çoğaltacağı toplumsal cinnetin yakın tarihimizde nasıl büyük acılara yol açtığı hepimizin hafızasında yer almaktadır. İnsani ve İslami bir sorumluluk gereği ırkçılığın her türlüsüne karşı mazlumdan yana tavır almak ertelenemez vicdani bir ödevdir.

Kararlılıkla vurguluyoruz ki Filistin gibi bu coğrafyanın da kurtuluşunun yegâne yolu, hedefe masum bir halkı koymaya çalışanlara inat, mücadelesini küresel kapitalist dünya düzeni ve yerli işbirlikçilerine yöneltmekten geçmektedir.

Direniş Çadırı
4 Temmuz 2024
Kaynak

0 Yorum: