02 Haziran 2024

, ,

Dünya Devrimi Filistin’le Başlar

Japon Kızıl Ordusu’nun FHKC’yle İttifakı

30 Mayıs 1972 günü turist kılığına girmiş üç genç Japon, Roma’dan gelip İsrail’in Lod Havalimanı’na iniş yapan Air France uçağından çıktı.[1] Havalimanının bagaj alım bölümünde çantalarındaki silahları ve el bombalarını çıkartıp üç dakika boyunca kalabalığa bağırdılar. İsrail güvenlik güçleri, gençlere saldırdı. Çatışmada yirmi altı kişi öldü. Eylemcilerin ikisi hayatını kaybederken, biri ufak yaralarla kurtuldu.[2] Onca insanın Okamoto Kozo, Okudaira Tsuyoşi ve Yasuda Yasuyuki isimli bu üç gencin kurşunuyla mı yoksa İsrail güvenlik güçlerinin kurşunuyla mı öldüğünü o an belirlemek güç işti.[3]

Bu herkesi şoke eden eylem, 1972 yılının başlarında Birleşik Kızıl Ordu (BKO) ismini alan Kızıl Ordu Fraksiyonu (RAF) isimli aşırı solcu Japon örgütünden kopan ve Lübnan’da faal olan Japon Kızıl Ordusu’nun (JKO) ilk büyük eylemiydi.[4]

1971’de FHKC ile ittifak kurmak üzere, bir dizi Kızıl Ordu Fraksiyonu (RAF) üyesi Lübnan’a geldi. Amaçları, dünya devrimi için hazırlık yapmaktı. RAF’ın adı, ilkin 1970’te Kuzey Kore’ye uçak kaçırma eylemiyle duyulmuştu. Örgütün amacı, bu ülkede üs kurmaktı. Aynı şekilde, Şubat 1972’de Asama Sanso Olayı yaşandı. Bu eylemde Birleşik Kızıl Ordu üyeleri, Gunma şehri yakınlarında parti içi yaşanan tasfiye sürecinin ardından, Nagano şehrinin Karuizava kasabasında bir otel müdürünü rehin aldılar. Böylelikle örgüt, devrimci solcu bir örgüt olarak epey ünlendi.[5]

Lod Havalimanı saldırısı, Japon devrimci solunun militanlığının herkesçe duyulmasını ve bilinmesini sağladı. Japon solcularının İsrail’e saldırmasını hiç beklemeyen analizciler, şoke oldular.[6] Basın açıklamalarında JKO, operasyonun Filistin’e ve küresel devrime destek vermek amacıyla yapıldığını söyledi.

Lod Havalimanı saldırısı, JKO ile FHKC’nin ortaklaşa gerçekleştirdiği ilk eylemdi. İttifak kuran iki örgüt, birlikte, yetmişler boyunca FHKC’nin hedeflerine ulaşmak için bir dizi eylem gerçekleştirdi. Her ne kadar en iyi durumda olduğu vakit üye sayısı otuz kırk kişiyi geçmeyen JKO, üye sayısı azalmasına rağmen seksenlerde de FHKC’ye yardım etmeyi sürdürdü. Birçok örgütten farklı olarak JKO, FHKC’yle ilişkisini onlarca yıl kopartmadı. Bu süreçte birlikte bir dizi askeri eylem ve ideolojik çalışmaya imza attılar.

JKO-FHKC ittifakı, devrimi gerçekleştirme hedefine ulaşmak için herhangi bir devletten yardım almadan, devrimci solun Asya ölçeğinde kurduğu bağların düzeyini ortaya koyan bir olgu. Kanaatimce JKO, FHKC’yle Filistin’i dünya devrimini başlatacak bir mevzi olarak gördüğü için ittifak kurdu. Ortaya koydukları yazılı metinlerde de görüldüğü üzere örgütün üzerinde durduğu ana konu, kapitalist ve emperyalist çelişkilerdi.

JKO, Filistin’in emperyalizme karşı inşa ettiği direniş hareketini Okinava’nın işgali, Çin’deki Kültür Devrimi, Vietnam Savaşı ve Japonya’daki eylemler gibi Asya ölçeğinde yaşanan diğer olaylar ve belirli davaları üstlenmiş yapılarla ilişkilendiriyordu. Japon solculuğunun adayla sınırlı olduğu fikrine karşı çıkan JKO, proleter devrim yoluyla, ortak kurtuluş ideolojisi temelinde Japon ve Filistinli solcuların dayanışmasının gelişebileceğini ortaya koydu.

RAF ve onun uzantısı olarak JKO, Japon solunu çalışan kişilerin genelde ihmal ettikleri bir konu başlığı. Bu ihmalin ana sebebi, günümüz Japonya’sında devrimci solun marjinalleşmiş olması yanında Asama Sanso Olayı sonrası devrimci solun halktan gördüğü tepki.[7] Birçok çalışma, RAF ve haleflerini devrimci solculuğun kaleme aldığı, dikkatle yaklaşılması gereken hikâyeler olarak görüyor. Bunun yanında, örgütlerin şiddet eğilimleri uzun zamandır varolan bir konu başlığı olarak ele alınıyor.[8]

Konuyu inceleyen isimler, faşist yazar Mişima Yukio’nun başarısız darbe girişimi ile AUM Şinrikyo isimli kıyametçi örgüt gibi aşırıcı girişim örneklerine baktılar.[9] Bu analizler, genelde örgütlere dışarıdan bakanların görüşlerini öne çıkarttılar ve örgüt üyelerinin eylemlerini içeriden nasıl gördükleri meselesine nadiren eğildiler.

RAF konusu, son dönemde yeniden ele alındı. Bu çalışmalarda, örgütün diğer öğrenci hareketlerine kıyasla sahip olduğu teorik farklılıklara, özellikle de RAF’ın enternasyonalizme ve devrime odaklanmış hâline yoğunlaşıldı.[10]

Ben, bu son dönemde yapılan çalışmaları temel alıyorum ama hâkim yaklaşımdan uzak bir yaklaşım geliştiriyorum. Bu noktada JKO’yu kendi devrimci teorik çerçevesi ve şiddet anlayışı üzerinden ele alıyorum.

JKO’nun FHKC’yle ilişkisi ikisinin devrimci örgüt olmasının sınırlarının ötesine uzanan bir ilişki. Gazeteciler, meseleyi bu aşırıcılık konusu üzerinden ele alıyorlar. Oysa iki örgüt, aynı dünya devrimi ideolojisine sahip. Aralarındaki ittifakı Filistin’i özgürleştirme ve kapitalist hegemonyayı yıkma girişimi olarak anlıyor olmaları, yetmişlerde Asya ölçeğinde gelişen dayanışma ilişkilerinin çok yönlü ve karmaşık ilişkiler olduğunu ortaya koyuyor.

Filistin devrimiyle küresel düzeyde ilişkilenen yapıları ele alan çalışmalar da JKO’yu pek görmüyorlar. Bu, muhtemelen örgütün yayınlarının önemli bir bölümünün Japonca yayımlanmış olması, İngilizce ve Arapça olarak yayımlanmış yayınlarının sayısının çok az olması ile ilgili bir durum. JKO’ya değinen az sayıda çalışma da Sekigun PFLP sekai sensō sengen [“Kızıl Ordu/FHKC: Dünya Savaşının İlânı”] isimli propaganda filmine üstünkörü değiniyorlar.[11] Buna ek olarak, 1970’te Ürdün’de yaşanan Kara Eylül olayları ile Lübnan İç Savaşı (1975–1990), örgütün Filistin devrimine dâhil olduğu ve en aktif şekilde mücadele ettiği dönemle çakışıyor. Muhtemelen konuyu inceleyen çalışmaların JKO’ya yeterince eğilmemesinin bir sebebi de bu.

Bu makale, JKO ve onun FHKC ile kurduğu ittifakı irdelemek adına, eldeki kaynakların genel kapsamını genişletmeye çalışıyor. Makale, JKO ve üyelerinin yayınladıkları dergilerden, broşürlerden, hatıratlardan, makalelerden ve basın açıklamalarından faydalanıyor. JKO mensubu isimler, örgütün açıklamalarını sonrasında yayımlamışlar. FHKC konusunda ise makale Filistinlilerin çıkarttığı Hedef dergisinden, FHKC’nin bildirilerinden, basın açıklamalarından ve FHKC’nin kurucularından Corç Habeş’in hatıratından faydalanıyor.

İki örgütün kendi içinde gerçekleşen yazışmalarının sınırlı olduğunu söylemek gerek. Güvenlik sebebiyle iki örgüt de militanlarının ve operasyonlarının gizliliğini bir şekilde muhafaza etmişler. JKO üyeleriyle yapılan söyleşilerse matbu metinler ve açıklamalardan çok daha fazlasını vermiyor, zira örgüt üyeleri, hâlen daha yaşamakta olan üyelerin hukuken kovuşturulmasına mani olmaya çalışıyorlar.

Altmışlar boyunca faal olan Filistin odaklı enternasyonalizmin tarihyazımı son dönemde kapsamlı şekilde tartışılan bir konu. Bu dönemi ele alan çalışmaların önemli bir bölümü, Filistinli hareketlerin Avrupalı solcularla, Vietnamlı devrimcilerle ve Latin Amerikalı solcularla yaptıkları çalışmaları analiz ediyor.[12] Bu listeye bir de son dönemde ABD’deki Siyahî Güç hareketi ile Filistin davası arasında kurulan, uzun erimli dayanışma ilişkileri de eklendi.[13] Bu çalışmaların da gösterdiği üzere, Filistin davasıyla bahsi edilen devrimci örgütler ve hareketler arasında kurulan bağlar, ne Sovyetler ne de başka bir gücün kendisine yedeklediği olgular. Bunlar, daha çok ortaklaşılmış devrimci ideolojilerin birer sonucu. Örgütler, kimi benzerlikler kurarak ilerlemişler. Filistin hareketi Vietnam’ı bir devrim modeli olarak görmüş, onu enternasyonalist dayanışma ilişkisinin somut örneği şeklinde değerlendirmiş. Kara Panterler, kendi ülkelerinde yürüttükleri insan hakları mücadelesiyle Filistinlilerin yüzleştikleri zulümle ilişkilendirmişler. Latin Amerikalı devrimciler, FHKC’nin yürüttüğü gerilla savaşından dersler çıkartmışlar.

Kurulan bu bağlar kültürel bağlarla da beslenmiş. Misal, yetmişlerde Beyrut, bilhassa Lübnanlı ve Filistinli hareketlerin, genelde solcu Arap hareketlerinin buluştuğu canlı bir kavşak hâline gelmiş. Burada solcular, Kuzey Vietnam’ı destekleme eylemleri gibi kimi enternasyonalist çalışmalara katılmışlar. Sömürgecilik karşıtı direnişi anlama konusunda yeni bir teorik çerçeve oluşturmuşlar.[14] Ama birçok örnekte görüldüğü üzere, hareketler arasındaki temaslar ortak askeri mücadele biçimini almamış, daha çok kişilerarası ilişki veya ideolojik ilişki olarak kalmış. Bu anlamda JKO, diğer Arap hareketleri hariç tutulacak olursa, tek tek üyeler yerine bir örgüt olarak Filistin direnişiyle askeri çalışma yürütmüş az sayıda örgütten birisi.

Japon Kızıl Ordusu’nun Doğuşu

Toplumsal çalkantılarla tanımlı altmışlı yıllar, dünyanın önemli bir kısmı gibi Japonya’yı da biçimlendirdi. Japon İmparatorluğu’nun yıkılması sonrası doğan ve Maoizm yanında ülke dışında cereyan eden öğrenci ayaklanmalarından etkilenen yeni öğrenci kuşağı, savaş sonrası dönem geliştirilen temkinli siyaseti redde tabi tuttu.[15]

Esasen ABD önderliğinde teşkil edilmiş olan bloğun politik ve ekonomik bileşeni olan Japonya, komünist tehdidine karşı bir tür kale olarak iş gören bir dizi Amerikan üssüne ev sahipliği yaptı.[16] 1959 ve 1960’ta solcu öğrenciler, Amerika’nın ülkedeki askeri varlığının kapsamını genişleten ve süresini uzatan ABD-Japonya Güvenlik Anlaşması’na karşı yürüyüşler gerçekleştirdiler.

“Anpo eylemleri” denilen eylemlerde solcu öğrenciler, Japonya’nın yeni edindiği, Doğu Asya’da ABD emperyalizminin hizmetinde olan komprador devlet statüsüne karşı çıktılar.[17] Öğrenciler, bu süreçte Japon Komünist Partisi’ni hâkim siyasete hoş görülü yaklaşmakla, bu anlamda, ABD’nin Japonya üzerinde edindiği nüfuza yeterince güçlü bir biçimde karşı çıkmamakla suçladılar.[18]

1966’da İkinci Birlik, ülke genelinde eylemler örgütledi, bunun için ülkedeki gençlik örgütlerini çatısı altında bir araya getirdi.[19] Bu birlik, militan eylemlere başvuran ve JKP’deki Stalinizme karşı çıkan öğrenci hareketinin kurduğu Birinci Birlik’in yeniden diriltilmiş hâliydi.[20] Statüko karşıtlığı üzerinden birleşen bu öğrenci örgütleri, kırılgan bir yapı arz ediyordu ve genelde iç çatışmalara eğilimliydi. Bu devrimci örgütlerin en militanı ise RAF’tı. Kızıl Ordu Fraksiyonu 1969’da Birlik’ten dünya devrimine yaklaşım üzerinden ayrışanların kurduğu bir örgüttü.

İlk başta RAF, elit üniversitelerden birkaç yüz kişi örgütledi. RAF, emperyalist ve kapitalist ülke olarak Japonya’nın komünizme geçilmesi için şiddete dayalı bir devrime sahne olmasını öngören bir dünya devrimi teorisini benimsedi.[21] Çıkarttığı Sekigun [“Kızıl Ordu”] isimli derginin muhtelif sayılarında da görüleceği üzere örgüt, Marx, Lenin ve Trotskiy’nin klasik eserleri yanında, Che Guevara, Stokely Carmichael, Frantz Fanon, Paul Sweezy, George Padmore gibi isimlerin çalışmalarından ve üç kıtacılık teorisinden istifade ediyordu.[22] Aynı şekilde, RAF üyeleri Maoizmin halk savaşı teorisini de benimsedi, bir yandan da Çin’de meydana gelen Kültür Devrimi’ni hayranlıkla takip etti. RAF, sömürgecilik karşıtı hareketlerden ilham alan, devrimle alakalı enternasyonalist yönelimi benimseme konusunda Japonya’da özgül bir yere sahipti.[23]

RAF’ın savunduğu teorik görüşlerin en önemli kaynağı, örgütün ilk lideri ve örgüte kuruluşundan 1970’e dek önderlik eden Şiyomi Takaya’nın yazılarıydı. Trotskiy’nin dünya devrimini gözden geçirip yeniden alan Takaya, birbiriyle bağlantılı iki teori geliştirdi. Kızıl Ordu Fraksiyonu ile Japon Kızıl Ordusu’nun fikrini ve eylemini tayin eden bu teorilerin ilki üç blok teorisi, diğeri de uluslararası üs teorisiydi. RAF liderleri, toplu gözaltılar ve sempati duyulan ülkelerden gerekli desteği alamaması karşısında bu iki fikri benimsediler.[24]

Üç blok teorisi, dünyanın üç gruba ayrıştığını söylüyordu: ilk blok ABD, Sovyetler Birliği ve Çin gibi emperyalist güçlerden; ikinci blok, Küba, Arnavutluk, Kuzey Vietnam ve Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti gibi işçi devletlerinden; üçüncü blok ise Filistin gibi sömürgecilik karşıtı devletlerden oluşuyordu.[25] Uluslararası üs teorisi ise dünya devriminin bir işçi devletinin başındaki hükümeti radikalleştirip dünya genelinde devrimci bir savaşı başlatmak suretiyle başlayacağını söylüyordu.[26]

İlk başta bu fikir üzerinden, ABD, Almanya ve Fransa’daki devrimci radikal grupların öncülük edecekleri hareketlerin ilgili ülkelerde devrimleri tetikleyebileceği, ikinci bloktaki ülkelerde devrimci güçlerle ittifaklar kurabileceği tespitinde bulunuldu.[27] Diğer yabancı örgütlerle ittifak kurulamamasının veya Kuzey Kore’yle ilişkilerde yol alınamamasının ardından JKO, bahsini ettiğimiz teoriler bağlamında, sömürgecilikle mücadele eden devletlere odaklandı ve bu amaç doğrultusunda Filistin tercihinde bulundu.[28]

Japonya içinde devrim fitilini tutuşturma girişimlerinin başarısızlıkla sonuçlanmasıyla birlikte RAF, uluslararası üs teorisini uygulamaya koymaya karar verdi. Bunun için merkezi üyelerinden oluşan bir ekibi ülke dışına gönderdi.

1970’te RAF üyeleri, Japon Havayolları’na ait 351 sayılı uçağı kaçırdılar. “Yodogo Olayı” olarak bilinen bu eylem sayesinde örgütün komünist bir devlette devrim için operasyon üssü kurmak istediğini herkes öğrenmiş oldu. “Komünist devlet”ten kasıtsa Kuzey Kore’ydi.

RAF üyeleri, Kuzey Kore’nin bir işçi devleti olarak, kendilerine dünya devrimini Asya’da başlatmak için gerekli askeri eğitimi verebileceğini düşündüler.[29] Uçak kaçırma eylemi aslında Küba’yla temas kurma girişiminin başarısız olması ardından, Kuzey Kore’yle bağlantılı solcu hareketlerle bağ kurma yönünde atılmış bir adımdı.[30]

RAF üyeleri, dünya devrimi teorisiyle uluslararası üs teorisini uygulamaya koydular. Bu amaç doğrultusunda, proleter devrimi sahneleyecek bağlar aramaya koyuldular.[31] Ancak Kuzey Kore, RAF’ın istediği uluslararası devrimin üssü olmak istemiyordu. Uçağı kaçıranların ülkelerinde kalmalarına izin veren Kuzey Koreliler, eylemcilere militan faaliyetlerinden vazgeçmeleri gerektiğini söylediler.[32]

Kuzey Kore ve Küba’nın dünya devrimi için gerekli üs olamayacağını gören RAF, eğitim alabilecekleri, küresel mücadeleye iştirak etme imkânı bulacakları başka yerler aramaya başladı. Hâlihazırda bir savaşın sürdüğü Vietnam, RAF’ın üyelerini göndermeyi tercih etmeyeceği bir yer olduğu için listeden çıkartıldı. O dönemde FHKC’nin kamplarına yabancı yoldaşları kabul edebileceğini ve buralarda kendilerine askeri eğitim verebileceğini öğrenen RAF liderleri, örgütün üyeleri Şİgenobu Fusako ve Okudaira Tsuyoşi’yi Japonya’daki bir Filistinli üzerinden FHKC’yle temas kurmakla görevlendiler.[33]

Yeni evli çiftmiş gibi ülkeden ayrılan Şigenobu ve Okudaira, 28 Şubat 1971’de Beyrut’a ulaştı.[34] Lübnan’da JKO’nun karizmatik lideri olarak Şigenobu, yabancı değişim öğrencisi kimliğiyle gidip FHKC üyeleriyle Hedef dergisinin Beyrut’taki bürosunda bir araya geldi. Bu dönemde Lübnan’da örgütün on elemanı vardı. Bunlara başka isimler de dâhil oldu. Bazıları Filistin kamplarında ve Baalbek’te FHCK ile askeri eğitimler yaparken, bazıları da tıp merkezlerinde ve FHKC bürolarında gönüllü olarak çalıştılar.

Lübnan’daki RAF üyeleri, Japonya’daki örgütten zamanla uzaklaştı. Bu süreçte uluslararası üs teorisini ve devrim teorisini Filistin’i kapitalist çelişkilerin zirveye ulaştığı nokta ve dünya devriminin kalbi olarak gören yaklaşım uyarınca revize ettiler.[35] Öte yandan ülkede faal olan RAF’ın lideri Mori Tsueno gibi isimler, enternasyonalizme ilgisini yitirdi ve Japonya’da devrimci mücadele vermeyi tercih etti.[36]

Şigenobu, örgüt 2001’de dağılana dek JKO’nun Lübnan’daki sözcüsü görevini yerine getirdi. 1945’te, İkinci Dünya Savaşı’nın bitiminden kısa bir süre sonra dünyaya gelmiş olan Şigenobu, 1965’te Meiji Üniversitesi’nde okumaya başladı.[37] 1969’da RAF üyesi oldu.[38] 1971’de Japonya’dan ayrıldıktan sonra RAF’la arasındaki mesafe iyice açıldı. Bu süreçte daha çok Filistin’in özgürüleştirilmesine dönük eylemlere odaklandı.

Lod Havalimanı eyleminden kısa bir süre önce Şigenobu, Birleşik Kızıl Ordu içerisindeki yoldaşlarına bir veda mektubu yazdı. Bu mektup, JKO’nun artık RAF’tan ayrı bir örgüt olduğunun deliliydi.[39] Lod Havalimanı saldırısının başarıyla neticelenmesi ardından Şigenobu ve diğer JKO üyeleri, İsrail’in misilleme eylemi yapacağı korkusuyla yeraltına çekildi.[40] Yetmişler ve seksenler boyunca Şigenobu, JKO’yu yönetmeye devam etti. Bu dönemde örgüt adına birçok metin kaleme aldı. Bu yazılar, JKO’nun RAF’ın uluslararası üs teorisi gibi teorilerini benimsediğini, ama teorilerin merkezine Filistin devrimini yerleştirdiğini ortaya koyuyor.[41] JKO liderlerine göre, örgütle FHKC arasında kurulan ittifak, Asya genelinde emperyalist ve kapitalistlerin eylemlerine karşı Asyalı güçlerin teşkil ettikleri bir kale olarak iş görecekti.


Bir Devrimci Örneklik Olarak FHKC

1967’de Corç Habeş gibi kimi Arap Milliyetçi Hareketi mensubu isimlerin kurduğu FHKC, Filistin Kurtuluş Örgütü içerisinde ayrıksı bir yere sahipti.[42] İdeolojik düzlemde Maoizmden ve sömürgecilik karşıtı görüşlerden etkilenmiş olan FHKC, Filistin’de Marksist bir sömürgecilik karşıtı mücadele vermeye çalıştı.[43] FKÖ’nün en büyük örgütü Fetih’ten farklı olarak FHKC, sivil hedeflere şiddet eylemi yapılmasının şart olduğuna dair tespit konusunda aralarında anlaşmazlık bulunduğu için Çin’den pek yardım almıyordu.[44] Ama zamanla giderek radikalleşip militanlaşan Filistin kurtuluş hareketinin devrimci bir alt kümesi olarak öne çıkan FHKC, hızla FKÖ içerisindeki ikinci büyük Filistinli örgüt hâline gelmeyi bildi.

FHKC, 29 Ağustos 1969’da Roma’dan Tel Aviv’e giden Trans World Havayolları’na bağlı uçağı kaçırdı. Eylül 1970’te de üç uçağı kaçırıp Ürdün’deki Dawson’s Field havalimanına indirdi. Bu eylemlerle birlikte örgüt, dünyanın ilgisini üzerine çekmekle kalmadı, Filistin davasının herkesçe bilinmesini sağladı.

Altmışlar boyunca ortaya çıkan solcu hareketler, Filistin davasına, bilhassa FHKC’ye destek sundular. FHKC, sömürgecilik karşıtı devrimci hareketler içerisinde önemli bir isim hâline gelen Leyla Halid gibi karizmatik liderlerin merkezinde durduğu, Filistin milliyetçiliğinin düşünsel ve kültürel merkezine dönüştü.

Kenefani’nin yönettiği Hedef dergisi, örgütün Filistin, Arap milletleri ve dünya ile ilgili pozisyonlarını aktaran yazılar yayımlıyordu. FHKC yayınları, genelde Arapça olarak çıkıyordu. Bu materyallerin önemli bir bölümü İngilizceye, ara sıra da olsa Fransızcaya tercüme ediliyordu.

Altmışlarda radikal hareketlerin yaşadığı yükselişle birlikte FHKC, militan dünya solu için ikonik bir örgüt hâline geldi.[45] FHKC, İşgal Altındaki Körfez Halkının Kurtuluş Cephesi, Sandinistler, Kara Panterler, Baader-Meinhof Çetesi gibi solcu hareketleri bir araya getiren güçtü. Uluslararası bağları kuran örgüt, bu tür yapılara gerilla savaşı eğitimi veriyordu.[46] Radikal siyasetiyle FHKC, FKÖ’nün pek ilişki kurmadığı örgütleri kucaklamayı bildi. Her iki örgüt de direniş konusunda dersler edinmek adına, Küba ve Viet Kong gibi sömürgecilik ve emperyalizm karşıtı hareketlerle bağlar kurmanın yollarını aradı.[47]

FHKC, İsrail’e karşı devrimci şiddetin ve sınıf savaşının zaruri olduğunu ortaya koydu. Bu, esasen altmışlarda solcu radikalizm denilen genel yönelimin tespitiydi. Arap Milliyetçi Hareketi gibi önceki hareketler, dönemin hâkim jeopolitik eğilimleri olan Arapların Birliği ile burjuva ulus-devlet anlayışına takılı kalmışlardı.[48]

FHKC’nin kuruluş metni, “düşmanın anladığı tek dil var, o da devrimci şiddetin dili” diyordu.[49] FHKC’nin İsrail’e karşı gerçekleştirdiği eylemler de diğer sol hareketlerle kurduğu işbirlikleri de bu devrimci şiddet anlayışını temel alıyordu. Uçak kaçırma, sivillerin yaşadığı yerlerdeki altyapıların hedef alınması, İsrail yanlısı görülen yabancılara ait binalara yönelik saldırılar gibi şiddet eylemleri, İsrail’i beklemediği yerden vurmayı amaçlıyor, aynı zamanda bu eylemlerin şoke edici niteliği üzerinden onların propagandatif niteliğinden istifade ediliyordu.[50]

Hedeflerine ulaşma konusunda devrimci şiddetin gerekliliğine vurgu yapan örgüt, zamanla liderliğin benimsediği taktikleri değiştirdi. Temkinli hareket eden Arap komünist partilerinden farklı olarak FHKC, Che Guevara’nın radikal politikasını, üçüncü dünyacılığı ve altmışlarda önemli bir güç hâline gelen Vietnam gerilla savaşını içeren teorik yekûnu benimsedi.[51]

1967’de Arapların yaşadığı yenilginin yarattığı sarsıntı sonrası FHKC, İsrail’i yenmek için askeri gücün tek başına yeterli olmayacağı sonucuna ulaştı.[52] Ona göre Ortadoğu’daki maddi koşullar, toplumu dönüştürüp Filistin’in işgali karşısında zaferi getirecek devrimci politikayı zaruri kılıyordu.

1969 tarihli Halk Savaşı broşüründe FHKC şunları söylüyordu:

“Filistin mücadelesi, Arapların kurtuluş hareketinin ve dünya kurtuluş hareketinin parçasıdır. Arap burjuvazisi ve dünya emperyalizmi, Filistin sorununa barışçıl çözümü dayatmak için uğraşıyor, oysa bu öneri, sadece emperyalizmin ve Siyonizmin çıkarlarına hizmet eder.”[53]

FHKC, Arapların birliği fikrine tümüyle karşı çıkmıyordu, fakat örgüt sömürgecilik ve emperyalizm karşıtı diğer hareketlerle kendi davasının uyumlu olması gerektiğini düşünüyordu.[54] FHKC’ye göre, Arap devletlerinin çevirdiği dolaplara sessiz kalınması, Filistin’in kurtuluşu mücadelesine mani oluyordu, bu çünkü bu devletler, kendi burjuvazilerinin küresel kapitalist çerçeve içerisinde varlıklarını sürdürmeleri meselesine odaklıydı. Dünya kapitalizminin etkisi altında olan Arap devletleri, İsrail’i yenemezdi. Statükoya, sahip olduğu devrimci bileşeniyle birlikte, ancak bir halk savaşı son verebilirdi.[55]

FHKC üyelerine göre Marksist düşünce, Filistin’in kurtuluşu için gerekli analizle alakalı teoriyi temin ediyordu. Bu devrimciler, ulusal kurtuluşla alakalı üç kıtacı söylemleri benimsediler.[56] Dönemin Marksist eğilimlerini benimseyen ve yeni fikirler geliştiren FHKC’liler, Arap milliyetçiliğinin ilk geliştirdiği modellerin İsrail ile Arap devletleri arasındaki güç dengesizliği meselesini halletmeye yetmeyeceğini söylediler. Kapitalist ilişkilerden ve emperyalizmden kaynaklanan güç farklılığını görmeleri, onların ulusal orduların başarısızlığa mahkûm kılan koşulları değerlendirmelerine katkıda bulundu.

FHKC’ye göre devrim teorisi, hareketin ayrılmaz parçasıydı, zira eldeki silahlar tek başına zaferi güvence altına alamazdı.[57] Vatanı kurtarma meselesinin milliyetçi bir yönü olsa da bu mücadelenin aynı zamanda kapitalizme karşı bir mücadele olduğu görülmeliydi.[58]

FHKC, mevcut çelişkiye dair teorisini değiştirdi. Bu bağlamda, çelişkiyi Arap-İsrail kavgasının ötesine taşıdı ve merkezine sınıf mücadelesini yerleştirdi.[59] Sınıf mücadelesini ulusal kurtuluşun temeli olarak belirleyen FHKC, böylelikle kendisinin ve Filistin mücadelesinin sesinin dünya genelinde faal olan sömürgecilik karşıtı devrimci hareketler nezdinde yankılanmasını sağladı.[60] Filistin, bu süreçte dünya genelinde hüküm süren emperyalizm karşıtı mücadelenin merkezi olma konusunda Vietnam’ın yanına yerleşti. “Beyrut’u Arap coğrafyasının Hanoi’si yapalım” sloganı, bu gelişmenin kanıtı gibiydi.[61]

Kızıl Ordu/FHKC: Dünya Savaşının İlânı

1971’de, Japon sinemasının solcu yönetmenleri Adaçi Masao ve Wakamatsu Koji, Cannes Film Festivali sonrası Lübnan’a gittiler. İki yönetmen de RAF’a dosttu ama onun üyesi değildi. Gerçi birkaç yıl sonra, 1974’te Adaçi, JKO’ya katıldı.

Adaçi ve Vakamatsu, o dönemde Japon toplumunu soldan eleştiren, cinsel içerikli filmler çekiyorlardı.[62] Lübnan’a gittiklerinde Şigenobu ve FHKC üyeleriyle bir araya geldiler. Amaçları, JKO’nun dünya devrimi görüşünü aktaracak bir film çekmekti.

Kızıl Ordu/FHKC: Dünya Savaşının İlânı ismini taşıyan film sayesinde JKO ve FHKC’nin sinemaya yaklaşımı önemli ölçüde değişti. Geçmişte Jean-Luc Godard gibi sinemacılar, devrimin topraklarını sadece ziyaret etmekle ve pasif seyirci olarak kalmakla yetinmişlerdi.[63]

JKO, bu tür pratiklere onların burjuva mantığını taklit ettikleri düşüncesi üzerinden karşı çıkıyordu.[64] Bu eleştirinin yapıldığı dönemde JKO üyeleri, İsrail’e karşı verilen silâhlı mücadelede FHKC ile birlikte hareket ediyorlardı.

Kızıl Ordu/FHKC filmi, JKO’nun FHKC’nin deneyimlerinden ders çıkartmasına imkân sağlayan bir tür manifesto işlevi gördü. Neticede JKO, tek ülkede devrim fikrine karşı çıkıyordu. Örgütün üyeleri, bulundukları bölgede verdikleri kavganın kapitalizme ve emperyalizme karşı sürmekte olan, belirli güçleri birbirine bağlayan küresel mücadelenin parçası olduğunu düşünüyorlardı.

Filmdeki anlatıcı, “sınır tanımayan bir ordu”nun bizzat yürüttüğü devrimci mücadeleden söz ediyor, bu ordunun Asya ülkeleri ve sol güçler arası dayanışma eylemi olarak, RAF’tan gelen yardımla Filistin gibi ülkelerde üçüncü blok ülkelerinde devrimin fitilini ateşleyeceğini söylüyordu.

Anlatıcının JKO-FHKC arasındaki dayanışma ilişkisini öne çıkartması, JKO’nun hâlen daha yürüttüğü çalışma üzerinden dünya devrimini gerçekleştirmenin peşinde olduğunun deliliydi. Anlatıcı, temel dayanak alınan fikri şu şekilde izah ediyordu:

“FHKC’li kardeşlerimizin önerip uyguladıkları anti-emperyalist/anti-siyonist/üçüncü dünya savaşı ile Çinli kardeşlerimizin yürüttüğü Amerika karşıtı/Japonya karşıtı savaş, bizim ifade ettiğimiz, önerdiğimiz ve uygulamaya koyduğumuz ‘Dünya Devrimci Savaşı’yla bir ve aynı şeydir.”[65]

Anlatıcı devamında, ABD’de faaliyet yürüten Kara Panter Partisi ile Viet Kong gerillalarını bu anti-emperyalist güçlerle ilişkilendiriyordu.[66] FHKC’nin politik çizgisini aktaran Leyla Halid’se “verdiğimiz tüm mücadeleler tek bir mücadeledir” diyordu.[67]

Küresel dayanışma fikrini benimsemiş olan FHKC gibi JKO da verdiği mücadeleyi Maoist Çin’de verilen mücadelelere bağlıyordu. Örgüte göre Kültür Devrimi, işçi devletinin ortaya koyduğu bir itirazdı. Ayrıca Vietnam da sömürgeciliğe karşı mücadele veriyordu.

Japonya’nın kapitalizmin küresel ağları dâhilinde egemenlere suç ortaklığı yaptığını düşünen JKO, mümkün olan her yerde devrimci savaş yürütmeye çalışıyordu. Japon solunda görülen, küresel kapitalizm anlayışı konusunda dar bir yaklaşıma sahip olma eğilimini gören yönetmenler, izleyiciye tek bir mekânda cereyan eden devrime odaklanmanın yeterli olmadığını hatırlatıyor, JKO’nun Japonya’nın emperyalist geçmişine yönelik olarak gerçekleştirdiği itiraz dâhilinde, tüm ezilen halklar arasında dayanışma ilişkilerinin kurulmasını talep ediyorlardı. Diğer birçok örgütten farklı olarak JKO, esasında bir şeyler öğrenip eve dönmek için Filistin’e gitmemişlerdi. Onların derdi, Filistin’de devrim yapmak, sonra da o devrimi Japonya’ya taşımaktı.

Kırmızı bir otobüsle Japonya’yı dolaşan yönetmenler, sola sempatisi olan insanlarla kurdukları ağlar üzerinden, şehirleri ve üniversiteleri kayıt altına aldılar.[68] Bu sayede JKO’nun eskiden insan örgütlediği alanların dışından yeni üyeler örgütlediler.

Okamoto Takeşi’nin kardeşi Okamoto Kozo, Kagoşima Üniversitesi’ndeki tek örgütlü isimdi.[69] Elit üniversitelerdeki RAF üyelerinden kopuk olan Kozo, örgütten haberdardı, zira kardeşi Yodo-go adam kaçırma eylemine katılmıştı. JKO’nun aktif bir üyesi olmak adına filmin kendi üniversitesindeki kısmını o çekti.[70] Kısa bir süre sonra RAF, onu eğitim için Lübnan’a gönderdi.[71] Gelgelelim, JKO’nun enternasyonalizmi ve FHKC ile kurduğu ittifak, Japonya’daki örgütün kopmasına neden oldu. Adaçi, bu noktada Birleşik Kızıl Ordu örgütünün Japon Kızıl Ordusu’nu enternasyonalizmle alakalı meselelere odaklanmış, bağımsız hareket eden bir milis gücü hâline gelmiş yapı olarak gördüğünü aktarıyordu.[72]

İki örgütün arasının açılmasında başka faktörler de rol oynadı: Japonya’da birçok RAF üyesi tutuklandı, bu sebeple, örgüt tabanı epey zayıfladı. Bu duruma karşı koymak adına, Lübnan’daki kolunun yürüttüğü enternasyonalist faaliyetleriyle fikren bağını kopartmış olan Mori Tsuneo, örgüt lideri olarak gidip RAF’ı Keihin Güvenlik Anlaşmasına Karşı Ortak Mücadele Örgütü’yle birleştirdi. Böylelikle Birleşik Kızıl Ordu doğmuş oldu. Bu noktada örgüt, enternasyonalizmi reddetti ve yeni belirlenen ölçütlere uymayan üyelerinden özeleştiri talep etti. Japonya’da devrim yapma meselesine odaklanan BKO, Lübnan’daki üyelerini ana örgütün devrimci hedeflerine karşı gelmekle suçladı. Aralık 1971’den Şubat 1972’ye dek uzanan süreçte BKO, Gunma şehrinin dağlarında gerçekleştirdiği tasfiye işlemi dâhilinde on iki üyesini öldürdü.[73]

BKO, eski şeflere yakın olan üyelerini, burjuva düşünce yapısına sahip olmaları ve kendilerini devrimci pratiğe yeterince adamamaları gerekçesiyle tasfiye etti.[74] Tasfiye sürecinden kurtulanlar Nagano şehrine geçtiler, ardından da Karuyizava şehri yakınlarındaki bir otelde bir rehine alma eylemi gerçekleştirdiler. Asama Sanso adıyla anılan bu olay, bir hafta sürdü. Japon medyası, olayı canlı aktardı.[75] İki polis ve bir sivil hayatını kaybetti. Bu önemli olay, Japonların sol aşırıcılığa yönelik hoşgörüsünü ortadan kaldırdı. Japon hükümeti, devrimci solun üzerine bir karabasan çöktü.[76] JKO, Lübnan’da olduğu için devletin bu saldırısından kurtuldu.

Lod Havalimanı Saldırısı

Japonya’da devrimci solun etkili bir güç olmaktan çıktığı koşullarda, Şigenobu ve JKO’lu yoldaşları, sömürgecilik karşıtı mücadelelerle başlayacak dünya devrimi perspektifine inanmayı sürdürdüler. JKO, tümüyle Filistin’e odaklandı. Filistin’deki mücadelenin ikinci bloktaki devletleri emperyalist devletlerin istikrarsızlaştırılmasına dönük adımlar atmaya mecbur edeceğini düşünüyordu. JKO’nun revize ettiği uluslararası üs teorisine göre sömürgecilik karşıtı mücadelelerin sürdüğü alanlar, ikinci bloktaki devletleri devrimci potansiyele sahip ülkeler konumuna yükseltebilirdi.[77]

JKO, kendisini dünya devrimini tetikleyecek cephe olarak görüyordu. Bu anlamda, Filistin’deki çatışma sürecinin çıkarlarına hizmet ettiğini düşünüyordu. Ayrıca, Japonya’nın bölgeye yönelik, enerji temelli endişelerine bağlı olarak, örgüt, kendisinin önemli olduğuna kanaat getirmişti.[78]

O dönemde Japon hükümetinin Ortadoğu siyasetiyle anlamlı bir ilişkisi yoktu. O, daha çok ABD ve Avrupa’nın politikalarının peşinden gidiyor, aleni olmasa bile, İsrail yanlısı bir konum alıyordu. JKO, bu çelişkiyi, ülkenin İsrail-Filistin çatışması konusunda ikircikli tutum takınıyor oluşunu istismar etmeye, böylece Japonya’yı mevcut çatışma konusunda net bir konum almaya zorlamaya çalıştı.

1971 yılının sonlarında JKO, Ortadoğu’da doğrudan militan eylemler için gerekli hazırlık sürecini başlattı. Lübnan’daki Filistin kamplarında eğitim gören üyeleri, Japon militanları kimi askeri eylemlere katılmaları yönünde hazırladı.[79] FHKC’nin saldırılarına misilleme olarak 1968’de İsrail’in Beyrut havalimanını bombalaması üzerine FHKC, bunun karşılığında Lod Havalimanı’nı hedefe koydu. Bu süreçte, 8 Mayıs 1972 günü düzenlediği saldırı, başarısızlıkla neticelendi.[80] Lod Havalimanı saldırısı için yürütülen hazırlıklar dâhilinde JKO, kimi sorunlar yaşadı. Örneğin bir üyesi, Beyrut’ta boğuldu.[81]

Saldırıdan kısa bir süre önce Okudaira Tsuyoşi, Yasuda Yasuyuki ve Okamoto Kozo son hazırlıklar için Roma’ya gitti. Saldırıdan önce, gece vakti yoldaşlarına ve ailesine bir veda mektubu yazan Okudaira, saldırının bir intihar eylemi olduğunu bildiğini, ama o büyük devrim davası için bu eylemin zaruri olduğunu söylüyordu.[82] Mektupta ayrıca JKO’lu yoldaşlarına emperyalizme ve Siyonizme karşı mücadeleye devam etmeleri tavsiyesinde bulunuyordu.

Saldırı, tam da FHKC ve JKO’nun beklediği etkiyi yarattı. İsrail ve dünya, bu olay karşısında şoke oldu ve dehşete düştü. Batı, Japonya ve İsrail basını eylemi hemen kınadı.[83] Arap ülkelerinde gazeteler, İsrail’de bulunan ve saldırılamazmış gibi görünen hedeflerin Filistinli savaşçıların ve müttefiklerinin menzilinde olduğunu gösterdiği için saldırıyı kutladı.[84]

Medya, ta başından beri, JKO’nun savaşma gerekçesini anlamak için pek çaba ortaya koymuyordu. Medyadaki analiz üstatları, örgütü radikalleşmiş teröristlerin işi olarak görüyorlardı. Saldırıdan aylar sonra hâkim önüne çıkartılan Okamoto, bu analizlerde ufak da olsa bir değişiklik yaşanmasın diye elinden geleni yaptı. Gazeteler, ondaki aşırıcı eğilimlere odaklandılar.

Japon hükümeti, bu süreçte İsrail’in endişelerini azaltmak için türlü taklalar attı. Saldırının Japon kamuoyunun genel görüşünü yansıtmadığını, resmi siyasetinde hiçbir şeyin değişmeyeceğini söyleyip durdu.[85]

JKO bu koşullarda, Filistin davasının küresel sınıf çatışmasının ve Asya genelinde, Filistin, Vietnam ve Çin özelinde gelişen anti-emperyalist mücadelenin parçası olduğunu ortaya koydu. JKO’nun kaleme aldığı, saldırıyla ilgili basın açıklamasında, İsrail’in Araplara ve devrime karşı olan en gerici ülke olduğu söyleniyordu.[86] İsrail devletinin Lod Havalimanı saldırısı ve Filistinli savaşçıların örgütlediği benzer eylemler karşısında sarıldığı “hümanizm” dilini eleştiren JKO, silahlı mücadelenin özgürleştirici vasıflarına odaklanıyordu. Örgüte sempati duyan Japon solcuları için hazırlanmış olan çalışmada, JKO’nun şu sözüne yer veriliyordu: “Ezilenlerin sadece bir tek hümanizmi vardır o da silahlı mücadeledir.”[87]

İsrail devletinin burjuva mantığını taklit etmek yerine JKO ve FHKC, halk savaşının özgürleştirici yönlerine odaklanıyordu. Kapitalizme karşı direnişin aldığı bu biçimler, emperyalizme dayanak teşkil eden ahlakçı sınırların dışında duruyordu.

Bu görüşe göre, JKO’nun uyguladığı şoke edici şiddet, ancak İsrail devletinin nasıl kurulduğu ve hayatta tutulduğunu görmeyenlerce salt şiddet olarak görülür. Aynı bildiride saldırının gerekçeleri arasında Deir Yasin Katliamı ile Kafr Kasım Katliamı da sayılmaktadır. Bu katliamlardan bahsedilmesinin amacı, Lod’da uygulanan şiddetin bir seferlik veya istisnai olmadığını hatırlatmaktı. JKO’ya göre, İsrail ve diğer güçler emperyalist şiddeti normalleştiriyordu, dolayısıyla, onların devrimci şiddete dair eleştirilerinin bir önemi bulunmuyordu.[88]

JKO yazılarında, dönem dönem Japonya’nın tıpkı Filistin’i işgal etmiş olan İsrail gibi, azınlıklara zulmettiği, tekrar tekrar anımsatılan bir husustu. Yapılan saldırıyı öven bildiride şunlar söyleniyordu:

“Bugün Japonya’da yaşayan tüm Koreli ve Çinli yoldaşlarımıza, aynı zamanda, Japonya’nın dönüştürerek üçüncü dünyanın parçası kıldığı Okinava bölgesinde yaşayan insanlara ve tüm dünya genelindeki yoldaşlarımıza aynı şeyi gene aynı netlikte söylüyoruz: tüm cepheleri proletaryanın enternasyonalizmi birleştirecektir.”[89]

Örgüte göre, Japonya’nın emperyalizme yaptığı suç ortaklığı, devrimci şiddet için yeterli bir gerekçeydi. Emperyalizmin merkezindekiler, sömürgecilik karşıtı hareketlere tam destek vermedikleri sürece kapitalizmin zulmünü kabullenmek zorunda kalacaklardı.

Bildiride birkaç yerde, Japonya’nın imparatorluk geçmişine değiniliyor, birkaç yerde de dünya genelinde solcu militanlara selam gönderiliyordu.

Lod Havalimanı saldırısında asıl amaç, Filistin’in kurtuluşunu güvence altına almaksa da JKO bu eylemi, bir yandan da Asya ve başka coğrafyalarda süren o büyük anti-emperyalist mücadelenin parçası olarak görüyordu. Ağustos 1972’de JKO’nun Japonya’daki sempatizanları, Vietnam Savaşı ve Filistin davasının ilişkilendirildiği ortak bir dayanışma eyleminde vefat etmiş Okudaira ile Yasuyuki’yi andılar.[90]

Arap medyası saldırıyı, milliyetçi sınırların ötesine uzanan küresel Filistin hareketini kanıtı olarak görüp göklere çıkarttı. FHKC’nin çıkarttığı Hedef dergisine göre, eylemde Japon savaşçılar Filistin’in dünya solunun ortak davası olduğunu ispatladılar.[92] Lübnan basını ise eylem karşısında sessiz kaldı. Bu ülkede çıkan dergi ve gazeteler, daha çok Lübnan devletinin ülkeye yönelik misilleme ihtimalini en aza düşürmek için operasyonla arasına mesafe koyuşuna odaklandı.[93]

JKO’nun eylemi, beynelmilel solun sadece Filistin davasına sempatiyle yaklaşmakla kalmadığını, aynı zamanda onun dava için hayatını feda etmeye hazır olduğunu net bir biçimde ortaya koydu. JKO saldırısı öncesi emperyalist ülkelere mensup solcuların Filistinli hareketlerle bağları kısıtlıydı. Leyla Halid, Avrupalı solcuların, FHKC’nin taktik tercihini takdir etmeye yanaşmadıklarını söylüyordu. FKÖ’nün aynı dönemde yönetmen Jean-Luc Godard ile kurduğu ilişki hayal kırıklığıyla neticelenmişti.[94]

Solcular, Filistinlilere ait eğitim kamplarında yıllarca gerilla savaşı eğitimi aldılar. Küresel Güney’de gelen Sandinist harekete mensup Patrick Arguello gibi kişiler, FHKC’nin uçak kaçırma eylemlerine katıldılar, ama Arguello, bu sürece şahıs olarak dâhil olmuştu.[95] Oysa JKO, sürece tek tek bireyler üzerinden değil, örgüt olarak iştirak etmişti. Örgüt üyeleri, aldıkları eğitimi Filistin hareketinin ihtiyaçları doğrultusunda kullandılar. Bu, yabancı örgütlerin FHKC ile ittifak yapabileceğinin, onun eylemlerinin parçası olabileceğinin kanıtıydı.

Bu Lod eyleminin asli amacı, İsrail’in yenilmez olduğuna dair imajına son vermekti. İsrail’e ait tüm alanların FHKC ve müttefiklerinin menzilinde olduğunu gören İsrail, direnişin hâlen daha sürdüğünü anlamış oldu.

Saldırıyı ele alan bir makalede Hedef dergisi şunu söylüyordu:

“Görevimiz, Lod Havalimanı eylemi üzerinden, Gazze, Kudüs, Süveyş Kanalı, Golan Tepeleri, işgal altındaki Filistin’de havada uçuşan her bir toz zerresinin devrimcilerin meşru hedefi olduğunu tüm dünyaya göstermektir.”[96]

Tarihi Filistin’de ve diğer işgal altındaki Arap topraklarında sürdürülecek olan savaşa yönelik vurgu, JKO ile FHKC’nin emperyalizmin istikrarlı gidişatını bozmak için salt askeri hedeflere geleneksel manada düzenlenecek saldırıların kâfi gelmeyeceğine inandığını ortaya koyuyordu. İsrail’in içlerindeki bir havalimanı türünden hedeflere vurmak suretiyle bu örgütler, devrimci şiddetin somut hedefleri listesini zenginleştirdiler. FHKC ve JKO’ya göre bu türden eylemler, davalarına hizmet edecek bir tür propaganda olarak iş görüyordu.

Saldırıya dair analizinde, FHKC’nin asıl üzerinde durduğu husus, Filistin mücadelesinin uluslararasılaşması ve ittifakın Asyalı güçlerden oluşan kısmının güçlendirilmesiydi. Yazarlar, emperyalizme karşı yürütülen savaşın küresel olduğunu söylüyor ve şu soruyu soruyorlardı:

“Peki bu Japonlar neden eyleme dâhil oldular? Devrimimizin kapıları bu ırkçı teşekkülü istikrarsız kılmak isteyen herkese açıktır.”[97]

Hedef’in devrim konusunda kitleleri teşvik eden ifadeleri, esasında dergi sayfalarında düzenli olarak yansıdığı biçimiyle, Filistin davasını uluslararası bir dava olarak takdim etme isteği yanında onun kapitalizm ve emperyalizme karşı süren o büyük küresel mücadelenin parçası olarak görülmesi isteğinin birer yansımasıydı. Mücadeleleri birbirine bağlama çabasına, Japonya’da Asya halklarının küresel kapitalizmden nasıl etkilendiğini ortaya koyan eylemler eşlik ediyordu.

Makale, Lod Havalimanı’ndaki Japon savaşçılarının Okinava’nın işgaline direnenler, Narita Havalimanı’nın inşasında yerinden yurdundan edilen köylüler veya Japon üniversitelerinde hükümet karşıtı eylemler yapan öğrenciler oldukları üzerinde duruyordu. Dolayısıyla, makalenin yazarlarına göre, Siyonizme karşı direniş, kapitalizme ve emperyalizme karşı yapılan devrimci eylemlerin bir parçasıydı. FHKC’nin mücadelesinin küreselleşmesi, bu anlamda, iki örgütün küresel emperyalist ağın parçası olarak İsrail’le ortaklaşa çalışan hedeflere saldırmasını mümkün kılıyordu.

Hedef, Filistin ve Japonya’daki mücadelelerin ortak olduğunu kabul ediyor, aynı zamanda Japonya’daki elitlerin JKO’nun Lod Havalimanı’na saldırısına yönelttiği eleştirilere cevap veriyordu. Buradan da FHKC üyelerinin JKO üyeleriyle temas kurduklarını ve birlikte siyaset tartıştıklarını anlıyoruz. Zira bir yazıda Hedef’in bir Japon siyasetçiye yönelttiği eleştiride, esas olarak Japonya’nın iç siyasetine vurgu yapılıyordu. Dergi, bu Japon siyasetçinin JKO eleştirisine verdiği cevapta, Narita Havalimanı eylemleri, Okinava’nın işgali, devam eden öğrenci eylemleri gibi Japon solcularını ilgilendiren, uluslararası basının görmezden geldiği konuları sıralıyordu.[98] Japonya’nın iç siyasetiyle kurulan bu türden bir ilişki, iki örgütün davaların ortaklaştırılması konusunda ortak bir fikre sahip olduklarının deliliydi. Bu mücadeleler, JKO bildirilerinde Asyalı güçler arası dayanışmanın Lod Havalimanı saldırısı sonrası sürdüğüne dair ifadelerle uyumlu bir tarif ediliyordu.

JKO Filistin’i Desteklemeyi Sürdürüyor

JKO, İsrail’e dair analizinin kapsamını genişletiyor, onu yerleşimci sömürgecilik bağlamından çıkartıp daha geniş bir bağlamda ele alıyor, İsrail’i emperyalist güçlerin kaynak temini ve Japonya’nın Asya’yı sömürgeleştirme tarihi dâhilinde analize tabi tutuyordu. 1972’de JKO, kaleme aldığı bir yazıda, şunları söylüyordu:

“Ortadoğu’da suni bir yapı olarak İsrail’i inşa etmek suretiyle emperyalistler kaynak temin etme imkânına kavuştular. […] İsrail’in varlığı, emperyalizmin somut bir ifadesidir.”[99]

JKO, Ortadoğu’daki koşullara dair analizini Japonya’nın Asya’daki emperyalist bir güç olarak tarihine dair analizine bağlıyordu. Örgüte göre, İsrail’in Filistin işgaline direnmenin kendisi, emperyalist Japonya’nın sömürdüğü diğer halklarla dayanışma ilişkisi kurmaya dönük bir eylemdi. İsrail meselesini bu şekilde ele alan yaklaşım, proletarya ve enternasyonalizm meseleleri konusunda JKO’nun geliştirdiği teorik bakış açısıyla destekleniyordu.

Arap burjuva devletlerini eleştiren FHKC gibi JKO da Arap coğrafyasındaki bölgesel güçleri İsrail politikalarına suç ortaklığı yapmakla itham ediyordu. Burjuva devletleri ve İsrail, dünya kapitalizmine ve emperyalizme tabiydi. Dolayısıyla, bölgedeki politik ve ekonomik koşulların baş sorumlusu küresel hegemon güç olarak ABD’ydi. Yalnız bu süreçte FHKC, başka örgütlerle fikir alışverişi içerisine girebiliyorken, JKO’nun kendi yurduna dönemiyor oluşu, onun onlarca yıl FHKC’yle aynı konumları benimsemesine neden oldu.

Lod Havalimanı eylemi JKO’nun hatırasının merkezinde duran bir olgu. Bu, örgütün ilk saldırısıydı ve onun sayesinde birçoklarının dikkatini çekmişti. Sonrasında örgüt, tutsakların serbest bırakılması gibi somut kimi eylemler gerçekleştirse de Lod Havalimanı eylemi, JKO’nun kimliğinin ana unsuru olmayı sürdürdü. Örgüt, her yıl bu eylemi andı. FHKC ise operasyonu öven bildiriler yayınladı.[100] Eylemin ilk yıldönümünde JKO, şunu söylüyordu:

“Gerçek birlik, halkların ortak düşmanları alt etmek için birlikte verdikleri silahlı mücadelelerle gerçekleştirilebilir.”[101]

JKO’ya göre Siyonizm, küresel emperyalizmin mızrak başıydı.[102] Örgüt, enternasyonalist yaklaşımı üzerinden bu aşamada Asya’ya yoğunlaştı. Zira ülkelerinde devrimin mümkün olmadığını gören örgüt mensupları, Asya’yı etkileyecek başka mücadelelerde yer alabileceklerini düşündüler. Bu noktada örgüt kendisini, emperyalist güçlerle dövüşen sömürge halklar için mücadele eden birinci dünyaya mensup öncü gücün parçası olarak konumlandırdı.

Ocak 1974’te JKO, Shell’in Singapur’da bulunan petrol tesislerine saldırı düzenleyerek, Filistin’e yönelik desteğini ve dünya devrimi anlayışını uluslararası düzleme taşıdı. FHKC de Kuveyt’teki Japon büyükelçiliğine eşzamanlı saldırı gerçekleştirdi. Saldırının amacı, ABD emperyalizmi karşısında Asyalı güçlerin geliştirdiği dayanışma ilişkileri dâhilinde, Filistin’in ve Vietnam’ın mücadelesini kaynak temini için verilen kavgayla bağlantılandırmaktı.

Saldırı sonrası yayınlanan bildiride JKO, Shell gibi şirketlerin emperyalist güçlerin Vietnam ve Filistin halklarına karşı yürüttükleri savaşın uzantısı olduğunu söylüyordu.[103] Örgüte göre, emperyalist ülkelere mensup şirketlerin kaynak teminine dönük çabaları, sömürgecilik temelinde işleyen sömürü düzeninin somut tezahürleriydi. FHKC’nin eşzamanlı gerçekleştirdiği saldırı ise Vietnam’daki ABD militarizmini destek konusunda Japonya’nın oynadığı rolle dünya petrol ticaretinde aynı ülkenin oynadığı rolü ilişkilendiriyordu. Singapur’daki petrol rafinerisine yönelik saldırı ile JKO, bir yandan da Asya genelinde devrimci şiddet eylemleri gerçekleştirebileceğini dolaylı olarak dile getirmiş oluyordu. Vietnam ve Filistin’in Batı emperyalizmiyle mücadele eden Asyalı sömürge ulusları temsil ettiğini düşünen JKO’nun gerçekleştirdiği bu türden saldırıların amacı, bu ulusların farklı çelişkilere tabi olmadıklarını, aynı davayı paylaştıklarını göstermekti.

Son Söz

Yetmişlerde JKO, Asya genelinde Filistin ve Japonya’daki ezilen halklar adına birçok eylem gerçekleştirdi, ancak buna rağmen örgüt giderek zayıfladı. Seksenler boyunca JKO, bildiriler, makaleler ve denemeler yayımlamayı sürdürdü.[104] Esas olarak Şigenobu’nun kaleme aldığı bu yazılar, şiddetin devrimci bir taktik olarak dışlanmaya başladığı koşullarda, solun at koşturduğu politik alanların değiştiğinin bilincinde olunduğunu ortaya koyuyordu.

Vietnam gibi önemli devrimci mücadeleler son buldu. Emperyalist ülkelerde sivillere yönelik çarpıcı eylemler, dünya devrimcilerinin tahayyülünde artık hiçbir şekilde yer bulmuyordu. Filistin hareketi de aynı şekilde değişti. Yakın geçmişte gerilla savaşı geri plana itilirken, yeni taktikler denenmeye başlandı.

Seksenlerde JKO, Cakarta ve Roma’da bazı ülkelerin elçilerine veya Napoli’deki Amerikan askerlerine yönelik ufak çaplı saldırılar gerçekleştirse de militanlığın etkisi ve ağırlığı giderek azaldı.[105]

Soğuk Savaş’ın ve devrimci şiddet döneminin son bulmasıyla birlikte JKO, doksanlarda Asyalı güçler arası dayanışma ilişkilerinin bir bakiyesi olarak varlığını bir biçimde sürdürdü. Resmen feshedileceği gün giderek yaklaşıyordu.


1997’de Lübnan devleti, aralarında Okamato’nun da olduğu beş JKO üyesini gözaltına aldı. Okamato, 1985’teki bir tutsak değişimiyle birlikte İsrail tarafından serbest bırakılmıştı. Sınır dışı edilmesine yönelik işlemler başlatıldı. 2000 yılında Okamoto, Lübnan’dan politik sığınma hakkı elde etti.[106] Dört yoldaşı Ürdün’e gönderildi. Japonya, Ürdün devletiyle anlaşması üzerinden bu dört devrimciyi aldı.[107]

2000 yılında Şigenobu Fusako’yu Osaka yakınlarında gözaltına aldı. 1982’de İsrail’in Lübnan’ı işgal etmesi ardından o gözaltı anına kadar geçen süreyi Şigenobu, muhtemelen Lübnan, Libya ve Yugoslavya gibi ülkelerde geçirmiş, sonra da sahte pasaportla ülkesine dönmüştü. Gözaltı sonrası Şigenobu, 2001 yılında JKO’nun feshedildiğini duyurdu.[108] Mayıs 2022’de serbest bırakıldığında ise JKO’nun gerçekleştirdiği şiddet eylemleri sebebiyle mağdur olan insanlardan özür diledi.[109]

FHKC’nin yetmişlerin başında yaptığı militan eylemler ve dünyaya yönelik devrimci çağrısı, şuan içinde yaşadığımız dönemden çok farklı gerçeklikte vuku bulmuştu. Lod Havalimanı anmaları haricinde FHKC, JKO ile kurduğu uzun soluklu ittifakın pek üzerinde durmuyor. JKO-FHKC ilişkileri çok yönlü ilişkiler. Bu ilişkiler, iki örgütün Asyalı güçler arası dayanışma ilişkilerini ideolojilerinin ve pratiklerinin merkezine oturtmuş olmalarının somut bir sonucu. Asya ve Avrupa genelinde farklı örgütlerle işbirliği kuran iki örgüt, devrim ve kurtuluş hedeflerine ulaşmak için birlikte çalıştı.

Kurulan ittifakın terörist aşırıcılığın ürünü olduğunu söyleyen yaygın görüşün aksine JKO ve FHKC, esasında Asyalı güçler arasında kurulan dayanışma ilişkilerini teorik düzlemde incelikli ve derinlikli bir şekilde yorumlamayı bildi. Her iki örgüt de onlarca yıl iki örgütün ilişkili kalmasına imkân sağlayan, devrim ve dayanışma ile ilgili çok katmanlı bir Marksist teori geliştirdi.

Büyük güçlerin dünyayı emperyalizme bağımlı kıldığı gerçeğini gören JKO, devrim teorisi üzerinden, Filistin’i dünya devrimini başlatacak kıvılcım olarak konumlandırdı. Kapitalizme ve emperyalizme karşı ortaklaşa verilen ve farklı ülkelerden devrimcileri kucaklayan bu mücadele, Japon solcularının davasını Filistin mücadelesiyle kaynaştırdı, böylelikle ortaya, Asya’yı, nihayetinde dünyayı kucaklayacak olan tek bir silahlı devrimci mücadele çıktı.

Jeremy Randall

[Kaynak: Comparative Studies of South Asia, Africa and the Middle East, Cilt. 43, Sayı. 3, 2023.]

Dipnotlar:
[1] Lod Havalimanı, 1973’te Ben Gurion’un ölümü sonrası Ben Gurion Uluslararası Havalimanı adını aldı.

[2] Steinhoff, “Portrait of a Terrorist,” s. 839.

[3] Bu makalede adı geçen Japonlardan bahsedilirken önce soyadları sonra adları anılmaktadır.

[4] Kızıl Ordu, resmi düzeyde kendisine 1974’e dek Japon Kızıl Ordusu demedi. Meseleyi basitleştirmek adına, Lübnan’da faal olan ve Şigenobu’nun yönettiği örgüt burada Japon Kızıl Ordusu olarak anılacak.

[5] Steinhoff, “Memories of New Left Protest,” s. 153–54.

[6] Israel Merkaz ha-hasbarah, Three Minutes at Lod.

[7] Oguma, 1968, s. 671.

[8] Andrews, Dissenting Japan; Farrell, Blood ve Rage; Steinhoff, “Portrait of a Terrorist.”

[9] Kuriyama, “Terrorism at Tel Aviv Airport,” s. 336–46; Box ve McCormack, “Terror in Japan.”

[10] Coogan ve Derichs, Tracing Japanese Leftist Political Activism; Knaudt, Von Revolution zu befreiung.

[11] Tabar, “From Third World Internationalism to ‘the Internationals,’” s. 4–5; Valassopoulos, “The International Palestinian Resistance,” s. 149–50; Yaqub, Palestinian Cinema in the Days of Revolution, s. 48.

[12] Chamberlin, The Global Offensive, s. 62–64; Di-Capua, “Palestine Comes to Paris”; Lê Espiritu, “Cold War Entanglements,” s. 354.

[13] Lubin, Geographies of Liberation, s. 111–41; Bailey, “Black-Palestinian Solidarity.”

[14] Maasri, Cosmopolitan Radicalism, s. 10–11.

[15] Perkins, The United Red Army on Screen, s. 21–22.

[16] Perkins, The United Red Army on Screen, s. 22–23.

[17] Kapur, Japan at the Crossroads, s. 20–22.

[18] Knaudt, “A Farewell to Class,” s. 412.

[19] Kapur, Japan at the Crossroads, s. 151–52.

[20] Coogan ve Derichs, Tracing Japanese Leftist Political Activism, s. 23–26.

[21] Tominaga, “Japan’s Middle East Policy,” s. 681.

[22] Coogan ve Derichs, Tracing Japanese Leftist Political Activism, s. 141; International Revolutionary Front—Information Center, Sekai kakumei Sensen, s. 15; Shiomi, Shiomi Takaya ronsō 7, s. 4–10.

[23] Steinhoff, “Transnational Ties of the Japanese Armed Left,” s. 170.

[24] Takata, “Connecting with the First or the Third World?,” s. 79; Perkins, The United Red Army, s. 26.

[25] Sekigun 7, 15–16.

[26] Sekigun, Sayı 4, s. 40–43; Sekigun 7, 7–9.

[27] Sekigun, Sayı 7, s. 17–19.

[28] Shigenobu, Kakumei no kisetsu, s. 23; Shigenobu, Nihon Sekigun shishi, s. 44.

[29] Coogan ve Derichs, Tracing Japanese Leftist Political Activism, s. 153–54.

[30] Chang ve Yajima, “The Japanese Sekigun Terrorists,” s. 6–7.

[31] Takata, “Connecting with the First or the Third World?,” s. 79; Zhang, “The Making of Goliath,” s. 10.

[32] Steinhoff, “Memories of New Left Protest,” s. 139.

[33] Yui, Shigenobu, s. 154; Shigenobu, Nihon Sekigun shishi, s. 46.

[34] Shigenobu, Waga ai, s. 9, 18.

[35] Shigenobu, Nihon Sekigun shishi, s. 45.

[36] Coogan ve Derichs, Tracing Japanese Leftist Political Activism, s. 188.

[37] Yui, Shigenobu, s. 61.

[38] Shigenobu, Kakumei no kisetsu, s. 18.

[39] Nihon Sekigun, Nihon Sekigun 20-nen no kiseki, s. 144.

[40] Shigenobu, Waga ai, s. 235.

[41] Japanese Red Army, “The Appeal on the 10th Anniversary of the Lydda Operation.”

[42] Haugbolle, “The New Arab Left and 1967,” s. 505.

[43] Alsudairi, “Arab Encounters with Maoist China,” s. 6.

[44] Lovell, Maoism, s. 214; She, “The Cold War,” s. 159; Zhang, “The Making of Goliath,” s. 7–8.

[45] Haugbolle ve Sing, “New Approaches to Arab Left Histories,” s. 94.

[46] Moghdam, “Failure and Disengagement,” s. 159; Takriti, Monsoon Revolution, s. 280; Vélez, Latin American Revolutionaries, s. 106.

[47] Chamberlin, The Global Offensive, s. 64, 117–18.

[48] Habash, Al-thawriyun, s. 37; Khalidi, Sowing Crisis, s. 117.

[49] PFLP, Founding Statement.

[50] Habash, Al-thawriyun, s. 85–86.

[51] Guirguis, “The New Left,” s. 259; Leopardi, The Palestinian Left, s. 17–18.

[52] Bardawil, Revolution and Disenchantment, s. 170.

[53] PFLP, “Political Program,” s. 340.

[54] Leopardi, The Palestinian Left, s. 15–18.

[55] PFLP, “Political Program,” s. 340.

[56] Haugbolle, “The New Arab Left and 1967,” s. 201.

[57] Habache, Les ennemis de la revolution Palestinienne, s. 6.

[58] Al-jabhat al-sha‘biyya l-tarīr filisīn, Al-thawra wa-l’umāl, s. 8.

[59] Al-jabhat al-sha‘biyya l-tarīr filisīn, Al-thawra wa-l’umāl, s. 16.

[60] Tabar, “From Third World Internationalism to ‘the Internationals,’” s. 5.

[61] Maasri, Cosmpolitan Radicalism, s. 172.

[62] Furuhata, Cinema of Actuality, s. 105–7.

[62] Adachi, Le bus de la revolution, s. 76–77.

[62] Adachi, Le bus de la revolution, s. 77.

[62] Wakamatsu ve Adachi, Sekigun PFLP.

[66] Wakamatsu ve Adachi, Sekigun PFLP.

[62] Wakamatsu ve Adachi, Sekigun PFLP.

[62] Schönherr, “Masao Adachi,” s. 33.

[62] Steinhoff, “Portrait of a Terrorist,” s. 834.

[70] Okamoto’nun okulunda Kızıl Ordu Fraksiyonu mensubu yoktu. Örgütü daha çok ülkenin önde gelen okullarında okuyan öğrenciler destekliyordu.

[71] Steinhoff, “Portrait of a Terrorist,” s. 836.

[70] Adachi, Le bus de la revolution, s. 121.

[70] Igarashi, “Dead Bodies and Living Guns,” s. 129–30.

[70] Örgütten atılan ve tasfiye edilen Toyama Mieko, Şigenobu’nun dostlarından biriydi. Şigenobu, yazılarında ölümünden bahseder. Shigenobu, Ringo no ki no shita, s. 187; Igarashi, “Dead Bodies and Living Guns,” s. 132.

[70] Eylemcilere yönelik kuşatmayı canlı yayınlayan kanalı ülkenin yaklaşık yüzde doksanı seyretti. Bkz.: Perkins, The United Red Army on Screen, s. 50.

[70] Andrews, Dissenting Japan, s. 143–45.

[77] Takata, “Connecting with the First or the Third World?,” s. 79.

[70] Takata, “Connecting with the First or the Third World?,” s. 80; Sashō Henshū Iinkai ve Sekai Kakumei Sensen Jōhō Sentā, Taigo o totonoeyo, s. 47.

[70] Shigenobu, Waga ai, s. 132.

[80] Jeffries, “Four Hijackers and Three Israeli PMs”; El-Khazen, The Breakdown of the State in Lebanon, s. 140.

[80] Shigenobu, Waga ai, 117; Shigenobu, Kakumei no kisetsu, s. 135.

[80] Nihon Sekigun, Nihon Sekigun 20-nen, s. 2.

[80] Israel Merkaz ha-hasbarah, Three Minutes at Lod.

[80] Israel Merkaz ha-hasbarah, Three Minutes at Lod.

[80] Tominaga, “Japan’s Middle East Policy,” s. 684–86.

[80] 8.16 Paresuchina jinmen, s. 2.

[80] Taigo o totonoeyo Takazava Koji’nin hazırladığı, JKO’nun bildirilerini ve belgelerini içeren bir çalışmadır. Yayıncı konusunda elimizde çok az bilgi var. Sadece JKO ile bağlantılı olan ve birkaç yıllık süreçte kaleme alınmış bildiri ve broşürleri yayımlamışlar. Sashō Henshū Iinkai ve Sekai Kakumei Sensen Jōhō Sentā, Taigo, s. 40.

[80] Sashō Henshū Iinkai ve Sekai Kakumei Sensen Jōhō Sentā, Taigo, s. 40.

[80] Sashō Henshū Iinkai ve Sekai Kakumei Sensen Jōhō Sentā, Taigo, 41.

[90] 8.16 Paresuchina jinmin, s. 13–14.

[90] Hedef’in eylemi öven sayısının kapağında şu yazılı: “Emperyalizm denilen ortak düşmana karşı birleşik mücadele.” Al-Hadaf, Sayı 154, 3 Haziran 1970.

[90] Israel Merkaz ha-hasbarah, Three Minutes at Lod.

[90] “‘Le Liban n’y est pour rien,’” s. 1.

[90] Baecque, Godard, s. 443; Khaled ve Hajjar, My People Shall Live, s. 125.

[90] Vélez, Latin American Revolutionaries, s. 105.

[90] “6 Muqāa‘ ‘an ‘amaliyya al-lodd,” s. 3.

[90] “6 Muqāa‘ ‘an ‘amaliyya al-lodd,” s. 3.

[98] “Risalat al-nial,” s. 3.

[99] Nihon Sekigun, Nihon Sekigun 20-nen no kiseki, s. 153.

[100] Sashō Henshū Iinkai ve Sekai Kakumei Sensen Jōhō Sentā, Taigo, s. 25, 151.

[101] Sashō Henshū Iinkai ve Sekai Kakumei Sensen Jōhō Sentā, Taigo, s. 151.

[102] Nihon Sekigun, Nihon Sekigun 20-nen no kiseki, s. 153.

[103] Sashō Henshū Iinkai ve Sekai Kakumei Sensen Jōhō Sentā, Taigo, s. 113–14.

[104] Japanese Red Army, Solidarity: Japanese Red Army Bulletin Sayı. 13, s. 21.

[105] Chang ve Yajima, “The Japanese Sekigun Terrorists,” s. 11; United States Department of State, “The Japanese Red Army,” s. 73–74.

[106] Burns, “Lebanon Grants Political Asylum.”

[107] Burns, “Lebanon Grants Political Asylum.”

[108] “‘414 shūkai.’”

[109] “Japanese Red Army Founder.”

Kaynakça:
“‘4
14 shūkai’ meishō to kojinmei de no ‘kaisan sengen’ to nitaisuru gimon” (“14 Nisan Toplantısı: Kişisel Adla Yapılan ‘Dağılma Beyanı’na Dair Sorular”). People’s News, 15 Mayıs 2001.

“6 Muqaa‘ ‘an ‘amaliyya al-lodd” (Lod Operasyonu’yla İlgili Altı Tespit). Al-Hadaf, June 10, 1972.

8.16 Paresuchina jinmin indoshina jinmin rentai nihon ni senshi tsuitō kokusai shūkai—shiryōshū (8.16 Filistin Halkı Hintçini Halkları Kolektifi—Japonya’daki Savaşçılar Anısına Yapılan Uluslararası Yürüyüşle İlgili Belgeler). Kyoto: n.p. 1972.

Adachi, Masao. Le bus de la revolution passera bientot pres de chez toi: Ecrits sur le cinema, la guerilla et l’avant-garde, 1963–2010 (Devrim Otobüsü Yakında Sizin Oradan da Geçecek: Sinema, Gerilla ve Öncü ile İlgili Yazılar, 1963–2010). Pertuis, France: Rouge profond, 2012.

Al-Jabhat al-sha ‘biyya l-tarīr filisīn. Al-thawra wa-l’umal (Devrim ve İşçiler). Amman: Da‘irat al-’a‘lām al-markazī, 1970.

Alsudairi, Mohammed Turki. “Arab Encounters with Maoist China: Transnational Journeys, Diasporic Lives, and Intellectual Discourses.” Third World Quarterly, Cilt 42, Sayı. 3 (2021): s. 503–24.

“‘Amaliyya matār al-ludd al-ma‘raka al-wāhida idd al-‘adū alimbiriyālī al-mushtarak” (Lod Havalimanı Operasyonu: Ortak Emperyalist Düşmana Karşı Tek Savaş). Al-Hadaf, 3 Haziran 1970.

Andrews, William. Dissenting Japan: A History of Japanese Radicalism and Counterculture from 1945 to Fukushima. Londra: Hurst, 2016.

Baecque, Antoine de. Godard: Biographie. Paris: Pluriel, 2010.

Bailey, Kristian Davis. “Black-Palestinian Solidarity in the Ferguson-Gaza Era.” American Quarterly, Cilt 67, Sayı. 4 (2015): s. 1017–26.

Bardawil, Fadi. Revolution and Disenchantment: Arab Marxism and the Binds of Emancipation. Durham, NC: Duke University Press, 2020.

Box, Meredith ve Gavin McCormack. “Terror in Japan.” Critical Asian Studies, Cilt 36, Sayı. 1 (2004): s. 91–112.

Burns, John. “Lebanon Grants Political Asylum to One of Five Japan Terrorists.” New York Times, 18 Mart 2000.

Chamberlin, Paul. The Global Offensive: The United States, the Palestine Liberation Organization, and the Making of the Post–Cold War Order. Oxford: Oxford University Press, 2015.

Chang, Dae H. ve Masami Yajima. “The Japanese Sekigun Terrorists: Red Army Samurai Warriors.” International Journal of Comparative and Applied Criminal Justice, Cilt 13, Sayı. 1 (1989): s. 1–22.

Coogan, Kevin ve Claudia Derichs. Tracing Japanese Leftist Political Activism (1957–2017): The Boomerang Flying Transnational. New York: Routledge, 2022.

Di-Capua, Yoav. “Palestine Comes to Paris: The Global Sixties and the Making of a Universal Cause.” Journal of Palestine Studies, Cilt 50, Sayı. 1 (2021): s. 19–50.

El-Khazen, Farid. The Breakdown of the State in Lebanon, 1967–1976. Cambridge, MA: Harvard University Press, 2000.

Farrell, William Regis. Blood ve Rage: The Story of the Japanese Red Army. Lexington, MA: Lexington Books, 1990.

Furuhata, Yuriko. Cinema of Actuality: Japanese Avant-Garde Filmmaking in the Season of Image Politics. Durham, NC: Duke University Press, 2013.

Guirguis, Laure. “The New Left in 1960s and 1970s Lebanon and 1917 as Model and Foil.” Communist Parties in the Middle East: 100 Years of History içinde, Yayına Hz.: Laura Feliu ve Ferran Izquierdo Brichs, s. 90–108. New York: Routledge, 2019.

Habache, Georges. Les ennemis de la revolution Palestinienne (Filistin Devriminin Düşmanları). Amman: FPLP Départment de l’information, 1970.

Habash, Jurj. Al-thawriyun la yamutuna abadan (Devrimciler Asla Ölmez). Beyrut: Dar al-saqi, 2011.

Haugbolle, Sune. “The New Arab Left and 1967.” British Journal of Middle Eastern Studies Cilt 44, Sayı. 4 (2017): s. 497–512.

Haugbolle, Sune ve Manfred Sing. “New Approaches to Arab Left Histories.” Arab Studies Journal Cilt 24, Sayı. 1 (2016): s. 90–97.

Igarashi, Yoshikuni. “Dead Bodies and Living Guns: The United Red Army and Its Deadly Pursuit of Revolution, 1971–1972.” Japanese Studies, Cilt 27, Sayı. 2 (2007): s. 119–37.

International Revolutionary Front—Information Center. Sekai kakumei sensen (Dünya Devrim Cephesi). Cilt. 2. Tokyo: Sashō Shuppan, 1973.

Israel Merkaz ha-hasbarah. Three Minutes at Lod: World Reaction to the Massacre at Lod Airport. Kudüs: Israel Information Center, 1972.

Japanese Red Army. “The Appeal on the 10th Anniversary of the Lydda Operation.” Solidarity: Japanese Red Army Bulletin, Sayı. 15 (1982): s. 1–3.

“Japanese Red Army Founder Fusako Shigenobu Freed from Prison after Twenty Years.” Japan Times, 28 Mayıs 2022. Japantimes.

Japanese Red Army. Solidarity: Japanese Red Army Bulletin, Sayı. 13, Mart 1982.

Jeffries, Stuart. “Four Hijackers and Three Israeli PMs: The Incredible Story of Sabena Flight 571.” Guardian, 11 Kasım 2015.Guardian.

Kapur, Nick. Japan at the Crossroads: Conflict and Compromise after ANPO. Cambridge, MA: Harvard University Press, 2018.

Khaled, Leila ve George Hajjar. My People Shall Live: Autobiography of a Revolutionary. Toronto: NC Press, 1975.

Khalidi, Rashid. Sowing Crisis: The Cold War and American Dominance in the Middle East. Boston: Beacon, 2010.

Knaudt, Till. “A Farewell to Class: The Japanese New Left, the Colonial Landscape of Kamagasaki, and the Anti-Japanese Front (1970–75).” Journal of Japanese Studies, Cilt 46, Sayı. 2 (2020): s. 395–422.

Knaudt, Till. Von Revolution zu befreiung: Studentenbewegung, antiimperialismus, und terrorismus in Japan (1968–1975) (Devrimden Kurtuluşa: Japonya’da Öğrenci Hareketi, Anti-Emperyalizm ve Terörizm [1968–1975]). Frankfurt: Campus Verlag, 2016.

Kuriyama, Yoshihiro. “Terrorism at Tel Aviv Airport and a ‘New Left’ Group in Japan.” Asian Survey, Cilt 13, Sayı. 3 (1973): s. 336–46.

“Kyōsanshugisha dōmei sekigun-ha seiji riron kikanshi.” Sekigun (Kızıl Ordu) Sayı 4, 7 Kasım 1969.

“Kyōsanshugisha dōmei sekigun-ha seiji riron kikanshi.” Sekigun, Sayı 7, 30 Ocak 1970.

Lê Espiritu, Evyn. “Cold War Entanglements, Third World Solidarities: Vietnam and Palestine, 1967–75.” Canadian Review of American Studies, Cilt 48, Sayı. 3 (2018): s. 352–86.

“‘Le Liban n’y est pour rien,’ affirme la guérilla” (“Lübnan’ın Bu Eylemle Bir Alakası Yok” Cümlesi Gerillayı Teyit Ediyor). L’Orient le jour, 1 Haziran 1972.

Leopardi, Francesco. The Palestinian Left and Its Decline: Loyal Opposition. Singapore: Palgrave Macmillan, 2020.

Lovell, Julia. Maoism: A Global History. New York: Alfred A. Knopf, 2019.

Lubin, Alex. Geographies of Liberation: The Making of an Afro-Arab Political Imaginary. Chapel Hill: University of North Carolina Press, 2014.

Maasri, Zeina. Cosmopolitan Radicalism: The Visual Politics of Beirut’s Global Sixties. Cambridge: Cambridge University Press, 2020.

Moghadam, Assaf. “Failure and Disengagement in the Red Army Faction.” Studies in Conflict and Terrorism, Cilt 35, Sayı. 2 (2012): s. 156–81.

Nihon Sekigun. Nihon Sekigun 20-nen no kiseki (Japon Kızıl Ordusu’nun Mucizelerle Dolu Yirmi Yılı). Tokyo: Hanashi no tokushū, 1993.

Oguma, Eiji. 1968: Hanran no shūen to sono isan (Bir Ayaklanmanın Sonu ve Mirası). Tokyo: Shinyosha, 2009.

Perkins, Christopher. The United Red Army on Screen: Cinema, Aesthetics, and the Politics of Memory. Londra: Palgrave Macmillan, 2015.

PFLP (Popular Front for the Liberation of Palestine). Founding Statement of the Popular Front for the Liberation of Palestine—11 Aralık 1967. PDF. Türkçesi: İştiraki.

PFLP (Popular Front for the Liberation of Palestine). “Political Program, Amman, 1969.” Documents on Palestine içinde, Cilt. 2, Yayına Hz.: Mahdi Abdul Hadi, s. 339–41. Kudüs: PASSIA Publications, 2007.

“Risalat al-nial al-’amimī fī dawr al-fida’iyyīn al-yābāniyyīn” (Uluslararası Mücadelede Japon Gerillalarının Rolüne Dair Mektup). Al-Hadaf, 3 Haziran 1970.

Sashō Henshū Iinkai ve Sekai Kakumei Sensen Jōhō Sentā. Taigo o totonoeyo!: Nihon Sekigun sengen (Mangayı Toplayın! Japon Kızıl Ordusu Bildirileri). Tokyo: Sashō shuppan, 1975.

Schönherr, Johannes. “Masao Adachi: Portrait of a Radical in Cinema and Politics.” Film International, Cilt 3, Sayı. 2 (2005): s. 20–35.

She, Gangzheng. “The Cold War and Chinese Policy toward the Arab-Israeli Conflict, 1963–1975.” Journal of Cold War Studies, Cilt 22, Sayı. 1 (2020): s. 125–74.

Shigenobu, Fusako. Kakumei no kisetsu: Paresuchina no senjo kara (Devrim Mevsimi: Filistin Sahasında). Tokyo: Gentosha, 2012.

Shigenobu, Fusako. Nihon Sekigun shishi: Paresuchina to tomoni (Japon Kızıl Ordusu’na Dair Kişisel Hikâyeler: Filistin’le Birlikte). Tokyo: Kawade shobō shinsha, 2009.

Shigenobu, Fusako. Ringo no ki no shita de anata wo umou to kimeta (Seni Bir Elma Ağacının Altında Doğurmaya Karar Verdim). Tokyo: Gentosha, 2001.

Shigenobu, Fusako. Waga ai waga kakumei (Sevdamız, Devrimimiz). Tokyo: Kōdansha, 1974.

Shiomi, Takaya. Shiomi Takaya ronsō 7 (Şiomi Takaya Makale Derlemesi, Yedinci Cilt). Tokyo: Shiomi Takaya, 1974.

Steinhoff, Patricia. “Memories of New Left Protest.” Contemporary Japan, Cilt 25, Sayı. 2 (2013): s. 127–65.

Steinhoff, Patricia. “Portrait of a Terrorist: An Interview with Kozo Okamoto.” Asian Survey, Cilt 16, Sayı. 9 (1976): s. 830–45.

Steinhoff, Patricia. “Transnational Ties of the Japanese Armed Left: Shared Revolutionary Ideas and Direct Personal Contacts.” Revolutionary Violence and the New Left: Transnational Perspectives içinde, Yayına Hz.: Alberto Martin Alvarez ve Eduardo Rey Tristan, s. 163–82. New York: Routledge, 2016.

Tabar, Linda. “From Third World Internationalism to ‘the Internationals’: The Transformation of Solidarity with Palestine.” Third World Quarterly, Cilt 38, Sayı. 2 (2017): s. 414–35.

Takata, Kei. “Connecting with the First or the Third World? Two Paths toward Transnational Network Building in the Japanese Global Sixties.” Moving the Social, Cilt 63 (2020): s. 65–90.

Takriti, Abdel Razzaq. Monsoon Revolution: Republicans, Sultans, and Empires in Oman, 1965–1976. Oxford: Oxford University Press, 2016.

Tominaga, Erika. “Japan’s Middle East Policy, 1972–1974: Resources Diplomacy, Pro-American Policy, and New Left.” Diplomacy and Statecraft, Cilt 28, Sayı. 4 (2017): s. 674–701.

United States Department of State. “The Japanese Red Army.” Terrorism, Cilt 13, Sayı. 1 (1990): s. 73–78.

Valassopoulos, Anastasia. “The International Palestinian Resistance: Documentary and Revolt.” Journal of Postcolonial Writing, Cilt 50, Sayı. 2 (2014): s. 148–62.

Vélez, Federico. Latin American Revolutionaries and the Arab World: From the Suez Canal to the Arab Spring. Londra: Routledge, 2017.

Wakamatsu, Kōji ve Masao Adachi, yönetmenler. Sekigun PFLP: Sekai sensō sengen (“Kızıl Ordu/FHKC: Dünya Savaşının İlânı”). Tokyo: CCRE, 2009.

Yaqub, Nadia. Palestinian Cinema in the Days of Revolution. Austin: University of Texas Press, 2018.

Yui, Ryoko. Shigenobu Fusako ga ita jidai (Şigenobu Fusako Dönemi). Tokyo: Sekai Shoin, 2011.

Zhang, Sheng. “The Making of Goliath: How the Chinese and Japanese Far Left Perceived Israel as the ‘Frontier’ of Global Revolution in the 1950s–1970s.” International History Review, Cilt 44, Sayı. 5 (2021): s. 1–22.

0 Yorum: