02 Mart 2016

,

Sisi Sen Kimsin?


Bugün dehşet verici bir sonla yüzleşmiş olan Kaddafi ile kıyaslanmak isteyen tek bir Arap lideriyle karşılaşamazsınız. Çok az kişi, Kaddafi’nin 1986’da ABD’nin bombardımanı sonucu yıkılmış bir binanın yıkıntıları altından ağzından dökülen kelimeleri dile getirecektir.

Kaddafi, Libya devriminin başlamasından bir ay sonra o devrimi gerçekleştirenlere sövüp sayıyor, “siz kimsiniz?” diye bağırıyordu.

Bu sözleri tarihe geçti. O sözlerde hâkimiyetini kaybeden bir diktatörün öfkesi ve durumu anlama becerisindeki yoksunluk vardı. Peki geçen haftaki konuşmasında Sisi’nin bu sözü alıntılamasının manası nedir?

“Siz kimsiniz? Kimse Mısır’a yaklaşamaz bile… Yüce Allah adına yemin ederim ki kimse Mısır’a yaklaşamaz. Yaklaşanı yeryüzünden silip atarım.”

Sisi, bu kelimelerin yanında başka laflar da sıraladı. Ne yaptığını bildiğini, her sabah kalktığında bir Mısırlının hükümete bir Mısır sterlini bağışlaması gerektiğini, demokrasi için henüz çok erken olduğunu ve Mısırlıların kimseyi dinlememesini, sadece kendisine kulak vermesi gerektiğini söyledi.

Sisi, konuşmasında şu şekilde bağırıp durdu: “Lütfen beni dinleyin, başkalarını değil! Çok ciddiyim! Bana kulak verin, başkalarına değil.”

Konuşması histerik kahkahalar, hükümeti aleyhine bağırmalar ve kederli gözyaşları ile kesilip durdu. Mısır cumhurbaşkanı böylesi bir performansı “Mısır’ın sürdürülebilir kalkınma stratejisi: Mısır’ın 2030 vizyonu” başlıklı bir projenin yürürlüğe sokulması esnasında ortaya koydu. Oysa bu, ona az da olsa duyulan inanca bile küfreden bir performanstı.

Destekçilerinin onun dile getirdiği yaklaşımlara yönelik şüphesi ilk değil. Bir video konferansında Sisi Mısırlılara bir dizi kentte kalkınma projelerini devreye soktuğunda kemerlerini sıkmalarını söylemişti. Su konusunda uygulanan sübvansiyonların günlük kırk milyon Mısır sterlinlik bir değere ulaştığını dile getirmiş, devletin böylesi bir yükü daha fazla kaldırmayacağını ifade etmişti.

“Devlet bu şekilde yoluna devam edemez. Mesele bunu istememesi değil, böylesi bir yükü kaldıramayacak olması.”

Konferansa giderken konvoyu üç mil uzunluğundaki bir kırmızı halı üzerinden geçmişti. Tuğgeneral Ehab Ahvagi kırmızı halının Mısırlılara neşe ve güven verdiğini söyledi. “Halkımız, ülkemiz ve silâhlı kuvvetlerimiz her şeyi en uygun şekilde organize edebilme konusunda her daim mahirdir.”

Oysa Mısır’daki finans piyasaları meseleleri bu şekilde görmüyor. Mısır sterlini karaborsada rekor seviyede düşüşler yaşadı. Bir dolar dokuz Mısır sterlini oldu. Hükümetin üzerindeki devalüasyon baskısı arttı. Döviz rezervleri 2011’deki devrimden beri yarıya indi. 25 Ocak 2011’de 36 milyar dolar iken bugün 16,4 milyar dolar. Sisi Ağustos 2013-Ocak 2014 arası dönemde Suudi Arabistan’dan, Emirlikler’den ve Kuveyt’ten 50 milyar dolar almasına karşın böylesi bir sonuç oluştu. Mart 2014’te 12 milyar dolar daha alındı. Döviz rezervleri bugün üç aylık ithalatı karşılayacak düzeyde. Bu, IMF’nin önerdiği en düşük alt seviye.

Eskiden beri elde tutulan döviz kaynakları kurudu. Döviz birikiminin yüzde dokuz ilâ on birini temin eden turizm gelirleri, önceki yılın aynı dönemine kıyasla, son ay içinde yüzde 46 azaldı. Süveyş Kanalı’nın 8,2 milyar dolarlık bir maliyetle genişletildiği yıl içinde kanaldan elde edilen gelir düştü. Süveyş Kanalı Kurumu Başkanı Koramiral Mohab Mamiş genişletme işleminin yıllık geliri iki katına çıkacağını ve 2023’te 13,5 milyar doları bulacağını iddia etmişti. Geçen yıl bu gelir 5,5’ten 5,2 milyar dolara geriledi.

Yabancı yatırımlar 2007’deki düzeyin yüzde kırk gerisinde. Sisi bilhassa bir yabancı yatırımcının, Suudilerin tavrından endişeli. Kral Selman yönetiminde Suudi Arabistan’ın Mısır darbesini finanse eden Kral Abdullah kadar Sisi’ye dost olmadığını kanıtladı.

Riyad ve Kahire arasında esen soğuk rüzgârların bir dizi sebebi var. Abdullah çevresi Selman’ın başa geçmesine karşı kampanya başlattı. Suudilere uşaklık eden Mısır medyası da benzer bir kampanyanın altına imza attı. Petrol fiyatlarındaki düşüş sonucu krallıkta da paralar suyunu çekiyor. Krallık ABD ham petrol üreticilerinin piyasadan çekilmeleri konusunda baskı uygulamak zorunda kaldı.

Belki de en önemli sebep, Selman ve çevresinin Sisi’nin kazanacağına artık pek inanmıyor olması. Bu, Suudilerin Mısır’ın sadece bir feldmareşal tarafından yönetilmesi gerektiğine dair inancını terk ettiği anlamına elbette ki gelmiyor. Kral en muhtemel senaryo gereği Sisi yerine başka bir generalin gelmesi karşısında asla tek bir damla gözyaşı dökmeyecektir.

Suudilerin sert yaklaşımı bir bakışta görülebiliyor. Aralık ayında Suudiler kamu fonları ve devlet fonları üzerinden Mısır’a 30 milyar riyal (8 milyar dolar) yatırım yapmayı kabul etti. Burada amaç mevcut döviz krizinin aşılması konusunda Mısır’a yardım etmek.

Bloomberg’in haberine göre, petrol fiyatlarındaki düşüş ve Yemen’deki savaşa rağmen Mısır’a yönelik destek devam edecek. El-Masri El-Youm ise Mısır Suudi Koordinasyonu Konseyi’ndeki Suudi heyetinin değeri toplamda sekiz milyar doları bulan birçok projeyi reddettiğini açıkladı. Gazeteye göre müzakereler sert geçti. Suudi tarafı bu projeleri ticaret açısından ele alıp gerçekleşmesi güç olarak gördü.

Sisi’nin emir subaylarına dönüp “zibil gibi para var adamlarda” deyip kıs kıs güldüğü günler sona erdi. Mısır her noktada para sıkıntısı çekiyor. İlâç kıtlığı söz konusu, zira ülkedeki farmasötik endüstrisinin hammaddeler için ödemeleri dolarla yapması, ilâçların parasını da Mısır sterlini ile ödemesi gerekiyor. Geçen Aralık ayında 232 ilâç tükendi, bunların 43’ünün ikamesi de yok.

Endüstri içi yayın yapan Biopharma Dive’ın haberine göre:

“Mısır Sağlık Bakanlığı ilâç fiyatlarını sabitledi, bu da hammadde maliyetlerinin üreticinin sırtına yüklendiği anlamına geliyor. Bunun sonucunda üreticiler zararlarını azaltmak için belirli ilâçlardan vazgeçecekler.”

Gulf News ise Air France/KLM’in yüz milyon Mısır sterlin tutarındaki gelirini Ekim ayından beri Mısır’daki dolar kıtlığı sebebiyle, ülke dışına aktaramadığından bahsediyor.

Şirketin Mısır şubesi müdürü Cees Ursem şunları söylüyor:

“Bu çok ciddi bir sorun zira tüm gelirler bankada bloke edildi ama aynı zamanda uçak kiralama, yakıt, personel, uçuş hakları, yer hizmetleri gibi alanlarda ödemeleri dolarla yapılması gereken tüm masrafları biz karşılıyoruz, bu koşullarda söz konusu faaliyetlere nasıl devam edebiliriz ki?”

Interfax’in haberine göre, Mısır Mart’tan beri ödemeleri dondurduğundan, BP’den alınan sıvılaştırılmış doğal gaz işi Ocak’ta Brezilya’ya devredildi. Haberde Mısır’ın uluslararası petrol şirketlerine 3 milyar dolar borçlu olduğu söyleniyor. Paranın 2017 sonundan önce ödenmesi mümkün değil.

Tüm kapılar Sisi’nin yüzüne kapanıyor. Yönetim krizi derinleştikçe gerçeklikten kopuyor. Sisi’nin tavırlarına destekçileri bile bir anlam veremiyor.

Usulen Sisi’nin bugün bir hükümet partisi kurması ya da en azından yönetim yükünü omuzlayacak bir oligark grubu teşkil etmesi gerekiyor. Bunun yerine o aksini yapıyor, firavunmuş gibi davranıyor, tanrı tarafından vaftiz edildiğini zannediyor ve Mısır’ın kaderini tek başına kendi ellerine alıyor.

Bu firavun yürüdüğü yolda milyarlarca dolarlık nakit parayı ateşe verdi. Süreç dâhilinde İhvan’ın cumhurbaşkanına karşı yapılan darbeyi destekleyenlerin önemli bir kısmını ıskartaya çıkarttı. Zaman geçtikçe Mısır’daki kaos konusunda suçlayabileceği bir kişi bile bulamayacak. Medyada açıktan dile dökülen eleştiriler ekibi içinde bile derin bir hoşnutsuzluğun varolduğunun delili. Sisi sonuçta tüm o bahanelerini, Kaddafi gibi tüm kelimelerini tüketecek.

O gene “siz kimsiniz?” diye soracak. Ve Mısır da bu soruya elbette ki bir cevap verecek.

David Hearst
2 Mart 2016
Kaynak

0 Yorum: