04 Şubat 2022

Batı Solu: Şirketlerin Lobi Grubu


İnsanın iliğini donduran soğukta otoyol boyunca, Özgürlük Yanlısı Kamyoncuların eylemiyle dayanışma içinde olduğumuzu göstermek için sıralandık. Son iki yıl içerisinde ilk kez yüzümüzde maske değil gülümseme, kahkaha ve mutluluk vardı.

Tesiri yüksek fikirler uçuşuyor zihnimde.

Pfizerci solun işçi sınıfını nisyana gömdüğü koşullarda uyum gösterme denilen pratiğin epey güçlü olduğunu görmek lazım. Bu güçlü davranış biçiminin önemli bir tezahürü de kişinin kendisini sansürlemesi. İnsanlar, alay edilmemek ve utanç duygusuyla boğuşmamak için bu pratiğe başvuruyorlar, böylece kendilerini yalnızlaştırıp koruma altına alıyorlar. Yönetici sınıf uyum gösterme pratiğindeki gücü bizi bölmek için kullanıyor, onu bir silâh gibi devreye sokuyor.

Batı solu, işçi sınıfını terk edeli uzun zaman oldu. Bugün Batı solu, fiiliyatta sermaye ve şirketlerin iktidarı için çalışan bir lobi grubu olarak hareket ediyor, bu yönde hizmetlerde bulunuyor.

Çünkü önce para musluklarını açtılar, ardından sol, tüm o ümitsiz hâliyle merdivenleri tırmanmak isterken, bir vakitler söküp atmaya çalıştığı sınıfsal yapı tarafından kabul gördü ve zamanla o yapının neferi hâline geldi.

Bugün “sağa karşı sol” denilen ve muktedir sınıfa hizmet eden girdaba, politik poz kesme pratiğinin yarattığı bataklığa karşı koymalıyız. Yargılarımızı eleştirel düşünce temelinde dile getirmeliyiz, düşmanla yan yana olanların kabul ettiklerine veya popüler olana göre değil.

Toplumsal normlara, tanımlara, sahte ikiliklere, özellikle bizi bölmeye devam eden hususlara uyum göstermemiz konusunda bize yapılan baskıya karşı koymalıyız. Bir bütün olarak insanlığın hayrına olan meseleler konusunda ortaklaşmak mümkündür. Muktedir sınıfın hedeflerine karşı koyarken hep birlikte ortaklaşabileceğimiz kimi müşterek zeminler mevcuttur. Bunlardan biri de bu sınıfın insanlığa açtığı savaşa karşı çıkmaktır. Muktedir sınıfın bugün yürürlükte olan projesi budur. O, insanlıkla savaş içerisindedir.

Son iki yıl içerisinde öğrendiğim bir şey de hoşgörüdür. Ben, politik ve ideolojik görüşlerime karşı çıkan aile fertlerime hoşgörüyle yaklaşıp onlarla ilişki kurabiliyorsam, aynı şeyi toplum ve tüm beşeriyet dâhilinde de yapabilmeliyim. Bu kadar bölünmüşken, bu kadar dağınıkken insanlığa açılmış savaşı asla kazanamayız.

Bu savaş, sınıfsal bir savaştır.

John Steppling’in bana hatırlattığı, George L. Jackson’a ait şu sözler hepimize kılavuz olmalıdır:

“Didişmelerinize bir son verin, bir araya gelin, mevcut durumumuzun gerçekliğini idrak ediğin, faşizmin yürürlükte olduğunu görün, kurtarılması mümkün olan insanların neden öldüklerini sorgulayın, nesillerin harekete geçmediğimiz takdirde daha da yoksullaşacağını, yarım hayatlar yaşayacaklarını artık anlayın. Yapılması gerekeni yapın, insanlığınızı ve devrime olan sevdanızı yeniden keşfedin.”

Bir de şu söz var tabii:

“Ben kimin lehine kimin aleyhine olduğuna bakmadan, sadece adaletten yanayım. Ben her şeyden önce insanım, dolayısıyla ben, bir bütün olarak insanlığa hayrı dokunan ne ve kim varsa ondan yanayım.” [Malcolm X]

Bugünlerde şu sözü de unutmamak gerek:

“Eğer dikkatli olmazsanız, gazeteler sizin mazlumlardan nefret etmenizi, zalimleri sevmenizi sağlayabilir.” [Malcolm X]

Son sözü de Sergio Ortega söylesin:

“Birleşen halk asla yenilmez!” [El pueblo unido jamás será vencido!”]

Cory Morningstar
29 Ocak 2022
Kaynak

0 Yorum: