Her
şey kötüye gidiyor. Durum daha da kötüleşecek. Washington Post türü
burjuva gazeteleri bu yüzden Marx’tan bahsetme ihtiyacı duyuyorlar:
“Marx’ın
da dediği gibi, ‘yedek işsizler ordusu’, ekonominin gıdım gıdım kendini
toparlaması ile birlikte, ücret artışını kontrol altında tutacak ana unsur.”
Gazetenin
tırnak içinde verdiği ifadeyi Marx aslında hiç kullanmadı. O daha çok
“sanayideki yedek ordu”dan veya (Kapital’in birinci cildinin 25.
bölümünde görüldüğü üzere) “nispi artık nüfus”tan bahsediyor. Marx’a göre, bu
ikisi de kapitalist büyümenin hem sonucu hem de koşulu.
Modern
sanayi, on yıllık döngülerle ve bu döngülere etkide bulunan ufak
dalgalanmalarla ilerliyor. Her bir döngüde süreç, ortalama bir faaliyete,
yüksek basınç altındaki üretime, krize, durgunluğa, sanayideki yedek ordunun
veya artık nüfusun yeniden oluşumuna ve bunun özümsenmesine tanıklık ediyor.
Sanayinin
ilerlediği döngüsel sürecin her bir aşamasında o artık nüfus istihdam ediliyor
ve o nüfus, sanayinin yeniden üretiminin en canlı faili hâline geliyor.
Daha
da özelde bu yedek ordu, tüm varlığıyla emeğin disipline edilmesi, işçilerin
ücret taleplerinin kontrol altında tutulması noktasında önemli bir işlev
görüyor. Çünkü çalışmakta olan işçiler, bir yandan da eldeki işler konusunda az
çalıştırılan işçilerle ve işsizlerle rekabet etmeye zorlanıyorlar.
Ben,
daha çok “yedek işsiz ordusu”, yedek işsiz ve az çalışanlar ordusu” veya “yedek
işsiz, az çalışan ve düşük ücretli işçi ordusu” gibi tabirleri kullanıyorum.
Yukarıdaki tablodan da görüleceği üzere, yedek ordu, rolünü layıkıyla yerine
getiriyor: 2000 yılından beri ABD’de ulusal gelirde emeğin payını gösteren
endeks, 108,2’den 96,7’ye düşmüş. Tabloda mavi çizgi, 2007 yılında 100 değerini
gösteriyor.
Eğilim
çizgisi ise kırmızı renkte verilmiş. Buna göre, yirmi birinci yüzyıla girerken
düşüş yaşanmış, ama İkinci Büyük Buhran (2008) ile birlikte bir miktar
toparlanma içine girilmesiyle ufak bir hareketlilik yaşanmış.
İşsizlik
oranı, 2020 yılının Şubat ayında yüzde 3,5 oranında düşmüşken, bugün resmi
rakamlar, bu oranın yüzde 14,7’e fırladığını söylüyorlar. Benim hesaplamalarıma
göre bu oran, en az yüzde 24,9.
Pandemi
döneminde kapanan işyerlerinden on milyonlarca insan işten atıldı ve bu
insanlar mevcut yedek işsizler ordusuna katıldılar. Ayrıca, bu sürecin
sonucunda yoksullaşmış birçok insan, işsizlik tazminatı için başvurdu,
aşevlerinin kapısında kuyruk oluşturdu.
Yedek
ordunun hacminin ne olduğunu tam olarak bilmiyoruz. Bazı şirketler çalışmaya
devam ediyor, hatta bazıları büyüyor, kapanan kimi şirketler yeniden açılıyor
ve tekrar kâr elde etmeye başlıyor. Bazı şirketlerse yeniden açılamayan
şirketleri ele geçiriyor, bazıları da hayatta kalanları satın alıyor. Bu
şirketler de birçok çalışanını işten atıyor.
Jose
Maria Barrero, Nick Bloom ve Steven J. Davis’in kaleme aldığı son çalışmaya
göre Kovid pandemisinin yol açtığı şok sonucu on kişi işten atılırken üç kişi
işe alınmış. Çalışmanın hesabına göre, pandemi yüzünden işten atılanların yüzde
42’si yeniden işe girememiş, işsizlik durumları kalıcılaşmış.
Demek
ki yedek işsiz ve az çalışan işçi ordusu, önümüzdeki aylarda büyümeye devam
edecek. Sonuç olarak ben, zaten pandemiden önce de düşme eğilimi içerisinde
olan emeğin ulusal gelirdeki payının azalmaya devam etmesini bekliyorum.
Amerikan
ekonomisinin yeniden yapılandırıldığı koşullarda şirket sahipleri, ancak kârlı
gördükleri takdirde işçi alırlar ve yedek orduyu küçültürler. Bu anlamda,
işçilerin geleceği patronların iki dudağının arasındadır. Şirketler, işe alım
sürecini kontrol altında tutma kararı verdikleri için işçiler işlerini
kaybetmeye devam edecekler.
Marx’ın
da ifade ettiği biçimiyle:
“Bugün asıl delilik,
emekçilere sayılarının sermayenin ihtiyaçları uyarınca belirlenmesini vaaz eden
ekonomi aklına onay vermektir. […] Bu uyum sürecinde ilkin, nispi artık nüfus
veya sanayideki yedek ordudan dem vurulur. Son olarak da aktif işçi ordusunun
sürekli genişleyen katmanının yüzleştiği sefaletten ve yoksulluğun net
ağırlığından bahsedilir.”
Bu
durum, ABD’de ekonominin dönüştürülmesiyle, bunun için de hükümetin çalışma
hayatına ilişkin yeni bir programı yürürlüğe koymasıyla değişebilir. Örneğin,
ilk Büyük Buhran’da hükümet, İşleri İlerletme İdaresi adında bir kurum
oluşturmuştur. Bunun dışında, hükümet, işçilerin sahip olduğu işletmelerin
sayısını artırmak veya işçilerin mevcut şirketlerin yönetim kurullarında
kendilerine yer bulmalarını sağlamak suretiyle, işçilerin işe alım ile ilgili
kararlarda söz hakkına kavuşmasını mümkün kılabilir.
Yedek
ordu, ancak bu türden değişikliklerle küçülür. Yeni yoksullaşmış insanların
sayısı, ancak bu sayede azalır, emeğin ulusal gelirdeki payı sadece bu tür
müdahalelerle artar.
David F. Ruccio
16
Mayıs 2020
Kaynak
0 Yorum:
Yorum Gönder