15 Temmuz 2015

,

Gelecek Bugündür


3 Temmuz, Yunan Başbakanı Aleksis Çipras için en önemli momentti. Sintagma Meydanı’nda toplanan o muazzam kalabalığın karşısında Çipras, “hayır” oyu verilmesi yönünde kitleyi teşvik eden bir konuşma yaptı. Andreas Kalvos’un harika şiirine atıfta bulunarak şu alıntıyı yaptı: “Özgürlük erdeme ve cesarete muhtaçtır.” Avrupa Birliği ile yürütülen müzakerelere tanık olan o uzun gecede kendisi maalesef ne erdemli davrandı ne de zerre cesaret gösterebildi.

13 Temmuz, hem Syriza hem de Çipras için yolun sonu. “Hayır” (Oxi) oyu kullanan o muazzam halk desteğine, halkın geniş kesimlerinin avro bölgesinden çıkışın muhtemel bir çözüm olduğunu kabul ettiğine dair elde deliller olmasına, sol ve ileri toplumsal-politik güçlerin avro bölgesinin dayattığı tasarruf tedbirlerinin o demir kafesinden çıkış yanlısı bir tutum almasına karşın, Çipras ve Syriza’nın lider kadrosu, hızla ve eksiksiz bir biçimde Yunan’a borç veren kuruluşların taleplerine teslim olmayı seçti.

Avro bölgesinden çıkışa ilişkin her türden düşünce sonucu oluşan panik koşullarında Çipras ve müzakere ekibi, Yunan toplumunun böylesi bir gelişmeye her zamankinden daha fazla hazır olduğunu, AB’nin yaptığı şantaja ve Yunanistan’ın avrodan çıkışına karşı hazırlıksız yakalandığını hiç anlamadı ve Yunanistan’a borç veren kuruluşların tekliflerine hiçbir direnç geliştirmedi.

Bu isimler, 2013’te yaşanan Kıbrıs trajedisinden hiç ders almamışlar: eğer AB’nin teklif ettiği ilk tedbirler paketini kabul etmiyorsanız, avro bölgesinden çıkmaya da hazır değilsiniz demektir. Sonrasında siz, ilk paketten daha berbat ve daha sert olan ikinci bir tedbirler paketini kabul etmeye zorlanırsınız.

Sonuçta devlet varlıklarının haraç mezat satılmasını, özelleştirmeyi, ek tasarruf tedbirlerini ve bütçe kesintilerini, emeklilik reformunu, süreç içerisinde toplu sözleşme hakkının kısıtlanmasını, Syriza’nın hâlihazırda geçirdiği kanunların feshedilmesini, ülkenin (artık belki de hiç var olmayan) egemenliğinin aşağılık bir konuma taşınmasını ve AB’den disipline edici denetimi öngören daha mütecaviz bir neoliberal programa ait yıkıcı bir takım taahhütler kabul edilmiş oldu.

Çipras’ın sözünü verdiği “dürüst taviz” yerine bizim elimize, insanı aşağılayan bir mağlubiyet ve 2010-12 arası dönemde yoğun protesto hareketini tetikleyen önceki iki memorandum kadar otoriteryan ve neoliberal başka bir memorandum geçti. Bugün önümüzdeki tehlike, “Sol” denilen anlayışın ihanetle ve tasarruf tedbirlerini tümüyle onaylamakla anılacak olması. Dahası bu, tüm solun ödeyeceği bir bedel.

Bu, aynı zamanda avro yanlısı solun da yolun sonuna geldiğinin bir göstergesi. “İyi avro”ya dair ütopyaya dönük her türden ısrarın, sadece otoriteryan bir neoliberalizme ve sınırlı egemenliğe ait bir distopyaya ve demokrasinin ölümüne yol açtığı bugün artık çok net. Avro bölgesinden çıkış, borç ödemelerinin askıya alınması, AB anlaşmalarına uymama mevcut krizden ilerici bir içerikle çıkmak için gerekli ve kaçınılmaz koşullar.

Solun onurunu ve şerefini kurtarmak istiyorlarsa, yeni tedbirlere karşı oy kullanmak tüm Syriza üyelerinin ahlâkî yükümlülüğü. Aksi takdirde onların, tasarruf paketlerini hiç okumadan onaylayan sistem partilerine mensup milletvekillerinden hiçbir farkları kalmayacak. Onlar da sistem partileri gibi halka ve emek güçlerine düşman olacaklar. Sol bir hükümetin yerinde kalması adına ellerin titremesinin bir manası yok. Artık bu, solcu bir hükümet de değil zaten. Çipras hâkim güçlerle müzakere yürütmenin ve onlarla işbirliği içerisinde ülkeyi yönetmenin bir yolunu bulacaktır.

Her şeyden öte, bugün Syriza içinde ve dışında Oxi yolunda, kopuş çizgisinde ısrarcı olan tüm sol güçlerin inisiyatif alma zamanıdır. Bizim, cesaretle ve yüreklilikle, avro bölgesinden kopuş meselesi ve Oxi’nin ayrıştırıcı hattı üzerinden sol bir cephe oluşturmamız gerekmektedir. Artık bize gerekli olan, radikal solun küçük ayak oyunlarını ve sektercilik denilen patolojiyi bir kenara atmaktır.

Bizim hareket içerisindeki tüm biçimlerin deneyimini, antikapitalist birlik olarak Antarsya’nın deneyiminin, geniş cephe olarak Syriza’nın mirasının ötesine geçip, bunları diyalektik biçimde içeren politik güçler ile harekete ait dinamiklerin yakınlaşmasına ihtiyacımız var. Yunanistan krizi tüm toplumu kesen tarihsel bir çatlağa yol açtı ve yeni bir blok için gerekli koşulları yarattı. Syriza bu potansiyeli politik pratiğe dönüştürmeyi başaramadı. Bu dönüştürme işlemini bir inşa çalışması ile tamama erdirmek bizim tarihsel sorumluluğumuzdur.

Dönüştürme işlemi gereklidir zira Oxi ruhu, direniş ruhu ve müşterek çaba muhafaza edilmeli, halk sınıfları şok, aşağılanma ve hayal kırıklığı içerisinde olma durumundan uzak tutulmalıdır. Çünkü eğer bunun yaşanmasına izin verirsek, insanlar hayatta kalmak için bireysel mücadelelere ricat edecekler, aynı zamanda kendisini Oxi’ye adamış yegâne güç olarak sunmaya çalışan faşistler dirilme imkânı bulacaklar.

Bugün üzücü bir gün. Ama bugün, referandum sonrası hissettiğimiz neşenin, cesaretin ve kararlılığın ruhunu asla unutmamamız gerek. Gerçek potansiyel tam da orada. Orası bizim umudu bulacağımız yer.

Mücadele sürüyor. Gelecek hâlâ önümüzde.

Panagiotis Sotiris
13 Temmuz 2015
Kaynak

0 Yorum: