Küba
halkının politik bir hazırlık süreci içerisinde olduğu, 1953’te yurtsever bir
coşku ile hareket ettiği gerçeğinin en önemli kanıtı, devrimci hareketin sahip
olduğu sosyal bileşimdir. Bu bileşim dâhilinde genç bir avukat olan Fidel
Castro Ruz’un başını çektiği hareket, 10 Mart 1952’deki askerî darbeyi takip
eden kısa dönemde önemli bir sıçrama yaşamıştır.
Dönüştürücü, devrimci bir hareket hâline gelecek
olan oluşumun üyeleri, kritik bir momentte olduklarının bilincindeydiler. Onlar,
Moncada saldırısı sonrası tutuklandıklarında, Fidel’in dile getirdiği “tarih beni
aklayacaktır” anlayışı üzerinden düşünüyorlardı.
Santiago
dağlarında bir hafta süren direnişin ardından Fidel, subay Pedro Sarría
Tartabull tarafından yakalandı. Tartabull, isyancıların soğukkanlılıkla
öldürülmesine karşı çıkan bir isimdi. Fidel’in kim olduğunu bilen Tartabull,
onun öldürülmesi emrine itiraz etti.
Gerçek bir devrim için gerekli kıvılcım, Küba
toplumunun tüm katmanlarında çakılmıştı: köylüler, işçiler, orta düzey
profesyoneller, işsiz gençler, güvenceden yoksun, mevsimlik işlerde çalışanlar,
Moncada Manifestosu olarak tüm ülkeye takdim edilmiş olan politik programın
peşine takıldılar. İsyancılar, sadece cüretli, yürekli insanlar değillerdi,
onlar, ayrıca basit bir hükümet değişikliğinden daha fazlasını elde etmenin
gerekliliğini görüyor, bu yönde talepte bulunuyorlardı.
Örgütün programının genel çerçevesini Fidel çizmişti.
Programın bir kısmı, darbe esnasında Batista’nın yürürlükten kaldırdığı 1940
tarihli anayasadan alınmıştı. Söz konusu anayasa metni, diğer yönetmeliklerle
birlikte, geniş araziler üzerindeki mülkiyeti ortadan kaldırmış, lâkin toprak
reformunun uygulanmasını öngören kanunlar, hiçbir zaman onay görmemişti. Fidel,
United Fruit Şirketi gibi ABD şirketlerinin kontrolünü reddetti ve bu
şirketlerin elektrik dağıtımı, telefon hizmetleri ve petrol rafinerileri gibi
alanlarındaki hâkimiyetine son verdi.
Moncada
Garnizonu’na yapılan saldırıda katledilen gençler, basın tarafından çatışma
sonucu oluşan zayiat olarak takdim edildiler. Üçüncü Karakol’un ele geçirilmesi
için verilen mücadelede altı devrimci öldürüldü, fakat diktatörlüğe hizmet eden işkenceciler, bu rakamı altmışın üzerine çıkarttılar.
Ayrıca kamusal eğitimin geliştirilmesi ve sağlık
hizmetlerinin tüm halka sunulması gibi hususlar, programın temel unsurlarındandı.
Bu ve daha birçok toplumsal talep, Sierra Maestra’da Fidel’in başını çektiği
İsyan Ordusu’nun zafere ulaştığı 1 Ocak 1959 sonrası gerçekleşme imkânı buldu.
Vatanları için canlarını vermeye hazır olan
gençlerin sessiz sedasız büyüttüğü örgütü anlamak için başka bir olguya daha bakmak
gerek. On yıl boyunca Küba, birçoklarının “popülist” olarak tarif ettiği,
başını liderliğine kimsenin itiraz etmediği Eduardo Chibás’ın çektiği bir kitle
hareketine tanıklık etmişti. Chibás, politik düzlemde erdemli, onurlu bir
idarenin tesis edilmesini savunmaktaydı. Amblemi süpürge olan hareket, sakat
doğmuş olan cumhuriyetten miras kalmış tüm kötülükleri süpürüp atmayı vaat
ediyordu. Carlos Manuel de Céspedes’in sömürgecilik karşıtı savaşı başlattığı
ve köleleri özgürlüğüne kavuşturduğu 1868 sonrası Kübalıların otuz yıl boyunca
verdikleri bağımsızlık mücadelesinin sonunda ABD’nin yaptığı müdahalenin
ardından Chibás, La Demajagua plantasyonunu elinde bulunduruyordu. O dönemde
Chibás, köleleri Küba’nın özgürlüğü mücadelesine özgür birer insan olarak
katılmaya davet etti. Bu, tüm Amerika kıtasının tarihinde eşi benzeri olmayan
bir olaydı.
1953’te ileride 26 Temmuz Hareketi’ni teşkil
edecek olan gençler, manifestolarında “Céspedes’in, Agramonte’nin, Maceo’nun,
Martí’nin; Mella’nın, ayrıca Guiteras’ın, Trejo’nun ve Chibás’ın devrimini
yapacaklarını” haykırıyor, “Küba Devrimi’nin zaferinin bu Kübalı adamların
vicdanında saklı” olduğunu söylüyorlardı.
Hareket, kötürüm bırakılmış ilk cumhuriyet
öncesinde, elli yıl evvel yaşanmış büyük savaşlarda görülen bir bileşime
sahipti. 1953’te oluşan devrimci-isyancı örgütün bileşimi, o savaşlardaki
bileşime benziyordu.
Kamusal eğitim ve sağlık, devletin pek üzerinde
durmadığı hususlar olduğu için cehaletin düzeyi ellilerde giderek artmıştı.
Fakat öte yandan politik kültür gayet canlıydı. Yurtsever gelenek sayesinde
Küba toplumunda politikleşme süreci epey hızlı işlemekteydi.
Moncada
yargılamalarının ilk günlerine ait bir çizim (o günlerde fotoğraf çekmek
yasaktı). Avukat olarak Fidel, kendisini bizzat savunma hakkını kullanmak istedi, fakat Audiencia binasında yapılan üçüncü oturumda bu hak elinden alındı.
Sonrasında “Tarih Beni Aklayacak” adıyla yayınlanacak olan savunması, 16 Ekim’de
Santiago Hastanesi’nde hemşirelerin çalışmak için kullandıkları bir odada
sunulmuştu.
26 Temmuz örgütüne mensup olup öldürülen veya
hayatta kalan isimlerin toplumsal kökenleri, söz konusu benzerliğin birer
delili. Elimizde temsili bir liste var. Fidel, o dönemde bin kadar insanı
örgütleyebilmişti. Bu insanların önemli bölümü, sonrasında 26 Temmuz
Hareketi’nin kuruluşunda yer aldılar, önemli roller oynadılar, birer kahraman
ve şehit oldular. Fidel’in de dediği gibi bu insanlar, Küba halkını temsil
ediyorlardı. Toplumsal bileşeni de bunun deliliydi.
Horacio ve Wilfredo Matheu Orihuela kardeşler, ayrıca
Remberto Abad Alemán Rodríguez duvarcıydı ve çimento karıştırıcısıydı; Lázaro
Hernández Arroyo, Pedro Véliz Hernández, Armando Mestre Martínez, Tomás Álvarez
Breto ve Juan Almeida Bosque da duvarcıydı; Rafael Freyre ve Hugo Camejo
tekstil işçileriydi; Flores Betancourt Rodríguez, kıymetli taş kesim
atölyesinde işçiydi; Pablo Agüero Guedes duvarcı çırağıydı; Emilio Hernández
Cruz ve Manuel Saiz Sánchez marangozlardı; Armando del Valle López ve Juan
Domínguez mobilya ustası, doğramacı; René Bedia ise boyacıydı.
Alfredo Concha Cinta, Manuel Isla Pérez, Marcos
Martí Rodríguez, Carmelo Noa Gil, Manuel Rojo, Gerardo Antonio Álvarez, José
Labrador ve Ismael Ricondo küçük çiftçi veya tarım işçileriydi.
José Luís Tasende de las Muñecas (hücre lideri) ve
Vicente Vázquez soğutma cihazları tamircisi; Juan Manuel Ameijeiras, Mario
Martínez Ararás şoför; Francisco Costa Velásquez muavin; Jacinto García
Espinosa ve Antonio Betancourt Flores liman işçisi; Virginio ve Manuel Gómez
aşçı (Belén Cizvit hazırlık okulunda çalışıyorlardı); José Ramón Martínez
sepici; José de Jesús Madera amele; Félix Rivero Vasallo miço; Pablo Cartas
Rodríguez restoran işçisi; Andrés Valdés Fuentes fırıncı; Ángel Guerra García, sac
levha işçisi; Pedro Marrero bira fabrikası işçisi; Víctor Escalona ayakkabı
ustasıydı.
Abel Santamaría Cuadrado, bir ticaret bürosunda
çalışıyor, aynı zamanda öğrencilik yapıyordu. Boris Luís Santa Coloma da sendika
lideriydi; Julio Reyes, banka emekçisiydi; Oscar Alcalde, bir ilâç
laboratuvarının sahibiydi; Ramón Méndez Capote ve Elpidio, Sosa gezici satış
temsilcisi; Miguel Oramas, tıpkı Fernando Chenart Piña gibi hem işçi hem de
fotoğrafçıydı; Raúl de Aguiar öğrenci; Raúl Gómez García öğretmen, şair ve
sendika lideriydi; Renato Guitart Rosell, babasının şirketinde nakliyeci olarak
çalışıyordu; öğrenci olan Julio Trigo, aynı zamanda gezici ilâç satıcısıydı; Oscar
Alberto Ortega, mağaza görevlisiydi; Gildo Fleitas öğrenci, profesör, aynı
zamanda büro işçisiydi; Guillermo Granados ve Roberto Mederos Rodríguez ticaret
sektöründe çalışıyorlardı; Rigoberto Cocho elektrikçiydi; Gregorio Careaga
cenaze hizmetlerinde işçi olarak çalışmaktaydı; Ciro Redondo seyyar satıcı idi;
Ramiro Valdés, tıpkı Artemisa’daki en önemli hücrenin lideri olan Pepe (José)
Suárez gibi memur olarak çalışıyordu. Birkaç istisna dışında hepsi de Ortodoks
Parti’nin üyeleriydi veya memleketlerinde faal olan gençlik örgütünün
parçasıydı.
Bu profil, hareketin toplumsal bileşimi konusunda
kısa, ama anlamlı bir fikir sunuyor. Bu listeye işsizleri veya çok az çalışma
imkânı bulan isimleri de eklemek gerekiyor. Osvaldo Socarrás ve Humberto Valdés
Casañas karnını doyurmak için değnekçilik yapan devrimcilerdi. Giraldo Córdoba
Cardín ise geçimini boksör olarak sağlıyordu; Rolando San Román ara sıra
istiridye satarak geçiniyordu; José Testa Zaragoza çiçekçilik yapıyordu; Antonio
Ñico López Havana pazarında çalışıyordu. Saldırı sonrası tutuklama sürecinden
kurtulan Ñico López Guatemala’ya gitti, Jacobo Arbenz hükümetinin başta olduğu
dönemde genç doktor Ernesto Che Guevara’yla tanışan ilk devrimciler arasında o da
vardı. Che’yi Fidel ve Raúl’a Ñico López tanıştırmıştı. Che, 26 Temmuz 1953’te
Moncada ve Bayamo garnizonlarına yapılan saldırıların detaylarını ondan
öğrendi.
Fidel’in
mahkemede andığı, “mücadele söz konusu olduğunda öne çıkan” isimlerin listesini
tamamlayabilmek için başkalarını da anmak gerekiyor: Pedro Miret mühendislik
öğrencisiydi; Raúl Castro öğrenciydi; Mario Muñoz doktordu; Haydée Santamaría,
kendi kendisini yetiştirmiş bir ev kadınıydı; Melba Hernández Rodríguez del
Rey, Fidel gibi avukattı.
Marta Rojas Rodríguez
27 Temmuz 2018
27 Temmuz 2018
0 Yorum:
Yorum Gönder