Nerdin Kisvani Söyleşisi
Left
Voice
17 Aralık 2017
17 Aralık 2017
New
York’ta yaşayan Filistinli örgütçü Nerdin Kisvani ile mülâkat. Kisvani,
Filistin’de Adalet İçin Mücadele Eden New Yorklu Öğrenciler örgütünün kurucusu.
Kent Üniversitesi’nden mezun olan Kisvani, okulda insan hakları ve uluslararası
ilişkiler alanında eğitim gördü. Birçok üniversitede Filistin’de Adalet İçin
Mücadele Eden Öğrenciler örgütünün şubelerinin kuruluş sürecine katıldı.
● ● ●
Trump
çağında Filistinlilerin hakları için verilen mücadeleyi nasıl niteleyebiliriz?
Obama çağıyla arasındaki fark ne veya iki dönem ne ölçüde birbirine benziyor?
Trump, İsrail’in ırkçı, soykırımı ve sömürgeci
niyetlerini destekliyor. Bu koşullarda mevcut gerçekliği tarif etmek daha
kolay. Obama, benzer politikalara hep arka çıktı ama insanlar, onun da
soykırıma veya sömürgeciliğe destek olduğunu net olarak göremediler. Trump’ın
İsrail’e verdiği destek, İsrail’in gerçekte ne olduğunu ortaya koydu. Giderek
daha çok insan Filistinlilerin çilesini fark etti, Trump ile İsrail arasında
sömürgecilik ve yerleşimcilik üzerinden kurulan ilişkiyi açık biçimde gördü.
Nihayetinde İsrail devleti, emperyalistlerin bölgenin ortasına yerleştirdikleri
bir yerleşim alanı. Trump’ın siyaseti, bu gerçeği tüm dünyanın gözüne soktu.
Diğer yandan Trump döneminde Siyonistlerin ve
ırkçıların bitleri daha çok kanlandı. Bu da insanların Filistin için mücadele
etme noktasında örgütlenmelerini daha da güç ve riskli bir hâle taşıdı. Bu
hükümet, Filistinli eylemcileri daha fazla hedef alıyor, üstelik saldırılar her
zaman devlet kaynaklı da olmuyor. Bunun dışında Trump, bazen yıkıcı sonuçlara
yol açacak şeyler söylüyor, bu da başınızda on tane bela varken bir tek sorun
üzerinden örgütlenmenizi zorunlu hâle getiriyor.
Ama insanlar hem Trump’a karşı direnişi
örgütlüyor, hem Müslüman Yasağı’na karşı çıkıyor, hem de Özgür Filistin için
mücadele ediyorlar. Emperyalizme ve yabancı düşmanlığına karşı mücadeleyi asıl
güçlendirecek olan da bu.
Kendi döneminin sonunda Netanyahu ile anlaşmazlık
içine girmiş olmasına karşın Obama İsrail devletine verdiği desteği hiç çekmedi
ve milyarlarca dolar yardım gönderdi.
Kudüs,
bilhassa Doğu Kudüs, Filistinliler için neden bu kadar önemli?
Kudüs, İsrail’den bile önce varolan kutsal ve dinî
mekânlar sebebiyle, tüm dinlere mensup Filistinliler için tarihsel açıdan
sembolik bir değere sahip. Ayrıca bu kent Filistin’deki en önemli kentlerden
biri. Tarihsel düzlemde bizim başkentimiz olduğu için neredeyse her
Filistinlinin Kudüs’le bir bağı vardır. Daha da önemlisi, Kudüs sömürgecilik
karşısında Filistin halkının gösterdiği dirence dair bir sembol. İsrailliler,
Filistinlilerin orada yaşama haklarını ilga edip Yahudileştirme siyasetini
zorla uygulamaya çalışsalar da kentin büyük bir kısmı hâlâ Filistinlilere
aittir.
1979
Camp David Anlaşması’ndan beri ABD başkanları Kudüs’ü İsrail başkenti olarak
tanıma konusunda hep isteksiz oldular. Trump bu uzun zamandır yürürlükte olan
siyaseti nede bugün değiştirdi, bu değişiklik Filistinlilerin hakları
bağlamında ne ifade ediyor?
Bu isteksizlik, daha çok doğru zamanı beklemekle
ilgili. Eski başkanlar İsrail Filistin topraklarını yağmalarken, yerleşimler
kurup binlerce insanı yerlerinden yurtlarından ederken onun yanında durdular.
Trump Kudüs’ün İsrail’in başkenti olduğunu söyledi ama aynı zamanda tüm dünya
genelinde sömürgeleştirilmiş halklara açıktan saldırmış oldu. Onun eski
başkanlardan hiçbir farkı yok, o sadece daha az hesapsız ve lafını sakınmadan
konuşan biri.
ABD aslında Kudüs’ün bölünüp askeri açıdan ve
yerel yönetim düzleminde kontrol altına alınmasına izin verdiği dönemde zaten
onu İsrail’in başkenti olarak tanımıştı. New York Emniyet Müdürlüğü Kudüs’te
büro açtığı noktada Kudüs’ün İsrail’in parçası olduğunu da kabul etmiş oldu.
Kent fiilen İsrail’in kontrolündeydi oysa bu durum uluslararası hukuka aykırı.
Tüm dünya Kudüs’ün Filistin’in başkenti olduğunu biliyor. ABD, İsrail’e
milyarlarca dolarlık yardım gönderiyor öte yandan Filistin toprağına yönelik
saldırılarına da devam ediyor. ABD İsrail’in Kudüs’e hükümet binaları
dikmesine, orada yaşayan Filistinlilerin kovulup yerleşimler inşa edilmesine
hep izin verdi. Bu gerçeği açıktan, bağırarak dillendirmekse Trump’a düştü.
Gördüğüm kadarıyla bu siyaset, ABD’nin Filistin’le
alakalı eski çıkarlarının ve eylemlerinin süreklileştirilmesi ve
radikalleştirilmesinden ibaret. Dolayısıyla kanaatimce ileride Filistin’in
sömürgeleştirilmesi ve halkın mülksüzleştirilmesi süreci daha da hızlanacakmış
gibi görünüyor.
Özgür
Filistin’e ulaşmak için yürünmesi gereken yol sizce hangisi? Sol, uluslararası
planda bu mücadeleye nasıl destek vermeli?
Özgür Filistin’e uzanan
yol direnişten geçer. Arap liderler ve uluslararası aktörler Filistin
mücadelesi söz konusu olduğunda tüm imkân ve becerilerini bir ânda
yitiriyorlar. Tek yapabildikleri, tekrar tekrar bizi geriye itmek. Tüm
sömürgecilik karşıtı mücadelelerde görüldüğü gibi, ileri doğru atılacak tek
somut yol her türden biçimiyle, mücadele etmek. Solun, Filistin direnişinin her
biçimini desteklemesi ve Filistinlilerin özgürleşmesi için bir alan açarak
Siyonizmle mücadele etmenin zorunlu olduğunu anlaması gerekmektedir. Sol ve
ezilen halklar, Filistinlilere destek vermek adına acilen sokaklara
dökülmelidirler.
0 Yorum:
Yorum Gönder