Michael Brown’un 9 Ağustos tarihinde Ferguson polisi
Darren Wilson tarafından vurulduğu, St. Louis’in dışındaki, nüfusunun çoğunluğu
siyah olan Ferguson’daki gelişmeler üzerine kitaplar dolusu analiz kaleme almak
mümkün.
Ortada bir cinayet ve 18 yaşındaki Michael Brown’un
duygusuzca öldürülüp güneşin altında ölüme terk edilişi var. Yaşanan bu travma,
insanlarda büyük bir yara açmış durumda, ayrıca siyahların hayatının değersiz
olduğuna dair bir kanaat kaldı geride. Artık nasır tutmuş bu saygısızlık, insan
hakları/siyahların kurtuluş mücadelesi öncesi gerçekleşen linç eylemlerini, bu
eylemlerin siyahları terörize edip onlara mesaj vermek için kullanıldığı
günleri anımsatıyor.
Bugünse daha kibar bir üslupla, soylulaştırma adı
altında, St. Louis’deki mahallelerde etnik temizlik yapılıyor ve neoliberal bir
model uygulamaya sokuluyor. Yirmi yıl önce nüfusun çoğunluğunu beyaz orta
sınıfın teşkil ettiği Ferguson, bugün yüksek işsizlik oranına sahip olan ve
fakir siyahların yaşadığı bir kasabaya dönüşmüş. Polis ordusu ve siyasetçilerin
işbirliğiyle, halk, St. Louis mahallelerinden kovulmuş ve bu kasabaya gelmiş.
Tüm ülke genelinde benzer bir senaryo işliyor. Ülkede
kaliteli hayat kuralları, sıfır tolerans politikaları, okul kapatmalar, sosyal
hizmetlerin kesilmesi, kamu konutlarının yıkılması yüzünden ailelerin
dağılması, onlarca yıl önce kentlerin iç kesimlerine kaçan beyaz orta sınıfın
yıllarca yatırım yapılmayan bölgelere taşınmasına ve mülkün fakir siyahların
elinden ucuza alınmasına neden oluyor.
Elbette Ferguson ve St. Louis Kasabası’ndaki halk
arasında belirli bir öfke ve isyan hâli mevcuttu. Bu durum, polis baskısına
karşı filizlenen hareket ve siyah kurtuluş hareketinin dirilişi ile
destekleniyordu.
Ancak silâhsız ve teslim olmuş bir siyah gencin polis
tarafından göz göre göre katledilmesi onun siyahlığına bağlandı ve bu, konuyla
ilgili uygun bir analiz geliştirmeyi güçleştirdi.
Siyahlığın öne çıkartılması da ulusal zulmün başka bir
semptomudur. Hâkim burjuva medyası, burjuva hükümet ve devlet, bu sayede
siyahları suçlu ilân etme, onları kötüleme ve toplum dışına itme imkânı buldu.
Ferguson’dan “sızan” haberler, Michael Brown’un
hatırasının bile bile zehirlenmeye çalışıldığı bir sürece işaret ediyorlar. Söz
konusu haberler, büyük jüri kararını verdiğinde, St. Louis Kasabası’ndaki polis
güçlerinden gelecek yeni bir ağır ve baskıcı cevabın meşrulaştırılması için
gerekli zemini oluşturuyorlar. Genel beklentiye göre, karar, polis Darren
Wilson’ın suçlanmaması yönünde olacak.
Michael Brown’u Lekeleme Gayretleri
Michael Brown’u lekelemek için yığınla çalışma
yürütülüyor. İlki bir mahalle bakkalından alınan video kaydı. Bu kayıt, polis
tarafından, Brown’u vuran polisin ifşa edilmesine dönük talebi etkisizleştirmek
için ortaya çıkartıldı.
Sonra da otopsi raporları açık edildi. Bu raporlar,
büyük jüriye delil olarak sunuldular. Burada da amaç, katledilen siyah genci
lekelemek ve Darren Wilson’ı sadece işini yapan ve kendisini koruyan bir polis
olarak resmetmek. Oysa polis, elleri havada olan, silâhı bulunmayan bir gence
birkaç kez, öldürmek amaçlı ateş ediyor.
Otopsi sonuçlarının ortaya çıkartılmasının nedeni,
olayı yanlış açıdan bakma ve iftira meselesine dayandırmak. Tabii burada
insanın aklına şu soru geliyor: bir kişinin elinde kurşun yarası nasıl
açılabilir? Elleri havadayken vurulan Brown’un otopsi sonuçları bu soruya cevap
vermiyor. Bu konuyla ilgili bir açıklama, ancak siyahların hayatının önem arz
ettiği, siyah gençlerin yaşama hakkına sahip bulunduğu, Trayvon Martin
vakasında görüldüğü üzere, suçlu ilân edilmeme hakkına sahip olduğu bir
toplumda mümkün.
Bu senaryo dâhilinde, sadece Darren Wilson’ın
değerlendirmesi önemli, sayısız tanığın, Brown’un silâhsız oluşunun, sokakta
yürüyen iki siyah genç gördüğü için olayı Wilson’ın başlatıp
şiddetlendirmesinin bir önemi yok.
Öfkeyi katmerlendiren diğer bir husus da ABD
toplumundaki beyazlara verilen imtiyazın mükemmel bir örneğinin gerçekleşmiş
olması. Michael Brown ve göstericiler, ülke genelinde çeteler olarak
etiketlendiler. Onlar, Keane’deki bir balkabağı festivaline saldıran beyaz
kolejli gençlerden ve West Virginia’daki bir futbol maçında olayları çıkartan
beyazlardan daha kötü bir yere kondular. O öfkeli beyaz gençlere alabildiğine
yumuşak davranıldı. Onlar için, “kabadayılık yapan eğlence düşkünü gençler” ya
da “bozguncu” denildi, o kadar. Kimse genç bir siyahın ırkçı niyetlerle
öldürülmesine tepki veren Ferguson halkına yağdırılan ırkçı ve tahrik edici
dili kullanmadı.
Larry Hales
30 Ekim 2014
Kaynak
0 Yorum:
Yorum Gönder