30 Aralık 2020

,

Pandemi Koşullarında Sınıflar Mücadelesi


ABD’nin ilk koronavirüs vakası, Washington eyaletinde rapor edildi ve takvim yaprakları o gün 19 Ocak 2020’yi gösteriyordu.

Mart ayının sonu itibarıyla hastalığın artış hızını azaltmak için 245 milyon Amerikalı eve kapatıldı, çeşitli yasaklar getirildi. Ana akım medya milleti, abartılı grafikler, tıbbi imkânlardaki yetersizliğin yol açacağı tehditlere dair tespitler ve her yerin dezenfekte edildiğiyle ilgili görüntülerle terörize etti. Bilim, halkın kurallara riayet etmesini sağlamak adına, silâh gibi kullanıldı. Medya, kapanma karşıtı göstericileri, “halkı tehlikeye sokan gericiler” ve “beyni yıkanmış beyaz milliyetçiler” olarak takdim etti.

Bugün milyonlarca Amerikalı yoksullaştı ve sefaletin eşiğine gelip dayandı. Teşvik amaçlı dağıtılan paralar, çoğunlukla şirketlere dağıtıldı. 160.000 küçük işletme kapandı. Mart ve Nisan aylarında kaydedilen işsiz sayısı, 30 milyonu buldu. Geçici iş kayıpları kalıcılaştı. 12 milyon işsiz, Kongre yeni bir yardım paketini kabul etse bile, sosyal yardımlarının kesildiğine şahit olabilir. Evsizlerin sayısı hızla artıyor, 11,4 milyon hanenin kira ve fatura borcu 70 milyar doları buluyor. 40 milyon insan, evinden atılma tehlikesiyle karşı karşıya. Bazı eyaletlerde aşevleri önünde kilometrelerce kuyruk oluşuyor. Her dört çocuktan birinin gıda güvensizliği sorunuyla yüzleşmesi bekleniyor.

Öte yandan Walmart ve Target, satış rekorları kırıyor. Amazon, kârlarını üç katına çıkarttı, Jeff Bezos, bu süreçte 70 milyar dolar kazandı. Milyarderler hep birlikte, Mart ayından beri bir trilyonun üzerinde kâr elde ettiler. Alphabet, Amazon, Apple, Facebook ve Microsoft’un borsanın toplam değerinin yüzde yirmisini ellerinde bulunduruyor. Teknoloji endüstrisi, eşi benzeri görülmemiş düzeyde servete ve hâkimiyete sahip oldu. 2017 yılından beri petrolden daha değerli olan verilerin ekonomik parmak izini büyütmesi ve nüfuz alanını genişletmesi bekleniyor.

İşsizlik, açlık, kurumlardaki çöküş ve toplumsal bağların çözülmesi, virüse ait semptomlar değiller. Bunlar, sınıf savaşında dolaylı olarak açığa çıkan şiddetin parçası. Pandemi, modern insanlık tarihinin gördüğü, yukarıya doğru gerçekleşen en büyük servet transferi için en uygun günah keçisi. Halk sağlığı politikası bahanesinin ardına sığınan elitler, çalışma koşullarının kötüleşmesi ve sonraki nesillerin yaşam kalitesinin düşmesi ile sonuçlanacak bir karşı-devrime imza attılar.

Kendi Kendisini Doğrulayan Kehanet

Ölüm, hastalık ve pandemiler, insan hayatının her daim birer parçasıydı ve öyle de kalacaklar. Her yıl 2,8 milyon Amerikalı ölüyor. Dünya genelinde bu sayı 56 milyonu buluyor. Her yıl 1,3 milyon insan veremden, 445.000 insan sıtmadan, 290 ilâ 650 bin kişi ise gripten ölüyor. 1968’de H2N3 salgını sebebiyle bir ilâ dört milyon insan ölmüş, ama tüm işletmeler ve okullar açık kalmış, geniş kitlelerin katıldığı sayısız etkinlik gerçekleştirilmişti.

Süresi belirsiz kapatmalar, dünya ölçeğinde, hastalığı kontrol yöntemi olarak daha önce hiç kullanılmamıştı. Bu deneme-yanılma yöntemi üzerine kurulu kısıtlama kararlarının ardındaki kuruluşsa uzun süredir itibarsız olan Emperyal Kolej’di. Onun geliştirdiği model, salgın sonucu ABD’de 2,2 milyon insanın öleceği öngörüsünde bulunmuştu. O süreçte birçok epidemiyolog ve doktor, bu türden tahminleri sorguladı ve elde kapatmaları meşru gösterecek yeterli miktarda veri olmadığını söyledi.

Virüsün öldürme oranı, bilhassa 65 yaş altı insanlarda düşük. ABD’de Kovid kaynaklı ölümlerin yüzde 94’ü ek hastalıklarla birlikte gerçekleşti. Birçok istatistik temelli analiz, kapatma tedbirlerinin öldürme oranını düşürme noktasında etkili bir strateji olmadığını ortaya koyuyor.

Mart ayında daha önce hiç uygulanmamış olan politikalar, Kuzey İtalya’dan gelen videolar ve oradan aktarılan şoke edici hikâyeler üzerinden rasyonalize edildi. Bölgede yer bulunmayan yoğun bakım üniteleri, Avrupa ve ABD için bir tür ikaz olarak ele alındı. Oysa kimse, Lombardi’nin hâlihazırda uygulamada olan özelleştirme çalışmalarından olumsuz yönde etkilendiğini, gribin musallat olduğu hastane sisteminin giderek küçüldüğünü bilmiyordu. Ana akım medya, bu gerçeği görmezden geldi ve ekonomik faaliyetlerin durdurulması kararının mucizevi bir biçimde virüsü yok edeceğini söyleyen efsanenin gelişmesinde önemli bir rol oynadı. Gerçekte ise kapatmalar, tasarruf tedbirlerinin hızla uygulanmasını sağladı ve daimi kriz koşullarına dair kehanet, bu sayede kendi kendisini doğrulamış oldu.

Bakımevlerindeki personel yetersizliği ve kapatmalarla birlikte artan işten çıkartmalar sebebiyle Kovid kaynaklı ölü sayıları hızla arttı. ABD’de yaşanan Kovid kaynaklı ölümlerin yüzde kırkı, bakımevleriyle bağlantılı. Vermont’taki her altı ölümden biri, bakımevlerinde gerçekleşmiş. Milyon kişi başına düşen en yüksek Kovid kaynaklı ölüm sayısına sahip olan New York’ta hastaneler, 6.300 yaşlı Kovid hastasını gerisin geri bakımevlerine gönderdiler. Korunmayan, yetersiz hizmet alan ve yalnız olan yaşlılar, bir yandan da yalnızlık belası sebebiyle yavaş yavaş öldürülüyorlar. İzolasyon, kalp hastalığı, felç ve Alzheimer riskini artırıyor. Neticede izolasyon, obezite ve günde 15 sigara içmek kadar tehlikeli.

Yaşlılarda sağlıkla alakalı riskleri finansal güvensizlik de artırıyor. Ekonomik faaliyetlerin durdurulması ile dünya genelinde emeklilik fonları daraltıldı, muhtemelen bu fonlar, eski hâllerine bir daha asla kavuşamayacak. İkinci Dünya Savaşı sonrası süreçte dünyaya gelmiş olan milyonlarca insan, yeterince para biriktirme imkânı bulamadan erken emekliliğe mecbur edildi. Birçok Amerikalı, mecburen erken davranıp emeklilik fonlarından medet ummak durumunda kaldı. Kongre Bütçe Bürosu’nun tahminine göre Sosyal Güvenlik fonlarındaki 2,8 trilyon dolar, düşük istihdam ve işsizliğin sosyal yardımlar üzerindeki etkisine bağlı olarak, on yıl içerisinde sıfırlanacak.

Kapatmalar, çocuklar için de ağır sonuçlara yol açıyor. Ocak 2021’de birinci sınıftan on ikinci sınıfa kadar tüm sınıflarda eğitim gören çocuklar ders başı yapacak olsa da bu, öğrencilerin yedi ay boyunca eğitim alamadıkları gerçeğini değiştirmiyor. Okuryazarlık ve eğitim düzeyleri yaşam süresi açısından önemli göstergeler, dolayısıyla bu öğrenim düzleminde yaşanan söz konusu kayıpla birlikte öğrencilerin yılları çalınmış oldu. Dahası, acil servise gidip durdukları için oluşan psikolojik rahatsızlıklar da çocukları kötü yönde etkiliyor. Ayrıca mevsimsel virüslere ve doğal patojenlere maruz kalmadıkları için çocukların ileride bağışıklık sistemleri de zayıflayacak.

Kronik sağlık sorunları bulunan veya acilen tıbbi tedavi görmesi gereken insanlar açısından kapanma, uzun vadede felâkete sebep olacak sonuçlara yol açıyor. ABD’de kanser görüntüleme işlemlerinin sayısı, bahar ayında yüzde 86-94 oranında düştü. Birçok hastane, rutin ameliyatlardan ve tedavi işlemlerinden gelen gelirin eksilmesi sebebiyle kapanmak zorunda kaldı. Genel beklentiye göre bu yılın sonunda hastanelerin toplam kaybı, 323 milyar doları bulacak. Nisan ayı içerisinde 1,4 milyon hastane personeli işten çıkartıldı, öte yandan özel sağlık sigortası şirketleri kârlarını ikiye katladılar.

Sağlık hizmetleri altyapısına gereken yatırımların yapılmadığı koşullarda merkezî devletin, eyalet yönetimlerinin ve yerel idarelerin salgının etkilerini azaltmaya yönelik geliştirdikleri stratejilere kimse güvenmediği gibi bu stratejiler herhangi bir etki de yaratmadı. Seçimle işbaşına gelen devlet yetkilileri, korkuyu artırmak ve bireyleri virüsün yayılması ile ilgili olarak suçlamak amacıyla, vaka sayılarını yüksek gösterip durdular. Sonuçta bugün hep birlikte hayatları, insanları öldürerek kurtarıyoruz. Burada, dışarıdan zorla dayatılmış bir hata veya kötü uygulanmış iyi bir politika fikri değil, sağlık protokolleri maskesi ardına gizlenmiş bir ekonomi ajandası söz konusu.

Yeni Kast Sistemi

Kaliforniya valisi Gavin Newsom, çocuklarına evde özel hocalardan ders aldırtırken, devlet okullarında okuyan öğrencileri sanal eğitime mecbur ediyor. Bir iki hafta önce kapalı bir mekânda maskesiz olarak, Michelin listesine girmiş, üç yıldızlı bir restoranda, kişi başı 850 dolar ödedikleri yemekte lobicilerle akşam yemeği yedikten sonra vali, eyaleti ikinci kez eve kapattı. Newsom, kuralları çiğneyen birçok siyasetçiden, elitten ve bürokrattan biri. Burada o hiç değişmeyen toplumsal düzen, tüm somutluğuyla karşımıza çıkıyor. Yeni kast sisteminde zenginler, temiz ve hastalıksız kabul edildikleri için belirli politik ve toplumsal imtiyazlara sahip olurlarken, bir kişinin geliri düştükçe o oranda daha fazla hastalıklı ve kirli muamelesi görüyor.

“Evden çalışma” fikri üzerine kurulu kast sisteminde kapanmayı şevkle savunanların amacı, riski kendilerinden uzak tutup onu zaruri işleri yapan işçilerin ve yoksulların üzerine atmak. Bugün işgücünün sadece yüzde kırkı, evde kalabilecek ekonomik imkâna sahip. ABD’de yetişkinlerin yüzde 43’ü, yeterli sağlık sigortasına sahip değil. Ücretli hastalık izninden düşük gelirli işçilerin sadece yüzde 31’i yararlanabiliyor. Bu oran, yüksek gelirli işçilerde yüzde 92. “Evde kal”, esasen virüsü erdemli bir tavır takınmak suretiyle kapmadığına inanan meslek sahiplerinin kendilerini tebrik eden tutumları dâhilinde dillerine doladıkları bir slogan. Oysa virüsün öldürme becerisini temelde gelir düzeyi belirliyor.

Kapanmayı bağnaz bir tutumla savunanlar, milyonlarca insanı serflik düzenine teslim edecek olan, emeği ezerek onu yeniden organize eden müdahalelere yönelik rızanın imal edilmesine katkıda bulundular. Evden çalışma üzerine kurulu yaşam tarzı, ancak malları nakil, tasnif ve teslim eden lojistik işçilerinin emeği ile mümkün. Hâlihazırda Şubat ayı içerisinde boş kalan iş sayısı, on milyonu buldu. Birçok işçi, yarı zamanlı, sözleşmesiz işlerde çalışmaya mecbur edildi ki bu, uzun ve zorlu mücadelelerle elde edilen koruma zırhının onlarca yıllık uğraşla kaldırılmasını öngören bir çalışma modeli.

Obama-Biden yönetiminde oluşturulan yeni işlerin yüzde 94’ü kısa süreli. 2017’de işçilerin yüzde 34’ü, bu kısa süreli işlerde istihdam edildi. İşletmelerin kapatılması ile birlikte bu süreç hızlandı. Paket servis uygulamalarının kârına kâr kattığı koşullarda işçiler, iki yakalarını bir araya getirebilmek için mücadele ediyorlar.

OnlyFans türünden abonelik esası üzerine kurulu platformlar, kapanmanın başladığı günlerde hesaplarının kabardığına şahit oldular. Mart ayında OnlyFans şirketinin kullanıcı sayısı, 60.000 yeni üye ile birlikte, yüzde 75 arttı. Eve kapanma sayesinde şirketin değeri bir milyar dolara ulaştı. Oysa kullanıcılarının büyük bir kısmı, ayda 145 dolardan az geliri olan insanlardan oluşuyor.

Uluslararası planda işyerlerinin kapanması ve tedarik zincirlerindeki kırılmalar sonucu 305 milyon insan işini kaybetti. Hâlihazırda enformel sektörde çalışan 1,6 milyar işçi, geçim imkânlarını yitirme riskiyle karşı karşıya. Bu yıkım süreci, ileride yaşanacak kıtlıkla ve verem gibi tedavi edilmemesi durumunda ölüme sebep olan hastalıklardaki artışla birlikte daha da ağırlaşacak. Temmuz ayı içerisinde gıda marketlerinin kapanması sonucu bir ay içerisinde on bin çocuk öldü. Bu yıl açlık meselesiyle yüzleşen insanların sayısı iki katına çıkıp 265 milyona ulaşırken, tonlarca gıda ürünü çöpe atılıyor, mahsul tarlalarda çürümeye terk ediliyor.

Kovid krizinin başlangıcında Amerikan solunun sesi en fazla çıkan kesimi, ekonomik faaliyetlerin durdurulmasının milyonerlere ve kapitalizme karşı koymanın bir yolu olduğunu söyledi. Oysa bu insanlar, finansçıların ekonomik daralmayı kâr elde etme yolu olarak kullanabileceklerini görmüyorlardı. Birçok solcu, ekonomik faaliyetlerin durdurulması ile oluşacak devasa yıkımı görmezden gelmeyi tercih etti ve Kovid krizinin bir fırsat sunduğunu söyledi. Bugün sol, yapılacak yardımlarla sorunların giderileceği yanılsamasını savunmaya devam ediyor, ama öte yandan işçilerin emeklilik maaşlarına el konuluyor, çocuklar geleceksizleştiriliyor, 150 milyon insan, dünya genelinde aşırı yoksulluk koşullarına sürükleniyor. Beceriksiz liderler, eve kapatma sürecini ellerine yüzlerine bulaştırıyorlar. Aslında eve kapatma süreci kusursuz bir biçimde işletiliyor, zira liderlerin derdi, halk sağlığı değil, STK’ların teşkil ettikleri endüstri kompleksinin oluşturduğu gerici neoliberal ajandanın hızla uygulanması.

Ortaçağ’a Giriş

Solunum rahatsızlıklarına yol açan virüsten daha karanlık bir döneme adım atıyoruz. Güvenlik bahanesi ardında büyük bir hırsızlık gerçekleşiyor. Sadece işçilerin, emekçilerin işleri, birikimleri ve mülkleri çalınmıyor, ayrıca belirli bir anlama sahip hayatımız da çalınıyor. Japonya’da sadece Ekim ayında yaşanan intihar vakalarının sayısı, ülkede Kovid'den ölenlerin sayısını aştı. ABD’de gençlerin yarısından fazlasında depresyon belirtilerine rastlanıyor. Her dört gençten biri intiharı düşünüyor. Aşırı ilâç kullanımı, 2019 yılına kıyasla yüzde 20 arttı.

Bu yeni feodal distopya, sadece mülk sahibi sınıfın, teknoloji şirketlerinin yönetim kurullarının, yatırımcılarının, STK’ların ve özel vakıfların hayrına. Bu güçler, işçileri bilerek ve kasten yoksullaştırıyorlar. IMF’in gelişmekte olan ülkelere verdiği Kovid kredilerinin yüzde sekseni, kamu sektöründe iş imkânlarının ortadan kaldırılması, sağlık hizmetlerinde yapılacak kesintiler türünden tasarruf tedbirlerinin uygulanması şartıyla veriliyor. ABD’de ilk 25 içerisindeki şirketlerin on yedisi, bu yıl içerisinde 85 milyar dolar daha fazla kâr elde edecek, bu sürecin semeresini ise hissedarlar toplayacak. Aynı dönemde Amerikalı işçilerin cebinden 1,3 trilyon dolar çıktı.

Kovid döneminde yaşanan sınıflar mücadelesi, geride belirli kalıntılar bırakacak ve bu kalıntılar, onlarca yıl herkesin hayatına etki edecek. Yetkililer, bugün sosyal mesafenin zorunlu aşılama çalışmaları sonrasında bile devam etmesi önerisinde bulunuyorlar. Maskeler, hem fiziksel saflığın hem de insanlararası güvensizliğin güçlü bir sembolü hâline geldiler. Bizdeki o steril ve ölümsüz toplum fantezimiz, evin hapishaneye, dostların ve ailenin sağlığa yönelik bir tehlikeye dönüştüğü bir dünya meydana getirdi. Bu dünyada çocuklara, dedelerini ve babaannelerini sırf varlıklarıyla öldürdükleri söyleniyor. Şuan hepimiz henüz, sosyal kredi, bağışıklık pasaportları, kiralık işçi üzerine kurulu ekonomi, yapay zekâ ve robotlardaki artış, doğal kaynakların finansallaşması, kitlesel gözetleme pratikleri, her şeyin Uberleşmesi, iklim değişikliği veya grip için eve kapanma gibi adımları içerecek köklü değişikliklerin yaşanacağı sürecin başındayız. Aile, toplum, kültürel miras, toplumsal alan, kamu kurumları, müşterek mekânlar ve serbest dolaşım gibi hayatımızı yaşamaya değer kılan şeylerin ellerimizden kayıp gitmesine mani olmak için çok az zamanımız var. Bu süre de hızla bitebilir. Ama henüz tümüyle bitmediğini bilelim.

Alex Gutentag
16 Aralık 2020
Kaynak

[Eskiden sendika temsilcisi olarak çalışmış olan Alex Gutentag, Kaliforniya’daki bir devlet okulunda öğretmenlik yapmaktadır.]

0 Yorum: