Washington’un
merkezinde yapılan Filistin eylemi, Arap dünyasındaki herkesi ilgilendirmeli. Bu,
herkesin dikkatini hak eden bir eylem.
Söz
konusu eylem, büyüklüğü ve eylemde yapılan konuşmaların, atılan sloganların
içeriği açısından politik bir olgu.
Eylem
alanında çok büyük bir kitle vardı. Araplardan, Müslümanlardan, Yahudilerden,
beyazlardan ve siyahlardan oluşan kitlenin büyüklüğü 300 bini aşıyordu. Bu insanlar,
New York’tan, Filedelfiya’dan, Şikago’dan, Baltimor’dan, ülkenin dört bir
yanından gelmişlerdi.
Her
zaman olduğu gibi Amerikan gazeteleri, katılımcı sayısını küçük gösterdiler. Oysa
gösteri yüzünden Washington’un merkezi kapandı, felç oldu.
Bu,
Amerikan tarihinde tanık olunulan en büyük Filistin eylemiydi.
Daha
da önemlisi, 11 Eylül’den beri korkutulan, eylemlerden uzak tutulan Araplar,
maruz kaldıkları adaletsizliklere ve zulümlere rağmen, sokağa çıkmayı bildiler.
Onca korkuya, gözdağına ve sindirme politikasına rağmen Araplar, kütleler hâlinde
sahneye çıktılar. Her milletten, her ırktan ve her yaştan insan, sokağa
döküldü. Arap derneklerini, yabancı kuruluşları temsil eden binlerce insan,
eyleme katıldı.
Eyleme
benzer türde zulümlere maruz kalmış olan, Filistin halkının derdini ve çilesini
anlayan yerli halkların temsilcileri öncülük ediyordu. Siyahların kurtuluşu
hareketine mensup dernekler eylem alanındaydı. Orada Nelson Mandela’nın
Filistin’le ilgili aldığı konumu ve Filistin mücadelesine sunduğu desteği
anımsattılar. Filistin kurtulmazsa insanlık diye bir şeyden söz edilemeyeceğini
haykırdılar. Mandela da ırk ayrımcısı sistemin ve Batı’nın ırkçı ülkelerinin mağdur
ettiği bir isimdi.
Eyleme
Amerika’da üniversite okuyan çocuklarıyla birlikte katılmış olan bir Arap
dostuma eylemle ilgili duygu ve düşüncelerini sordum. Bana hayatının en güzel günü
olduğunu, çocuklarıyla Filistin’le dayanışma için gerçekleştirilen böylesi bir
eyleme katıldığı, ufak da olsa bir katkı sunabildiği için onur duyduğunu söyledi.
Bu
Filistin eylemi, Filistin halkı ve Güney Lübnan halkı ağır bedeller ödemiş olsa
da Batı’nın ve Arap dünyasının Filistin meselesini marjinalize ettiği, kıyıya köşeye
attığı dönemin sona erdiğini teyit etti.
Eski
kuşaklar, Filistin bayrağını yeni kuşağa devrettiler. Gösteride hiç beklenmedik
ölçüde genç vardı. Yeni Arap kuşağı (aynı zamanda en genel manada yeni Batılı
kuşak) önceki kuşaklara nazaran daha cüretkâr.
Amerika’da
yaşayan eski Arap kuşağı, yüzleştikleri tehditler ve verilen gözdağı karşısında
üniversitelerde ayağa kalkmayı bilememişti. Zengin Amerikalılar, mezun olduktan
sonra işe giremesinler diye üniversitelerde Filistin davasına destek olan
Arapların isimlerini içeren listeler hazırladılar.
Filistin
yürüyüşünde hedef, Beyaz Saray’dı. Oraya gelindiğinde herkes, “Korkuya yer yok”
diye bağırdı. Fakat öne çıkartılması gereken, en etkileyici (İngilizce)
slogansa “Özgürlük, Özgürlük, Filistin’e Özgürlük”tü.
Esad Ebu Halil
7
Kasım 2023
Kaynak
0 Yorum:
Yorum Gönder