05 Şubat 2019

, ,

Necmeddin Gotsinski’ye Mektup


Dağıstan’ın ruhani mürşidi Hotsalı Şeyhi Hacı Necmeddin Efendi’ye,

Merhametli ve saygıdeğer Hacı Necmeddin Efendi!

Rusya devriminden önce Haydarov’larda kalır iken size “Türkiye ile Dağıstan arasında bir alaka var mıdır?” diye sormuş, siz de “Biz, Türklerin yolunu sabırsızlıkla gözlüyoruz. Çar’a karşı hepimiz bir nefer gibi isyan ediyoruz” demiştiniz, hatırlıyor musunuz?

O zamanlar ben sizi sıradan ve bilgisiz Dağıstan Müslümanlarına ruhani mürşidlik yapan biri olarak görüyordum. Siz, o zamanlar Panislamizm mefkûresine bağlı idiniz, bunun üzerinden hareket ediyordunuz, ayrıca Çar’a karşı isyan edip Türkiye’ye katılma arzusunda idiniz.

Ama başka bir şey oldu ve Çar’a siz değil Rus işçiler başkaldırdılar, sizi onlar Çar zulmünden kurtardılar.

Türklerse hiçbir engelle karşılaşmadan, on ay sonra geldiler. Çünkü yol Bakû’ye dek açık idi. Türkler, sadece Bakû’nün yakınlarında rast geldikleri az sayıda Bolşevik bölüğünün mukavemetine maruz kaldılar. İki tarafın kuvveti bir değildi. Siz bu çatışmada hemşehrilerinizle birlikte Türklerin yürüyüşünü kolay kılmak arzusuyla, Bolşeviklerin karşısına dikildiniz.

Sonuçta Bolşevikler gittiler. Bakû’yü Türklerle birlikte ele geçirdiniz. Güya Türkiye’nin himayesi altında olan iki Müslüman devlet, Azerbaycan ve Dağıstan kuruldu. Size daha ne lazım idi? Demek ki İstanbul’dan Dağıstan’a uzanan tüm topraklar, hiçbir isyana girişme gereği duymadan, Panislamizm bayrağı altında hareket eden Müslümanların eline geçmişti. Sanki kendi güttüğünüz amaçla çelişki içerisindeydiniz. Müslümanları birleştirip tüm canlılığınızla bir hayat inşasına başlamak gerekiyordu. Ama görüldü ki siz, Türklere o kadar da kıymet vermiyormuşsunuz. Türkler geldiler ama siz onlarla rahatlıkla vedalaşmayı bildiniz. Onlara çıkıp gitmeyi Almanlar emretmişti, onlar da gittiler. Sonra Almanlar gitti ve yerlerine Müslümanların tarihî düşmanı, İngilizler geldi. Onlar başladılar Müslümanlar arasında dayılık etmeye, genç Müslüman “cumhuriyetler”i birbirine düşürmeye. Siz ise olan bitene ses etmediniz, hatta Kafkasya’da İngilizlerin hâkimiyet kurma mücadelesine yardım ettiniz. Şimdi de İngiliz gidiyor, onların yerine İngilizlerin ricası ve rızası ile Çar’ın generali Denikin geliyor. Denikin, Kafkasya’yı Rusya’nın ayrılmaz parçası ilân etmiştir. Siz yine meseleleri anlamıyor, Rus Çarı’nın boyunduruğunu takmak istiyorsunuz.

Ben yaptıklarınızdan, başka bir sonuç çıkartamıyorum.

Elbette başka türden bir siyaset anlayışına sahip olan bir ruhani mürşid olarak sizden olayları benim gibi anlamanızı bekleyemem. Lâkin size neden tutarlı olmadığınızı sormak da benim hakkım.

Siz, Türklerin gelmesini Rus Çarı’nın zulmünden kurtulmak için istiyordunuz. Ama bu zulümden kolayca kurtulduktan sonra boynunuza hemen Denikin’in boyunduruğunu geçiriyorsunuz. Denikin’in Çar hâkimiyetini yeniden tesis ettiğine hiç şüphe yoktur. Yoksa siz, Denikin’in karşısına çıkacak kuvvetiniz olmadığına dair o bahanenin arkasına mı sığınıyorsunuz? Peki ama siz, az sayıda Alman ve İngiliz bölükleri tarafından esaret altına alınmaya karşı çıktınız mı? Hepinizin uzun zamandır gözlediği ve arzuladığı Türklerin kovulması, size zerre tesir etti mi?

Peki sizin o Panislamizm mefkûreniz de nerede kaldı?

Çok iyi hatırlıyorum: Size “Çar zulmünden kurtulduktan sonra ne tür bir faaliyet içerisine girmeyi düşünüyorsunuz?” diye sorduğumda, siz şu cevabı vermiştiniz: “Bizim Kur’an’ımız ve hançerimiz vardır.”

İyi de nerede şimdi o Kur’an’ınız ve hançeriniz?

Ben, tüm bu sorulara sizin kendinizi saf gibi gösterecek bir cevap vermeyeceğinize tabii ki eminim. Ama belki de aslında tek bir cevap veriyorsunuz bu sorulara: esasen siz, her şeyi sırf Bolşeviklerin etkisi altına girmemek için yapıyorsunuz.

Eğer namuslu bir ruhani mürşid iseniz ve rehberiniz Panislamizm mefkûresi ise o vakit Bolşeviklerden niçin korkuyorsunuz? Bugün Bolşevikler, “kim hangi dine bağlı ise ona inanmakta serbesttir. Devlet din işlerine karışmamalıdır” diyorlar. Bolşevikler diyorlar ki “tüm halklar özgürdür, kendi kaderlerini bu surette tayin edebilirler.” Peki size daha ne gerek?

Hacı Necmeddin Efendi, beni dinleyin: Böylesine somut ve sorumluluk gerektiren bir zamanda açık açık konuşalım. Siz, Bolşeviklerden Panislamizm mefkûresini yayıp genişletmenize mani olacak diye korkuyor değilsiniz. Hayır, sizin korkunuz, onların emekçilerin iktidarından yana, mülk sahiplerinin, hanların ve beylerin iktidarına karşı olmaları. Asıl mesele de budur. Burada çok konuşmaya gerek yok. Daha konuşursam sizi incitirim. Siz ruhani mürşidsiniz, aynı zamanda büyük mülk sahibisiniz. Lâkin şimdi bu saatte kendi ellerinizle yaptığınız işleri anlamalısınız. Kendi menfaatiniz hatırına, gidip sizin gibi mülk sahiplerinin çıkarlarını savunan Çar Generali Denikin’e bırakıyorsunuz her şeyi, o da Çar iktidarını yeniden tesis ediyor. Hâlbuki Çar, Müslümanların dinî hissiyatını defalarca tahkir etmiş, kahraman Şamil’in vatanı Dağıstan’ın cesur ve namuslu evlatlarını dilsiz ve aciz birer kul hâline getirmiştir.

İşte Rus işçiler, bu kulları azad ettiler. Sovyet Rusya’nın işçi-köylü hükümeti, kendi kaderlerini tayin etmeleri için onlara hürriyet verdi. Şamil’in naibi olan sizse o insanları Çarlığın boyunduruğu altına sokuyorsunuz.

Beni dinleyin, Hacı Necmeddin Efendi!

Denikin artık geri çekiliyor, Sovyet Rusya’nın Kızıl Ordusu tarafından darmaduman ediliyor. Kızıl Ordu bugün, sizin tarafınızdan bir hareket olmaz ise, bu hâliyle hiç şüphe yok ki yakın zamanda Dağıstan’da halk iktidarı kuracak ve siz, burada gördüğünüz işler için hesap vermek zorunda kalacaksınız. Lâkin az sayıdaki kuvvetinizle Denikin’i kovar, kul olmak istemediğinizi ortaya koyar iseniz, o vakit siz, kendi halkınızın kendi kaderini tayinine katkı sunmuş olursunuz. Siz de biliyorsunuz ki, Sovyet Rusya iktidarını, istemiyorsa, hiçbir halka dayatmamakta, onları hâkimiyetini kabule zorlamamaktadır. Sovyet Rusya, Dağıstan’ın özerkliğini kabul eder ve onunla iyi komşuluk ilişkileri kurmak ister. Tüm bu gerçekleri Azerbaycan’a da haber edin. Hakkın huzurunda hesaba çekileceğimiz saat uzak değil, Denikin’i kovsanız bile İngilizler ilişki kurmak isteyecekler. Bunların hepsi de birdir. İngilizleri kovma kararı verilmiştir. Böylelikle haydut çetelerinin tüm o lânet ve murdar işlerine bir son verilecektir. O haydutlar nerede olurlarsa olsunlar, mahvedilmelidirler. Bugün şeriat da bunu emretmektedir! Doğru değil mi bu sözüm? Fakat siz şeriatın hükmüne göre amel etmek istemiyorsunuz. Sizin yerinize Bolşevikler amel ediyorlar.

Neriman Nerimanov
11 Eylül 1919
Kaynak

0 Yorum: