Dostum
Bolte,
Mektubunu
dün Sorge’nin raporu ile birlikte aldım.[1]
1.
Her şeyden önce Genel Konsey’in New York Federal Konseyi’ne yönelik tutumu
konusunda şunu söylemem lazım: Sorge’ye yeni göndermiş olduğum mektupların
(ayrıca Sorge’yle gizli iletişim kurması konusunda yetki verdiğim Speyer’e
yazdığım mektubun) senin temsil ettiğin Alman Seksiyonu’na dair alabildiğine
hatalı bir bakış açısını ortadan kaldırdığını belirtmeliyim.[2]
Enternasyonal’in
kurulduğu diğer tüm ülkelerde olduğu gibi Birleşik Devletler’de de Genel
Konsey, ilk başta birbirinden farklı bireylere yetki vermek ve onları resmi
temsilcisi olarak atamak zorunda kaldı. Fakat New York Komitesi’nin bir miktar
istikrara kavuşması ile birlikte, bu temsilcilerin hepsi, devre dışı
bırakılamasa da tek tek defterden silindi.
Belirli
bir süre geçti ve eskiden yetkili olan temsilcilerle yapılan resmi yazışmalar,
sadece Eccarius’un Jessup ile yaptıkları ile sınırlı kaldı. Görebildiğim
kadarıyla sen de mektubunda Jessup’la yapılan yazışmalar konusunda hiç
şikâyetçi değilsin.
Zaten
Birleşik Devletler’le yapılan resmi yazışmalar, sadece Eccarius üzerinden
yapılacaktı. Ben ve Dupont ise o dönemde Fransız Seksiyonu’nun temsilcisiydik,
sonuçta Dupont da ancak Eccarius ile yazışma imkânına sahipti.
Sorge
ve senin dışında ben, kimseyle resmi yazışma içerisine girmedim. Sigfrid
Meyer’e gönderdiklerimse özel mektuplardı ve Sigrid, onları hiçbir şekilde
yayımlamadı, zira bunlar, içeriği itibarıyla, New York Komitesi’nin başını
derde sokacak, ona zarar verecek cinsten mektuplardı.
Diğer
yandan, Genel Konsey’in iki İngiliz üyesi George Harris ve muhtemelen Boon’un
New York’taki Enternasyonal şubeleriyle özel yazışmalar gerçekleştirdiğine hiç
şüphe yok. Her iki isim de aramızdan ayrılmış olan Bronterre O’Brien tarikatına
mensup. Bu tarikatsa kalpazanları, kadınları güya kurtaracağını söyleyen
şarlatanları bünyesinde toplamış akılsız ve tuhaf bir yapı.[3] Bunlar, doğal
olarak New York’taki 12. Seksiyon’un doğal müttefikleri, onlarla aynı kafadan
isimler.[4]
Genel
Konsey’in kendi üyelerinin özel yazışma içerisine girmelerini yasaklama hakkı
bulunmuyor. Fakat bize bu özel yazışmanın resmi olup olmadığı, Genel Konsey’in
faaliyetlerine mani olup olmadığı, yayınlanıp yayınlanmadıkları, New York
Komitesi’ni batağa sürükleyip sürüklemediği konusunda net açıklamalar yapılması
gerekiyor. O vakit bu türden kötülüklere ve fesada karşı gerekli önlemler tabii
ki alınacaktır.
Ne
kadar ahmak olurlarsa olsunlar bu Obrayncılar, Konsey’de sendikacılar kadar
güçlüdürler. Bunlar, toprak meselesi konusunda daha devrimci ve daha sağlam bir
duruşa sahiptirler, ayrıca daha az milliyetçidirler, burjuvazide şu veya bu
biçim altında görülen rüşvetçiliğe pek de düşkün kişiler değildirler. Öyle
olsalar, çoktan Enternasyonal’den şutlanmışlardı.
2.
Bir No’lu Alman Seksiyonu’nun burjuva hayırseverlere, tarikatçı çevrelere veya
amatör gruplara meyilli olması, beni gerçekten hayrete düşürüyor.
Oysa
bizim konumumuz, böylesi bir konumla çelişmektedir.
Enternasyonal,
sosyalist veya yarı sosyalist tarikatları, mücadele eden işçi sınıfının gerçek
örgütüyle ikame etmek amacıyla kuruldu. İlk tüzüğüne ve açılış konuşmasına[5]
baktığımızda bu net bir biçimde görülmektedir. Diğer yandan, tarihsel süreç
tarikat sistemini ezip geçmeseydi, Enternasyonal varlığını sürdüremezdi.
Sosyalist tarikatların gelişim sistemi ile hakikî bir işçiler hareketinin
gelişim sistemi, birbirlerine nazaran daima ters orantılı seyretmiştir. İşçi
sınıfı, bağımsız bir tarihsel hareket için yeterli olgunluğa erişene dek
tarikatlar (tarihsel açıdan) haklıdırlar. İşçi sınıfı söz konusu olgunluğa
eriştiğinde, hastalıklı tarikatlar, esas olarak gerici hâle gelirler. Gene de
tarihin her yerde gösterdiği şey Enternasyonal içinde de tekrarlanmıştır.
Modası geçmiş olan, yeni elde edilmiş biçim dâhilinde kendini tekrar tesis edip
varlığını sürdürme gayreti içindedir.
Enternasyonal’in
tarihi, hakiki işçi sınıfı hareketine karşı Enternasyonal bünyesinde kendi
varlığını ortaya koymaya çalışan tarikatlar ve amatör deneyler aleyhine
işleyen, Genel Konsey üzerinden kesintisiz olarak sürdürülen bir mücadelenin
tarihidir. Bu mücadele, kongrelerde ama daha çok, tek tek her bir seksiyonla
Genel Konsey arasındaki özel ilişkiler dâhilinde yürütülmüştür.
Enternasyonal
Derneği’ni Paris’te Prudoncular (Mutualistler) kurmuştu, doğal olarak ilk
yıllarında dizginler onların ellerindeydi. Sonrasında bu kişiler karşılarında
kolektivistler ve pozitivistler gibi örgütleri buldular.
Almanya’da
ise Lassalle kliği hâkimdi. Kötü bir şöhrete sahip olan Schweitzer’le bizzat
iki yıl yazıştım ve ona Lassalle’ın örgütünün tarikatvari bir örgüt olduğunu,
Enternasyonal’in uğruna mücadele verdiği hakiki işçi hareketi örgütüne
düşmanlık ettiğini tartışma götürmez biçimde ispatladım. Schweitzer, tüm
söylediklerimi belirli sebeplere bağlı olarak anlamadı, anlamak istemedi.
1868
yılı sonunda Rus Bakunin, bizzat kendisinin liderlik edeceği “Sosyalist
Demokrasi İttifakı”[6] adıyla ikinci bir Enternasyonal teşkil etmek amacıyla
Enternasyonal’e girdi. Teorik bilgiden mahrum olan biri olarak Bakunin, bu ayrı
yapının Enternasyonal’in yürüteceği bilimsel propagandayı üstleneceği,
böylelikle kendi enternasyonalinin Enternasyonal bünyesinde özel bir işlevi
yerine getireceği iddiasında bulunuyordu.
Bakunin’in
programı, soldan ve sağdan toplayıp, zorlama bir biçimde, laf olsun torba
dolsun diye bir araya getirdiği ıvır zıvırdan müteşekkildi ve temelde sınıflar
arası eşitlik(!), (Sensimoncuların zırvaladığı biçimiyle) toplumsal hareketin
çıkış noktası olarak miras hakkının ilgası ve üyelere dikte edilen bir dogma
olarak ateizm üzerine kuruluydu. Dayandığı asıl dogma ise (Prudoncularda
görülen) politik hareketten imtina etmeyi esas alan yaklaşımdı.
Bu
çocukların eline yakışacak cinsten okuma kitabı, İtalya ve İspanya’da rağbet
gördü (hâlen daha buralarda ciddiye bir etkiye sahip). Bu tür ülkelerde işçi
hareketinin oluşumu için gerekli gerçek koşullar henüz oluşmamış durumda. Ha
bir de Bakunin, dar da olsa, boş tenekeden farksız, doktriner İsviçreli ve
Belçikalı kimi mahfillerde belirli bir nüfuza sahip.
Proudhon,
Saint-Simon gibi isimlerden derleyip topladığı çerçöpten ibaret olan bir
doktrine sırtını yaslayan Bay Bakunin için teori, ikincil bir meseleydi, hâlâ
daha böyledir. Teori, ona göre, şahsi benlik kavgasının bir aracından
ibarettir. Teorik düzlemde hiç varolmayan biri olarak Bakunin, kendisini, en
iyi, bir dalavereci olarak ifade edebilmektedir.
Genel
Konsey (belli ölçüde Fransız Prudoncularca Güney Fransa’da destek gören) bu
komplo ile yıllarca mücadele etmek zorunda kaldı. Nihayetinde Konferans’ın
aldığı, 1, 2, 3, 9, 16 ve 17 sayılı kararlar aracılığıyla uzun bir hazırlık
sürecinin ardından ciddi bir darbe aldı.[7]
Öte
yandan Genel Konsey’in Avrupa’da verdiği mücadelenin Amerika’da pek destek
görmediği anlaşılıyor. 1, 2, 3 ve 9 sayılı kararlar, bugün itibarıyla New York
Komitesi’ne tüm tarikat faaliyetlerine ve amatör örgütlerin girişimlerine son
vermek, gerektiğinde onları ihraç etmek için gerekli hukukî silâhları temin
ediyorlar.
3.
New York Komitesi, Genel Konsey’e göndereceği resmî bir mektupla Konferans
kararlarını eksiksiz kabul ettiğini açık bir dille ifade etmekle çok iyi bir iş
yapmış olacaktır.
14
sayılı (Neçayev duruşmasının Egalité’de yayınlanmasını öngören) karar,
bizzat Bakunin’i tehdit eden bir karardır.[8] Bu sayede Bakunin’in Rusya’daki
tüm kepazelikleri gün ışığına çıkacak, onun takipçilerinden geri kalan
isimlerin Konferans’ı protesto eden girişimlerini herkes öğrenecektir.
Bu
protestoların örgütlendiği dönemde Bakunin, Cenevre ve Londra’da bulunan
Fransız mültecilerle temas kurmuştur (yine de bu kesimin sayıca az olduklarını
belirtmek gerek). Bu çevrenin attığı slogana göre, Genel Konsey
Pan-Almancıların (veya Bismarkçılığın) hâkimiyeti altındadır. Burada kastedilen
benim, benim doğuştan Alman olmam üzerinde duruyorlar, dolayısıyla benim Genel
Konsey üzerinde düşünsel-teorik bir nüfuza sahip olduğumu söylüyorlar. (Not:
Konsey’deki Almanların sayısı İngilizlerin üçte ikisi kadardır, ayrıca
Fransızlardan da azdır. Dolayısıyla burada dile getirilen asıl suç, teorik
planda Almanların Fransız ve İngilizlere hükmediyor olmaları, ayrıca onların bu
hâkimiyeti, yani Alman biliminin baskınlığını gayet faydalı, hatta vazgeçilmez bulmalarıdır.)
Cenevre’de
(Lozan Kongresi’nde utanmak nedir bilmeden, Ferré’yi Versay’ın cellâtlarına
şikâyet eden) burjuvazinin himayesinde faaliyet yürüten Madam André Léo, La
Révolution sociale isminde bir gazete çıkartıyor. Gazetede Avrupa’nın en
gerici gazetesi Journal de Genève’in kullandığı birebir aynı ifadelerle
bize karşı polemik yürütüyor.
Bu
Bakuninciler, Londra’da Fransız Seksiyonu'nu[10] kurmaya çalıştılar. Bunların
faaliyetlerine dair bir örneği ekte sunduğum Qui Vive! dergisinin 42.
sayısında bulmak mümkün. (Sayıda bizim Fransız sekreterimiz Serraillier’nin
mektubuna da yer veriliyor[11). Birçoğu polis casusu olan yirmi kişinin meydana
getirdiği bu seksiyonu Genel Konsey henüz tanımış değil, lâkin sayıca daha
büyük olan başka bir seksiyon kabul görmüş durumda.[12]
Hainler
çetesinin tüm hilelerine rağmen Fransa’daki propaganda faaliyetlerimiz
hâlihazırda devam ediyor. Sermaye le ilgili kitabım, Bakunin’in değer gördüğü
Rusya’da Rusça olarak yayımlanıyor.[13]
İlk
belirtilen (bizim tanımadığımız, bugünlerde tümüyle dağılma sürecine girmiş
olan) Fransız Seksiyonu’nun sekreteri Durand’ı biz Enternasyonal’den polis
casusu olduğu için kovduk.[14]
“Politika
bizim neyimize” diyen, politikadan uzak duran, Gaspard Blanc ve Lyonslu Albert
Richard türünden Bakuninciler, artık maaşlı birer Bonapartçı ajandır. Bu konuda
elimizde kimi deliller bulunmaktadır. Fransız Seksiyonu’nun şikâyetine göre,
Cenevre’de aynı klik bünyesinde faaliyet yürüten, Güney Fransa’nın Béziers
kentinin temsilciliğini üstlenmiş olan Bousquet, bir polistir![15]
4.
Konferans kararlarıyla ilgili olarak şunu söylemem lazım: Kararların bulunduğu
sayı şuan elimde, ilk olarak da en uzak yer olduğu için New York’a (Sorge’ye)
gönderdim.[16]
Öncesinde
basında konferansla ilgili çıkan yarı doğru yarı yanlış haberlerde tüm suç, bir
Konferans delegesinin (Eccarius’un) üzerine atılıyor ki Genel Konsey, zaten bu
kişiyle ilgili bir soruşturma başlatmış durumdadır.
5.
Washington Seksiyonu, ilkin Genel Konsey’e başvuruda bulunmuş, onunla bağımsız
bir seksiyon olarak temas kurmak istemiştir.[17] Bugün itibarıyla mesele çözüme
kavuşturulmuştur, dolayısıyla Washington Seksiyonu’yla tekrar görüşmenin bir
yararı yoktur.
Seksiyonlarla
ilgili olarak aşağıda dile getirilen genel açıklamalar geçerli olacaktır:
(a)
Tüzüğün yedinci maddesi (“Yereldeki hiçbir bağımsız derneğin Genel Konsey’le
doğrudan yazışmasına engel olunamaz.”) uyarınca, bağımsız olmak isteyen
seksiyonlar, kabul için Genel Konsey’e doğrudan başvuruda bulunabilirler.
Tüzüğün II. Bölüm’ünde yer alan dördüncü ve beşinci maddesi uyarınca,
“Enternasyonal’e katılma niyetinde olan her bir şube veya dernek (ki burada
“yerelliklerdeki bağımsız dernekler” kastediliyor) Genel Konsey’e bağlı
olduğunu en kısa sürede beyan etmek zorundadır.” (4. Madde) Ayrıca “Genel
Konsey, yeni şubenin Enternasyonal’e bağlanma isteğini kabul veya reddetme
hakkına sahiptir.” (5. Madde)
(b)
Tüzüğün beşinci maddesi uyarınca Genel Konsey, kabul öncesi federal konseylere
veya komitelere danışmak zorundadır.
(c)
Konferans kararı uyarınca (Bkz. Tüzük V. Bölüm, 3. Madde) belirli bir tarikatın
ismini taşıyan bir seksiyon, asla kabul edilmeyecektir. Ayrıca böylesi bir
yapı, kendisini Enternasyonal İşçi Derneği’ne bağlı bir seksiyon olarak teşkil
edemez. (V. Bölüm, 2 Madde)
Lütfen
bu mektubu temsil ettiğin Alman Seksiyonu’na ilet, ama sakın yayımlama, sadece
içeriğinin faaliyetler dâhilinde kullanılmasını sağla.
Tüm
kardeşlik duygularımla selamlıyorum,
* * *
Kapital henüz
İngilizcede ve Fransızcada yayınlanmış değil. Fransızca baskısı üzerinde
çalışıyoruz, ama yaşanan olaylar sonucu bu çalışma kesintiye uğradı.[18]
Benim
ricam üzerine Eccarius, Birleşik Devletler’deki tüm seksiyonların sekreteri
olarak atanmıştır (tek istisna Fransız seksiyonudur, onun sekreterliğini de Le
Moussu üstlenecektir.). Gene de senin veya Sorge’nin soracağı her türden özel
soruyu memnuniyetle cevaplarım. Engels, Enternasyonal’in İrlanda
Cumhuriyeti’ndeki faaliyetlerine dair bir makaleyi yayımlanması amacıyla
İtalya’ya gönderdi.
İleride
Genel Konsey toplantılarına dair raporları içeren Eastern Post gazetesi
nüshaları New York’a, Sorge’nin adresine düzenli olarak gönderilecek.
Politik
Hareket Üzerine Önemli Not: İşçi sınıfının politik hareketi, doğası gereği
belirli bir nihai hedefe sahiptir ve bu hedef, işçi sınıfının politik iktidarı
ele geçirmesidir. Bu da elbette işçi sınıfına ait olan, ekonomik mücadelelerden
neşet eden, belirli bir noktaya dek gelişme imkânı bulmuş, özel bir örgüte
ihtiyaç duyar.
Fakat
öte yandan işçi sınıfının yönetici sınıflara karşı bir sınıf olarak varlık
imkânı bulmasını sağlayan, dışarıdan uygulanan bir baskı sonucu o yönetici
sınıfları baskı altına almaya çalıştığı her türden hareket, politik bir
harekettir. Örneğin belirli bir fabrikada veya sektörde grev gibi araçlarla
kapitalistleri işçileri daha kısa süreler için çalıştırmaya mecbur etmeye
yönelik bir çaba, saf mânâda ekonomik harekete denk düşer. Gelgelelim,
kapitalistleri sekiz saatlik işgünü yasasını çıkartmaya zorlayan bir hareketse
politik bir harekettir. Bu sayede, işçilerin her yerde birbirinden ayrı işleyen
ekonomik hareketleri dâhilinde politik bir hareket gelişir. Bir sınıf hareketi
olarak bu hareketin amacı, çıkarlarına uygun amaçlara ulaşmak, bu bağlamda, genel,
toplumsal düzlemde bağlayıcılığı olan bir güce kavuşmaktır. Bu türden
hareketler, varolma noktasında, öncesinde belirli bir örgütlenme düzeyine
ulaşmaya mecburdurlar, ama aynı şekilde örgütlenme faaliyetinin gelişimi ancak
hareket olmaya bağlıdır.
İşçi
sınıfının yönetici sınıfların kolektif gücüne, yani politik iktidara karşı
nihai darbeyi indirecek harekâta girişebilmesi için örgütsel düzeyde henüz
gelişmediği yerlerde, onun, yönetici sınıfların politikalarına karşı
geliştirilen düşmanca tutum ve kesintisiz ajitasyon faaliyetiyle, her ne
pahasına olursa olsun eğitilmesi gerekir. Aksi takdirde Fransa’da yaşanan Eylül
Devrimi’nde görüldüğü üzere, işçi sınıfı, yönetici sınıfların elinde bir
oyuncağa dönüşür. Messrs Gladstone ve şürekâsının bugüne dek İngiltere’de
sergilediği oyun için de aynı tespit geçerlidir.
Karl Marx
23 Kasım 1871
[Kaynak:
Karl Marx ve Frederick Engels, Collected Works, 44. Cilt, s. 251-259.]
[Bu
mektubun İngilizcesi, kısaltılmış hâliyle, ilk olarak şurada yayınlandı: The
International Socialist Review, Şikago, 1911; tam hâline şurada yer
verildi: K. Marx ve F. Engels, Letters to Americans. 1848-1895,
International Publishers, New York, 1953, s. 251.]
Dipnotlar:
[1] Burada Sorge’nin imzaladığı, 5 Kasım 1871 tarihli rapora atıfta
bulunuluyor: Kuzey Amerika Enternasyonal Merkez Komitesi’nin Genel Konsey’e
Gönderdiği Ekim 1871 Tarihli Rapor.
[2]
Burada New York’ta bulunan 1. No’lu Alman Seksiyonu’ndan bahsediliyor. ABD’de
Enternasyonal’e bağlı en eski seksiyon olan Alman Seksiyonu 1857’de devrimci
Alman göçmenler tarafından kurulan Komünist Kulüp içinden çıktı. Bu kulübün
çekirdeğini ise eski Komünist Birlik üyeleri ve Marx’ın dostları oluşturuyordu.
Üyeleri, Marksizm propagandası yapan New York Genel Alman İşçileri Derneği’nde
öncü bir rol oynadılar. Aralık 1869’da Genel Alman İşçileri Derneği
Enternasyonal’e bağlanıp 1. No’lu Seksiyon adını aldı. Süreç içerisinde
seksiyon, burjuva reformculara karşı aktif bir mücadele yürüttü.
[3]
Burada James O'Brien taraftarlarından bahsediliyor. Toprağın millileştirilmesi
ve İrlanda sorunu gibi bir dizi meselede Enternasyonal bünyesinde Marx’ı
destekleyen bu çevre, belirli hususlarda ütopyacılara has bir tutum
içerisindeydi: bu bağlamda ilgili çevre, kamusal ambarlar kurulması suretiyle
emek ürünlerini maliyet bedelleri üzerinden dolaysız ve adil bir biçimde takas
edilmesi ve sembolik emek parasının gündeme getirilmesi gibi fikirleri
savunuyordu.
[4]
12 No’lu Seksiyon Enternasyonal’in Amerikan seksiyonları arasında Temmuz
1871’de katıldı. Liderleri arasında bulunan feminist Victoria Woodhull ve
Tennessee Claflin, Enternasyonal adına burjuva reformları için kampanya
yürütmeye koyuldu. 27 Eylül 1871’de, New York Merkez Komitesi’nin bilgisi
olmaksızın 12 No’lu Seksiyon, Genel Konsey’in kendisini ABD’deki
Enternasyonal’in lider kurumu olarak kabul edilmesini istedi. Diğer yandan
seksiyon, basın yoluyla, Enternasyonal’in proleter niteliğini savunmakta olan
diğer seksiyonlara karşı kampanya yürüttü.
5
Kasım 1871 tarihli kararında Genel Konsey 12 No’lu Seksiyon’un talep ve
iddialarını reddetti ve New York Merkez Komitesi’nin yetkilerini onayladı. Buna
karşın 12 No’lu Seksiyon faaliyetlerine kaldığı yerden, aynı içerikle devam
etti, bu da sonuçta proleter ve küçük burjuva seksiyonlar arasında bir
ayrışmaya neden oldu. Mart 1872’de Genel Konsey 12 No’lu Seksiyon’u
Enternasyonal’den ihraç etti, Eylül 1872’de ise bu karar Lahey Kongresi’nce
teyit edildi.
[5]
K. Marx, “Enternasyonal’in Geçici Tüzüğü ve İşçilerin Enternasyonal
Derneği’ndeki Açılış Konuşması”
[6]
Mikhail Bakunin ve taraftarları, Ekim 1868’de Cenevre’de Uluslararası Sosyalist
Demokrasi İttifakı (L'Alliance internationale de la démocratie socialiste)
adında bir anarşist örgüt kurdular. İttifakın programı, tüm devletin ilga
edilmesini, sınıfların eşitlenmesini ve miras hakkının ortadan kaldırılmasını
talep etmekteydi. İttifakın liderleri, örgütün Enternasyonal bünyesinde özerk
bir örgüt olarak kabul görmesini talep ettiler. Genel Konsey taleplerini
reddetti ( bu konuyla ilgili olarak Marx’ın kaleme aldığı, Genel Konsey’in 22
Aralık 1868’de onayladığı karara bakılabilir: “Enternasyonal İşçilerin Derneği
ve Enternasyonal Sosyalist Demokrasi İttifakı”, Collected Works, 21.
Cilt). Bunun üzerine İttifak’ın kurucuları onu lağv edeceğini söyleyince
1869’da Enternasyonal’e aynı şartlar temelinde kabul edildiler. İttifak’ı lağv
ettiklerini kamuoyuna açıklasalar da Bakuninciler birlik faaliyetlerini gizlice
yürütmeye devam ettiler. Bir fesat örgütü hâlini alan İttifak, Genel Konsey’e
karşı çalışmalar yürütüp Enternasyonal bünyesinde sahip olduğu nüfuzu artırmaya
çalıştı.
Enternasyonal’in
devrimci proleter kanadının Bakuninci gruplara karşı verdiği mücadele, Paris
Komünü sonrası epey hız kazandı ve 1871’deki Londra Konferansı ile birlikte
iyice sertleşti. Enternasyonal’in 1872’de Lahey’de düzenlediği kongrenin aldığı
kararla, varlığı ve yürüttüğü bölücü faaliyetleri artık açığa çıkmış olan gizli
Bakuninci İttifak’ın liderleri Mikhail Bakunin ve James Guillaume,
Enternasyonal’den ihraç edildi.
[7]
Burada 1871 tarihli Londra Konferansı’nın kararlarından bahsediliyor: “Ulusal
Konseylerin Seçilmesi” (Karar II, 1, 2, 3. maddeler), “İşçi Sınıfının Politik
Eylemi” (Karar IX), “Sosyalist Demokrasi İttifakı” (Karar XVI) ve “İsviçre’nin
Fransızca Konuşan Kesiminde Yaşanan Ayrışma” (Karar XVII) (Bkz. Collected
Works, 22. Cilt).
[8]
K. Marx ve F. Engels, “17-23 Eylül 1871’de Londra’da Toplanan Enternasyonal
Delegeleri Konferansı Kararları”, Karar XIV: Yurttaş Outine’e Talimat.
[9]
Marx burada, André Léo’nun 1871’de Lozan’da düzenlenen Barış Kongresi’nde
yaptığı konuşmadan bahsediyor. O konuşmasında Léo, Ferré ve Rigault’ün Komün’ün
uğursuz isimleri olarak anıyor.
[10]
Fransız Seksiyonu’nu 1871 Eylül’ünde Londra’da bulunan Fransız mülteciler
kuruyor. Seksiyonun liderleri İsviçre’deki Bakunincilerle sıkı ilişkiler
kuruyorlar. Seksiyonun resmi gazetesi Qui Vive! Fransız Seksiyonu’nun
tüzüğünü yayınlıyor, ardından seksiyon, bu tüzüğü Genel Konsey’in 16 Ekim
1871’de düzenlediği olağanüstü toplantıya takdim ediyor, burada ayrıca özel bir
komisyonun kurulması gerektiği üzerinde duruyor. 17 Ekim tarihli toplantıda ise
Marx, komisyon adına hazırladığı bir kararı tartışmaya sunuyor ve seksiyonun
tüzüğündeki birkaç paragrafın Enternasyonal’in tüzüğüyle uyumlu hâle
getirilmesini öneriyor. Augustin Avrial’ın imzaladığı 31 Ekim tarihli
mektubunda seksiyon, Genel Konsey’in kararına karşı çıkıyor.
Sonrasında,
verilen bu cevap komisyon bünyesinde ve 7 Kasım 1871’de düzenlenen Genel Konsey
toplantısında tartışılıyor. Fransa temsilcisi Auguste Serraillier, Marx’ın
kaleme aldığı bir kararı tartışmaya sunuyor, konsey bu kararı oybirliğiyle
kabul ediyor. Aralık 1871’de Fransız Seksiyonu birkaç gruba ayrışıyor. Yazdığı
kimi mektuplarda Marx, bu seksiyonu 1865’te Londra’da kurulmuş olan Fransız
Seksiyonu’ndan ayrıştırmak için 2 No’lu Fransız Seksiyonu olarak anıyor.
[11]
Qui Vive! gazetesinin 16 Kasım 1871 tarihli 39. sayısında Fransız
temsilcisi Serraillier tarafından Genel Konsey adına kaleme alınmış, 11 Kasım
tarihli bir mektuba yer veriliyor. Gazetenin genel yayın yönetmeni Vermersch’e
hitaben yazılmış olan mektupta, “Genel Konsey, Londra Konferansı kararlarının
resmi olmayan bir kaynaktan alınıp söz konusu gazetede yayınlanması konusunda
hiçbir sorumluluğu kabul etmemektedir” deniliyor. Serraillier’in asıl dikkatini
çektiği husus ise 13. Karar’ın 2. Madde’sinin tahrif edilmesi. Bu maddede,
“Alman işçilerin Fransa-Almanya Savaşı esnasında görevlerini yerine
getirdiğinden” bahsediliyor (Bkz. Collected Works, 22. Cilt, s.
428).
Serraillier’in
mektubuna cevaben, 1871’de kurulan Fransız Seksiyonu’nun on beş üyesi Qui
Vive! gazetesinin 19-20 Kasım 1871 tarihli 42. sayısında bir “Protesto
Metni” yayınlıyor.
[12]
Burada Paris Komünü sonrası mülteci olarak Londra’ya gitmiş olan proleter
unsurların Kasım 1871’de kurdukları Fransızca Seksiyonu’ndan bahsediliyor. 18
Kasım 1871’de Seksiyon kendi tüzüğünü oylayıp kabul ediyor, bu tüzük, Şubat
1872’de Genel Konsey tarafından da onaylanıyor. Londra’daki Fransızca Seksiyonu
Marguerittes, Le Moussu, De Wolffers gibi isimlerden oluşuyor ve (Vermersch
gibi) kimi Fransız mültecilerinin benimsediği küçük burjuva tavra karşı Genel
Konsey’in yürüttüğü kampanyaya destek veriyorlar.
[13]
Kapital’in birinci cildinin Rusça baskısı Mart 1872’nin sonunda
yayımlandı. Üç bin baskı yapıldı. Bu, esasen o dönem için epey yüksek bir
rakamdı. Kitap, Çar’ın sansür edeceği beklentilerine karşın hızla satıldı.
Devlet, Kapital’in zor anlaşılacağını düşünmüş, yayınlanmasına bu
sebeple izin vermişti.
[14]
1871 tarihli Fransız Seksiyonu’nun liderliğini üstlenen, Enternasyonal’i
kandıran Gustave Durand’ın ajan olduğu bir süre sonra anlaşıldı. Bu mesele,
Genel Konsey’in 7 Ekim 1871 tarihli özel toplantısında ele alındı. Durand’ın
polislerle yaptığı yazışmalar konseye sunuldu. Onun Enternasyonal’den ihracıyla
ilgili kararı Engels hazırladı ve Genel Konsey’e gene o sundu. (bkz. Collected
Works, 23. Cilt, s. 22.)
[15]
Burada, Enternasyonal’in Béziers ve Pézenas kentlerinde bulunan seksiyonları
adına 13 Kasım 1871 tarihinde kaleme alınıp Serraillier’e gönderilmiş olan
mektuptan bahsediliyor. Yazarlar, mektupta Bousquet’in polis ajanı olduğunu
söylüyorlar ve onun Enternasyonal’den ihraç edilmesini istiyorlar.
[16]
Burada 1871 tarihli Londra Konferansı kararlarından bahsediliyor (Bkz. Collected
Works, 22. Cilt, s. 423-31). Genel Konsey, Marx’tan bu kararları İngilizce,
Fransızca ve Almanca olarak yayımlamasını istiyor.
[17]
Enternasyonal Kuzey Amerika Merkez Komitesi, tüm seksiyonların kendisine
adresleri ve meslekleri de içeren bir üye listesi sunmasını öneriyor. 23 No’lu
Washington Seksiyonu, cevabında Merkez Komitesi’yle değil de Genel Konsey’le
doğrudan temas kurmayı tercih ettiğini söylüyor.
[18]
Kapital’in birinci cildinin çevirisine Charles Keller başlıyor, ama
süreç Fransa-Prusya Savaşı sebebiyle kesintiye uğruyor. Kitabın ilk Fransızca
baskısı iki cilt hâlinde yayımlanıyor. Joseph Roy’un çevirisinin ilk cildi
1872’de, ikinci cildi ise 1875’te yayımlanma imkânı buluyor. Roy’un aslına
uygun olarak, kelimesi kelimesine çevirdiği kitabı Marx yeniden çeviriyor ve
ikinci Almanca baskısındaki değişiklikleri de bu çalışmaya alıyor.