Chile Hoy
3 Kasım 1972
Aşağıda
yer verilen, 28 yıldır Devrimci Sol Hareketi Genel Sekreterliğini üstlenmiş
olan Miguel Enríquez [27 Mart 1944 - 5 Ekim 1974] ile yapılmış söyleşi, Şili’de
haftalık olarak yayınlanan ilerici ve bağımsız Chile Hoy [Bugünün Şili’si]
dergisinin 25 Ağustos tarihli sayısında yer aldı. Söyleşi, Allende hükümeti
aleyhine karşı-devrimci seferberlikten kısa süre önce yayınlandı. Söyleşi, esas
olarak MIR’in Halkın Birliği koalisyonu hükümetine (UP) yönelik pozisyonu,
revizyonist Şili Komünist Partisi ile arasındaki farklılıklar, Halk Meclisi
çağrısı ve proletaryanın devlet iktidarını nasıl ele geçireceği sorusu türünden
önemli politik ve ideolojik meselelere odaklanıyor.
§ § §
Son
gelen haberlere bakılırsa karşı devrimci baskılar sebebiyle tüm Allende
kabinesi istifa etti. Kamyon sahipleri, 10 Ekim’de ülke genelinde kontak
kapattılar, bu eyleme dükkâncılar, iş adamları ve profesyoneller destek
verdiler. Ülkenin birçok yerinde profesyoneller hâlâ iş başındalar. Görünüşe
göre Allende, kabineye kimi generallerin girmesine izin verecek. Bu hamleye
Şilili kapitalistler de destek veriyorlar. Kapitalistler, önümüzdeki Mart
ayında fabrikalarını kapatma eylemi yapmayı düşünüyor, burada amaçları,
seçimler üzerinden kongrede fazla koltuk elde edip Allende’yi hâkim karşısına
çıkartmak. Anlaşılan bu gelişme, Şili burjuvazisinin ve onun Washington ile
Wall Street’teki müttefiklerinin şiddet araçlarıyla karşı-devrimi
gerçekleştirme girişimini bir süreliğine erteledi.
Daha
önce de dile getirdiğimiz üzere, Halkın Birliği [UP] hükümeti, mevcut genel
koşulların izin verdiklerinden çok daha ileri ve yeni koşulların oluşmasını
sağladı. İlk planda UP, devlet aygıtını belli ölçüde reforme etmek suretiyle
olağan baskı pratiğinin büyük bir kısmını kesintiye uğrattı ve kitlelerin
seferberliği için muazzam bir potansiyelin oluşmasını mümkün kıldı, bu muazzam
potansiyel, onların girişimleri sayesinde oluştu ve politik mücadele
içerisindeki birçok kesimi kucakladı.
Bu
sebeple biz, hükümetin istikrarlı bir şekilde çalışması için savunulması
gerektiğini söyledik ve bu yönde bir çağrıda bulunduk. Bu, bizim 4 Eylül
1970’ten beri savunduğumuz bir konumdur. İstikrarı ve hükümeti savunuyoruz diye
Halkın Birliği’nin tüm politik eylemlerini ve her bir liderini destekliyor
değiliz, sadece hükümetin istikrarının ve varlığının kayıtsız şartsız savunmak
gerektiği iddiasındayız.
Şili
Komünist Partisi, MIR’i Halkın Birliği içerisindeki politik partilerden
kendisini tecrit etmeye çalışmakla eleştiriyor. Şili’de devrimci sürecin ŞKP
olmadan işlemesi sizce mümkün mü?
Politik
bir eğilimin eksikliğinde bizim bazı işleri başarıp başaramayacağımız sorusunu
esasen tuhaf buluyorum. Ayrıca MIR’in herhangi bir eğilimi dışlamak gibi bir
derdi yok. Esasen MIR, kendi politikasını ortaya koymak ve somutlamakla
ilgileniyor.
Meselemiz,
Şili Komünist Partisi ile mücadele etmek değil, belirli bir politik hatla
mücadele etmek. Bugün birbirine karşıt iki politik hat mevcut. Bunlardan biri
devrimci diğeri de reformist hattır. Asıl mücadele, Şili Komünist Partisi’nin
varlığı değil, bu partinin ideolojisinin muhtevası ve yönelimi ile ilgilidir.
Bu doğrultuda mücadele etmeye her koşulda devam edeceğiz, bu mücadelede
verilecek her türden tavizin söz konusu mücadeleyi verenlerin elinden
silâhlarını alacağı düşüncesindeyiz.
MIR,
Halkın Birliği programının kendisinin programı olmadığını, onu sahiplenmediğini
ısrarla dile getiriyor. Sizce MIR, azami programla asgari programı birbirine
karıştırıyor olabilir mi? Şuan siz, esasen nihayetinde Halkın Birliği
programını değiştirmek zorunda kalacak olan devrimci bir programa bağlı değil
misiniz?
Temel
meseleyi MIR’in program anlayışı ve Halkın Birliği bünyesinde varolan muhtelif
unsurlar ışığında ele almak gerekmektedir. Daha önce de söylediğimiz gibi, ilk
planda devrim süreci, sömürünün dayandığı sistemlerin imhasına ve yerine başka
bir sistemin inşa edilmesine doğru ilerlemelidir. Bu süreç, bir bütün olarak
yönetici sınıflara indirilecek ağır darbeleri içermektedir. Yönetici sınıflar,
sadece üretim araçlarının sahipleri değildirler, onlar ayrıca aynı anda tüm
yönleriyle mücadele edilmesi gereken karmaşık bir toplumsal ve politik sistemi
de temsil etmektedirler. Halkın Birliği hükümeti içerisinde bir kesim, yönetici
sınıfların belirli kesimlerini koruma altına alan özel bir politika
geliştirmiştir.
Kendi
düşmanlarını tarif ederken Halkın Birliği, yönetici sınıfın sadece belirli
kesimlerine saldırmak ama tüm düşman sınıfa saldırmamakla ciddi bir hata
yapmıştır.
Temel
sınıfsal güçleri teşkil eden kesimleri ve onların müttefikleri üzerinden
baktığımızda Halkın Birliği’nin başvurduğu strateji, iki temel yanlışla
maluldür. İlki, halk kitlelerinin düşmanlarını hangi kesimlerin teşkil ettiği
konusunda geliştirilen fikirle alakalıdır.
Sadece
tarım burjuvazisinin belirli kesimlerini düşman belleyip burjuvazinin geri
kalan kısmını koruma altına almak suretiyle UP, köy yoksullarının, tarım
proletaryasının, işsizlerin ve yoksul çiftçilerin mücadeleye katılmalarına mani
olmuştur. Halkın Birliği, muazzam bir potansiyele sahip olan bu gücü elinin
tersiyle itmiştir.
Halkın
Birliği, sadece büyük sanayi kollarında çalışan kentli proletaryanın belirli
kesimlerini örgütlemiştir. Büyük, orta ve küçük ölçekli sanayi kollarındaki
işçilerse harekete geçirilememiştir.
İkinci
yanlışsa, Halkın Birliği’nin yönlendirme becerisine sahip temel sınıfsal
güçleri analiz etme noktasında başvurduğu Avrupa kaynaklı stratejiyle
ilgilidir. Bu analiz, kentli yoksulların geniş kesimlerini görmezden gelmiş,
onlara öncülük verilmemiştir. Oysa sanayi proletaryasının bu kesimlerle kalıcı
bir ittifak kurması mümkündü, hatta böylesi bir ittifak zaruriydi.
“Ana
gündemimiz kongreyi imha etmektir” sloganı hakkında ne düşünüyorsunuz?
Kongrenin
yıkılması yönünde çağrıda bulunmak bir şeydir, bugün bu işi yapabilmekse başka
bir şeydir. Bizim amacız, burjuva devlet aygıtını yok etmektir. MIR, bugün
kongrenin yıkılması yönünde bir çağrıda bulunmamaktadır.
Kongrenin
feshedilmesi ise stratejik bir hedeftir. Bu, kitlelerin mücadelesini
birleştirecek bir slogandır. Bugün bu işin yapılamayacak olması, “devleti
yıkalım” sloganının iyi bir ajitatif slogan olmadığı anlamına gelmediği gibi,
“bugün hiçbir şey yapılmamalı” demek de değildir.
Sosyalist
Parti ve Hristiyan Sol Parti çıkıp işçi-köylü şuraları çağrısı yaptığına göre,
bu formülü dillendirmek mümkün ve zaruridir.
Reformistler
Halk Meclisi çağrısına saldırıyorlar, bize çamur atıyorlar ve MIR’in bugün
kongreyi feshetmek istediğini söylüyorlar. Bu formül aptalcadır. Sanki
Vietnam’da Ulusal Kurtuluş Cephesi içinde ABD ordusunu fesh mi edelim yoksa
onunla savaşalım mı? diye tartışma sürmüş gibi burada da benzer bir polemik
içine girilmektedir. Amacımız, ileride işçi-köylü şuralarının oluşmasını mümkün
kılacak politik koşulları yaratmaktır.
İşçi-köylü
şuralarının somut görevleri nelerdir?
Temelde
bu şuralar, insanları bir araya getirip tek bir güç meydana getirmek, halkın
tüm kesimlerinin taleplerini içeren bir programı gündeme taşımaktır. Sol
içerisinde süren ideolojik kavga, işte bu zeminde ele alınmalıdır. Eğer
ideolojik düzeyde sürmekte olan polemikler kitleleri kucaklarsa ve bu türden
şuralarda yapılırsa, durum köklü bir biçimde değişecektir. Bu da hem sol
içerisinde hem de tüm dünyada bugün güçlerin kendi aralarında kurdukları
ilişkiyi terse çevirecektir. Biz, meselelere bu açıdan ele alıyoruz. Şili için
yegâne geçerli politik program budur.
[Kaynak:
Chile 1970-1973: From Allende’s Election to the Fascist Takeover,
Workers World, 21 Ekim 1973, s. 57-59.]
Okuma
Önerisi:
Devrimci Sol Hareketi Tarihi
MIR Programı
İlkeler Bildirisi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder