Bir
Mantar Olarak Lenin
Sovyet
müzisyeni Sergey Kuryuhin, muhabir Sergey Şolohof’la birlikte, Leningrad
televizyonuna bir skeç çekiyor. Bir tarihçiyi canlandıran Kuryuhin, kendisiyle
söyleşi yapan muhabire, “Lenin’in uzun süre kafa yapıcı, halisünasyona neden
olan mantar kullandığını, bu mantarın kattığı irfanla devrimi yaptığını, öyle ki nihayetinde bu mantara dönüştüğünü” söylüyor.
Carlos Castenada gibi sahtekâr ve dolandırıcı olduğu bilinen isimlerin mantar
hikâyelerine atıfta bulunan Kuryuhin, özünde Lenin’in özel olduğunu, devrimi
sahip olduğu özel yeteneklerle yaptığını iddia ediyor. Bu müdahalesiyle Lenin’i
tarihsel-toplumsal bağlamından, sınıfın kavgasından ve maddi gerçeklikten
kopartıyor.
Program,
Sovyetler’in tasfiye edildiği momentte, 17 Mayıs 1991 günü yayımlanıyor.[1] Yedi
ay sonra Kremlin’in üzerinde dalgananan kızıl bayrak indiriliyor. Lenin’in
kişisel meziyetlerine yönelik vurgu ve devrimci geçmişin şahsa kapatılması,
tasfiye momenti bağlamında gündeme geliyor. Tasfiye, öncelikle çürümeyle
birlikte gerçekleşiyor. Mantar hikâyesi, Lenin’in tasfiyesine ve toplumdaki
çürümeye işaret ediyor.
Devrimci mücadeleyi ve devrimi Lenin şahsına kapatan bu mantar hikâyesi, sonrasında antikomünist solun[2] dilinde, farklı bir içerikle yeniden ortaya çıkıyor. Antikomünist sol, tasfiye ve çürüme sürecinin ürünü.
TİP’i vareden imaj çalışması için sürülmüş tarlanın mahsulü olan Laborans
Twitter hesabı, bu mantar hikâyesini ve hikâyeyle bağlantılı görselleri sahiplenerek
paylaşıyor. İkaza rağmen, bu mantar hikâyesinde Lenin’e küfredildiğini anlamak
istemeyen Laborans, şu türden zırva bir tevile başvuruyor:
“Lenin ve Mantar/ Komünizm
ve Mantar ikiliği, son dönemde komünist sanatçılar arasında sıkça başvurulan
bir benzetmedir. Burada mantarların miselyum ağı ile yeraltında geniş alanlara
kadar yayılıp büyümesi ile Leninist örgüt arasında bir bağ kurulur. Ayrıca
mantarların ‘yeniden doğuş ve dirilişi’ temsil etmeleri de Leninist siyasetin
canlandırıcı özelliğine bir vurgudur. Bu tip tasarımlarda Leninizmin mantarlar
gibi derinden ve emin adımlarla büyüdüğü anlatılmak isteniyor. Aramızda yeni
bir dünya büyüyor!”[3]
Zira
komünist sanatçılar, böylesi bir imgeyi hiç kullanmıyorlar, ayrıca mantar da
dirilişi ve yeniden doğuşu temsil etmiyor. Laborans, uyduruyor! Buna
mecbur, çünkü kendisine Leninizmi yeni anarşizm türünden akımların[4]
besledikleri, yataycı küçük burjuva sularda sulandırma görevi verilmiş. Onun görevi, tasfiyecilik. Çünkü küçük burjuva, zor zamanlarda devrimin meşakkatinden kaçıp burjuva efendilerinin etekleri altına sığınıyor.
Bahsi
edilen Kuryuhin, sonrasında Nasyonal Bolşevik Partisi’ne üye oluyor. Parti,
muhtemelen “Rus iç savaşı sonrası Almanya’ya gelen Beyaz Ordu mensuplarının
ülkeler arasında antikomünist bir birlik kurulmasını savunan aşırı milliyetçi
anlayışıyla”[5] bağlantılı. O dönemde “Bolşevizmin milli-kalkınmacı yanını
alalım, enternasyonalist yanını tasfiye edelim” diyen, sınıfsal mücadeleyi çöpe atan bu kesimin çizgisi,
doksanlarda yeniden diriltiliyor. Bu milliyetçilik, özel kişilerin özel
çıkarları adına gündeme getiriliyor. Bolşevizmin enternasyonalist boyutu küfür
olarak görülüyor. Leninizmin proleter devrimciliği tehlikeli kabul ediliyor.
Sadece küçüklü-büyüklü burjuvazinin ekmeğine sürülecek bir yağ olması
isteniyor. Sadece başarıya odaklanıyor.
İran’daki isyanda Tebriz’de yaşanan bir olayın haberini MİT ağzıyla “Güney Azerbaycan” tabirini kullanarak veren Laborans da bu türden bir “burjuvalıkla” malul. O, ancak Lenin’in özel, üstinsana has, yüceltilmiş hâliyle ilişki kurabiliyor. Diğer boyutlarını zararlı ve kirli buluyor. Lenin’in ezilenle, işçiyle tanımlı, orayla varolan boyutunu çöpe atmayı seviyor. Kendi “aralarında” büyüyen dünya”, aslında çeşitli türevleriyle liberalizmin dünyası. “Ağ” ve “Leninist örgüt” kelimelerini, ancak liberalizm yan yana getirebiliyor.
İşbölümünü, disiplini ve hiyerarşiyi çöpe atan liberaller, Laborans gibi
yapılar üzerinden, sosyalist hareketi işgal etmek için uğraşıyorlar.
Uyuşturucuyla ilişkilerini Lenin’e atıfla meşrulaştırmaya çalışıyorlar. Bu özel
hâl ve yücelik karşısında ezilenin ve işçinin önlerinde diz çökmesini
istiyorlar. Tasfiye ve çürüme, bu tür Twitter bülbüllerinde somutluk kazanıyor.
Bu bülbüller, her fırsatta Lenin’e ve Leninizme saldırıyorlar. Onu özel
sarayların malı kılıp öldürmek derdindeler.
Uzlaşma
ve Teslimiyetin Yeni Yolu: Lenin’e Vurmak
Bizzat
kaleme aldığı ve Rusya Komünist Partisi’nin onuncu kongresine sunduğu, “Partimizdeki
Sendikalist ve Anarşist Sapma Üzerine” isimli taslak metinde Lenin, İşçi
Muhalefeti grubunun dile getirdiği şu tezi eleştiriyor:
“Ulusal ekonominin
yönetilmesi sürecini örgütlemek, sanayideki sendikalarda örgütlü Tüm Rusya
Üreticiler Kongresi’nin bir görevidir. Bu sendikalar, Cumhuriyet genelinde tüm
ulusal ekonomiyi yönetecek merkezi bir kurul seçecek.”[6]
Devamında
Lenin, bu tür fikirlerin teorik açıdan yanlış olduklarını, Marksizmden ve
komünizmden kopulduğunu, mevcut proleter devrimle birlikte tüm yarı proleter
devrimlerden de uzaklaşıldığını ortaya koyduklarını söylüyor.
Ardından
da Lenin, İşçi Muhalefeti’nin dile getirdiği tezde geçen “Üreticiler” kavramını
eleştiriyor, onun proleter ve yarı proleterlerle küçük emtia üreticilerini bir
araya getirdiğine, böylelikle sınıf mücadelesi denilen temel anlayıştan ve
sınıflar arasında net bir ayrım çekilmesine ilişkin o önemli talepten koptuğuna
işaret ediyor. Ayrıca Lenin, söz konusu yaklaşımın Parti dışı kitlelerin suyuna
gittiği, onlara yaranmaya çalıştığı uyarısında bulunuyor. Tüm bu tespitleri ve
uyarıları, şunu söylemek için yapıyor:
“[…] Devrimimizin de teyit
ettiği biçimiyle, proletaryanın öncüsünü ve tüm emekçi halk kitlesini birleştirme,
eğitme ve örgütleme becerisine bir tek işçi sınıfının politik partisi, yani
Komünist Partisi sahiptir. Bu halk kitlesinde kaçınılmaz olarak ortaya çıkacak
küçük burjuva tereddütlere, proletarya içerisinde dar meslekî çıkar temelli
sendikacılığın veya meslek kuruluşlarındaki önyargıların kaçınılmaz olarak yol
açtığı sapmalara, bir tek o karşı koyabilir. Tüm proletaryanın faaliyetlerine
rehberlik etme, yani ona ve onun üzerinden tüm emekçi halk kitlesine politik
düzlemde öncülük etme becerisine, bir tek Komünist Partisi sahiptir.”[7]
Metin
boyunca partiye vurgu yapan Lenin, “herkes zaten üretici” diyen, yüzde doksan dokuz olduğunu söyleyen, ayrımları ve
ayraçları silen yaklaşımları eleştiriyor, bu türden küçük burjuva-anarşist
sapmaların ancak burjuva karşı-devrimine yol açacağını söylüyor. Yaşanan yıkımın,
açlığın, kıtlığın ve savaşın, küçük burjuvanın ve yarı proleter unsurların sağa
sola yalpalamasına neden olacağı, bunun neticesinde ilgili unsurlarla ittifak
yollarının aranmasına yol açacağı konusunda uyarıda bulunuyor. Bu uyarının
ardından da şu tespiti yapıyor:
“Yaşanan tüm devrimlerin
ortaya koydukları tecrübenin de net ve ikna edici bir biçimde gösterdiği gibi, proletaryanın
devrimci öncüsünün birliğinde, gücünde ve nüfuzunda ufacık bir azalma olması
durumunda, bu türden yalpalamalar, kapitalistlerin ve toprak sahiplerinin
gücüne ve mülküne yeniden sahip olmalarıyla neticelenecektir.”[8]
Lenin şahsileştirilirse, onun partiye ve devrime yaptığı vurgu da anlamsızlaşıyor. Ayraç, güya emekçi halkla, “üreticiler”le, “yüzde doksan dokuz”la buluşmak adına siliniyor. Mesele, bireye seslenmekten ibaretmiş gibi bir yanılsamaya teslim olunuyor. Birey merkeze oturunca Lenin de bireye kapatılıyor, o, buradan tasfiye ediliyor.
Sınıfsal ayrımlardan, ayraçlardan, devrimci müdahalelerden, mevzilerden
bağımsız, kendinden menkul, özel, havada asılı bir yüce olgu olarak Lenin’in
mücadeleye hiçbir katkısı ve faydası olmuyor. Küçük burjuvanın Lenin’i içeriksiz
ve anlamsız kılma çabalarına karşı dikkatli olmak gerekiyor.
Doksanların sonundan beri küreselleşme karşıtı eylemler, Wall Street eylemleri, Tahrir ve Gezi gibi pratikler üzerinden yeni anarşist söylem ve pratik, sosyalist harekete galebe çalıyor. Bunun neticesinde Lenin ve Lenin’in üzerinde durduğu nesnele-kolektife yönelik vurgu, yerini öznel-bireysel olana yönelik vurguya bırakıyor.
“Miselyum ağı” ya da “rizom” gibi ifadeler, hiyerarşiyi, disiplini ve işbölümünü tasfiye etmek, burjuvazi için bireye alan açmak, iktidar mücadelesinden ve gereklerinden kaçmak amacıyla kullanılıyor. Bu noktada birey, sömürü ve zulüm ilişkilerinden ari, mutlak bir put olarak alındığı için, onu kesen bir sömürü-zulüm karşıtı mücadele de imkânsızlaşıyor. Örgütsel ilişkiler ve mücadele, daha işin başında, nervürsüz beton gibi, en ufak sarsıntıda ve yalpalamada kum olup dağılıyor. Zaten tam da bu dayanıksızlık ve geçicilik seviliyor. Küçük burjuva, devrim istemiyor. O, direniyormuş, kavga ediyormuş gibi yapıp yukarıdakilerle pazarlık yürütmeyi, kendisini mantarlar arasında hoplaya zıplaya dolaşan Şirinler zannetmeyi seviyor.
Eren
Balkır
10 Temmuz
2023
Dipnotlar:
[1] “Lenin was a Mushroom”, Wiki.
[2]
Gabriel Rockhill, “CIA ve Frankfurt Okulu’nun Antikomünizmi”, 27 Haziran 2022, İştiraki.
[3]
Laborans, “Lenin ve Mantar”, 6 Nisan 2023, Twitter.
[4]
Gregory Smulewicz-Zucker, “Illusory Alternatives: Neo-Anarchism’s Disengaged
and Reactionary Leftism”, Radical Intellectuals and the Subversion of
Progressive Politics içinde, Yayına Hz.: Gregory Smulewicz-Zucker ve
Michael J. Thompson, Palgrave Macmillan, 2015, s. 121-147.] Türkçesi: Birinci Bölüm ve İkinci Bölüm.
[5]
Alexander Reid Ross, Against the Fascist Creep, AK Press, 2017.
Türkçesi: İştiraki.
[6]
V. I. Lenin, “Preliminary Draft Resolution of the Tenth Congress of the RCP on
the Syndicalist and Anarchist Deviation in Our Party”, Collected Works
32 içinde, Progress Publishers Moskova 1973, s. 245.
[7]
Lenin, a.g.e., s. 246.
[8] Lenin, a.g.e., s. 248.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder